hesabın var mı? giriş yap

  • ahahahaa. şaka gibi açıklama. bırak göndermeyi, gitmek isteyenleri bile zorla tutuyorlar. amaç ne kardeşim, amacınız ne? açıkça söyleyin.

    bahçeli'nin bayrama gidenler dönmesin, açıklamasından sonra bayramı sıfır kayıpla atlatmak için atılabilecek adımmış.

    aman bir arap bile eksilmesin ülkemizden. ne kadar arap, o kadar mutluluk diye düşünüyorlar sanırım.

  • burada yaşayan biri olarak her 2-3 günde bir en az 1.5-2 saat boyunca mola vermeden yüzüyorum. tek başıma yüzdüğüm için haliyle çok eğlenceli geçtiği söylenemez.

    ancak uzun zamandır önceki entryde de olduğu gibi denizden çöp topluyorum. evde, açıkta dalarken topladığım elden büyük kabukları kavanoza koyuyorum süs olsun diye.

    çöp olarak çıkan şeyler gerçekten garip. tuborg gold, yenmiş mısır, namet dilimlenmiş salam paketi, çeşitli plastik parçaları, saç tokaları, maske, sigara paketi, soda şişeleri, gözlük, şarap şişesi, anahtarlık, telefon kabı gibi şeyler çıkardım bugüne kadar. petleri ve envai çeşit kutuları saymıyorum.

    elbette gelen insanlar denizin altını görmüyor bi gözlük falan yoksa ama bu kutu kolalardan biri gözlük olmasına rağmen son gidişimde sol ayak parmaklarımdan birini fena çizdi. bunu çocuklar dahil herkes yaşayabilir. suyun içinde bildiğiniz vücudu çizecek maddeler var. o taşlık alanı geçmeyenler fark etmiyor pek ama tehlikeli olabilir herhangi biri. kırık cam şişe sadece bir tane gördüm ama suyun altında gerçekten ayağınızı keser, tatiliniz zehir olur.

    eğer varsa benim gibi kişiler böyle, buluşup deniz içinden çöp toplayabiliriz. yeşilimi yakmanız yeterli. bende bir ekipman olmadığı için sadece gözlükle elime ne kadar çöp alabilirsem plaja git gel yapıyorum. palet de getirebilirim isteyene.

    buralar bizim denizimiz yani bu kadar pisletmenin kimseye faydası yok.

  • aşk mı para mı diyo. lan ben küçükken düşen dişimi yastığın altına koyup sabah para olduğunu görünce 3 sağlam dişimi söküyodum zor tuttular amk

  • saçma sapan şekilde 9 tane lahmacun yediğim gün mide ağırları çekmeye başlamıştım. babam geldi ve anneme sordu;

    + ne oldu buna yahu!
    - lahmacun yemiş çok
    +kaç tane yemiş?
    -9!
    +bırakın ölsün allahın belası...

  • mevcut durumun ciddiyetini anlamaktan aciz, işleri kolaylaştırmaları gerekirken iyice zorlaştırmaktan başka bir işe yaramayan, sorumsuz ve bencil insanlardır. çoğunluğu oluştururlar.
    edit: “olası sonuç buydu, ya ne olacağdı?” diyenler var. ya arkadaş ben anlamıyorum, adamlar çıktı masaları kaldırdı, saatleri sınırlandırdı, ha evet tedbirler yeterli mi? hayır değil. ama bu kadar da ahmak olunmaz, birazcık düşünürsün “masaları kaldırmışlar, oturam da yerde pattis yiyem.” demezsin hayvan değilsen, onun yerine dersin ki; “bir süre evde daha fazla vakit geçireyim, avm’ye falan gitmeyeyim.” illa koyun gibi güdüp her hareketinizi yönetmek mi gerekiyor sizin, kafanız hiç mi çalışmıyor? neden lan neden?
    edit2: “avm çalışanı onlar.” diyorlar bazı çok bilmişler, aynen kanka montla gelmişler yemek katına. velev ki avm çalışanları bunlar, zaten yok değil mi avm’lerin ve avm içindeki mağazaların personel bölümleri, depoları, yemek alanları?? illa dip dibe yerlerde oturarak yemek yemeleri lazım avm çalışanlarının, onlara virüs etki etmiyor, avm çalışanları arasında virüs yayılmıyor. geçiniz.

  • 24 şubat 2017'deki bucks-jazz maçında her kategoride 0 çekmesiyle ünlü basketbolcu. maçın hikayesini anlatalım.

    wilt chamberlain, 1962'de hala nba tarihindeki en büyük istatistiksel başarısı olarak kabul edilen 100 sayıyı atmıştı biliyorsunuz. 50 yıldan fazla bir süre sonra tony snell, milwaukee bucks için bir maçta 28 dakika oynayarak ve tek bir istatistik kaydedemeyerek en kötü istatistiksel başarıyı kaydetti. oyunun çoğunu oynarken sıfır sayı, sıfır ribaund, sıfır asist, sıfır blok ve sıfır top çalma... imkansız görünüyor, ama snell gerçekten yaptı.

    nba'de bench'ten gelen rol oyuncuları için tek bir maçta sıfır istatistik kaydetmek nadir değil ancak ilk beş başlayanlar için neredeyse imkansız bir şey. snell, 2016-17 sezonunda bucks için oynadığı 80 maçın hepsine ilk beş başladı ve maç başına ortalama 29.2 dakika oynadı.

    aslında 2016-17 sezonu snell’in kariyerinin en iyi sezonuydu. maç başı kariyerinin en yükseği olan 8.5 sayı ve 3.1 ribaund ortalamalarını yakaladı. o sezon, hücumda kariyerindeki diğer tüm yıllardan daha fazla rol alıyordu. maç başına 6.8 şut kullandı ki, bu da kariyerinin en yüksek rakamıydı bu alanda.

    utah jazz ile 24 şubat'taki maça çıkarken snell, daha önceki üç maçta peş peşe çift haneli sayıya ulaşmıştı. o sezon üst üste üç maçta bunu yaptığı ikinci seferdi ama seriyi dört maça çıkaramadı maalesef.

    bunun yerine sıfır çekti. boşluk. koca bir hiçlik. sadece sayı kategorisinde değil, modern nba'de istatistiği tutulan her kategoride. lig bir daha böyle bir şey görmeyebilir, muhtemelen görmeyecek de.

    bir nba maçında 28 dakika oynasaydınız istatistiğiniz ne olurdu? bir noktada bir ribaund yakalayabileceğinizi veya bir asist yapabileceğinizi düşünürdünüz yani. sonuçta, herkes her maçta rekor kırmıyor ve artık herkesin üçlük atması sayesinde bugün birine asist yapmak çok daha kolay.

    ancak ligde 275 maça başlayan sağlam bir nba oyuncusu olan tony snell, tek bir stat kaydetmeden bütün bir maç oynadı. sıfır sayısı vardı. tek bir asist, blok veya top çalma yapmadı. 28 dakikada bir ribaunt bile alamadı.

    ama nasıl? nasıl bir nba oyuncusu sahada tek bir istatistik kaydetmeyi başaramayacak kadar olumsuz bir fark yaratır? bu, bugün snell'in bile cevabını bulamadığı bir soru. o zaman farkında değildi ama o gün jazz karşısında gösterdiği performans, nba tarihindeki en komik istatistik dökümü olarak tarihe geçecek.

    snell’in 24 şubat 2017’deki çabası, nba’de şimdiye kadar kaydedilen en kötü istatistik dökümlerinden biri olarak sonsuza dek tarihe kazındı. maç sonunda box score'da görünmesinin tek nedeni kaçırdığı iki şut ve bir faulüydü.

    yani, 28 dakikalık oyundan sonra snell sadece birkaç tuğla ve bir savunma faulü için istatistik defterindeydi. puan, ribaund, asist, blok veya top çalma yok. başka hiçbir şey yok...

    snell oyunu eksi dokuz verimlilik ile bitirdi. bucks, jazz karşısında 14 sayı farkla mağlup oldu. normalde, basketbol gibi bir takım sporunda kaybedilen maç için tek bir oyuncuyu suçlayamazsınız ancak, bunu yapabileceğiniz tek durum bu olabilir.*

    kaynak

    edit: uzun süre sonra ilk defa nba maçı izleyeyim dedim (4 nisan 2021 atlanta-gsw maçı), onda da adamın iyi oynayacağı tuttu ahaha. fizikötesi rulz.

  • üç yüz küsür entry yazılmış bir kişi de karamazov soyadı nereden geliyor merak etmemiş. gerçi benim gibi bir kaç arıza dışında kim neden merak etsin ama bilgi bilgidir.

    bu soyad bildiğiniz türkçe kara ve mirza sözcüklerinden türetilmiştir. kara malumunuz bir renk adıdır. mirza ise mir ve za sözcüklerinin birleşiminden meydana gelir. mir, hükümdar, hükmeden anlamında. za ise "ondan" anlamına gelen ek. yani hükümdar soyundan, soylu gibi bir anlamı vardır mirza'nın. zamanla beyefendi anlamında kullanılmaya başlamıştır. bir nevi ingilizcedeki "sir" veya "mister" anlamı kazanmıştır.

    soyadın sonuna gelen -ov, -ova nedir? rusça patronymic nedir? konusuna şuradan bakabilirsiniz. (bkz: #39123477)

    peki yazar neden böyle bir isim seçmiştir? bugün her ne kadar slavlar tarafından (bilhassa ruslar tarafından) kabul edilmese de çarlık rusyasının bütün temelini tatarlar (bkz: altınordu imparatorluğu) ve (bkz: çağatay hanlığı) atmıştır. o yüzden bu kültür üzerinde türkçe kelimelerin yeri yadsınamaz.

    bu isim de haliyle bir tatar adıdır. günümüz türkçesiyle karabey gibi düşünebilirsiniz. özellikle çağatay hanlığından kaldığını mirza unvanının timur soyunu belirtmek için kullanıldığından biliyoruz. günümüzde dahi adı sanı bilinen bir sürü slavın soyadında bu tip isimler yaşamaya devam etmektedir.