hesabın var mı? giriş yap

  • bu uygulamada kendimi yaşlandırıp anneme yolladım. şu an yaşlılığını gördüğümüz dedemi bile tekrar yaşlandırmak zorundayım. bütün sülalemi yaşlandırdım. anneyi böyle şeylerden haberdar etmek pişmanlıktır.

  • insanı hem çok geriyor, hem de çok rahatlatıyor. aylardır günde altı saate sabitlemiştim, sınavlar yaklaştığı için sekize çıkardım. her kahve-sigara molasında da sözlüğe bakınıyorum. tek eğlencem bu. özellikle iki haftadır, hafta sonları keyifli bile gelmeye başladı. sabah kalkıyorsun, balkona masayı atıyorsun, bir demlik de çay getiriyorsun yanına. kuş sesleri eşliğinde, yüzüne hafif rüzgar vururken pek sıkılmıyorsun da. bu saatlerce ders çalışma olayı ilk başta çok zor ama sonra mutlu ediyor insanı notlar açıklandıkça. tabii kafanı duvarlara vurasın geliyor, niye yıllardır yapmadım ben bunu diye o ayrı.

  • işinin ehli dürüst bir avukata danışsa, beklediği “sen merak etme, donuna kadar alırız” cümlesini duyamayacağından daha da çirkefleşecek, benzerlerine sık rastlanan bir kadının pervasızca planıdır.

    1.mümkün değil.
    2.kanıtlarsa alır.
    3.hiç çalışmamış olmak maddî tazminatı gerektirmez.
    4.bu da mümkün değil.
    5.edinilmiş mal olmayıp kişisel mal olduğu, (kocanın ailesinin maddî destek sağlaması suretiyle satın alınmış olduğu) kanıtlanırsa arabanın yarısını alamaz.

    edit:başlığa konu sorunun gerçek olup olmadığının bir önemi yok. bu tip taleplerle -ve daha fazlasıyla- her an kaç kadın, avukatların yolunu aşındırıyor, bilen bilir. önemli olan, hakimlerin hakkaniyetli kararlar verebilmesi ve tarafların mağduriyetlerini en aza indirmesi. burada herkese abes gelen talepleri değerlendirirken evlilikte yaşananları bilmediğimiz için objektif olmakta yarar var.

  • bak ben ona 3 tane soru soruyorum. cevap versin, bu 20 soru cok kolay.

    1 mustafa kemal icin "iki ayyas" imasi hakkinda ne dusunuyor.
    2 abdullah ocalan ile acilim pazarligi yapilmis olmasi hakkinda ne dusunuyor.
    3 kendisi hapis yatarken "ben o davalarin savcisiyim" diyen basbakan icin ne dusunuyor.

    celebi celebi, bi uyanik sen misin alt alta soru yazmak kolay, cevap ver once.

  • bu biraz hüzün, biraz gariplik, biraz şaşkınlık ve çokça da eskişehir soğuğu hikayesidir.
    çoğu öğrencinin yaptığı gibi faturalar (elektrik, doğalgaz, telefon) mümkün olduğu kadar ihmal edilir. elektriğin ya da doğalgazın kesileceğine dair bir ihbarname gelene kadar ödenmez faturalar. bu ihbarname geldiğinde aceleyle para denkleştirilir ve son dakikada ödenen faturalarla deyim yerindeyse son dakika golleriyle yaşam devam ettirilir.
    yine son ana bırakılmış faturalar fakat bu sefer öğrenciler biraz daha umursamazdır. çünkü faturalar ödenmeden ara tatil için memleketlere gidilmiştir. evden ilk dönen vennus olmuştur. ve eve geldiğinde gördüğü manzara ürkütücüdür: doğalgaz borcundan dolayı mühürlenmiştir (olayın ürkütücülüğüne dair şüphesi olanlar bir kış gecesi eskişehir soğuğunda biraz dolaşmayı deneyebiliriler). "yarın para bulur öderim" düşüncesiyle bir gece idare edebileceğini düşünen vennus evde başka hiçbir ısıtıcı olmadığı için bulabildiği tüm battaniyeleri üstüne sararak uyumaya çalışır ve bir yandan da "donar mıyım lan acaba?" diye kendine sormaktadır. o gece gerçekten de vennus'un hayatındaki en soğuk gece olmuştur.
    ertesi gün doğalgaz borcu ödenir, akşama kadar doğalgazın açılacağı öğrenilir. vennus akşam olana dek eve gitmez çünkü okulun boş ve sıcak laboratuvarları vennus için gerçekten iyi bir alternatiftir. akşam eve döndüğünde gördüğü manzara bir gün önceki manzara kadar dehşet vericidir: doğalgaz henüz açılmamıştır. vennus çaresiz biçimde, o soğuk gecelerden bir tanesine daha merhaba demek üzeredir. kafaya geçirilen kapşonlar, üzerine örttüğü battaniyeler lokal bir ısınma sağlamaktadır ama kafa battaniyelerden dışarı çıkarıldığında inanılmaz bir soğuk yüze tokat gibi çarpmaktadır. "dün donmadım ya bugün de donmam herhalde" diyip uyur.
    ertesi gün, doğalgazın ufak bir aksilikten dolayı açılmadığını öğrenir ve doğalgazın artık kesin açılacağına dair güvence almıştır yetkililerden. vennus doğalgazın açılacağından emin bir şekilde akşama kadar gezer dolaşır ve vakit geç olduğunda eve gelir. doğalgaz vanasındaki mühürün kaldırıldığını görür, sıcak bir ev artık vennus beklemektedir (bekle sen). dairenin kapısı açılır. el, lamba düğmelerinden birine uzanır ve o an elektrik çarpmışa döner: elektrikler borcundan dolayı kesilmiştir. o an belki gerçekten elektrik çarpsa çok daha mutlu olacaktır vennus, çünkü ısınması için kombiye, kombinin de elektriğe ihtiyacı vardır. yapacak bi şey yoktur, borcun ödenmesi, elektriklerin tekrar açılması gerekir. o soğuk gecelerden en az bir tanesi daha onu beklemektedir. "keşke bir kutup ayısı, bir penguen olsaydım, başlarım üniversitesine" der ve uykuya dalar. ertesi gün onun için sıcak bi gün olmak zorundadır, çünkü elektrik faturası da ödenmiş, elektrikler tekrar açılmıştır. vennus kombiyi açar fakat ateşleme yapmamaktadır. kullanma klavuzundan kombiye biraz su basıp, su basıncını artırması gerektiğini okur. kombiye giden su borusunun vanasını çevirir fakat hiçbir hareket, gelişme, huzur verici bir su akış sesi yoktur. o an akıllı su sayacının üstündeki şu yazıyı hatırlar: "kredi az"

  • 4 vakit namaz kıldığım ortaokul yıllarımda içinde bulunduğum nesil. özellikle gider caminin kolonlarının dibinde otururdum. tesbih rezervinin %12,5' una hakimdim.

    ortada, elleri boş dayıları süzer, kolon dibindeki tesbihleri avuçladığım gibi fırlatırdım.

    çok keyifliydi lan.