hesabın var mı? giriş yap

  • 'son olarak mutfak bölümüne giren imamoğlu, çalışanlara, "yemekte ne vardı" diye sordu. "musakka var. sizin için de antrikot" yanıtını üzerine imamoğlu, "olmaz, yanlış. birine musakka, birine antrikot olmaz. bir dahakine aynısı olacak" talimatını verdi'

    eko başkan'ın ilk icraati

    başkan yeter artık göz pınarlarımız kurudu...

  • mülteciler şehrin göbeğinde dilencilik yapıyor.
    kırmızı ışıklarda arabanın camını silmelerini engelleyemediğin gibi sildikten sonra para vermezsen tamponuna tekme atıyorlar.

    önce izmirli'nin gündelik hayatını kolaylaştır tunç bey.

  • bir çok amerikan filminde defalarca tekrarlanarak insanlara "neden ben böyle yaşamıyorum" dedirten sahneler bütünüdür.

    koşarak basamaklardan inerken kravatımı bağlamaya çalışır, kocaman mutfakta hazırlanmış masadan yalnızca portakal suyundan bir yudum alıp "geç kaldım toplantım var " derken hanımdan küçük bir öpücük ile devasa bir arabaya atlar ve bahçedeki kapalı otoparktan sessiz, sedasız ama yemyeşil bir caddeye çıkıveririm... (kahretsin köpekle şakalaşmayı unuttum)

  • yer inşaat sektörünün öncülerinden!

    -piigs nedir biliyor musunuz?
    +ekonomisi problemli 5 ülke: portekiz, italya, irlanda, yunanistan, ispanya. kısaltma olarak kullanılıyor.
    -peki bu ülkelere yenileri eklenir mi sizce?
    +bunu son bilene nobel verdiler. ben iş istiyorum.
    -peki.

  • diğer kuşaklar tarafından anlaşılmayacak olmasıdır. tıpkı önceki kuşaklarda yaşandığı gibi.

    ne demiş can yücel;

    20 yaşında ben,
    35 yaşımda ben,
    40 yaşımda ben ve
    bugünkü ben dördümüz.

    birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
    kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.
    yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
    kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.

    yatıştırayım dedim.
    “sen karışma moruk” dediler. büyük hır çıktı.
    komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
    yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.

    evin de içine ettiler.

    bende kabahat.
    ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine…

  • woody allen'in insan iliskileri ve sevgililik uzerine yaptigi bu film, 90'lar ve 2000'lerdeki bircok film veya dizinin ilham aldigi bir senaryodan olusur. bundan 35 yil once yazilan diyaloglar sanki bugun yazilmis kadar gercekligini korumakta. her izledigimde daha cok sevdigim, daha cok gulumsedigim, renkli bir siyah-beyaz new york filmi.

  • masaldır, kardır, kızarmış sobadır, kestanedir, kuzinede közlenen patatestir, evden aşırdığın havuç ve zeytin tanelerini cebine koyup, eline geçirdiğin çoraplarla kardan adam yapmaktır.
    annenin demlediği sıcacık çaya eti bisküvi batırıp yemektir. çok kar yağınca okula gitmeyip arkadaşlarınla, kardeşlerinle karda kaymaktır. leğene kar doldurup gizlice eve sokarak soğuk bir odada anneme yakalanıncaya kadar oynamaktır...
    yetmez mi?

  • 2.lig 2.grupda altay... 15 macta 15 galibiyetten sonra, 16. macta berabere kalinca manager sacked.. ibret ve dehsetle izledim

  • en yakın arkadaşım 2 sene önce evlendi. öncesinde 4 sene devam eden ilişki ve nişan süreci vardı. toplamda 6 sene. ben nikah şahidi oldum, o derece yakınız. evlerine gidip gelirdim, ilişki başından beri eşini de çok iyi tanıma imkanım oldu. ev istediler, arsalarını vs satıp sıfır ev aldı benim arkadaş. kır düğünü istediler en güzeli yapıldı. eşya şu marka 10 tane bilezik bilmem kaç tane ondan dediler hepsi yapıldı. gerçekten sevdiği için arkadaşımın tüm ailesi seferber oldu maddi ve manevi. her şey istedikleri gibi yapıldı. sonra 2 sene evlilik süreci sonunda, arkadaşımın bu virüs yüzünden işsiz kalması ile kız değişmeye başladı. ki o süreçte aldığı işsizlik maaşı ile geçimini devam ettirdi. ama daha ilk zorlukta kız sen bana bakamıyorsun, istediğim gibi gezip tozamıyorum demeye başladı. boşanmak istedi. biz şaşırdık. evin içinde tartışmalar olmuş tabii bize de anlattılar. ama sonra ailesi gelip kızlarını aldı. sonra biraz beklediler ama babası arayıp kızım boşanacak, altınların hepsi bizim olacak, eşyaların yarısını istiyoruz demiş. niyetleri para olduğu belli oldu, bizim arkadaş biraz saf ve yuvasını kurtarma derdinde baktığından olaylara diğer yüzünü görememiş, işsizlik üstüne eşinden darbe yemesi onu bunalıma soktu. o da istemiyorum artık, bu zor durumda en ufak sorunda bu hale geldiyse daha olmaz dedi. ki 2 hafta sonra dava açmışlar. mahkeme celbini okudum, 100 milyar talep edip, tüm altınları, eşyaların yarısını ve 1000 tl nafaka istemişler işsiz adamdan. yazdıkları iftiralara okudukça ben güldüm ama kendimi onun yerine koyup düşününce, bu kadar emek sonrası karşılığında yazanları okuyunca, inanılmaz ağır. kızın avukatı zaten boşuna uğraşmayın, altınları ne yaparsanız yapın mahkeme bize verecek, kanun böyle demiş. neden yazdım bunu derseniz. genellemelerinizden nefret ediyorum. her erkek aynı değil! köpek gibi çalışıp, evden dışarı bile adım atmayan, akşam eve gelip eşine yemek yaparken bile yardım eden bir adamı bile bu şekilde terk edebilen kadınlar var! demem o ki, herkes aynı değil, herkesin hikayesi de aynı değil!