ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
40 milletvekili ile yapılabilecekler
-
genel merkezdeki küçük salonda kına gecesi tertip edilerek kına yakılabilir mesela.
eski sevgiliden geriye kalanlar
-
2 adet kol
2 adet bacak
karaciğeri sattım iyi para var
2 adet akciğer
geriye kalanlar tam bunlar. buzdolabında saklıyorum şimdilik. ''ayrılmak istiyorum ben'' demişti. ben de ayırdım. evet.
sevgilisinin verdiği çiçekleri yiyen kız
-
sarıkızdır.
laptop alacaklara tavsiyeler
-
dizüstü bilgisayar alacağınıza, dizaltı çorap alın 300-400 tane. denişik denişik giyersiniz ne güzel.
yazar olduğum için çok şanslısınız sizi gidi köftehorlar..
ak parti'nin ağaç göndermeli izmit köprüsü reklamı
-
köprünün denizin üstüne yapılacağını özellikle belirtme ihtiyacı duyulan reklam. seçmeninin kapasitesini biliyor akp sonuçta.
ayrıca sanırım bu köprünün ayağı, kendine bağlanan bir otobanı falan yok. hiç ağaç kesilmiyormuş çünkü. açıkçası ben tatmin oldum.
kurbanda danaya girer gibi bilimsel makale yazmak
-
türk akademi camiasında yaygın bir gelenektir. kimi zaman "vaaay ne yazmışlar yahu" denilen bir makalenin dört, beş, hatta altı, yedi yazarlı olduğunu görünce, "aymnızıskim" diye bir tepkide bulunabilirsiniz. beş kişi 15 sayfa için ne yapar yahu? her bölüm için demiyorum ama beş, rakamla 5?
yeni yök yasa tasarısında, "kurul tarafından belirlenecek alanlar dışında, kurbanda danaya girer gibi beş, altı yazarın yazdığı makaleler, dikkate alınmayacaktır." şeklinde bi ifade nasıl yok anlam veremedim. hımmm acaba tasarıyı hazarlayanların kendilerinden kaynaklı olabilir mi?
- makale yazıp, comparative politics'e gönderiyoruz abi, sen de yardım eder misin?
+ kaç kişiyiz?
- sen de katılırsan 4 olucaz.
+ ergun hoca?
- siz hele bi yazın da beni de eklersiniz dedi.
+ toplam da beş kişiyiz yani?
- yok abi, bu çalışma özcan hocanın danışmanlığını yaptığı doktora tezinden olduğu için... tezi yazan öğrenci de var..
+ 6 kişiyiz yani?
- dur bakalım bizim çaycı selami "abi ben bi düşüneyim bu sene kesemeyebilirim" dedi.. o da olursa 7..
herhalde böyle oluyor literatür taraması??
etiyopya'da öğlen saatinin 6 olması
-
üst edit: etiyopya türkiye ile aynı saat dilimindedir. saat farkına sebep olan meridyenlerden veya buna benzer bir etkiden söz edilmeyen bu fark kültür kaynaklıdır.
etiyopya'da gün bize göre sabah 6'da ağarır. ekvatora yakın olduğundan bu saat yıl boyu pek değişmez. bu arkadaşlar tutmuşlar, sabah 6'da gün başlıyorsa biz saati de bu saatten başlatalım demişler.
etiyopya'da bize göre sabah 06:00 olan saate onlar 00:00 demektedirler. bu nedenle de bize göre 12 olan öğlen onlara göre 06:00'dır. biz akşam 18:00'de paydos ederiz. onlar için ise gece yeni başlıyor bebeğim, yani saat tekrar 00:00. (bkz: sabahlar olmasın)
tekrar yazıyorum. bu fark bir saat farkı değildir. kültürel bir şeydir.
başka başka şaşırmak için (bkz: etiyopya takvimi)
karşılaştırmalı tabloyu da ekliyorum. amme hizmeti olsun:
dünya etiyopya
00:00 06:00
01:00 07:00
02:00 08:00
03:00 09:00
04:00 10:00
05:00 11:00
06:00 00:00
07:00 01:00
08:00 02:00
09:00 03:00
10:00 04:00
11:00 05:00
12:00 06:00
13:00 07:00
14:00 08:00
15:00 09:00
16:00 10:00
17:00 11:00
18:00 00:00
19:00 01:00
20:00 02:00
21:00 03:00
22:00 04:00
23:00 05:00
edit : başlığın etiyopya'da öğlen saatin 6 olması ya da etiyopya'da öğle saatinin 6 olması seçeneklerinden biri olması gerekir. tutturamamışım.
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
üst dudağın uç kısmındaki deriyi ısırarak sıyırıp tükürmek.
rumeli hisarı ispark'ın mafyanın elinde olması
-
sahilden istinye yönüne giderken kahvaltı mekanlarına gelmeden hemen solunuzda kalan ispark tabelalı ama aslında mafyanın elinde olan rezil otopark.
başımdan geçeni kısaca özet geçiyorum.
dün kale cafe'ye kahvaltı için sahil yolundan gidiyordum. aslında her zaman daha kahvaltı mekanlarına gelmeden hemen sağda denize doğru kalan ispark'lara bırakırdım hep. orası henüz mafyanın elinde olmadığı için sıkıntı yaşamıyordum. dün ise buralarda yer olmadığı için mecburen denizin karşı tarafında kalan çok hafif rampalı ispark tabelalı yeri bilirsiniz ya oraya girmek istedim. ispark üniforması olmayan mafya tipli iki üç tane eleman vardı. olayı anladım ama yine de bi sorayım dedim.
+ burası ispark değil mi?
- gel abi 15 lira.
+ ispark 15 lira mı yani?
- ispark'ın yerleri dolu abi. gel biz sana yer ayarlarız.
+ istanbul'un yerlisiyiz birader, eyvallah.
diyerek park etmeden devam ettim. sonra mecburen tekrar bebek yönüne doğru biraz gidip arnavutköy'den geri yine aynı kahvaltıcılar istikametine döndüm. denize doğru kalan ispark'lardan belki biri çıkmıştır da ben girerim ümidiyle giderken şansıma gerçekten de birisi parktan çıktı ve hemen arabayı bıraktım. bu sırada oradaki üniformalı ispark görevlisine olayın aslını sordum.
+ kardeşim, şu karşıda da sizin ispark tabelası var ama içeride ispark falan yok. bu nasıl iş?
- ya abi o olayı hiç sorma. oraya ispark tabelasını koydurdular ki insanlar ispark sanıp arabalarını ve anahtarlarını güvenerek bıraksınlar. aslında ispark yok orada.
+ o nasıl oluyor ya? ciddi misin sen? böyle saçmalık mı olur.
- abi valla öyle. oraya bi ara ispark görevlisi de koydular göstermelik ama arabaları yine mekanların valeleri park ediyor. ispark görevlisine para aldırmıyorlar. kendileri kendi ceplerine atıyorlar parayı.
+ yav kardeşim istanbul'un göbeğinde kimse görmüyor mu bunu? bir allahın kulu bir şey diyemiyor mu bu mafyalara?
- abi zaten mekanların sahipleri büyük adamlar. bi tanesi hatta işi direkt yukarıdan bağlamış. polisler bile bir şey diyemiyor.
düşün ki koca devlet kendine ait bir kurumun mafyalar tarafından işgal edilmesine ses çıkaramıyor ya da oradaki isparkı işletme sahiplerine ya da otopark mafyasına peşkeş çekiyor. sonra da bizden devlete güvenmemizi istiyorlar.
buyur?
çarşı iznine çıkmış mehmetçiklerden iğrenen kız
-
çarşı iznine çıkmış mehmetçiklerin birbirlerinden iğrendikleri kadar iğrenemiyordur bence.
ekşimiş ruhların buluşma yeri
-
fatih altaylı'nın bu yazısı hakkında yayınlanmasını talep ettiğimiz cevap metni yasal prosedür sonucunda bugün itibariyle yayına alınmıştır.
15 ağustos 2018 abd ürünlerine ek vergi
-
reis yine krizi fırsata çevirip içkiyle sigaraya vergiyi dayamış.
tütün ekimini de serbest bıraksa ya abd'ye posta koymak istiyorsa.
sgk'nin ilaçlarda taban fiyat ödemesi başlatması
-
bilale anlatır gibi anlatmaya çalışacağım.
iki ilaç arasında aynı etken maddeye rağmen fiyat farkını oluşturan iki değişken vardır.
1- ilacın etken maddesinin yapıldığı ülke
2- etken madde eşdeğerlik kontrol ve testlerinin yapıldığı fabrika-ülke
yani ucuz ilaç, hindistan-çin menşeli etken maddeden yapılmıştır ve yine bu ülkelerin kurallarının geçerli olduğu labratuvarlardan eşdeğerlik-etkinlik onaylarını almıştır. buna karşılık pahalı dediğiniz marka ve bilindik ilaçlar örneğin fransa veya almanya gibi avrupa ülkelerinde üretilir ve test edilir ve haliyle bu ülkelerin ürettiği ve test ettiği ilaçlar daha güvenilirdir. etrafınızdan sıkça duyduğunuz "falanca ağrı kesici bana iyi gelmişyor ama filanca şak diye ağrımı kesiyor" hikayesi bununla ilgilidir.
yani arkadaşlar olayın pek çok boyutu mevcut. söz konusu olan karmaşık organik moleküller topluluğudur. üzerinde etken madde aynı yazıyor diye içindeki kimyasal da aynı olmak veya aynı etkiyi göstermek zorunda değildir.
son söz: konunun doktorla, eczacıyla, mümessille falan alakası yok. devletin sağlık harcamalarını subvanse etme yeteneğinin sonuna geldik. yani para bitti. kapitalist sistemde paran bittiyse donlarını avm den değil, çarşamba pazarından alırsın.
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
poyraz'ın oğlu sinan'a anlatırken kullandığı replik olabilir:
''aşk dediğin aslında nedir biliyor musun; ağzının ortasına bir tane yumruk yersin, kan tükürürsün, sonra bir tane daha yersin yine kan tükürürsün. canın yanar söyleyemezsin, söylesen canın yanar, anlatsan anlamazlar. çeken bilir yani. üstelik en kötü tarafı da ne biliyor musun; bu bir insanın başına gelebilecek en güzel şeydir."
(bkz: poyraz karayel)