hesabın var mı? giriş yap

  • az önce annemle aramda şu diyalogun geçmesine sebep olmuş augmented reality temalı oyun;

    - ben pazara gidicem
    - iyi git
    - sen gelmicek misin?pokemon yakalarsın
    - benim topum yok anne
    - top da toplarız gel sen

    pokemon kariyerimin ailem tarafından desteklenmesi sevindirici. (not: yaş 26)

  • aynı besin desteğini başka bir yerden daha ucuza alınca "ama eczane malı başka olur, cart curt." diyen eczacıların birliği mi ?

  • şu rezalete bakar mısın ya? dünyaya ülkece rezil oluyoruz. sosyal medyada imamoğlu algısı yapmaya çalışmalarının sebebi bu işte.

  • büyük romantizmdir casillas'ınki. televizyon sahteliğine çalımdır hem de bir kaleciden. kızın yaşadığı dumur ve casillas'ın öpmeden önceki tereddüt hali çok samimidir. evlenir bunlar.

  • 85 model kettle. adamlar bir cihaz yapmış, alet halen daha çalışıyor. tarihteki ilk kettle'lardan. tuşu yok. fişi takıyorsun su kaynayınca çıkarıyorsun.

    geçen yerli marka bir kettle aldım, mutfakta yangın çıkıyordu mk. alet alev topuna döndü.

    edit: soranlar oldu, kettle hit company diye bir firmaya ait. firma kapanmış gitmiş zerre bilgi de yok, lakin adamların ürünleri hala çatır çatır çalışıyor.

    e sen 20 - 30 yıl çalışan ürün yaparsan yenisini satamazsın be kardeşim. ne yedek parça satmışın ne hile hurda. olmaz ki böyle!

  • bazen okuyabileceğiniz en gerilimli, en kanlı ve en boğucu hikayeden bile beter olan bir şey.

    annem - filancanın kızı dedesiyle babaannesini yemeğe çağırırken, aynı apartmanda oturan yengesiyle amcasını yemeğe çağırmamış, kocası "neden amcanları da çağırmadın?" demiş, o sırada yengesi kendi evinde "ben bir hata mı yaptım da o yüzden mi yemeğe çağırılmadık" diye ağlıyormuş. sonra zaten kocası da filancaya çok kızmış..

    ben- anne allahaşkına sus yoksa kusucam. elimdeki çayı başımdan aşağı dökücem şimdi.

    bir insan neden yemeğe çağrılmadım diye ağlar lan? ulan sanki akşam yemeğine değil de buckingham sarayı'nda resepsiyona, ne bileyim taç giyme törenine filan davet edilmemiş, oturmuş "mercimek çorbalı, barbunya pilakili yemeğe çağrılmadım" diye ağlıyor, dünyanın küçüklüğüne bak, fare deliği kadar.
    yemeğe çağırmadığım için ağlayan bir eltim olsa -ki olmaması için elimden geleni yapıyorum- bir uzay araştırmaları kurumuna filan bağışlardım "kainatın en kapasitesiz canlısı" diye.

    üremek ve sevmek için, çeşitli akrabalık ilişkilerinin elti, bacanak, görümce diye özel olarak isimlendirilecek kadar önem arz etmediği ve evlilik kurumuna kaktırılmadığı milletlere yönelirsek bin yıl sonra akli melekeleri yerinde nesiller yetişeceğine inanıyorum.

  • kral katili güncesinin 3. ve son kitabı. yaklaşık 10 senedir çıkması bekleniyor ama hala tık yok.

    hani hamile kadınlar bir yandan çocuğun doğmasına sabırsızlanır ama diğer yandan da gebeliğin yarattığı o bağı ve duyguyu kaybetmek istemezler ya, işte ben de tam olarak böyle hissediyorum. hem aklıma geldikçe bir an önce çıksın istiyorum, hem de son kitap olacağı için okuyup bitirme ve ömür boyu kvothe'nin maceralarından mahrum kalma düşüncesinden aşırı geriliyorum.

    patrick rothfuss'a da kızamıyorum açıkçası, bence o da kvothe ile vedalaşmak ve bu efsaneyi sonlandırmayı kabullenemiyor.

    mükemmel hissettiğiniz, bir daha karşınıza çıkmayacağını, yerini hiçbir şeyin tutamayacağını ve bir gün biteceğini bildiğiniz aşkı yaşamak gibi doors of stone'u beklemek.