hesabın var mı? giriş yap

  • mal olan sahibine sabırla dert anlatmaya çalışması... kendi kendine oyun icat ettiğini, aylardır bana öğretmeye çalıştığını yeni anlamış bulunuyorum. hayvan ağzında oyuncağıyla geliyor, yanıma bırakıyor, miyavlıyor.. ben sap sap bakıyorum kendisine. aylardır bu böyle. en sonunda beni oyuna katmaya çalıştığını anladım da birlikte oynamaya başladık. ben atıyorum, o yakalayıp getiriyor, avcuma bırakıyor oyuncağı, sonra miyav deyip haber veriyor, ben yine atıyorum filan. mutluyuz, beni eğitilebilir bulup hemen vazgeçmediği için müteşekkirim kendisine.

  • adamın ebleh sıfatına, can sıkıcı danslarına, kro-pop kliplerinin kurgusuna bakmak yerine, alt yapıda ki müziğin zenginliğine, sesindeki eşsizliğe, ve oluşturduğu sentezin sarsılmazlığına bakabilse idik, cigulinin lümpen toplum içinde yetişmiş bir müzikal deha olduğunu farkedebilirdik.
    entelimizin, kompleksimizin günah keçisi olmuş ciguli, ismiyle fiziğiyle, çıkıp geldiği sosyal çevre ile ön planda tutulmuş, durmuş, anılmış...vurun ciguliye...vurun abalıya.
    benzer bir müziği, ya da orjinaliteyi anlamadığınız bir dilde, goran bregoviç yaparsa, güzel kurgulanmış bir filmle satarsa, tipi de bet değilse basın bağrınıza, taç yapın başınıza...

    ciguli son zamanlarda müzikal anlamda gördüğün en olgun, en özgün, en klasik olmaya aday eserleri üretmiş bu coğrafyanın müzisyenidir.lümpenliği, görünüşü, hitap ettiği iddia edilen sosyal zümre beni zerre bağlamaz, zira ben kaliteye bakarım, ben müziğe bakarım.
    bir grup, bir müzik oluşumu ile anılmak isteyen şekilci zihniyet uzak durabilir, bir müziksever asla.

  • organik ve inorganik bileşiklerin tanım farkından ortaya çıkmış yanlış bir inançtır. organik bileşiklerle inorganik bileşiklerin farklılıkları, 18. yüzyılda ortaya konmaya başlanmıştır. bu zamanlarda organik ve inorganik bileşikler şu şekilde tanımlanıyordu:

    organik bileşik: canlı organizmalardan elde edilen bileşikler.
    inorganik bileşik: canlı olmayan kaynaklardan elde edilen bileşikler.

    işte o yüzyılda tanımdaki bu farklılık, "vitalizm" denilen bir inancı doğurmuştur. buna göre bir organik bileşiğin oluşması için mutlaka yaşam gücü gereklidir. vitalizm inancına göre, yani organik bir bileşiğin sentezlenmesi, mutlaka canlı bir varlıkta meydana gelir. o zamanlarda hiçbir bilim insanı, laboratuvar ortamında bir cam balonda organik bir bileşiğin oluşturulamayacağına inanıyordu.

    ancak friedrich wöhler, 1828'de bir organik bileşik olan ürenin (idrarda bulunur) inorganik bir bileşik olan amonyum siyanatın sulu çözeltisinin buharlaştırılmasıyla elde edileceğini göstererek, vitalizm inancına büyük darbe indirdi. daha sonra organik kimya biliminin daha da ilerlemesi ile bu inanç, yok olmaya başladı.

    https://i.hizliresim.com/eooplz.jpg

    bilimde vitalizm sona ermesine rağmen, günümüzde organik kelimesi kelime anlamıyla yaşayan organizmalardan elde edilen manasında kullanılmaktadır. dilimizde bugünlerde pelesenk olan "organik besin" kelimesi de yapay gübre ve böcek ilacı kullanılmadan yetiştirilen ürün manasında kullanılmaktadır.

    https://i.hizliresim.com/p77bbo.png

    buna rağmen, örneğin saf doğal c vitamininin, yapay c vitamininden daha iyi olduğunu söyleyemeyiz. çünkü iki molekülde yapısal olarak birbirinin aynısıdır.

    kaynak: https://archive.org/…ls/solomonorganicchem/page/n41

  • fazıl say'ın instagram hesabından yaptığı paylaşımda “repçinin vatan-millet-sakarya diyen marşı” ve “gülünç influencerların seçimi” diyerek norm-ender'in parla isimli marşını kötülemesidir. linkyahu birader herkes kendince bir katkı sunmaya çalışırken neden adamın yaptığı işi kötülersin? ha bana sorarsan sen kendi yaptığın marşı istediğin kadar öv, norm-ender'in bestelediği marş daha kolay söyleniyor ve daha akılda kalıcı. mesela 10. yıl marşına bak, bestesi ve sözleriyle söylemesi çok kolaydır. seninkinde bir anda üç kere şimşek diye bağırmamız sonra farklı tonlara geçmemiz gerekiyor. tamam sanatsal açıdan çok değerlidir kabül ama dillere pelesenk olacak bir marş değil. madem derdin 100. yıl ve atatürk, kendin besten tutmadı diye adamınkini boklamak neden ?