hesabın var mı? giriş yap

  • halil diye bir arkadas var, kulaklari cinlasin, doksanli yillarin sonunda universite ogrencisi. kiz arkadasi da punk bir kiz arkadas, ki hayattaki alternatif durusunun duru duragi yok, oylesi ki alternatifi kavram olarak yikip yikip tekrar yogurup hamurundan fak yu heykeli yapar. neyse, erkek istemek kismina gelirsek, kiz bir aksam artik ne derecede bir icmekse, aliyor efendi gibi iki yuz elli gram baklavasini kolunun altina, halil'in ailesiyle kaldigi katin kapisi calip "hayirli bir is icin geldim" diyor. buyur ediyorlar, iceride halil'i istiyor "oglunuza talibim" diye. yuzunu yikayip kahve icirip yatirmislar o gece. hala hatirlayinca guleriz, de halil benim oglum olsa, canim gelinim diye bagrima basardim yeminler ediyorum.

  • feribottan inip londra yoluna girildiginde, sag seride girip kaza yapanlar olarak derneklesmemiz gereken oyun.

  • 3 yildir kullandigim alet. merak edenler icin hayat kurtaran güzel özelliklerinden bahsedecegim. muhtemelen bahsedilen özellikler diger marka e-book reader'lar icin de gecerlidir.

    önce sunu izah edeyim. ilkokuldan beri araliksiz kitap okurum. babamdan kalan kitaplarla birlikte evimde 1000'e yakin kitabim var. e-book readerlar ilk ciktigi zamanlarda (yaklasik olarak 2009) acaba bu is olur mu diye düsündüm, fakat hem fiyatlarin pahaliligindan (sony e-book reader 300 dolar, 200 euro idi, su anda muadili 60-70 euro civarina satin alinabilir) hem de e-kitaba ulasmanin zorlugundan vazgectim. aradan yillar gectikten sonra yurt disinda iken indirimde bir kindle gördüm ve aldim. sonra da kindle kullanmanin inanilmaz kolayligi kesfettim. kitap mi e-kitap mi diye sürekli münakasa edenlere avantajlari ve dezavantajlari siralayinca rahatlikla söyleyebilirim ki acik ara e-kitap. hatta benim icin öyle bir noktaya geldi ki basili kitap okumayi cesitli nedenlerden dolayi tercih etmiyorum. (genelde puntolarin kücük olmasi, not almanin zor olmasi ve bu yüzden belirli bir süre sonra önemli bilgilerin ucup gitmesi vs). özellikle kitaplarin dijital halini ariyorum. ayrica sunu da rahatlikla söyleyebilirim ki zaten olan okuma aliskanligim daha da artti.

    bahsettigim bu avantajlari belirli bir düzen olamadan aklima geldigi gibi siraliyorum.

    1. arka plan isigi olmadigi icin kesinlikle göz yormuyor (herkesce malum)

    2. cok kisa sürelerde kitap temin edilebiliyor. yurt disinda yasayip türkce kitap; türkiye'de yasayip yabanci dilde yazilmis kitap okumak isteyenler icin ideal.

    3. yüzlerce kitap tasinabiliyor. bol seyahat edenler icin ideal.

    4. sarji hergün bir kac saat okudugunuz takdirde 3-4 hafta kadar dayanabiliyor.

    5. tek bir dokunusla kitapta istenilen yerlerin alti cizilebiliyor ve not alinabiliyor. alti cizilen yerler ve notlar bir .doc dosyasina otomatik olarak kaydediliyor. cok önemli bir özellik zira kitapta belirli yerlerin altini cizmek pek pratik degil ve aradan zaman gectikten sonra önemli yerler unutuluyor.

    6. kitaplar arasinda ve belirli bir kitapta arama yapmak mümkün. daha önce okuyup da yarim yamalak aklinizda kalmis hos bir cümleyi yeniden okumak istediginizde hatirladiginiz bir iki kelimeyi yazin ve saniyeler icinde cümle önünüze gelsin.

    7. yazi fontu ayarlarmak mümkün. göz problemi olanlar icin ideal.

    8. yabanci dilde bir kitap okuyorsaniz ve bilmediginiz bir kelime varsa sadece o kelimeye tiklamaniz yeterli. böylece default olarak kindleda bulunan ya da sizin de ekleyebileceginiz bir sözlük yardimiyla kelimenin anlamini göreceksiniz. ayrica internet baglantisi varsa kelimenin ya da kavramin wikipedia'daki tanimina da ulasabilirsiniz.

    9. daha önce anlamina baktiginiz tüm sözcükler 'kindle'a kaydolacaktir. vocabulary builder olarak adlandirilan bir uygulama ile kelimeleri ögrenip ögrenemediginizi kontrol edebilirisiz.

    10. amazondan alinmis kitaplara mahsus olmak üzere wise uygulamasi ile zor kelimelerin üstünde kücük bir sekilde izahat olacak (bunun sikligi ayarlanabiliyor). böylece dil problemi cekenler ya da yabanci dil bilgisini gelistirmeye calisanlar icin kolay bir okuma gerceklesecek.

    11. klip.me adli chrome uzantisiyla, sadece bir tik ile internette gördügünüz bir sayfayi kindle formatina uygun bir sekilde makale olarak kindle'a yollamak mümkün. böylece bilgisayar ekraninda okumaya üsendiginiz köse yazilarini ya da uzun eksisözluk entrylerini otobüste, metroda, vapurda okuyabilirisiniz.

    12. internetten satin aldiginiz ya da klip.me ile yolladiginiz metinler amazon cloud'da kaydedilir. dolayisiyla bir internet baglantisi ile yillar önce okumus oldugunuz ve birden akliniza gelen bir makaleye ya da daha önce satin almis oldugunuz bir kitaba ulasabilirsiniz.

    13. calibre adli program ile kindle'a göndereceginiz makaleleri programlayabilirsiniz. mesela begendiginiz bir köse yazarinin günlük yazilari ayarlayacaginiz bir saatte kindleiniza otomatik olarak gönderebilirsiniz.

    14. cok verimli olmasa da internete girip birseyler okuyabilirsiniz.

    15. kitaplari yaklasik olarak yüzde 20-25 daha ucuza alabilirsiniz.

    16. sadece sizin satin aldiginiz kitaplara degil arkadaslarinizin satin aldigi kitaplara da sahip olabilirsiniz. (bence bunda sorun yok:))

    17. okuma aliskanliginiz artar

    18. ben basili kitabin kokusunu seviyorum ya da ona dokunmayi seviyorum diyenlere yüzlerce kitap okumus biri olarak söylüyorum ki henüz daha güzel kokan bir kitaba rastlamadim. ayrica genelde kitaplarin baskisi iyi olmadiginindan dokundugunuzda elde kasinmaya benzer garip bir his birakir. e-book reader ile bu sorun da olmaz.

    edit: yukarida klip.me uzantisindan bahsetmistim. @doxanikee'nin bilgilendirmesiyle ögrendim ki amazon'un send to kindle adli orijinal bir uzantisi varmis. send to kindle

    edit-2: kindle'a makale gönderme uzantisi olarak kesinlikle kindle'in kendi uzantisini öneririm. klip. me uzantisi ile gönderilen makalelerin formatinda sikinti olabiliyor. basliklar, alt basliklar, paragraf ve resim alti yazilari birbirlerine karisabiliyorlar. send to kindle ile gönderilen makalelerde ise en ufak bir problem daha yok.

  • kendisi ile birlikte toplamda bölgede 12 benzer yapının bulunduğuna dair haberler yayınlandı geçen sene. birbirlerine oldukça yakın megalitler bunlar. kazılar hala devam etmekte ve muhtemelen yıllarca daha sürecek. şuana dek çıkarılan bulgularda (bkz: karahantepe) ve (bkz: sayburç) dikkat çekiyor. özellikle karahantepe'de bulunan ana kayaya oyulmuş insan başı hayret verici. görsel üstelik bu yapının göbeklitepe'den birkaç bin yıl daha eski olduğu oraya çıkarıldı. yani artık en eski diye adlandırılan yapı göbeklitepe değil karahantepe gibi gözüküyor.

    buradaki t şeklinde sütunların göbeklitepe'den farkı üzerindeki oymaların insan figürleri barındırması. göbeklitepe'de çok detaylı hayvan figürleri ve süslemeleri var. burada ise kaftan giydiği düşünülen insan figürleri söz konusu. t harfli sütunların yanısıra fallus yani erkek organı şeklinde yine ana karadan oyulmuş dik sütunlar da var. görsel ve bu odaya "akıtılması" için kullanıldığı düşünülen bir de oyuk var görsel akıtılan şey su mu, kan mı? bilinmez.

    sayburç'ta ise durum daha farklı, henüz çok küçük bir kısmı kazılabildi çünkü modern bir yerleşimin yani köyün tam ortasında bina yapımı aşamasında temel atılırken fark edildi burası ve burda da yine ana karaya oyulmuş kabartmalar mevcut. kabartmada bir eliyle yine fallusunu tutan bir adam mevcut - insan figürü. ve iki tarafında da hayvan figürü var. görsel

    dediğim gibi bunun gibi kazılmayı bekleyen toplamda 12 tepe söz konusu.

    işi daha da ilginçleştiren şey ise günümüz teknolojisi kullanılara yer altına bakıldığında daire şeklinde ortaya çıkan odalardan 10-15 oda kadar daha olduğu bulundu. fakat bunu daha da ilginçleştiren şey o dönemde insanların aniden bu yapıların üstünü örtmeye karar verip çakıl taşları ve toprakla hepsini doldurup üzerlerini tepe şeklinde kapatmaları. böyle bir kararı neden verdiler henüz kimsenin bir fikri yok.

    neden yapıldığına dair ibadethane ya da ritüel alanları fikri ilk başlarda mantıklı gelmiş olsa da kazılar devam ettikçe şöyle bir durum çıkıyor ortaya:

    bugüne dek tarih hep avcı toplayıcılıktan tarıma/yerleşik hayata ve dolayısıyla hayvancılığa geçildiği bununla birlikte ibadethane/inanç kavramlarının daha sonra oluştuğu yönünde bir kronolojik bakış açısına sahipti. fakat göbeklitepe ve diğer tepeler incelendiğinde daha eski ve erken gelişmiş bir medeniyetin avcı toplayıcı topluma bilgilerini aktarmış olabileceği daha mantıklı bir yaklaşım gibi görünmekte. yani inanç, inanış, ibadet, mesaj, bilgi aktarımı için yapılmış olabilen bu megalitleri birileri avcı toplayıcı insanlara öğretti. uzaylılar vs demiyorum tabii ki - fakat yerel insan topluluklarından daha ileride/zaten erken gelişmiş bir medeniyetten gelen insanların aktarım yapması durumu akla yatkın. hali hazırda o bölgede yaşayan toplum bir sabah uyanıp böyle bir yapı inşaa etmeye karar vermiş olamaz diyor konuyu inceleyen uzmanlar. bu da hem tarihsel kronolojik bakış açımızı tamamen değiştirecek bir buluş gibi duruyor; hem de sandığımızdan çok daha gelişmiş medeniyetlerin çok daha eski zamanlarda var olmuş olabileceğine işaret ediyor.

    diğer bir konu da özellikle göbeklitepe'de şuana dek yüzeye çıkarılmış 4 daire şeklinde odanın birbirleri arasında da birkaç bin yıllık zaman farkı olması. ilk yapılan daire ile 4.daire arasında binlerce yıl çıktı karbon testlerinde. insanlar yeni odalar yapmaya bin yıllar içinde devam etmiş yani. mevcut olanı kullanmak ya da geliştirmek/üzerine koymak yerine yeni odalar yapmaya karar vermişler. hemen yanlarında toprağın altında duran 10-15 oda daha gün yüzüne çıkarıldığında onların yapılma zamanı ve yeni bilgileri aç gibi bekliyorum ya.

    kazıların yapılması keşke daha da hızlandırılsa dedirtiyor insana.

  • berber: nasıl keselim istersin saçını
    4 yaşındaki velet: babamınki gibi olsun üstler boş, yanlar az.

  • demba ba'yı satıp o parayla tam 7 oyuncu almış ölücü. bunlardan tosic'le gomez bedelsiz. birlikte kız istemeye gidin düğünü kız tarafına kitlesin.

  • yazarlardan biri; "anana sor" demiş...

    ben anneme bunu hiç sormadım ama hayatının son 14 yılını felçli geçiren babama, yeni doğurduğu bir çocuk gibi özenerek baktığını gördükçe, hiçbir mantığı olmayan evlilik için en mantıklı hareketin aşk evliliği olabileceğini anladım. kimse kimseye bakmak zorunda değil ama insan sevdiği, aşık olduğu birine bakmaktan yüksünmüyor sanırım.

  • yusuf diye bi adamı vardı, yusufffffffff başımız çok büyük dertte yusufffffff diye inletirdi ortalığı. kürşat at silahını kürşattt. yusuf sen de. allah kahretsin allah kahretsiiiiiin