hesabın var mı? giriş yap

  • tebliğ değil provokasyon yapan kişilerdir.

    tebliğ'in bir ahlakı, bir adabı vardır. yemek yiyen insanın yanına gidip de bağıra bağıra din anlatmak tebliğ değil tacizdir. kaldı ki azıcık ahlaklı ve samimi olsalardı, öncelikle allah diyerek cebini dolduranlara ses çıkarırlardı.

  • güzel kadın işi nasıl olsa zamanla öğrenir ama çirkin bir kadın zamanla güzelleşemez diye düşünüyor olabilirler.

  • davayı açan savunma yapmaz. dava açılan yani davalı savunma yapar.
    "ya ne önemi var bir kelime hatası yapmışız işte" diyecekseniz hiç de öyle değil. davalar tek kelimeyle kaybedilebiliyor. bence bu işe hiç girmeyin.

    örnek: bir müşteri çalıştığım bankaya borcunu ödüyor ama bir şekilde sistemde ödeme görünmüyor. tekrar ödetiyorlar. ikinci defa ödediği tutarı iade almak üzere dava açıyor. dilekçesine parayı "defaatle" (tekrar tekrar) ödedim yazacağına "defaten" (tek seferde) ödedim yazıyor.

    mahkemede hakim soruyor:

    - borcun 5000 lira mıydı?
    - evet.
    - yani borcu kabul ediyorsun.
    - evet.
    - sen bu 5000 lirayı defaten mi ödedin?
    - evet.
    - tamam o zaman. davanın reddine...

    edit1: çalıştığım değil, yıllar önce çalıştığım banka.

    edit2: müşteri davayı kaybetti ancak yıl sonu kontrollerinde kayıp para bulundu. para iade edildi.

    edit3: bence de sistem kötü. ama hukuk sistemleri genelde böyledir. mesela suits dizisinde de vardı. göçmen bir eleman forma "asylum" yazacağına "refugee" yazdığı için sınırdışı ediliyordu. çünkü hukuk sistemlerinde kelimeler önemlidir.

  • spor yaparken saldırıya uğrayan bir kadının saldırıyı anlatırken "üzerimde kapüşonlu mont vardı ve her yerim kapalıydı" şeklinde bir açıklama yapması, daha doğrusu kendini böyle bir açıklama yapmak zorunda hissetmesi ne kadar acı verici bir şey lan. allah belanızı versin, memleketi getirdiğiniz hale bak.

  • bana hep 'umut sarıkaya amerika'da yaşasa nasıl olurdu' sorusunun cevabı gibi gelmiş olan film. biliyorum tam örtüşmüyor ama yine de fena benzetme değil. diye düşünüyorum. açıkçası. ordinary life is pretty complex stuff. dostum, bunu ancak çeken bilir. o hasta dosyalarından birini çekip aldığında gördüğü 'mesleği: memur' notu filmin bütün momentumunu aldığı yer. güzel hikaye özetle. samimi. soğuk. sıcak. ordinary life işte.

  • delilercesine ozledigim yuksek teknoloji ve alman ulus kulturunun essiz bir sekilde birlestigi bavyera baskenti. yapilabileceklerin sadece ufak bir listesi:

    gecenin bir yarisi sokaga dusup giesing civarlarinda bierstube arama, sendlinger tor'dan cikip kose bucak ucuz doner kovalama, haftasonlari olympiapark'a, englischergarten'a ugrama, cikista bungalow'larda kalan donem arkadaslarina takilma, her tarafa bisikletle gidebilme ozgurlugu, herseyin olabildigince dakik olmasinin verdigi guven, gecenin bir yarisi zil zurna sarhos nachttram bekleme, konigsplatz'da sicak yaz aksamlarinda duzinelerce bira icme, avlu altinda dans eden ciftlere katilma, universität'de ogle saatlerinde lmu ogrencilerinin arasina karisma, gunesli gunlerde tu'nun catisinda kahve yudumlama, mensa'daki essiz secebilme ozgurlugu, schelling-salon'da bilardo, bira, schweinebraten & knödel, haftasonlari mma, blitz, charlie, deutches museum ve gasteig, yaz gunlerinde backstage ve nachtbiergarten, isar, chiemsee, tegernsee kisin garmisch-partenkirchen ve alplerin her daim orada olusu, pazar gunleri bir euroya ägyptischer kunst, alte ve neue pinakothek'de sabahtan aksama kadar gezebilme ozgurlugu...