hesabın var mı? giriş yap

  • moritanya'da erkeklerin zayıf çelimsiz kadın yerine dolgun kadın tercihlerinin getirisi olarak kız çocuklarının kilo almalarını sağlamak amaçlı her gün kusana kadar deve sütü ve öğütülmüş mısırla beslenmeleri yöntemine verilen ad.böylece kız daha dolgun göründüğü için daha çok tercih edilecek hem de ailenin varlıklı bir aile olduğu ortaya konmuş olacak.yemek yemenin zevke değil işkenceye döndüğü bu yöntemi reddeden kız çocuklarının ayakları tahtadan yapılmış mengene ile sıkıştırılarak kusana kadar deve sütü içiriliyor.en kötü tarafı bu yöntemin birçok kadının şeker hastası ya da kalp krizi geçirmesine bile sebep olması.sınır tanımayan haberler belgeselini izlerken haberdar olduğum bu yöntemi seyirciye daha iyi aktarabilmek için ilginç bir deney yapmışlar.belgeselde sunucu moritanya'da çölde yaşayan aileye üç gün misafir olup bu yöntemle beslenerek 55 kilo ile başladığı bu deneyimi üçüncü günün sonunda 59 kilo ile tamamladığı gösteriliyor.bu yönteme daha fazla dayanamayan sunucu tıpkı kızlar gibi zaman zaman kusmak zorunda kaldı böyle de mide bulandırıcı bir uygulama.

  • bu konuda çok uzun süredir fikrim sabittir
    kendi ayağıyla gelip ben sünnet olmak istiyorum diyen erişkin bir bireye yasaklanmasın tabii ki, neden yasaklansın ki.

    ama bilgilendirilip onam alınacak yaşta olmayan bir çocuğun bedeni hakkında ailesinin karar verip sünnet yaptırması yasaklanmalıdır
    çocuk cerrahı olsaydım da tıbbî sebeplerle yapılan zorunlu sünnetler hariç, böyle bir müdahaleyi asla yapmazdım.

    edit: abi siz gerçekten ruh hastasısınız. insan hakkı, çocuk hakkı, vücut bütünlüğüne izinsiz müdahale gibi bir konu hakkında fikrimi yazıyorum; dırzonun biri mesaj atıyor diyor ki sünnetsiz mi seviyorsun. yok birader bence sorun değil de anan sünnetsiz seviyormuş, dedi ki yonca kızım senin takipçi sayın çok, bu kanayan yaraya bir parmak bassan. onun için yazdım.

  • pide lan ben daha dun 5 liraya pide aldim hadi gramaji 2 kat olsun yine 2,5 lira eder. ıbb ise 1 liraya pide satiyor. ee cocuklara tecavuz eden vakıflara verilen paralar kesilince 1 liraya pide bile yersin. teşekkürler başkanım.

  • minnesota üniversite tarafından pandeminin geleceği hakkında "part 1: the future of the covid-19 pandemic: lessons learned from pandemic influenza" isminde bir araştırma yayınlanmış. araştırmaya göre 1 buçuk 2 yıl sürecek bir pandemi içerisindeyiz. üç senaryodan bahsediliyor.

    senaryoların grafikleri

    senaryo 1: 2020 baharındaki ilk covid-19 dalgasının ardından yaz ve sonrası dahil sürekli olarak 1 ila 2 yıllık bir zaman aralığı boyunca meydana gelen ve 2021'de yavaş yavaş azalan bir dizi tekrarlayan daha küçük dalgalar gelir. dalgalar coğrafi olarak farklılıklar gösterebilir ve hangi sosyal mesafe önlemlerinin mevcut olduğuna ve nasıl hafifletildiklerine bağlı olabilir. bu senaryo dalga piklerinin yüksekliğine bağlı olarak, 1-2 yıl boyunca periyodik olarak önlemlerin sıkılaştırılıp gevşetilmesini gerektirebilir.

    senaryo 2: 2020 ibaharındaki ilk covid-19 dalgasının ardından 2020 sonbaharında veya kışında daha büyük bir dalga ve 2021 yılında bir veya daha fazla küçük dalga gelecektir. bu modelde sonbaharda daha katı sosyal mesafe önlemleri ile enfeksiyon yayılımını azaltmaya ve sağlık sistemlerinin bunalmasını önleme amaçlanmalıdır. bu model ispanyol gribi salgınında görünene benzer. ispanyol gribi salgını mart 1918'de küçük bir dalga olarak başladı ve yazın azaldı. 1918 sonbaharında çok daha büyük bir tepe noktası oluştu. 1919 kış ve ilkbaharında üçüncü bir tepe oluştu, bu dalga 1919 yazında azaldı ve salgının sonunu getirdi. 1957-58 salgını benzer bir yol izledi, daha küçük bir tepe noktası ve ardından çok daha büyük bir tepe noktası ve düşme dalgası izledi. birbirini izleyen küçük dalgalar birkaç yıl daha devam etti. 2009-10 salgını da aynı şekilde bir bahar dalgası ve ardından daha büyük bir tepe noktası ve düşme dalgası izledi.

    senaryo 3: 2020 baharında ilk covid-19 dalgasını devam eden iletim ve vaka oluşumunun yavaş yanması takip eder, ancak net bir dalga oluşumu yoktur. yine de bu örüntü coğrafi olarak bir miktar değişebilir ve çeşitli alanlarda uygulanan hafifletme önlemlerinin derecesinden etkilenebilir. bu üçüncü patern geçmiş grip salgınlarında görülmese de covid-19 için bir olasılık olmaya devam etmektedir. bu üçüncü senaryoda büyük olasılıkla açılmadan sonra tekrar hafifletme yöntemlerine yerine getirmek gerekmeyecektir ancak vakalar ve ölümler devam edecektir.

    umalım ki üçüncüsü gerçekleşsin. sars-cov alınan katı önlemlerin yanında böyle bir yol izlemişti.

  • biz yazmaya bıktık ama kimse aramaya inanmadı. sonra kızıyorsunuz.

    çok basit arkadaşlar. başlıkta ara kısmına "handsome" yazılacak o kadar.

    (bkz: #25039096)
    (bkz: #26060465)
    (bkz: #44026215)
    (bkz: #52094335)
    (bkz: #53569824)

    bir değil iki değil tam beş kavanoz bal, sadece bir kavanoz bal fiyatına. sourtimes bal dünyası iyi günler diler.

  • istanbul`da yasiyorum;

    - her gun istanbul`un pis havasini kokluyorum
    - stresini cekiyorum
    - sigara ve alkol kullaniyorum

    dusunecegim son sey tahta kasigi elde yikamak olur, tesekkurler. elimden gelse halilari da bulasik makinasina sokar yikarim.

    debe editi: (bkz: #56975655)

  • direksiyon sınavlarında komisyon başkanlığı ve üyeliği görevlerinde bulunuyorum. bu görevler esnasında gördüğüm ise kadın sürücü adaylarının çoğunluğunun ciddi anlamda beceriden yoksun,inatçı,telaşlı oldukları ve her durumda haklı olduklarına inanmalarıdır. kadın sürücü adayı düz yolda durduk yere kaldırıma sürüyor, son anda direksiyonu çevirip frene basıyorum ve adaya kaldığını söylüyorum
    ;kadının cevabı ise’’ aaa ne oldu ya naptım ki ben?’’ kadın sürücüye hatasını kabul ettirmek deveye hendek atlatmak gibi bir şey. bu kazada da prensesimize çok geçmiş olsun diyorum. üzülmesin bir dahakine tamamen ezer.
    tanım: dikkatsiz bir sürücüdür.

  • ne zaman bir yerde görsem, tasarımla ortadirek arasında gittikçe büyümeye devam eden boşluğa lanet ediyorum. tasarımlar güzelleştikçe, bizden hızla uzaklaşıyorlar. çünkü daha önemli vatandaşlık görevlerim var. geçmediğim köprünün parasını ödemek gibi, bayburt'a kütahya'ya havaalanı yaptırmak gibi, kalyon'a, cengiz'e ihalaler kazandırmak gibi... bunun için de vergi cennetindeki hurilerden biri olarak, daha fazla vergi ödeyip ne zaman yolda kalacağı belli olmayan bir arabaya binmek zorundayım.

    xc90'la da ilişkimiz bu şekilde. tam diyorum bu ay 1000 tl arttırdım böyle giderse, 1000 ay sonra 116. doğumgünü hediyesi olarak kendime bir tane alırım, binmesem de olur evin salonuna çeker iki lafın belini kırarım ama olmuyor. vergi tanrıları boş durmuyor. biriktirdiğim her tl'yi anında vasıfsız hale getiriveriyorlar.

    hal böyle olunca da, üretim bandından çıkmış bir üründen çok, sonsuz güçteki bir kudret tarafından tasarlanmış bir cennet dekoruna benzeyen xc90'a binmek de hava boşluğunda yok olup giden bir düşünce olarak kalıyor. bari her parası olana satmasalar. toefl, kpss falan sorsalar.