hesabın var mı? giriş yap

  • "sol yanına bakınca adamın çöl toprağı üzerinde, pelerinine sarınmış olarak, bir kolu başının altında, derin derin uyuduğunu gördü. uykudayken yüzü neredeyse kaşlarını çatıyormuşçasına sertti ama sol eli toprağın üzerine; üstünde hala gri tüyden eski kılıfı, diken ve başakçıklarıyla kendini zar zor savunan küçük bir devedikeninin yanına, gevşek bir şekilde uzanmıştı. adam ve minik çöl devedikeni; devedikeni ve uyuyan adam...

    adam, gücü toprağın kadim güçleri'ne denk ve en az o kadar kuvvetli olan biriydi; ejderhalarla konuşmuş ve tek bir sözüyle zelzeleleri durdurmuş biri. ve orada, toprağın üzerinde, elinin yanıbaşında büyümekte olan bir devedikeniyle birlikte uykuya dalmış yatıyordu. bu çok garipti. yaşamak ve dünyada olmak, onun düşlediğinden çok daha büyük, çok daha garip bir şeydi. gökyüzünün haşmeti adamın tozlu saçlarına değiyordu; bir an için devedikenini de altın rengine çevirmişti."

    ursula kroeber le guin "the tombs of atuan"

    aşk üzerine pek çok şey okumuş ve dinlemiş olmakla birlikte, onu bu iki paragraftaki kadar hakkını vererek tanımlayan bir başka sözcük yığınına denk gelmedim ben ömrü hayatımda. bir kadın bir adamı uyurken izliyor. ve öylesine bir ayırd ediş içinde ki adamın varlığını, olağan bir çöl bitkisinin varoluşu bile yüksek bir anlam kazanıyor. çünkü o minicik devedikeni aşık olunan adamın elinin kıyısında duruyor.

    daha güçlü bir kalem, daha derin bir anlatım olamazdı...

  • dedem marangozmuş ve gerçekten çok fakirlermiş. babam üniversite sınavını kazandığı halde çalışmak zorunda kaldığı için üniversiteye gidememiş.

    babam küçükken eve doğru düzgün et bile alamazlarmış. dedem de nur içinde yatsın yemeğe çok düşkün biriymiş. geceleyin kalkar kimseden habersiz mutfakta hamur açar onu bir güzel pişirir, babannem görmesin diye etrafı temizleyip yatarmış. dedemin de en çok istediği dışarıda köfte ekmek yemekmiş.

    babam işe başladıktan sonra ilk maaşıyla dedeme köfte ekmek ısmarlamış. ışte bu babamın şimdiye kadar ki adam 60 yaşına geldi, yaşadığı en büyük mutluluk olmuş. sonra dedem gut hastalığından vefat etti, mekanı cennet olur inşallah

  • yunanistan sınırını açacaksın
    afganları surileri pakileri avrupaya göndereceksin.
    yunan askeri bunları vurdukça canlı yayında insanlık dramı olarak yayınlayacaksın.

    --- spoiler ---

    nüfusunun 5' te 1'i mülteci besleyen türk ekonomisi sonunda battı. daha iyi yaşam şartları için avrupaya gitmeye çalışan mülteciler yunan askeri tarafından öldürülüyor.
    --- spoiler ---

    burdan devlette yetkililere söylüyorum. bak bu tarz propagandayı yapacak ingilizce bilen az biraz kafası çalışan adamınız yoksa ben gelir hallederim.

  • sanırım bunun feriştahı bizim okulda yaşanmıştır. efenim olay şöyle oluyor;

    okul bahçesinde maç yapılıyor. yamulmuyorsam bir taraf lise 3 bir taraf lise 2. neyse bu lise 3 sınıfının kalesinde olayımızın kahramını kayahan bulunuyor. ne yazık ki o maçta kayahan efsane goller yiyor, maç farklı bitiyor. saha kenarında ki kızlar da başlarına geleceği bilmeden 'hop hop kayahan kova kayahan' diye tempo tutup gülüşüyorlar. hatta arada top kayahan cümlesi falan da geçiyor. maç sonu aşırı derece kızmış, sinire kesmiş kayahan abimiz gidiyor kızların önüne, indiriyor şortu. sallıyor malzemeyi alın lan buna gülün diyor.

    hala aklıma geldikçe kahkahalar atmama sebep veren bu olay sonucunda kayahan abimiz okuldan atılmıştı. güzel abimizdi vesselam. kızlara ne olduğu konusunda bir bilgim yok.

  • muntons pilsner kit için yaparken dme (kuru malt özü) kullandıysanız daha güzel biranız olur. hatta bana göre en iyisi 1 kg dme ve 200 gr şeker. bu noktada dikkat edeceğiniz şey 3 hafta kovada beklemek. evet sitede 2 hafta diyor ama bence de pek çok insanın dediği gibi ticari bu söylem. ha 18-19 gün olabilir belki optimum değer ama kesinlikle 14 gün değil. ha bu demek değil ki 14 günde iyi bira olmaz ama kovada bence 21 günü beklemeye çalışın ya da 15. günden sonra hidrometre aldıysanız her gün numune alıp yoğunluk ölçüp, değişim yoksa şişeleyin. benim tahminim 19. günde fermantasyon bitiyor ama henüz hidrometrem olmadığı için 21 gün bekletiyorum :) 21 gün beklemişseniz şişelemeden sonra 5. gün 1-2 saatlik derin dorunduruda hızlıca soğutup içilebilir biranız olur ama berrak olmaz ve hafif maya tadı gelir, ki maya tadı bence kötü değil :). tam berrak ve iyi lezzet için en az 7 gün şişe sonra 4 gün ve üstü buzdolabı. tabi 7 gün bitti diye komple buzdolabına yığmayın, bekleyecekse dışarıda beklesin, daha lezzetli olur :) ha bu arada en kötü yapılmış hali piyasa biralarına göre gerçekten lezzetlidir yeter ki birayı yudumlamanız 25-26 günden önce olmasın. şişeleme şekeri keyfe bağlı, çok gazlı seviyorsanız 750/360 şekerlerden 2 tane, az seviyorsanız 1 tane bu kullanın. az dediğim de öyle çok az olmaz, yeteri kadar diyelim.

    edit: şişeleme şekeri için 2 tane 750/360 kullanmışsanız tadım için bile 7 günü bekleyin, 1 tane kullanmışsanız 5. gün hızlı soğutma ile tadım yapabilirsiniz. 2 şekerliler 5. günde biraz şekerli olabiliyor tadarken.

    edit 2: en iyi duruma ne zaman geldiğini soranlar var. hadi yuvarlayalayım 20 gün kova, 20 gün şişe. buzdolabı süresi çok önemli değil pilsner için, soğutun için. illa o da mükemmele yaklaşsın derseniz 3-4 gün de buzdolabı diyelim ama çok farketmiyor, zaten tortuyu kaldırmadığınız sürece berrak bir bira pilsner. buzdolabından aldıktan sonra tortuyu kaldırmak da kolay değil öyle, çalkalamadığınız sürece sorun yok. tek seferde şişenin dibinde 2 parmak seviye kalana kadar bardağa dökün. o kalan 2 parmaklık seviyeyi de şifa niyetine sonra için :)

  • güzel kız: pardon mehmet akif mahallesi nerde acaba?
    erkek: şimdi şu okulu biraz geçin, sağa dönün, bir beş dakika ile..(kız keser)
    güzel kız: ayy çok şeker yaa gerçekten bunun olabileceğine inandın mı?
    erkek: neyin?
    kız: sana adres sorabileceğime...
    erkek: anlamadım?
    kız: of ya sana adres sorar mıyım ben gerizekaaalı
    erkek: kendinde misin sen?
    kız: üff sanane be salak.

    sonuç olarak yine erkeğin mallığına çıkan bir amaçtır.

  • kim olduğunu bilmiyorum, ama haklı olan kadındır.

    bu çağda hala geceleri insanları rahatsız eden, uykusundan uyandıran bu gereksiz geleneğin tüm ülkede kaldırılması gerekiyor. ibadetlerinizi insanları rahatsız etmeden de gerçekleştirebilirsiniz. dünya değişiyor, hayat değişiyor artık yaşadığınız çağa ayak uydurmaya çalışın. korkmayın, medeniyet sandığınız kadar kötü bir şey değil.

    bu arada ülkenin %98.7’sini müslüman sanan yazar da, konya'nın herhangi bir köyünde yaşıyor sanırım.

  • servet abi döktürdü gene.

    ''eskiden sabah meyhaneden cıkıp dönen adamla, sabah namazına giden adam birbirinin selamını alırdı şimdi kalmadı bunlar ayırdılar bizi ayrıştırdılar. ayrıca bu çocuğu da ekmek almaya gönderme!.''

  • "6 ortalı harita-metod defter aldım, amel defterimi kendim de tutuyorum, ne bok yiyosam yazıyorum. ölünce karşılaştırıcam, fazladan geçirmesinler..."