hesabın var mı? giriş yap

  • metropolde yaşamayan ( metroyla ilk defa tanışmış insanları es geçiyorum) insanların yaptıkları hariç, beyinsizliktir. ulan üstünde 1000 liralık takım elbise olan plaza çocuğu yapmasın bari.

    edit: annelerinin suçsuz olduğuna kanaat getirdim

  • zengin ve egitimli bir anne babaya sahip, stanford universitesi mezunu ve olimpiyatlara katilmis bir misir asilli jokeyle evlenmesidir efenim. evet.

    ulan duyanda turkiye jokey kulubunden ilk-ortaokul mezunu bi yozgatli veyahut sivasli koylu ile evlendi sanacak amk.

  • üç kişi giyotinle idama mahkûm olur.
    bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi...
    *idam sehpasına ilk papaz çıkarılır. başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar:
    – son sözün nedir?
    der ki:
    – ben tanrıya inanıyorum, o beni kurtaracaktır.
    giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:
    – onu serbest bırakın; tanrı onu korumuştur.
    böylece papaz idam edilmekten kurtulur. sıra hâkime gelir, ona da sorarlar:
    – demek istediğin en son söz nedir?
    der ki:
    – ben papaz gibi tanrıya inanmıyorum. ama adalete güveniyorum.
    giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur.
    bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:
    – adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.
    böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur.
    sıra fizikçiye gelir. ona da;
    – son sözünü söyle derler
    der ki:
    – ben ne tanrıya inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim... bildiğim tek şey şudur: giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor.
    görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar.

    toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!..
    gerçeğe talip olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır.

    debe editi: yaran fıkra olmaktan ziyade düşündüren bir fıkra... debe için teşekkürler.

    edit: bu fıkra mükerrerdir...

  • (bkz: akdeniz üniversitesi)

    navigasyon projesi için kampüs haritasını 3b modellemiştim. bu sebeple kampüsün her köşesini drone ile görüntülemiştik. sosyal alanları ve ayak basılmamış doğal örtüsüyle eşsiz olduğunu düşünüyorum.

    doğal alanlar demişken fazla içeriye girmenizi önermiyorum zira yılan, kaplumbağa ve bonzaici bilumum sürüngen tayfaya ev sahipliği yapıyor.

    edit: tilkimiz de varmış.

    navigasyon uygulaması henüz yazılım aşamasında ama harita görüntüsünü yönlendirme raketleri üzerinde baskı olarak uyguladık. kampüs içerisinde on iki noktada mevcut.

  • okunabilmesi için türkçeye çevirebilecek birilerine ihtiyaç duyulan başlıklardan birisi. çünkü bilinen hiç bir dile benzemiyor.

    ekleme: başlığı açana hitaben:
    ne diyorsun! çıldıran bana geliyor. siler misin diye bekliyorum, silmedin de. durup dururken debeye sokacaksın bizi de. ne ayaksın ablacım/abicim sen?

  • the su hallerde kullanilir:

    1. belirli bir kisi, sey veya yer hakkinda konustugumuz zaman

    ornegin,

    i asked the teacher about the date of the exam.

    2. konustugumuz sey cok net ve aciksa

    ornegin,

    they opened the door and came into the classroom.

    3. konustugumuz seyden, herkesin bildigi, bir tane varsa

    ornegin,

    we looked at the moon

    4. muzik aletlerinde

    ornegin,

    i can play the piano but not the violin.

    5. deniz, okyanus, nehir, selale, col, yagmur ormani isimlerinde

    ornegin,

    the pasific ocean
    the sahra desert
    the amazon rainforest

    6. siradag veya takimada

    ornegin

    the himalayas
    the canary islands

    the su hallerde kullanilmaz:

    1. konustugumuz insanlari ve seyleri genellerken

    ornegin,

    women are so beautiful. (not the women)
    footballers earn a lot of money (not the footballers)
    i think love is important than money (not the love)

    2. spor, yemek ve okul ile ilgili konulada

    ornegin,

    i hate football but i love cycling ( not the football)
    we always have lunch together (not the lunch)
    i am so good at maths ( not the maths)

    3. next/last + day/week/monnth/season/year

    i went to tokyo last month. (not the last month)
    what are you doing next weekend? ( not the next weekend)

    4. okul, universite, is, yatak (bed), hastane, ibadet yeri (kilise, cami vs.), cezaevi hakkinda genel icinde konusuyorsak ve bunlarla ilgili be in/at, go to, get to, start, finish, leave fiilerinden sonra sonra the kullanmamaliyiz.

    he is at school ( not the school)
    i start work at 9. (not the work)

    5. gol, beach, tek dag ve tepe olursa

    lake van
    x beach