ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kızların yere bakarak yürümesi
-
zamanında televizyonda görmüştüm; bir turiste tecavüz etmek isterken yakalana eleman, neden böyle birşey yaptın sorusuna:
- kız güldü beğendi zannettim abey.
demişti. sanıyorum yere bakarak yürümesi nasıl bir toplumda yaşadığının ayna görüntüsü olabilir.
misafirliğe gidilen evin kızı
-
evin oğlu sokaklarda gezerken gelen misafire hizmet etmek zorunda kalan kızdır. okuldan yorgun bir şekilde döndüğünde bile annesi kapıyı açar açmaz "hemen misafirlerin elini öp." diye uyarılan kızdır. kardeşi bilgisayarda takılırken, misafirlere çay ikram eden kızdır. annesinin sürekli kaş göz hareketlerine maruz kalan kızdır. misafir gelecek diye temizlik yapan, misafir gitti diye temizlik yapan, misafire yatak açan, misafirin yatağını toplayan kızdır. özetle; eve gelen misafirin oğlunu skine bile takmayan kızdır, işi başından aşkındır.
bi şey iç çay iç
takım gol yiyince artistlik yapıp kaleye geçmek
-
genelde takımın en iyi oyuncuları yapar bunu..
takımı üst üste hatalı goller yiyince "yaa taam bırakın abii ya..çık abi yaa..taam abi yaa!!" diyerek kaleciyi eliyle itekleyerek yeni kaleci olduğunu deklare eder..
sonra da topu eliyle oyuna sokup kimseyle paslaşmadan, milleti çalımlaya çalımlaya karşı kaleye doğru ilerlemeye başlar..
genelde üç dört, beş derken sonunda kaptırıverir topu, adamlar da boş kaleye takarlar tabi 30 metreden..
bu gene bozmaz ama hiç, takım arkadaşlarını işaret edip "ben daha napim abi ya bizim takımın hepsi mal görüyosunuz!" gibisinden ellerini açar karşı takım oyuncularına doğru, karşıdakiler de "haklısın abi sen elinden geleni yaptın adamlar mal elden bişi gelmez" der gibi kafa sallayıp teselli ederler bunu..
ha bu arada;
(bkz: o hikayedeki mal benim)
hazırlıklarımız 19 yıl sürdü asıl şimdi başlıyoruz
-
19 senenin sonunu yağ ve et kuyruğu ile taçlandırmak, nereden bakarsan bak inanılmaz başarı.
yazarların linç edilme korkusuyla söyleyemedikleri
-
islamiyet bugüne kadar türklerin başına gelmiş en kötü şeydir.
ucuz yurt dışı tatili rehberi
-
çok da imkansız olmayan bir şey.
çok güzel entryiler yazılmış, debeye girmiş. şahane. sadece kendimce buradakilere ek yapmak istedim.
ülkenin dilini konuşmak gerekmez, kör topal ingilizce bile yeter. her şehride ucuz ama güzel yemek bulunur. yemek için en trustik caddelerde gezmek yerine ara sokaklara dalınız. nasıl ki istanbul'da sultanahmet'te restoranlar pahalı ve orta kalitede ise, ama eminönüne inince ucuza şahane yemek bulunuyorsa aslında bir çok şehirde de öyle. bir restoranın lokantanın filan iyiliğini anlamak için müşteri sayısına bakmak her zaman işe yarar zaten de bir de içerideki insanlar yabancı mı oranın yerlisi mi ona da bakın. çin restoranıysa ve içeride bolca çinli varsa iyidir, arjantin restoranıysa ama müşteriler hep turistse oradan uzak durun. gibi.
lokal insanlara sorun. en başta da taksiciye, otobüs şoförüne sorun. çekinmeyin dil bilmeseniz de, adam da bilmese de açın haritayı, el kolla nereye gidelim dediğinizi anlarlar. genelde de herkes turiste yardım etmeyi sever. sokaktan adama sormayın ama. kimcidir necidir belli olmaz.
başka yemek opsiyonu bizim migrosa denk gelen ne varsa onu keşfedip peynir, salam ekmek filan alıp bir parkta kendine sandviç yapıp yemek. her öğün farklı lezzet deneyecem diye bir amacınız yoksa, ucuza karın doyurur.
internet önemli; gitmeden önce gideceğiniz ülkenin kullanıp atmalık internet seçeneklerine bakın. bazı ülkelerde çok ucuza turistler için ucuz ve kısıtlı süreli telefon kartları oluyor. her ülkede o kadar da kolay bulunamayabiliyor ama. bir ülkede 2 gün kullanmalık kartı alırsın işine yarar, öbür ülkede ananın nikahına kadar sorup seni 6 aylık kampanya almaya zorlamaya çalışırlar. ikincisi olduğu takdirde free wifi bulacaksınız. özellikle avrupa, amerika, rusya, avustralya ve yeni zelanda'da kolayca bulursunuz. hatta civarınızdaki cafeden bir kahve alıp wi fi şifresi sormaya bile paranız yetmiyorsa oradan çıkan müşterilere sorun. birisi illa şifreyi verecektir.
kütüphane keşfedin. gittiğiniz ülkeye göre bolca vardır ya da hiç yoktur. ama turistik kitaplar vs burada bulunur. hem de gün içinde yorulunca yine cafeye filan para vermeden takılıp zaman geçirmek için güzel mekandır. ya da bana öyle geliyor ama kütüphane hep benim çok işime yaradı şimdiye kadar. temiz tuvaleti vardır, wifi'ı, bilgisayarı vardır. kimseye hesap vermeden oturur herşeyini şarjedersin. evceğizinden uzakta bir ev adeta.
kalacak yer için de couch surfing, air b&b gibi opsiyonları gözden geçirin. hostel de çok keyifli olabilir ama birinin evinde kalıyor olmanın da farklı avantajları oluyor. evinde kaldığı kişiden çok yardım alan arkadaşlarım oldu. kaldığı evin sahibi bisikletini sürekli ödünç veriyordu mesela bi tanesine, öbürüne giymediği kıyafetlerini vermiş hep anında hava soğuyunca.. diğeri havaalanından almaya geldi filan.. yani tabi böyle beklentiler içinde olmayın ama birine misafir gitmişsin gibi de olabiliyor. bunlar olmasa bisiklet ya da yol paraları ek masraf, hava soğudu hesap edemedin mont alınacak masraf, havaalanından taksi masraf. yarın bir gün sana birisi gelir sen de onu ağırlarsın.
havaalanından taksi demişken. gideceğiniz yere göre taksi aşırı pahalı olabilir, otobüs münasebetsiz erken saatte bitiyor olabilir. otostopa güvenemiyor olabilirsiniz. ama otostop her zaman bir opsiyon. hele türkiye'den daha güvenli bir yere gittiğinizi düşünüyorsanız. otobüs saatlerine bakın, genelde havaalanından şehir merkezine shuttle lar vardır. keşfedin. o yorgunlukla üşenmeyin. hatta havaalanından sizin gibi arrival'dan çıkan diğer insanlara bile sorun "abi arabanızda yer var mıdır beni/bizi de atsanız merkezi bir yere" diye. tipine göre seçin tabi bu insanları.
bir de son olarak, şahsi kanaatim bu herkesin tercihi farklı olabilir ama, paranızı bence gece içmek yerine daha çok kültürel şeyleri gezmeye harcayın. gece içmeyin demiyorum, ama her zaman sarhoş olursun, bir kaç günlüğüne geldiğin şehirde sarhoş olacağına, geceleri al eline bir bira ortamı izle, muhabbet et tadını çıkar. ikinci üçüncü dördüncü içkiye harcamadığın parayla da kendi ülkende göremeyeceğin şeyleri gör, mesela bir konsere git, müze gez, tarihi bir yapıya gir bak, hiç yemediğin çok tuhaf bir şeyin tadına bakmaya harca parayı, türkiye'de yapmayacağın bir aktiviteye yatır.
bol keyifli gezmeler diliyorum.
fazıl say'ın parla marşı'nı kötülemesi
-
fazıl say'ın instagram hesabından yaptığı paylaşımda “repçinin vatan-millet-sakarya diyen marşı” ve “gülünç influencerların seçimi” diyerek norm-ender'in parla isimli marşını kötülemesidir. linkyahu birader herkes kendince bir katkı sunmaya çalışırken neden adamın yaptığı işi kötülersin? ha bana sorarsan sen kendi yaptığın marşı istediğin kadar öv, norm-ender'in bestelediği marş daha kolay söyleniyor ve daha akılda kalıcı. mesela 10. yıl marşına bak, bestesi ve sözleriyle söylemesi çok kolaydır. seninkinde bir anda üç kere şimşek diye bağırmamız sonra farklı tonlara geçmemiz gerekiyor. tamam sanatsal açıdan çok değerlidir kabül ama dillere pelesenk olacak bir marş değil. madem derdin 100. yıl ve atatürk, kendin besten tutmadı diye adamınkini boklamak neden ?
şortla çöp attı diye komşu kıza saldıran manyak
-
iç işleri bakanı süleyman soylu olan ülkede şaşırtmayan haberdir.
umut sarıkaya
6 nisan 2000 galatasaray leeds united maçı
-
hakan sükür'ün kafa golünden* sonra ercan taner'in su sözlerini unutamadigim mac.
- hic farketmez hic farketmez... alman italyan ispanyol ingiliz hic farketmez...
27 haziran 2018 viskilere %70 vergi konulması
-
ben hep tek buzlu içtiğimden beni hayvan gibi ilgilendiren konu lan bu neymiş.
pfizer aşısı yaptıranların şu an düşündükleri
-
cankan'in ve grup hepsi'nin neden dagildigini.