ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
22500 liralık şişme bebek
-
bu kadar para etmesi gerçek gözükmesinden değil, gerçek görünüp susmasındandır.
beyaz yaka silkeleme odaklı ürünler
-
tezsiz yüksek lisans
tabağın kenarındaki nanenin yemek fiyatına etkisi
-
sayısı ile ters orantılıdır eğer 2 yaprak nane varsa tabaklar kare ve küçüktür hesabı iyi giyimli garson getirir ve sağlam girer.
15-20 yaprak varsa köy kahvaltısı yapıyorsunuzdur 10-15 lira hesap gelir.
ama yok 1 avuç nane varsa kesin köy evindesiniz para vermessiniz hatta çıkışta elinize poşetle meyve sebze süt tutuştururlar.
rebound love
-
biten ilişkinin ardından kanayan kalp, kırılan kol kanat ve dibi sıyrılan güven duygusunun telafisi için, çoğunlukla hesapsız kitapsız, "boy ver hele yeterince derinse atlarım" demeye kalmadan kendinizi göbeğinde bulduğunuz, çoğunlukla da hiç bir yere varmayacağını içten içe bildiğiniz halde dalıverdiğiniz yeni ilişkidir. rebound sevgiliyi standart sevgiliden ayıran en önemli şey bir öncekinin açtığı yaralardan oluk oluk kan gelmekte, yanan etlerinizin üstünde dumanı tütmekte iken girişilmesidir. bir enkaz devralan yeni sevgili çoğunlukla durumun farkındadır. o, sizi iyileştirip kendi aşk mabudesi yapma iddiasıyla kolları sıvarken siz de ya "ben şurada az soluklanayım da hele, sonra yürür yoluma giderim nasılsa" der, ya da içinizdeki o doymak bilmez romantizm hayvanının açlığına karşı koyamayıp "belki bu sefer olur?" dersiniz. o cevap beklemeyen sorunun altında da elbette "n'olur olsun n'olur n'olur n'olur!!!" vurgusu yatmaktadır.
ilişki denen zıkkımda, siz ne kadar mükemmel, ne kadar zeki, ne kadar görmüş geçirmiş, efendime söyleyeyim ne kadar kendinizi her duruma hazırlamış sansanız da karşı tarafın hangi kritik noktalarda ne şekil müdahalelerde bulunacağını asla tam olarak kestiremeyeceğinizden kendinizi ava giderken avlanmış bulmanız işten bile değildir.
sizin o kırılgan, yorgun kalbinizi eline alıp tatlı tatlı seven, öpüp okşayan rebound sevgiliniz zevk sigarasını az önce öptüğü o kalpte söndürüp hayatınızdan giderken geriye kalan parçalarınızla yapacağınız sanatsal çalışmalar da işte insanlığın geleceğine ışık filan tutacaktır. tabi.
sürekli kendimizle öpüşüyor olduğumuz gerçeği
-
(bkz: bu nasıl bir yokluk arkadaş)
nispetli şarkılarda ellerini sallayan kızlar
-
her yerde karşımıza çıkan kızlardır bunlar. özellikle barlarda "seni sepetledim kime ne hayat benim sana ne *" gibi sözler içeren aşk marketin en rezil şarkılarında ellerini, avuçlarını açarak ileri geri sallarlar. omuz dirsek arası sabit koldan ele kadar olan kısım ileri geri sallanacak şekildedir. avuçlar dediğim gibi açıktır. arada "ben" geçen kısımlarda kişi kendini göstermeli, "defol git hayatımdan... aşksız hayat pek güzel" gibi kısımlarda ise elin dışı karşıya bakacak şekilde "illallah" haraketi yapılmalıdır göğüs hizasında. bir agresyon içerir. "haaaeartıığğk sevmeğyeceeeğğiiim" de kollar yukarı doğru iyice açılır arkadaşa gözler bereltilerek bakılır.. klip gibidir... ben gıcık olurum yapana tekme atarım tersim pistir.
bir de şöyle bir alt grubu var bunların...
(bkz: okul servisinin arkasinda sarki soyleyen kiz grubu)
aylak adam
-
"huzurunu yaşadığı günde bulamayan insana kurtuluş yoktu."
hadise
-
belçika'dan ala ala sadece bunu aldık. oysa fellaini vardı. kompany, lukaku, eden hazard... kafamıza sıçayım.
tomris uyar
-
''eğlenceli bir kadındı. kadındı.
ne abarttı kadınlığını, ne de utandı ondan.
lise birinci sınıftaki oğluma 'beni güzel buluyor musun? kadın olarak?' derken de kadındı;
dokuz eylül üniversitesi'nin kellifelli bir öğretim üyesinin, masanın altından bacağına dokunduğunu fark edip haddini bildirdiğinde de.''
''içki olsaydı rakı olurdu mesela, ona hiç kuşku yok.
ev olsaydı, sonradan görmelerin kondurdukları sütunlu mütunlu villalardan değil, bütün depremlere dayanacak, iki katlı, küçük, sağlam taş bir bina olurdu.
çiçek olsaydı gül, karafil gibi herkesin bayıldığı bir çiçek değil, ancak çiçek zevki olanların arayıp bulacağı, bulunca da asla vazgeçemeyeceği bir çiçek; müge, incir çiçeği olurdu o.
insan oldu o. tomris uyar oldu. iyi ki oldu.''
''kendisiyle dalga geçmeyi bilen ve seven bir insandı tomris. siroz olduğunu öğrendiğinde,
'en hakiki atatürkçü kimmiş, öğrensinler şimdi.' deyişini anımsadıkça gülerim hala.''
feyza hepçilingirler, varlık dergisi, ağustos 2003
oyun dünyasının en meşhur item'ı
-
levye amk
(bkz: half-life)
"2 saat kaybolduk nolmuş lan?!" editi: okuldan kaçıp internet cafede half-life "atan" ve crossfire'da malum butona basıp sığınakta crossbow ile pusu kuran, ayrıca gene crossfire'da malum butona basmayı yasaklayıp dünyanın ilk nükleer silahsızlaşma antlaşmasını yapan, sıkılınca meydanda toplanıp levye ile birbirine giren ve sis atan tüm oç akranlarıma selam olsun. alayınıza impulse 101 ulan!