hesabın var mı? giriş yap

  • olayi izlerken sasirmadim hic, sayet abd'de paraniz yoksa siz bir hicsiniz. insanlar sadece ama sadece cikarlari icin sizinle iyi iliski kurarlar. kitaplarinda networking'di suydu buydu hep bu asilanir.

    baltimore'a ilk adimimi attigimi hatirliyorum. otobuse binmistim, diyalog su sekildeydi.

    - merhaba.
    + suraya koy, 5 dolar.
    - peki.
    + nerede ineceksin.
    - otelim su...
    + hayir hayir hayir hayir, hangi durak?
    - er...
    + nereye gittigin beni hic ama hic ilgilendirmiyor, son durak mi?
    - evet.

    son duraga geldigimde ise taksiyi aramistim. etraf zaten tekin degil, adres vericem ama tam adresi bilmiyorum herif konussa telefonda "10 katini vericem" diyecem. yandaki landmark'i soylesem herif hemen bulacak, otobus duragi da, bayagi belirgin bir yer.

    + merhaba, su duraga bir taksi istiyordum.
    - tam adres?
    + hemen su...
    - tam adresi bulunca ara. *cit*

    tekrar ararim.

    - hangi adres?
    + sehrin girisi, heme yaninda su var..
    - tam adres, nerede?
    + hemen su bi....*cit* diiiiiiiiiiiiit.

    sonra otelinize gelirsiniz ve resepsiyonda sizi yuzlerinde kocaman bir gulumseme ile karsilarlar. cunku siz musterisiniz, ve resepsyonistin job description'u belli.

    tehlikeli bir yerde olmaniza ragmen kimse size 2 dakika bile sabretmez, dedim ya olseniz donup bakmazlar bile. filmlerde insanlara yansitilanlardan cok farklidir yani. komunuz su bu tabii ki yardimseverdir, cikar iliskisiydi suydu buydu nedenlerden dolayi. ha turkiye'de olmuyor mu derseniz? oluyor tabii, fakat bes parasiz bir sekilde bir otobuse yabanci olarak binseniz sofor, olmadi tum otobus ahalisi bir sekilde yardimci olur, hatta evinize bile birakirlar sizi. kolektif toplumlari cok elestiriyoruz, fakat bu arti ozelligini de belirtmekte fayda var.

    amerika'nin tadini cikarmak istiyorsaniz cebninizin deriiiiiin oldugundan emin olmalisiniz once, paraniz varsa bireyciligin butun nimetlerinden faydalanirsiniz. yoksa en aci, keskin tarafi sizin kalbinizden giriverir. yolda arabaniz bozulursa, yardim bekleyeceginiz kisi sokaktan gecen yardimsever vatandaslar degil kesinlikle ama kesinlikle roadside assistance olmali.

    mcdonald's musteri hizmetlerini arayip calisanlari kovdurmaya calismak bir halta yaramaz bu yuzden. bu olayin gectigi restorandan 2 mil otedeki mcdonalds'da da ayni sey olurdu, 20 mil otedekinde de, 200 mil otedekinde de, 2000 mil otedekinde de. bir adam cikip "hop, noluyor lan?" dese sasirirdim esas. cam bolmeler ardindan konusan gorevliler, her gun televizyonlarda saatlerce donen ev guvenligi su guvenligi bu guvenligi reklamlari, insanin icini karartan "ilacimizi almazsaniz oleceksiniz" reklamlari, cocuklarin en ufak bir toz tanesinden olebileceginin asilanmasi, "germ" yuzunden temas bile kuramayan insanlar...new york'ta sokakta olen bir evsizin yanindan 8-9 saat boyunca hic birsey yokmus gibi gecip giden insanlarin, 911'i bile aramayan insanlarin videosunu hatirlayan tek ben olmamaliyim.

  • bağışıklık diye bir şey varsa sanırım ondan yok bende, bu yüzden diğer insanlara göre daha sık hastalanıyorum. annemi bile isyan ettirdim bu konuda. bir de öyle 3-5 gün içinde hafif de atlatamıyorum. ateşten yataklara düşüyorum, kendime gelmem uzun sürüyor. bu yüzden mi bilinmez hayatımı paylaştığım biri de yok. neyse efendim, yalnızlıktan bunaldığım bir dönemde köpeğim şanslı'yı evlat edindim. dünyanın en vurdumduymaz köpeği en basit şeyleri bile öğretemedim. evde kendi özerk bölgesi var ve kafasına göre takılıyor. ancak ne zaman hastalansam bi haller oluyor şanslı'ya. geceleri yaşıyor muyum diye kontrol etme amaçlı olsa gerek neredeyse her saat başı gelip yüzümü yalayarak uyandırıyor. başını okşuyorum kendi hayatına geri dönüyor. ta ki bir sonraki saate kadar. hayatın benim için de güzel olduğunu hissettiren böyle bir garip huyu var şanslı'nın.

  • oha gülmekten öldüm. olm kadınlar zaten ıslıklıyor. çatıdan çekersen öyle olur. aşağıdan duyulur mu o gürültüde ezan. seçim gidiyor diye iyi çalışıyorsunuz ama biz giren brunson vakasını unutmadık yiğidim. feministler üzerinden de tabiki muhalefet aşağılanır.

  • "çok ürpertici"
    "aman allah'ım ben de uyuyamadım."
    "sevgilimin de başına gelmiş."
    "ninem de uyuyamamış" yorumlarının yazıldığı durum.

    arkadaş iyi misiniz siz? buna bu kadar anlam yüklerken gerçekten ciddi ve samimi misiniz? şaka mı la bu?şu an ben buraya "22 ağustos günü başımın ağrıması" diye başlık açsam en az 3000 kişi "benim de başım ağrıdı, alla alla" diye entry girer.
    kendinize gelin.rahat olun.civarda olun.

  • fakirin xiaomisinin, iphone alınca kendini zengin sanan dangalakların çenesini yormasıdır.

    eskiden zenginin malı, fakirin çenesini yorardı. şimdi kendini zengin sanan mallardan ortalık geçilmiyor.

    aylar sonra gelen edit: başlığı açan ben değilim, başlık başa kalmış.