hesabın var mı? giriş yap

  • bir düşünce formu olan tulpa, tibet budizminde; zihinsel enerjilerin bir tezahürü, düşlem sonucunda yaratılan bir varlıktır. meydana getirenin yöntem olarak, varlığı uyku dışında devamlı hayal etmesi, yoğun bir imgelem ve odaklanmayla fiziksel dünyada varlık kazandırır. mental ve ruhani olarak zayıf derecede ise yarattığı tulpa bilinçli kontrolünün dışına çıkabilir.

    yabancıların girmesinin yasak olduğu dönemde lhasa'ya girebilen spirütalist alexandra david neel, tibet'teki çalışmalarıyla bilgisini edindiği tulpa yaratımına ilgi duyar ve iyi huylu, ufak tefek bir papaz tulpası görselleştirir. üzerinde çalıştığı mental disiplinden ve yarattığı tulpa hakkında bilgi vermediği yakınları alexandra'ya zaman zaman çevrelerinde gözüken ufak tefek papazın kim olduğunu sorarlar. bu noktada kontrolü kaybettiğini düşünen alexandra d. neel, varlığı tekrar zihnine geri çekmek için farklı lama teknikleri uygular.

    --- spoiler ---

    ayrıca, supernatural dizisinin hell house bölümü; sam ve dean kardeşlerin ilk başta ruh sandıkları ve etkisiz hale getirmek için başvurdukları geleneksel yöntemlerin işe yaramadığı mordechai'ın, bir web sitesinin kullanıcılarının hayal gücünün yarattığı bir tulpa olduğunu fark ettikleri bir konuya sahiptir.

    --- spoiler ---

    tulpa kavramına benzer şekilde, islam düşünürü ibn arabi ise olgunluğa erişmiş olan insanın, ruhani gücüyle hayalinde var olan şeyi fiziksel olarak dünyada varlığa büründürebileceğini ifade eder.

    tulpadan yola çıkarsak, biz de birilerinin tulpası olabiliriz ya da sadece insanlar inanıyor diye kaç şey oluşmuştu kim bilir.

  • beyaz ışık yani gün ışığı bir prizmadan yansıtıldığında ışık tayfı sırasıyla mor, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı renk dalga boylarına bölünür. bunlar da sırasıyla 50*, 40*, 70*, 30*,45* ve 65* nanometrelik dalga boyu aralıklarına sahiptir. görüldüğü üzere yeşil en geniş aralığa sahip renktir* ve olay gün ışığından en fazla yararlanmak üzerine kurulu yapılarıyla bitkiler söz konusu olduğunda bitkiler için en iyi seçim evrimsel olarak yeşildir.

  • “zavallı” diyorum çünkü müşteriden paket iptali için fax istemek için baya düşmüş olmak lazım.

    bir paketi iptal edeceğim. telefon ettim digiturk’e. kimliğimin fotokopisiyle dilekçeyi faxlamam gerektiğini söylediler. email olmuyormuş. hayır, memlekette fax diye bir şey kalmadı. işi yokuşa sürüp zaman kazanacaklar akılları sıra. 3 saattir fax makinesi arıyorum.

    her zaman yavşak bir işletmeydiniz. hiç de bir şey değişmedi.

    edit: hellofax.com digiturk’un numarasını kara listeye almış. gönderemiyorsunuz. digiturk hellofax’ı satın almışsa şaşırmam.

  • staj süreleri boyunca siklenmeyen, onlara laptop dahi verilmeyip kendi getirdikleri laptopta amanın kartvizit düzenletmek yok bilmem excel ile ilgili bir iki ufak tefek düzeltme yaptırmak, fotokopi çektirip zımba bastırmaktan öteye şeyler verilmeden kendi başlarına staj defterlerine ne yalanlar yazmak zorunda bırakan işverenlere dert olmuş sanırım.

    o stajyer bok var gibi sabahın 6'sında kalkıp dizi, film izlemeye geliyor değil mi sıcak yatağından kalkıp?

    aldıkları maaşmış. beyim beyim o maaşı sen ödüyorsun zaten değil mi? bu arada maaş denilen ücret asgari ücretin %30'una tekabül ediyor. ben vereyim o parayı da yatağımdan kaldırmayın beni diyecek o kadar çok stajyer var ki.

  • arşimet: lan oğlum buraya bak buraya! suyun kaldırma gücünü buldum!
    newton (elinde elma sektirerek): peki bu ne bu elimdeki?
    arşimet: vay ipnee.. yerçekimini mi buldun lan?
    newton: heralde... sabah graham aradı, o da bir şey bulmuş ama söylemedi.
    arşimet: aradı mı? nasıl aradı?
    newton: lan bi dakka...
    ikisi birden: vay ipne... telefonu bulmuş!

  • sorun hitler'in görüşlerinin karşılık bulabildiği bir toplumun olmasıydı, hitler değil. zira her toplumun içinde radikal gruplar vardır. sadece yeterli zemin bulamazlar.

  • bana sanki danimarka, isveç, izlanda'da falan yaşadığım sanrısını yaşatabilen kanun.

    hayret. halk düşünülmüş.