hesabın var mı? giriş yap

  • ya arkadaş ben şunu ömrü hayatım boyuna kimseye anlatamadım. menemen dediğin yapıldığı tavada yenir.sen o menemeni tavadan alıp, tabağa koyarsan, lezzet mezzet kalmaz. tavada real madrid'li mesutken, tabakta arsenal'li mesut oluyor amk.

  • perpa ticaret merkezi nde yaşadığım fantastik bir durumu anlatmak istiyorum;

    öncelikle perpa dönemin istanbul büyükşehir belediye başkanı bedrettin dalan tarafından, eski perşembe pazarının alternatifi olarak yaptırılmış bir ticaret merkezidir. istanbul avrupa yakasında darülaceze'nin yanındadır.

    arkadaş, bu nasıl mimaridir. yemin ediyorum simülasyonda sıkışıp kaldım zannettim. öyle şeyler yaşadım ki akla ziyan. birkaç tuhaf örnek;

    asansöre binmek için sıra bekledim, bindim ama çıkacağım katın tuşu yok. diğer asansör sanki miraca çıkmış gibi gelmek bilmedi. gelse de istediğim kata çıkıyor mu bilmiyorum. merdivenle çıktım, çok gariptir ama bir kat çıkıyorum üç kat çıkmış oluyorum. iki kat iniyorum bu sefer beş kat inmiş oluyorum.

    dört beş kat çıkıyorum ve ofislerin olduğu bir kata geliyorum. tabii aradığım yeri bulamayıp bir kat daha çıkıyorum ve sürpriz; otoparka girmişim. evet otoparka. neyse bir kat üste daha çıkıyorum ofisler var, sonra bir kat daha çıkıyorum ve sürpriz; yine otoparka gelmişim. matrix evreni gibi bir yer.

    bir yerden geçiyorum yol bitiyor. merdivenden iniyorum yine yol bitiyor, bir yere varmayan yol, bir yere inmeyen merdiven yapmışlar. örnek veriyorum 8. kattan 7. kata iniyorum ama yine 8. kattayım. geldiğim kata geri çıkayım diyorum bu sefer bir bakıyorum 10. kattayım.

    navigasyonsuz ülkeyi dolaşan adamım, yeminle perişan oldum. spor salonuna gitsem bu kadar kalori yakamazdım. allah aşkına biri söylesin bu nasıl bir mimari. kamera şakası niyetine kurulmuş büyük bir plato gibi.

    kızın biri benden yardım istedi, o da kaybolmuş. sonra birlikte tekrar kaybolduk. çıkışı tepeden görebiliyoruz ama oraya varamıyoruz. çok acayip bir deneyimdi.

    (gideceğim yeri arayıp kayboldum amk gelin beni alın diyemedim. sanırım biraz da hoşuma gitti.)

  • pandemi döneminde şubeleri kapalı da olsa tüm çalışanlarının maaşlarını bir senedir tam ödeyen zincir. ceo gustavo frings yaptığı basın toplantısında hiç kimsenin mağdur edilmeyeceğini, herkesin ihtiyacını karşılayacak kaynağa sahip olduklarını açıkladı.
    radyasyon kıyafeti ile basının karşısına çıkan ve sosyal mesafeye dikkat çeken frings titizliği ile tanınıyor.

  • cam şişe damacana yerine tek kullanımlık plastik şişe önerilmesiyle mantıkla izah edilemez bir iddia haline gelmiştir. cam şişe damacana çok pahalı, bunun dışında bpa, geçiskenlik, dayanıklılık vb hemen her alanda güncel araştırmalara göre daha iyi olan seçenek.

    ekleme: sektörün kalbinden bildiriyorum pet şişe sular bakkal market önlerinde güneş altında saatlerce bekliyor. (swh) . yahu cam damacana nasıl pet şişe suya göre kötü bulunur akıl sır erdiremedim. doğaya ihanet sağlığa ihanet akla bilime her seye ihanet resmen. ters bir seyler var çözemedim.

  • bu en çok kullanılan ve birbirine karıştırılan öğreler, en ayırt edici özellikleri ile sıralamaya koyulursa, ilkelden teknolojik olana doğru:
    · steampunk; mekanik ve buharlı makineler, barutlu ya da elektrikli basit makineler, ortaçağ eşyaları, kılıçlar, ok ve yay gibi öğeler vardır.
    · dieselpunk; steampunk öğrelerini kapsaması ile birlikte, buharlı makineler yerlerini fosil yakıtlara bırakmıştır, gerye kalan şeyler steampunk öğreleri ile neredeyse aynı olmakla beraber, çok basit ve en ilkel dijital eşyalar da işin içine eklenerek, özellikle kişilerin yaşam biçimleri (giyim, müzik, kentler...) arasında büyük değişimler vardır.
    · atomicpunk; steampunk öğelerini kapsaması ile birlikte artık steampunk öğrelerinden neredeyse tamamen ayrılmış, artık bilgisayarlar, dijital eşyalar, robotlar yaşamın büyük bir parçası olmuştur. steampunk öğreleri üzerindeki "mekanik ve buharlı makineler" yerlerini tamamen fosil yakıt, elektrik enerjisi ve nükleer enerjiye bırakmış, ortaçağ eşyaları artık yok denebilecek kadar azdır ve barut da artık yerini elektrik ve nükleer güce bırakmaya başlayayazdır.
    · cyberpunk; atomicpunk öğelerini kapsaması ile birlikte, artık tıp alanında düş gücüne yaraşır yenilikler çıkmış, lazerli savaş araçları, ışın kılıçları, androidler, cyborgler yer almaya başlamıştır/başlayayazdır. artık atomicpunk zamanından kalma uzaya çıkma-inme gibi eylemlerden çok başka gezegenlere gitmeler, kolonileşmeler başlamıştır.

    · steampunk olarak: (doğa üstü güçler ile karışık olsa da..) arcanum of steamworks and magick obscura
    · steampunk - dieselpunk arası olarak: beowulf (christopher lambert'lı olan, gerçek beowulf...)
    · dieselpunk olarak: mad max
    · dieselpunk - atomicpunk arası olarak: metropolis ya da (doğa üstü öğeler ile karışık olsa da) last exile
    · atomicpunk olarak: fallout
    · atomicpunk - cyberpunk arası olarak: artificial intelligence
    · cyberpunk olarak: blade runner...
    gibi yapıtları göstermek yanlış olmaz, ki bu gösterdiklerim bile daha ayrıntılı olarak incelenip ayrılmalılar..

    bunların dışında da iyice dallanıp budaklanan, daha geriye giden ya da ileriye giden "punk"lar da vardır, her birinin "pre" ya da "post" biçimleri, yerine göre "historical" ya da "fantasy" türleri vardır (post steampunk, pre steampunk, historical steampunk, fantasy steampunk...) ...
    düş gücünüze ve mantık kurallarına göre çeşitlendirilebilir, bunun yanında büyü, sihir ya da adı bile belli olmayan doğa üstü öğeler de eklenebilir:
    spacepunk
    bronzepunk
    middlepunk
    biopunk
    stonepunk
    ~

  • cem yılmaz, cmylmz diamond elite platinum plus adlı son stand up gösterisinde bu karşılaştırmayı bizzat yapmış.

    harfi harfine olmasa da akılda kaldığı kadarıyla aktarmaya çalışırsam şöyle;
    "... ata bursa'da büyümüş, üniversiteyi istanbul'da okumuş, genç yaşından itibaren benden çok daha fazla yer görmüş, farklı farklı illerde yaşamış, daha çok insan tanımış, gözlemlemiş ve çözmüş, halkın içinden gelmiş ve halkın içinde olan bir adam. benden çok daha fazla anısı var. tespitlerini ve esprilerini bu birikiminden çıkarıyor. 'eyva eyva be ya' diye aldı yürüdü bir sürü film yaptı. ben istanbul sarıyer'de* doğdum büyüdüm, istanbul'da okudum, çevrem belliydi ve hep o çevrede yaşadım, dışına çıkmadım hiç. sadece karadeniz'de bir yere film çekmeye gitmiştim o kadar..." ... gibi bir açıklama yaptıktan sonra bölge insanıyla ilgili birkaç espri ve şive taklidiyle bağladı mevzuyu.

    özetle "konfor alanı" muhabbetine değindi. konfor alanından çıkmayan, hayatı boyunca sadece konforlu alanlarda dolanan bir insanın kendi rahatını düşünmesi aslında akıllıca gibi görünüyor, ancak bu rahatlık her zaman ultra süper çıkış plus bir başarı grafiğini garantilemiyor ne yazık ki. cem yılmaz da bunu biliyor ve aksini iddia etmiyor zaten. cmylmz diamond elite platinum plus başlığında on yüz milyon sözlükçünün yaza yaza bitiremediği eleştirileri, cem yılmaz özeleştiri şeklinde şovuna güzelce serpiştiriyor. hatta hayat boyu konfor alanında yaşamış olmasıyla tatlı tatlı övünerek yapıyor bunu, övünürken sözlerini değil mimiklerini kullanıyor.

    özeleştiri zekice bir taktik. gerçekçi özeleştiri yapabilen insan, dışardan gelen eleştirilerden olumlu ya da olumsuz yönde zerre etkilenmez. şaşırmaz, alınmaz, bozulmaz, "aa bak ben bunu hiç düşünememiştim dur hemen düzelteyim, kendimi geliştireyim" falan demez, anca malzeme olarak kullanır, tespit ve espri çıkarır. cem yılmaz'ın "çok da ş'apmayan" tavrı bundan kaynaklanıyor. ata demirer'in kendi kilosu üstünden yaptığı fiks espriler de bu taktiğe dayanıyor.

    "ata demirer gazinosu" adlı son şovuna bakılırsa ata demirer yıllara yenilmemiş görünüyor. çoluk çocuk derdi yok. gençken zayıf olup da yaşlandıkça kilo almış ve değişmiş biri değil. her gösterisinde çocukluktan beri kilolu oluşunu anlatır ve espri malzemesi yapar zaten. hayata dair gerçeklerden biri de şudur; ergenliğinde, gençliğinde karşı cinsten ilgi, pohpoh, müsamaha görmemiş ve dolayısıyla buna alışmamış kişiler yaşlandıklarında yoksunluk hissetmez ve negatif ruhsal değişim yaşamaz. ata demirer'de de bu stabilite hissediliyor. adamın modunda hiç değişiklik yok. metin akpınar üstadı da anarak onun yaptığını yapıyor ve sahnede sesiyle, müzik bilgisiyle yardırıyor.
    metin akpınar da devekuşu kabare'de yeri gelince bir şarkı patlatır ve seyirciyi ayağa kaldırırdı. "alo galaksi taksi araba yok" dedikten sonra çaayelinden öteyee diye başlardı mesela... ata demirer de bu taktiği daha büyük bir destekle, arkaya taşkın sabah orkestrasını alarak uygulamış, çok da iyi etmiş. üç bej saat iyi eğlendirdi be ya...

    edit: cem yılmaz'ın doğup büyüdüğü semt sarıyer değil samatya imiş. düzeltme için mesaj butoncuğumu yeşillendiren yazarlara teşekkür ederim.

  • - sonra tuttum herifi kaldırdım havaya. tuttum dediğim force kullanıyorum ha uzaktan yani **konuşma için son 1 dakikanız kaldı**
    - konuşmak için 6000 dakikam kaldı.
    - **konuşma için son 6000 dakikanız kaldı**
    - ... ne diyodum. ha kaldırdım herifi usta dedim ki ..

  • buna üye olacağıma youtube’a üye olurum en azından reklamsız izlerim.

    youtube türkiye’yi çöplüğe çeviren herkesi youtube’tan aldı. youtube artık daha güzel sayende ajun abiy.