hesabın var mı? giriş yap

  • eğer 99'dan beri sözlüğün başında bu arkadaş olsaydı var ya daha 2002'de 2004'te sözlük az çok hit kazanmaya başladığında aylık üç beş kuruş alıcam diye sözlüğün altını üstünü reklamla doldurup 90'lı yılların üçüncü sınıf flash sitelerine çevirir ve bir efsaneyi başlamadan bitirirdi. elini vicdanına koyup da "yok ya öyle yapmazdım" diyemezsin!

    en ufak konuda bile hemen ayrışabilen sözlüğün on binlerce kişilik yazar kitlesi bile senin yanlışlarda olduğun konusunda hemfikir. ama diyorsun ki ben doğrusunu yapıyorum, siz yanılıyorsunuz. insan bi düşünür ya neden diye. gerçekten ilginç..

  • bu tip yıllarca halkların kardeşliği, izmirli kızı öpmek vb diye şiirler yazdı, eline fırsat geçince sadece kendisi öpüştü.

    yıllarca batılılara siz doğuya gelmiyorsunuz, hakkari'yi görmediniz diye sitem eden adam muğla/ köyceğiz'de çiftlikte yaşıyor.

    ekşi elmalar filmi hakkari'de geçiyor, izlerken ya bu hakkari ne güzel bir yermiş diye düşünmüştüm meğer köyceğiz'de çekilmiş,

    ee aslan parçası bize kızıyordun niye hakkari'ye gelmiyorsunuz diye ulan sen hakkari'de geçen filmi muğla'da çekmişsin, herkes parayı bulana kadar solcudur.

  • filmin sırf fragman ve konsept itibariyle eleştirilecek, gişede tutmayacağını düşündürecek çok fazla yanı var.

    kostümleriyle, diyaloglarıyla, atmosferiyle, uyarlama tarzıyla 90'ların sonundaki 2000'lerin başındaki daredevil, ghost rider, elektra, catwoman gibi çok kötü çizgi roman uyarlamaları döneminden fırlaması bir tarafı.

    kamera arkasındaki yazar-yapımcı kadrosunun meg, meg 2, jupiter's legacy, morbius gibi ölümsüz eserleri yaratanlardan oluşması bir tarafı.

    morbius, venom, kraven gibi burada da varlığı spider-man ile anlam kazananan karakterlerin solo itelenmeye çalışılarak harcanması diğer bir tarafı.

    morbius, venom, kraven'dan farklı olarak bilinirliği çok düşük spider-man mitolojisi karakterlerini ortalama bir oyuncu ve yapım kadrosuyla zorlaması başka bir tarafı.

    yine de bunların hepsi belki görmezden gelinebilir. ama bir saygısızlık var ki asla görmezden gelemiyorum. sırf bu yüzden filmin batmasını iple çekiyorum.

    filmde çizgi roman ve bilimkurgu sektörünün en saygın yazarlarından biri olan, spider-man tarihinde adı altın harflerle yazılan j. michael straczynski'nin yarattığı ezekiel sims karakteri, yine kendisinin yarattığı morlun karakteriyle birleştirilerek antagonist olarak kullanılıyor. bu ile başlı başına rezalet, çünkü bu iki karakterin esprisi tamamen birbirlerine zıt olmaları.

    ama asıl rezalet bu da değil. asıl rezalet jms'nin fragmanın çıktığı gün "oha benim karakterleri kullanmışlar, hayırlısı" diye tweet atması. yarattığı karakterleri kullanırken danışmanlık istemeyi ya da kullanmak için nezaketen de olsa izin almayı geçtim, bir haber bile verilmemiş. adam karakterlerinin kullanıldığını bizimle beraber fragmanda görüyor. yaratıcılara yapılan bu tarz saygısızlıkları günümüzde aşmıştık ama sony hala dediğim gibi 90'lar mantığıyla uyarlama yaptığı için orada takılı kalmış bu konuda da. en azından straczynski'nin adı bu vasat altı yapımla anılmayacak, o bir artı.

    çok büyük bir mucize olmazsa gişesi patlayacak. filmi değil mısırımı alıp o rakamları izleyeceğim.

  • iskender bilgisi olmayanlar tarafından yapılan hesaplama. iskenderde pilav ne arar la?

    edit: bu entry iskenderde pilav olduğunu iddia edip entrysini silerek başlığı bir başkasının başına bırakan bir yazara ithafen yazılmış idi. hükümsüz kaldı lakin kalsın.

  • irlandalı turistten dayak yiyen esnafın açıklaması. haberin en acıklı kısmı ise

    --- spoiler ---

    "şeref’i dövdükten sonra otele girdi. biraz dinlendi. sonra tekrar dışarı çıkıp eli sopalı esnafı dövmeye başladı. bunu iki defa yaptı."
    --- spoiler ---

    adamların çaresizliği çok acı verici. hepsi öbür gün esnafa rezil olacağından kaçamıyor ama otelden 2. kere çıkmasın diye de dua ediyor belli ki.

    süper irlandalı

  • "the present perfect continuous tense: geçmişte olup, etkileri günümüzde hala devam eden. ulan tense misin gönül yarası mısın vicdansız."

  • flashback: 90lı yıllar. star 1 televizyonu. boş bir koridor ve gittikçe yaklaşan topuklu ayakkabı sesleri.

    tak.... tak.... tak... tak.....

    sonrasında bülent ersoy. ablanız kurban olsun size...

  • katıldığım önermedir. herkes her insanı aynı ölçüde güzel bulmak zorunda mıdır? toplumda ne bu mecburiyet anlamadım gitti doğrusu. ayrıca bana çok da soğuk gelen kadındır.
    ''aaa öyle deme?'' , ''ama sultan o'' neye göre sultan? o zamanki toplumda verilmiş bir unvan işte. bana sorsalar ben sultan unvanını (bkz: gülşen bubikoğlu) 'ndan yana kullanırdım.