hesabın var mı? giriş yap

  • bana göre erdem falan değildir, lütuf da değildir. birçok farklı sebebi olabilir, parayı, zekayı, herhangi x bir şeyi güzelliğe tercih eden birinin tercihi olabilir, toplumun güzellik normları dışında da olsa sevdiği kişiyi gerçekten çok güzel bulan birisinin kararı olabilir, şartlar öyle gerektirdiği için mecburiyet olabilir. ama erdem? sanmıyorum.

    birilerini önce itip sonra da onlara merhamet bağışladığınızda daha iyi insanlar olmuyorsunuz. bu biraz, "gözlerin görmüyor ama sana iş vermişiz" demek gibi oluyor, bence.

  • bir ögrencim yaklaşık 20 gün önce trafik kazasında babasını kaybetti.
    henuz 4 yaşinda..
    baba sevgisine en çok ihtiyaç duyduğü yaşta..
    şu sıralar olayın pek farkinda değil fakat yıllar gectikçe babasının eksikliğini derinden hissedeceğini bilmek beni çok üzüyor..
    üniversiteden mezuniyetinde kep atarken babasını aramayacak gözleri.
    dügününde babası ile karşilikli oynayamayacak.
    allah babasız herkese sabır versin..
    ve eşini kaybeden herkese..
    bir şairin de dediği gibi; insan babası ölünce büyüyor.
    ama ben 4 yaşindaki öğencimin büyümesini hiç istemiyorum..

  • poisson (puason diye okunur)* dağılımı neleri varsayar?

    1-) herhangi bir zaman noktasını seçersek, bu noktadan sonraki gelecek bu noktadan önceki geçmişten bağımsızdır. deneyin görün nasıl da sadeleşiyor o güzel exponentialcikler...

    2-) poisson vukuat sayısının 54 kere olmasının olasılığını verir. ya da 34 kere olmasının. kısaca x kere olmasının. bu x kere olmasının olasılığını adam gibi (unbiased)* hesaplayabilmek için bi de demeliyiz ki:
    herhangi bir anda* sadece bir tane olay olabilir ya da olmaz. (yani aynı anda mükerrer olmaz)

    3-) olaylar birbirinden bağımsız gelişir.

    şimdi toparlayalım bakalım: neymiiiş, zaman noktası değiiil zaman dilimi önemliymiş. yani belli bir zaman intervali içerisinde hesaplıyacağız bu olasılıkları (x kere vukuat olmasının olasılığı).

    hemen bir örnekle karışmış beyinleri ütüleyelim, düzlüğe kavuşturalım:

    ahmet abi mahallemizin güzel abilerindendir. velinimet ise mahallenin zillisidir. velinimete ortalama günde 40 herif girmektedir. velinimetin 24 saat çalıştığı ve velinimete girişlerin poisson olduğu düşünülürse, 1 saatte karıya 4herif girmesi olasılığı nedir?

    hemen formüle (bkz: #1924214) bir bok atalım ve düzeltilmişini sunalım sonra da oturtalım ve görelim.

    f(x) = exp(-1*lambda*t) * (lambda*t) ^x / x!

    siz şimdi sibopluk yapıp anlamazsınız da bu formülü sizi gidi ampirikukular sizi.

    lambda: zaman birimi başına ortalama giriş (burada 40 herifin 24 saatte girdiği düşünülürse hemen bölünür (zaman noktasından bağımsızlık özelliği) ve saatte 40/24 herifin girdiği anlaşılır)

    t: zaman intervali (burada bir saatte 4 kişi girmesi ihtimali soruldu o yüzden t=1)

    x: vukuat sayısı (istiklal marşı okunması adedi)

    f(4) = exp(-1*40/24*1) * (40/24*1) ^4 / 4! = 0.0607

    bu cevabı bulanlar bokunda boncuk bulmuş gibi sevinebilirler. bunla yetinmeyenlere ise bir tane daha finansal soru:

    ahmet abi kapının önünde kankası hikmet'le durmaktadır. ahmet abinin ziki dikilmeye başladığından beri 1 saattir ne gelen vardır ne giden. ahmet abi hikmet'e "ulan yarım saatte kadar bi herif gelmezse velinimete ben girecem".
    ahmet abinin mala vurma olasılığı nedir?

    şimdi önemli varsayımları kullanalım. ahmet abinin mala vurması için önümüzdeki yarım saat kimsenin gelmemesi lazımdır. ama bi saattir zaten kimse gelmemiştir. o zaman belirtilen zaman intervali için 0 adam gelmesi olasılığını hesaplayalım ve direk ahmet abiyi gönderelim.
    bu zaman intervali ne kadar peki? sizi kefaller. nah bir buçuk saat! ne demiştik? belli bir zaman noktası belirtildikten sonraki vukuatler öncekilerden tamamen bağımsızdır. yani biz önümüzdeki yarım saat 0 adam gelmesi ihtimalini hesaplayacağız. inanmayan conditional probability hadiseleriyle bunu görebilir.
    t=1/2
    f(0) = exp(-1*40/24*1/2) * (40/24*1/2) ^0 / 0! = 0.4346

    böyle 0 tane olay olması veya 1 tane olay olması gibi sorularda dikkati çeken bir nokta ise f(1) = exp(-1*lambda*t) * (lambda*t) şeklinde formülümüzün sadeleşmesidir. biz buna exponential distribution diyoruz. poisson'daki vukuatlerin arasındaki zaman aralıkları exponentially distributed olmak gibi bir özelliğe sahiptirler.
    işte böyle bu poisson.
    bir çok dağımın buna yakınsadığı rivayet edilir. mesela binomial dağılımda n ve p kullanılarak poisson approximation yaratılabilir. ama poisson'un felsefesi farklıdır. öyle yakınsamalar bozar onu.

  • gerçekten artık emin olduğum, kanı değil olgudur.

    yönetime bakıyorsunuz, hep en yüksek yerlerde kötüler varlar.

    iş hayatında; iş ahlakı olmayan, ciğeri beş para etmezler bütün iş kollarındalar. kibar ve nazik biriyseniz ancak bi yere kadar gelebiliyorsunuz. gerisi boş. hep birilerinin sırtına basarak ilerlemek zorundasınız.

    ilişkiler de aynı şey yine geçerli. nazik, kibar beyefendiyseniz, çok yüksek ihtimalle kaybeden tarafsınız. bozuk ağızlı, öküzden biri olduğunuzda şansınız çok daha yüksek.

    adalette aynı şekilde, hep kötüler kayırılıyor.

    ülkede iyi insanlar varsa da, hiçbiri etkin şekilde yüksekte değiller ve insanların genel mantalitesi de bu değil zaten. bu ülke her bakıma kötülerin ülkesi, en yakın zamanda gideceğim.

  • sonrasında günün kalan kısmının zehir olmasına sebebiyet verir.

    ulan zaten akşama kadar beynin patlamış, saatler süren telefon konuşmaları, bütçe raporları, sipariş ve sevkiyat planları yüzünden anandan emdiğin süt burnundan gelmiştir. iki saat bir pub da oturup ayak üstü 2 tek yuvarlayacaksın, bunu sana çok görür. o iki saatlik keyif eve geldiğinde burnundan gelir. öncesinde tabi her 15 dakikada bir taciz telefonlarıyla zaten seni çileden çıkarmıştır. eve gittiğinizde, kafasına sardığı beyaz tülbent parçasıyla karşılar sizi. çünkü tüm hayatı boyunca ağrımamış her yeri ağrımış. midesi bulanmıştır. siz gelmeden hemen önce ateşi 41 e çıkmış, tansiyonu 3'e düşmüştür. sen arkadaşlarınla keyif(!) çatarken, o yatak döşek yatıp, acılar içinde kıvranmıştır. "ne oldu?" diye sorduğunda ise, "yok bi şey" derse, sıçtığının resmidir. hatta işi abartıp geceyi hastane geçirme ihtimaliniz bile olur.*neden çünkü arkadaşlarınla çıkıp iki saat kafa dağıtmışsındır ve allah senin belanı versindir.

  • ''daha az konuşup daha çok çizmeliyiz. kişisel olarak konuşmayı tamamen reddetmeyi ve tıpkı organik doğanın yaptığı gibi söyleyeceğim her şeyi çizimlerle ifade etmeyi isterdim. şu incir ağacı, şu küçük yılan, pencere pervazımdaki sessizce geleceğini bekleyen koza, bunların hepsi önemli işaretlerdir. bunların anlamlarını doğru olarak çözmeyi başarabilen bir insan kısa süre sonra yazılı veya sözlü kelamdan tamamen vazgeçebilecek duruma gelecektir. üzerine düşündükçe, konuşmada öylesine boş, bayağı ve hatta(söylemeye kışkırtılıyorum) züppece bir şey buluyorum; sanki insan doğanın ciddiyeti ve suskunluğu karşısında, yalnız bir kayanın karşısında veya yaşlı tepelerin ıssızlığı içinde hissettiği türden bir dehşet yaşamaktadır!''

    der orta yaşlarındayken ve çok fazla konuştuğumuzdan yakınır
    .

  • bir sanatçı olarak 20 yıldır yaptığı açıklamalatla akp politikalarına tam destek vererek ülkenin gittikçe iranlaşmasına dolaylı olsa da katkısı olan bir kullanışlı aptalın açıklaması. kendi ülkesinde eylem yaptığı için direk devlet başkanı tarafından kadınlara "sürtük" denilirken, islam'a aykırı diye 10 larca festival ve konser yasaklanırken, kadın sanatçılar dini hassasiyetlere karşı tutum sergilediği bahanesiyle hukuksuz hapse atılırken neredeydi acaba. iran halk isyanıyla dini prangadan kurtulmaya başlarken ülkenin iranlaşmasına sessiz kalıyor bu şark kurnazı hala. yarın baskıyla kadınların sokakta baş örtüsü takması zorunlu hale gelsin. korkudan tesettürü takacak ilk kişilerden biridir bu. içerde neler oluyor ona odaklan önce, ayranının dökulmeyeceğini bildiğin bir konuda maval okumak kolay geliyor tabi kağıttan serçeye.

  • açıklık getireceğim şarkı sözüdür.

    baya bir kasarak buldum içindeki anlamı emeğe saygı lütfen

    aksiyon filmlerinde müze soygunu sahnelerini hepimiz biliriz. oldukça nadir bulunan değerli bir eseri müzeden çalmaya çalışırlar. kızılötesi ışınlarla güvenlik sağlanır ve neredeyse hareketsiz kalmak gerekir.

    yaralı müzesinde oldukça değerli bir eser olan aşka uzanmak isteniyor. ancak kızılötesi güvenlik sistemleri sebebiyle hırsız hareketsiz bir durumda ve ona ulaşamıyor.

    saygılar.

    edit: türkçe meali daha anlaşılır bir dilde yazıldı.

  • sıkıntıdan yaptığım haftasonu projesi. 2017 yılında yazılmış 300 bin başlık ve 3 milyon entry içerisinde kullanılan kelimelerin istatistikleridir.

    başlığa ya da yazara göre arama yapılıp detaylı istatistikler görüntülenebilir.

    http://eksiwords.surge.sh/

    teknik kısımla ilgili bişey sormak isteyen olursa yeşillendirebilir.

  • (bkz: based on a true story)
    bir grup türk öğrenci new york'ta bir cafede oturmuş türkçe muhabbet etmektedir. yanlarına izbandut ya da zebellah olarak nitelendirilebilecek irilikte bir zenci yaklaşır, eğilir:
    - birader, türk müsünüz?
    sanki bir amerikan filmine dublaj yapılmış kadar düzgün türkçe konuşan bu amerikalı zenci, arkadaşları dumura uğratır, olaylar gelişir:
    - ııh, evet abi.. ee, sen?
    - yok ben amerikalıyım, incirlik'te dört sene kaldım da, ondan bu kadar iyi türkçe konuşuyorum.. burada güzel adana yapan bi yer biliyor musunuz diye soracaktım..
    - yok abi, biz de yeni geldik new york'a..
    - ulan koduumun memleketinde de güzel bi adana yapan yer yok mına koyiim!!