hesabın var mı? giriş yap

  • efsane midir bilinmez ama hukuki dayanağı olan bir olay

    bir fizik sınavında soru kağıdı şu şekildedir.

    sorular:

    1. hede hödö nedir.
    2. hede hödö ise vs. vs sonucu nedir açıklayınız.
    3. a şehrinden b şehrine bla bla
    4. vs vs vs

    her soru 25 puan değerindedir. başarılar dilerim.

    cevaplar:

    1. hede hödö nedir.
    2. hede hödö ise vs. vs sonucu nedir açıklayınız.
    3. a şehrinden b şehrine bla bla
    4. vs vs vs

    öğrenci soruları olduğu gibi yazmıştır. 0 alır. şikayet eder. fizik sınavını edebiyat öğretmenleri inceler. öğrenci tam puan alır.

    çünkü her soru 25 puan değerindedir.

  • başlıkta şalgam severleri görünce amme hizmeti yapayım dedim*

    (bkz: şalgam tarifi)

    malzemeler:
    kapaklı bidon
    10 litre çeşme suyu
    2 kg mor havuç
    1 - 2 adet şalgam turpu (çelem de denir ve olmasa da olur ancak bununla orijinal adana şalgamı yapmış olursunuz)
    1 çay bardağı salamura tuzu
    maya için bir bardak bulgur veya aynı miktarda somun ekmek içi

    yapımı
    havuçları yıka, boyuna doğra, bidona at.
    şalgam turplarını da küp küp doğra bidona at.
    bulguru sıcak suda birkaç saat beklet, tülbente sar, bidona at.
    bir kapta tuzu suda eritip bidona at.
    bidonu ağzına kadar suyla doldur.
    bidonun ağzını sıkıca kapat.
    balkonun az güneş gören bir yerine koy, ağzını hiç açma.
    15 gün bekle.
    mayayı çıkar.
    afiyet olsun.
    (kesinlikle limon tuzu, pancar, sirke, sarımsak falan konulmaz)
    not: bu anlatılanlar adana ikliminde ekim sonu kasım başı gibi bir dönem baz alınarak yazılmıştır. bulunduğunuz şehrin iklimini de gözönünde bulundurun. soğuk buz gibi iç anadolu kırsalında 15 gün yetmeyebilir.

    t: geleneksel hiç bir şeyin yerini endüstriyel ürünlerin alamayacağını bir kez daha gösteren örnek. zaten normalde de şalgam öyle uzun süreç gerektiren zahmetli bir şey değil ve bir o kadar da sağlığa faydalı bir içecek. bunun evde yapılabiliyor olması da ayrıca bir güzel.
    ayrıca son bir uyarı olarak, bazı bünyelerde 2 3 bardak sonrası çok ciddi ve ani gelişen ishal benzeri bağırsak temizleme görevi vardır ki en sevdiğim yönü budur*

    bu arada en önemli konuyu unuttum. acılı sevenler için acı turşu suyu ekleyerek içebilirsiniz ama ben tercihimi daima acısız ve varsa sadece çelem küplerinin olduğu şalgamdan yana kullanıyorum. acısız içerseniz gerçek şalgam tadı alırsınız. acıyla içince şalgamın tadı bence kaçıyor.
    debe editi: (bkz: sma tip1 hastası yağız bebek yaşasın kampanyası)
    (bkz: miraç emir'e hayat ol)
    (bkz: sma tip1 hastası lina'ya yardım kampanyası)

  • yanyana olmayan, 2 kişilik oturma yeri boş kalmış minibüs'e carsafli iki kadin binmesi; kadinlardan genc olanin bos yerlerden birisinin yanindaki adama "kardesim sen kalk bakiyim su boş yere otur, biz de buraya yan yana oturabilelim" demesi; adamin "yahu siz bir oraya bir buraya otursaniza" demesi; çarsaflı kadının "ne yani sen benle bu bacıyı elalemin herifleriyle yanyana mı oturtucan?" demesi; bunun üzerine önden bir bayanın dönüp
    "hanfendi bakın, ben 20 dakikadir bu bayın yanında oturuyorum, hala da bana tecavüz etmedi, buyrun siz de oturun" demesi..

  • ismi neşe kaynağı haline geldi.
    son iki haftada ne dengir mir mehmet fırat dendi , ona şaştım ben arkadaş. "sayın fırat" demiyor kimse. sırayla herkes "ben de telaffuz edebiliyorum oğlum dal sarkar kaltar sarkal" diye mikrofona yanaşıyor.

    abartacak ne var bu isimde? mengir fır dengir tırat... bu işte.

  • eskiden çok vardı bu tiplerden. çünkü her yerde sigara içilebiliyordu. adam memur, sabah akşam gişede çalışıyor mesela. biri bitiyor birini yakıyor oturduğu yerde. otobüse biniyor sigarasını yakıyor. eve geliyor sigara.

    şimdi evin içinde bile sigara içmek garipsenen bir davranış oldu. baya yol gittik aslında bu konuda doğulu komşularımıza göre.

  • pitbull besleyenler, topluma kendini kanıtlayamamış korkak tiplerdir.

    pitbull’u olan insanlarla arkadaşlık etmeyiniz.

  • atılan çay "yeşil çay"mış. şimdi rahatladım lan. bu elim olaydan haberdar olduğumdan beri na şuramda yumru gibi takılıp kaldıydı 16 yaşında çocuklar neden demlik demlik çay içiyor diye.
    benim o yaşlarımda demlik demlik çayı bir solcular kafelerinde, bir de ülkücüler ocaklarında içerdi. aslında çayın kralını ışık evlerinde şakirt bebeler içiyormuş da haberimiz yokmuş. neyse.
    (bkz: çay şakirdin mazotudur)

    aklıma sosyete kafelerinde ellerinde kara kara rize/kaçak karışık çay içen, küp şekeri hızlı erisin diye kaşık darbeleriyle parçalayan zengin bebeleri geliyordu. bu uyumsuz, bu eğreti görüntü bana tarifi imkansız acılar zerk ediyordu.
    sonunda akşam gazetesinin haberinde söz konusu çayın "sıcak yeşil çay" olduğunu öğrendim de kendime geldim. o olur bak. yeşil çaysa olur.