hesabın var mı? giriş yap

  • ulan biz musluklarımızdan bok akıyor diyoruz, bırak içmeyi, bırak meyve sebze yıkamayı, elini bile yıkarken lağım gibi kokuyor diyoruz, daşşağına kurban olduğum delikanlı bir dayı elindeki cihazlarla ankara'nın suyunun ne kadar rezil durumda olduğunu gösteriyor, anca işi gücü goygoy olan sözlük ergenleri de çıkmış yok nestle virali, yok dayı rizeli, yok çilek koymuş ehaha diye taşak eğlendiriyorlar.

    musluktan bok akıyor diyorum aloooo. silkin de kendine gel pezevenk. şu videoda görmen gereken adamın şivesi, suyun etiketi, çilek falan değil kafasına sıçtımın beyinsizi. azıcık da ciddi ol. insanlar ishalden kırılıyor bu suyu kullandığı için hıyar.

    sen gerizekalı olduğun için hangi su şişeden, hangi su musluktan onu anla, karıştırma diye çilek koymuş temiz suyun önüne ama onu bile anlamamışsın.

  • bundan 4 sene kadar önce -tabi daha, genciz anarşiğiz o zamanlar- bakanlıklar civarında bir arkadaşla yürüyordum. yolun kenarında kırmızı plakalı siyah mercedes vardı. içi dolu mercedes'in önünde ve arkasında da birer tane ford mondeo polis aracı bekliyordu. polislerin dalgınlığından faydalanıp mercedes'e yanaştım ve kapısını açtım. daha fazla ilerleyemeden "hop hişş ne oluyor??" sesleri arasında durduruldum:

    - arkadaşım ne yapıyorsun kör müsün?
    + pardon babamın da aynı böyle süper pahalı bir mercedesi var da karıştırdım.
    - nasıl aynı? bakan mı baban?
    + yok yok, yetim hakkı yiyor babam. ancak öyle alabildik.

    tekrar düşündüm de, iyi kurtulmuşum. bakanın melul bakışları ve "bırakın gitsin" cümleleri arasında, arkadaşımla birlikte günbatımına doğru iyi uzaklaşabilmişim.

  • ön açıklama: bu entry ekşi sözlüğün bugünkü mahkeme karar tebliğinden sonraki 2. entrysiydi. moderatorler yemeyip içmeyip yine sildiler. şu an silinene kadar 4. entry. bu silme işlemi bu başlıkta bugün 2 kez gerçekleşti.

    tanım: ergen bir hanımefendinin mahkemecilik oyunu

    1. sulh ceza: 5
    2. sulh ceza: 7
    3. sulh ceza: 6
    4. sulh ceza: 6
    5. sulh ceza: 6
    6. sulh ceza: 4
    7. sulh ceza: 5
    8. sulh ceza: 0
    9. sulh ceza: 1

    evet, 2. sulh ceza öne geçti, ama dikkat, 3 ve 4 de peşinde...
    ama 1. ve 5. sulh cezayı da yabana atmamak gerek...

    sulh ceza hakimliklerinin neye göre seçildiği konusunda @buongiorno önemli bir bilgi verdi:
    "aslında aktif olmak değil. mahkemeye tevzi oluyor. yani atanıyor rastgele."
    teşekkürler, bu durumda 2. sulh ceza en şanslısı

    8. sulh ceza yok mu nerde bu devlet!!!

    ----------------------
    ekşi sözlükte kendisi ile bu kadar uğraşılmasının sebebinin küçük (cidden oransal olarak son derece küçük) bir parçası aşağıda yer almaktadır:
    hangi mahkemelerin hangi sayılı kararıyla hangi tarihlerde silindiği derlenmiştir.

    1) 19 haziran 2015: t.c. ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 18.06.2015 tarih ve 2015/2547 d.iş sayılı kararı
    2) 22 haziran 2015: ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 2015/2581 d.iş sayılı ve 20.06.2015 tarihli kararı
    3) 24 haziran 2015: t.c. ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin 23.06.2015 tarih ve 2015/2525 d.iş sayılı karar
    4) 29 haziran 2015: t.c. ankara 6. sulh ceza hakimliği'nin 23.06.2015 tarih ve 2015/2553 d.iş sayılı kararı
    5) 9 temmuz 2015: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin 2015/2682 d.iş sayılı ve 07.07.2015 tarihli kararı
    6) 10 eylül 2015: t.c. ankara 1.sulh ceza hakimliği değişik iş no:2015/3548 ve 04/09/2015 tarihli kararı
    7) 27 nisan 2016: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin 2016/2423 d. iş ve 26.04.2016 tarihli kararı
    8) 15 haziran 2016: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin 2016/3411 d.iş sayılı kararı
    9) 1 temmuz 2016: ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 28/06/2016 tarihli ve 2016/3527 d. iş sayılı kararı
    --> 28 eylül 2016 ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 28/06/2016 tarihli ve 2016/3527 d. iş sayılı kararı(*)
    --> 14 kasım 2016 ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 28/06/2016 tarihli ve 2016/3527 d. iş sayılı kararı (*)
    --> 22 aralık 2016 ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin 28/06/2016 tarihli ve 2016/3527 d. iş sayılı kararı (*)
    10) 2 şubat 2017: ankara 9. sulh ceza hakimliği'nin 2017/754 d.iş sayılı ve 01.02.2017 tarihli kararı
    11) 3 mart 2017: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin 2017/1333 sayılı d.iş sayılı ve 01.03.2017 tarihli kararı
    12) 16 mart 2017: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin 2017/1631 d. iş sayılı ve 15.03.2017 tarihli kararı
    13) 4 mayıs 2017: ankara 2. sulh ceza hakimliği’nin 2017/3118 d. iş sayılı ve 03.05.2017 tarihli kararı
    14) 23 haziran 2017: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 2017/5150 d.iş sayılı ve 23.06.2017 tarihli kararı
    15) 7 temmuz 2017: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 2017/5524 d.iş sayılı ve 06.07.2017 tarihli kararı
    16) 31 temmuz 2017: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 2017/5790 d.iş sayılı ve 28.07.2017 tarihli kararı
    17) 22 ağustos 2017: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 2017/6774 d.iş sayılı ve 21.08.2017 tarihli kararı
    18) 7 eylül 2017: ankara 6.sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 06.09.2017 tarihli ve 2017/6512 d.iş sayılı kararı
    19) 8 eylül 2017: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 07.09.2017 tarihli ve 2017/6560 d.iş sayılı kararı
    20) 4 ekim 2017: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 02.10.2017 tarih ve 2017/7135 d.iş sayılı kararı
    21) 9 ekim 2017: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 05.10.2017 tarih ve 2017/7635 d.iş sayılı kararı
    22) 11 ekim 2017: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 10.10.2017 tarih ve 2017/7363 d.iş sayılı kararı
    23) 13 ekim 2017: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 12.10.2017 tarih ve 2017/7743 d.iş sayılı kararı
    24) 20 ekim 2017: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 19.10.2017 tarih ve 2017/7585 d.iş sayılı kararı
    25) 27 ekim 2017: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 26.10.2017 tarih ve 2017/8444 d.iş sayılı kararı
    26) 15 kasım 2017: ankara 1. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 13.11.2017 tarih ve 2017/8217 d.iş sayılı kararı
    27) 29 kasım 2017: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 27.11.2017 tarih ve 2017/6949 d.iş sayılı kararı
    28) 21 aralık 2017: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 20.12.2017 tarih ve 2017/9824 d.iş sayılı kararı
    29) 19 ocak 2018: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 18.01.2018 tarih ve 2018/480 d.iş sayılı kararı
    30) 23 ocak 2018: ankara 6. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 23.01.2018 tarih ve 2018/524 d.iş sayılı kararı
    31) 14 şubat 2018: ankara 2.sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 12.02.2018 tarih ve 2018/1172 d.iş sayılı kararı
    32) 1 mart 2018: ankara 2. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 28.02.2018 tarih ve 2018/1801 d.iş sayılı kararı
    33) 14 mart 2018: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 12.03.2018 tarih ve 2018/2108 d.iş sayılı kararı
    34) 2 nisan 2018: ankara 3. sulh ceza hakimliği'nin meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 30.03.2018 tarih ve 2018/2727 d.iş sayılı kararı
    35) 18 temmuz 2018: ankara 6. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 17.07.2018 tarih ve 2018/4936 d.iş sayılı kararı
    36) 26 temmuz 2018: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 25.07.2018 tarih ve 2018/5227 d.iş sayılı kararı
    37) 8 ağustos 2018: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 07.08.2018 tarih ve 2018/5572 d.iş sayılı kararı
    38) 25 eylül 2018: ankara 7. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 24.09.2018 tarih ve 2018/6488 d.iş sayılı kararı
    39) 26 kasım 2018: ankara 4. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko'nun talebi üzerine verdiği 23.11.2018 tarih ve 2018/8665 d.iş sayılı kararı
    40) 3 ocak 2019: ankara 5. sulh ceza hakimliği'nin sabire meltem banko’nun talebi üzerine verdiği 02.01.2019 tarih ve 2019/33 d.iş sayılı kararı

    edit: sabire meltem banko'nun sadece 1 temmuz 2016'da sildirdiği başlık sayısı 128. ekşiciler de boş durmamış öte yandan. başlık listesi için: (bkz: #71171989)

  • ısı enflasyonu (heatflation), iklim değişikliğine bağlı aşırı sıcaktan kaynaklanan kıtlıkların neden olduğu, özellikle gıda fiyatlarının hızla artmasıdır.

    son yıllarda covid-19 salgını ve ukrayna'daki savaş nedeniyle gıda fiyatları arttı. bu yaz, aşırı sıcaklıklar sorunu daha da kötüleştiriyor. soya fasulyesi, zeytinyağı ve pirinç, kıtlık ve fiyat artışlarından etkilenen ürünlerden sadece üçü. ayrıca soya fasulyesi gibi tarım ürünleri, hayvan yemi yapımında kullanılmaları nedeniyle hayvancılığı da etkileyebilecek potansiyele sahip.

    gıda fiyatlarının mevsimlere göre dalgalanması tamamen olağandır, ancak avrupa'dan abd'ye, asya'ya ve ötesine kadar yaşanan olağanüstü sıcak ve kurak yaz hasadın kötü olmasına ve birçok mahsulün yetersiz olmasına neden oldu.

    iklim krizi, sıcak hava dalgaları ve kuraklıktan fırtına ve sellere kadar aşırı hava koşullarını daha yaygın hale getiriyor ve bazı mahsuller bu değişikliklere diğerlerinden daha duyarlı.

    1. zeytinyağı
    akdeniz'in çoğunda uzun, sıcak ve kurak bir yaz, zeytin ağaçlarına zarar verdi ve kötü bir mahsule neden oldu çünkü azalan toprak nemi, bitkileri ve ekinleri kritik büyüme mevsimlerinde bodurlaştırdı. sonuç olarak, zeytinyağı fiyatları tüm zamanların en yüksek seviyesine yükseldi. stoklar önceki yıllara göre önemli ölçüde azaldı ve bir sonraki hasata ulaşmadan önce muhtemelen daha da çok azalacak.

    nisan 2022 ile mayıs 2023 arasında ortalama sıcaklıklar, dünyanın en önemli zeytinyağı üreticilerinden biri olan ispanya da dahil olmak üzere ülkelerde ortalamanın 2,5°c'ye (bazen 4°c) kadar yükseldi. bu, şiddetli kuraklık yaratmak için bir yıldan fazladır süren düşük yağışla birleşti. ispanya'nın güneyindeki endülüs'te su rezervuarları kapasitelerinin yaklaşık %25'ine düştü.

    2. pirinç
    italya'dan hindistan'a kadar pirinç çiftçileri, birkaç yıldır iklim değişikliğinin mahsulleri üzerindeki etkilerini hissediyorlar. bu çok boyutlu sorun bazen kuraklık, bazen sel ile bağlantılıdır. ayrıca su azlığından kaynaklanan artan tuzluluk da ekinleri etkiliyor.

    italya, ab pirincinin yaklaşık %50'sini yetiştiriyor ve dünyada risottoya uygun birçok çeşidin yetiştiricisi. ancak ülke son zamanlarda, ülke ikinci bir kuraklık yılıyla karşı karşıya olduğu için pirinç üretiminin düşmeye hazır olduğu konusunda uyardı. sonuç olarak, reuters'e göre italya bu yıl son 23 yılın en az pirinç mahsulünü alacak.

    tayland da yağışların az olması ve kötü bir görünümün yetkilileri endişelendirmesi nedeniyle mahsulünü azaltmayı düşünüyor. ülke, şeker arzının yanı sıra küresel pirinç arzını da etkilemesi muhtemel bir acil durum planı uyguluyor. temmuz ayında asya'da pirinç fiyatları, kuru havanın ekinlere zarar vereceği endişesiyle iki yılın en yüksek seviyelerine yükseldi.

    hindistan'da, geç ve özellikle şiddetli muson yağmurları, ülkenin pirinç mahsulüne zarar vererek, bazı pirinç kategorilerinin ihracatını durdurmasına neden oldu. basmati dışı beyaz ve kırık pirinç ihracatının yasaklanması, dünyanın en büyük tahıl ihracatçısının sevkiyatlarını kabaca yarıya indirdi. temmuz ayındaki yasaktan bu yana ülkedeki pirinç stoklarının hedefleri geçmesi, yasağın gevşetileceğine dair umutları artırıyor.

    abd'deki kaliforniya pirinç kuşağı, pirinç yetiştiricilerinin her zamankinin yalnızca yarısı kadar pirinç ekmesiyle geçen yıl kuraklıktan ciddi şekilde etkilendi. uzun süredir devam eden kuraklığın bölgeye 2022'de 703 milyon dolarlık ekonomik kayba ve pirinçle ilgili 5.300 iş kaybına mal olduğu tahmin ediliyor. 2023 sezonunun başlangıcı daha olağan oldu ve bu da yetiştiricilere biraz soluklanma sağladı, ancak kuraklığın etkileri değirmenciler, kurutucular, depolama tesisleri ve nakliye operasyonları da dahil olmak üzere tedarik zincirinin daha aşağı kısımlarında hissedilmeye devam ediyor.

    3. soya fasulyesi
    yağmur kıtlığı yaşayan sadece amerika'nın batı kıyısı değil. ortabatı, 2012'den bu yana en kötü kuraklığını yaşıyor. ülkenin tarımın merkezi olması nedeniyle, koşullar mısır ve soya fasulyesi yetiştiricilerini verim konusunda endişelendiriyor.

    soya fasulyesi üretimi başka yerlerde de önemli ölçüde azaldı - örneğin arjantin, 2023 veriminin önceki beş yılın ortalamasına göre %44 daha düşük olmasını bekliyor. güney amerika üst üste üçüncü yılında ciddi kuraklıkla karşı karşıya ve geçen yıl arjantin birçok bölgede olağanüstü hal ve tarımsal felaket ilan etti. ocak 2023 itibariyle, buğday, soya fasulyesi ve mısır da dahil olmak üzere çeşitli ürünlere verilen hasar, ülkede tahmini 10,4 milyar dolarlık kayba yol açtı.

    soya yağı, çeşitli ürünlerde bileşen olarak kullanılmasına rağmen, dünyadaki soya fasulyesinin büyük çoğunluğu hayvan yemi olarak kullanılmaktadır.

    hayvan yemi kıtlığı veya kalitesiz hayvan yemi, fiyatların fırlamasına neden olabilir, örneğin, çiftçileri sürü boyutlarını küçültme veya alternatif gıda kaynakları bulma konusunda zor kararlar almaya yönlendirebilir. bu da et veya süt ürünlerinin fiyatını, mevcudiyetini ve kalitesini etkiler.

    iklim krizinin etkileri yoğunlaşıp daha fazla aşırı havayı beraberinde getirirken, bu yaz mahsuller üzerinde görülen yıkıcı etkilerin sadece başlangıç olduğu endişesi var. nasa tarafından yapılan bir araştırma, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak mısır mahsulü veriminin 2030 yılına kadar %24 düşebileceğini öne sürüyor.

    değişen bir iklimin mahsuller üzerindeki etkilerini hafifletmek için çok fazla araştırma zamanı ve para harcanmaktadır. bu, örneğin daha dayanıklı ve daha iyi adapte edilmiş mahsulleri, daha iyi ve daha verimli su kullanımını ve daha etkili ve hedefli gübreleri içerir.

    tarım sektörünün kendisinin sera gazı emisyonlarına önemli bir katkıda bulunduğunu da belirtmek önemlidir - gıda sistemleri küresel emisyonların yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır. bununla birlikte, bunu çözmek için nispeten az miktarda finansman yönlendirilmektedir. dünya ekonomik forumu'nun "green returns: unleashing the power of finance for sustainable food systems" adlı makalesine göre iklim finansmanının %4'ten biraz azı tarım ve gıdaya tahsis ediliyor.

    rapor, finans camiasını stratejilerini yeniden şekillendirmeye çağırıyor ve adil ve sürdürülebilir bir değişim sağlamak için kullanılabilecek beş önemli finansal aracı vurguluyor.

    kaynak:
    https://www.weforum.org/…hange-food-prices-drought/

  • bunu anlaması da, anlatması da çok zor; burada en kapsamlı açıklamalarından birini yapmaya çalışmıştık. bir özetini yapacak olursak:

    boltzmann'ın beyni'ni anlamlandırabilmek için, bir miktar olasılık matematiğinden anlamanız gerekiyor. ilginç bir şekilde bu örnek, evrim karşıtlarının evrime karşı argümanlar üretmek için sıklıkla başvurduğu, anlamsızlığını buradaki yazımızda detaylıca işlediğimiz bir örneğe dayanıyor: daktilonun tuşlarına rastgele basan maymunlar, shakespeare'in hamlet gibi bir şaheserinin birebir kopyasını, tamamen tesadüfi bir şekilde ortaya çıkarabilirler miydi?

    evrimi bu şekilde modellemek saçmalıktır; çünkü evrim, rastgele meydana gelen değişimler demek değildir. seçilim, evrimin çeşitlilik mekanizmalarında karşımıza çıkan rastgeleliği ortadan kaldırmaktadır. bununla ilgili detaylı bilgiler için bu ve şu videolarımızı izleyebilirsiniz.

    ancak gelin bu soruyu bu defa evrim perspektifinden değil de, fizik ve matematik perspektifinden ele alalım. böylelikle boltzmann beyni kavramına bir giriş yapabilmiş olacağız:

    sonsuz maymun teoremi: daktilo tuşlarına rastgele basan maymunlar!

    daktilo tuşlarına basan sonsuz "sayıda" (sonsuz, bir sayı değildir; bir kavramdır - bu nedenle "sonsuz sayıda" demek çok doğru değildir ama dile öyle yerleştiği için bu şekilde kullanacağız) maymunun hamlet gibi bir edebi şaheseri rastgele bir şekilde ortaya çıkarıp çıkaramayacağı sorusunun olasılık matematiği dahilindeki cevabı, tartışmasız bir şekilde evettir.

    eğer elimizde sonsuz sayıda maymun varsa, "sonsuz" kavramının doğasından ötürü, her ne kadar ezici çoğunluğunun sonuçları anlamsız harf karmaşalarından ibaret olsa da, sadece bir an içinde bile o maymunlardan en az 1 tanesi hamlet'i, diğerleri ise diğer meşhur olan ve olmayan edebi eserleri yazacaktır. eğer elimizde sonsuz olmayan sayıda (sonlu ama çok sayıda) maymun varsa, bunların belki de evren'in şu anki yaşından çok daha uzun bir süre boyunca tamamen rastgele bir şekilde tuşlara basması gerekirdi. buna rağmen, yeterince beklenecek olursa, çok sayıda maymundan en az 1 tanesi hamlet'i yazacaktır; çünkü hamlet'in rastgele basılan tuşlarda belirme ihtimali çok küçük olsa da, sıfır olmayan bir olasılıktır. dahası, evren'in şu anki yaşının, evren'in potansiyel ömrüne nazaran bir ândan bile kat kat kısa olduğunu düşünecek olursanız, bunun olasılıkçı bir perspektiften böyle bir sonucun neden olası olduğunu görebilirsiniz.

    ne yazık ki kimi öğretmenlerin ve popüler bazı isimlerin "matematikte 1016'da 1'den küçük olasılıklar imkansız kabul edilir." gibi uydurma bilgileri yayması sonucu, kişilerin olasılık algısı da yanlış şekillenmektedir. matematikte veya fizikte, katı bir "imkansızlık sınırı" yoktur. olasılıkta her olay, kendi şartlarında belli olasılık değerlerine sahiptir ve bir olasılık, ne kadar düşük olursa olsun, o olayı gerçekleştirebilecek unsurlar (yani olasılık hesabına dahil edilen şartlar) yeterince uzun bir süre boyunca kendini tekrar ederse, o aşırı düşük olasılıklar da gerçekleşecektir.

    şöyle düşünün: bir parayı üst üste 10 defa fırlatıp, her defasında yazı getirme ihtimaliniz 1/1024'tür (ya da %0.09766). benzer şekilde, 10 parayı aynı anda fırlatıp, her birinin yazı gelme ihtimali de 1/1024'tür (ya da %0.09766). bu ne demektir? 10 defa üst üste (veya aynı anda) yazı gelme olayını, ortalamada her 1024 denemede sadece 1 defa bekleriz. bu, oldukça düşük bir olasılık olsa da, bu 10 paranın 100 defa, 1000 defa veya 1 milyon defa tekrar tekrar fırlatıldığını düşünün. benzer şekilde, 10 para yerine 100 para, 1000 para, 1 milyon paranın birkaç sefer aynı anda fırlatıldığını düşünün. her iki durumda da, yeterince denenirse, belki onlarca defa 10 ayrı para yazı gelecektir! çünkü deneme sayısı (veya o olasılığı doğurabilecek şartlar), olasılıktan çok daha fazla defa tekrar etmektedir. böylece ilk etapta küçük gelen olasılıklar, bir anda büyük olasılıklara dönüşmektedir.

    işte maymunların daktilo tuşlarına rastgele basmasında olan da kabaca budur. eğer elinizde yeterince sayıda maymun ve yeterince miktarda süre varsa, nihayetinde (ki o nihayet evren'in yaşından bile uzun sürebilir) hamlet gibi bir eser ortaya çıkacaktır. bu, birazcık da pi sayısının basamakları gibidir. sonsuza kadar uzayan ve rastgele gibi gözüken bir sayı dizisinde, t.c. kimlik numaranızı, doğum tarihinizi, arabanızın plakasındaki sayıları, vb. kombinasyonları bulmanız işten bile değildir. bunları bulmak için pi sayısının çok sayıda basamağını yazmanız gerekebilir; ancak eğer pi sayısının harfleri gerçekten tamamen rastgele bir şekilde ilerliyorsa, nihayetinde sonuca ulaşacaksınızdır.

    bu konuda ilginç bir durum şudur: hamlet, beş ana bölümden oluşur. diyelim ki maymunlarınız durmaksızın tuşlara bastılar ve içlerinden birisi, nihayetinde hamlet'in ilk bölümünü kusursuz bir şekilde üretti. bu noktada bu maymuna bakıp, "a ha, işte şimdi hamlet'in tamamını yazan bir maymun çıkacak!" diye düşünebilirsiniz. ancak eğer ki tuşlara basış örüntüsü gerçekten tamamen rastgele ise, maymunun bir sonraki basacağı tuşun o ana kadar bastıklarından tamamen bağımsız olmasını bekleriz. dolayısıyla birçok maymun belki birinci bölümü kusursuz bir şekilde üretecek; ancak sonraki harfler karman çorman olacak. yani birinci bölümü elde etmiş olmanız, ikinci bölümü de elde edeceğinizi garanti etmemektedir. bu konuya yumuşak bir giriş için buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.

    bu açıdan baktığınızda, hamlet'in kusursuz şekilde üretildiği her bir durum için, aşırı fazla sayıda kusurlu kopya üretilecektir. bu kopyaların büyük bir kısmı karmakarışık harflerden oluşan harf çorbasından ibaret olacaktır. örneğin bazı kopyalarda sadece 1 harf hariç hepsi doğru olacaktır. belki bir kopyasında hamlet'in tamamı yazılacaktır; ancak harflerin sırası tamamen ters olacaktır. kiminde hamlet'te bulunan tüm kelimeler eksiksiz olarak bulunacaktır; ancak bu kelimeler tamamen hatalı sırada oluşacaktır. kiminde bazı sahneler atlanmış olacak, bazılarında ek sahneler bulunacaktır. bir kısmında hamlet'in tamamına ek olarak bu yazıdaki tam da bu cümle, tam da bu şekliyle, aynen bulunacaktır!

    bu, kulağa çılgın gelse de, olasılık matematiği çerçevesinde kaçınılmazdır. olasılıkların gerçek olduğuna inanıyorsanız, bunların sonsuz süre veya sonsuz deneme sırasında gerçekleşmek zorunda olduğunu kabul etmek zorundasınız. bu, elbette evren'imizi veya evren'deki süreçleri izah etmek için yeterli veya geçerli olmayabilir. ancak bu, sıra dışı bir evren senaryosu yaratmamız önünde engel değildir.

    boltzmann'ın beyni nedir?

    işte boltzmann'ın beyni kabaca bunu ifade eder. maymunlar bizim için sadece bir benzetmedir. bu benzetmenin asıl konusu atomlardır (ya da modern fizik çerçevesinde atom-altı parçacıkları da düşünebilirsiniz). maymunlar yerine, birbirleriyle etkileşen atomları (veya atom-altı parçacıkları) ve üretebildikleri şeyleri düşünün. her şey atomların (veya atom-altı parçacıkların) etkileşiminin bir ürünüdür. evren'deki bütün fiziksel yapılar, bu etkileşimlerden doğar!

    atomlar bize sonsuz gibi gelen bir süre boyunca, birbirleriyle tamamen rastgele etkileşecek olurlarsa, bu atomların oluşturdukları kombinasyonların neredeyse hepsi düzensiz, yani yüksek entropili olacaktır, evet! ancak bu atomlar, eğer onlara yeterli süre tanınacak olursa, bir noktada tamamen rastgele bir şekilde gülen bir surat veya michelangelo'nun davut heykelini, leonardo da vinci'nin mona lisa tablosunu, bir boeing 747 uçağını, auguste rodin'in düşünen adam heykelini ya da atomların oluşturma potansiyeli olan her ne varsa onu da oluşturacaktır! eğer yeterince atomunuz varsa, bu atomlar bir noktada bir insanı, bir gezegeni, bir galaksiyi ve hatta evren'in tamamını da, sadece rastgele etkileşimlerin bir sonucu olarak oluşturabilecektir! tamamen rastgele bir şekilde! tıpkı hamlet'te olduğu gibi! yine aynı durum geçerli: olasılıkların gerçek olduğuna inanıyorsanız, bunların sonsuz süre veya sonsuz deneme sırasında gerçekleşmek zorunda olduğunu kabul etmek zorundasınız.

    ancak tıpkı hamlet örneğinde de olduğu gibi, her bir "kusursuz" (yani bizim tanıdığımız evren ile neredeyse birebir aynı gözüken) evren oluşumu için, aynı zamanda bir yerlerde bir şeyleri bozuk çok sayıda evrenimsi de oluşacaktır. örneğin bir kombinasyonda evren oluşacaktır; ancak samanyolu galaksisi içinde bulunmayacaktır. bir diğerinde her şey yerli yerinde olacaktır ama mona lisa hiçbir zaman çizilmemiş olacaktır. bazı diğerleri ise karman çorman ve bildiğimiz hiçbir şeye benzemeyen yapılarla dolu olacaktır!

    bu düşünce deneyi önce lucretius ve hume gibi düşünürler tarafından, sonrasındaysa ludwig boltzmann tarafından geliştirilmiş olan bir düşünce deneyidir. bu kişiler, evren'imizin belki de tam olarak böyle bir yapıda olduğunu veya böyle bir etkileşimin ürünü söylemişlerdir: koca bir "kutu" içindeki atomlar, sonsuza dek hareket halindeler ve bunların etkileşimleri sırasında bir noktada bizim düşük entropi durumundaki evren'imiz (ya da büyük patlama dediğimiz olay) var oluyor.

    bu tarz bir senaryonun gerçek olabilmesi için, şu iki ön koşulun bir arada sağlanması gerekiyor:

    1. evren, ya sonsuz ömre ya da aşırı uzun bir ömre [en az 10^(10^66) yıl)] sahip olmalı.
    2. evren içindeki atomlar birbirleriyle tamamen rastgele bir şekilde etkileşebilmeli.

    eğer bu tarz bir evren senaryosu doğruysa, sıra dışı bir durum geçerli olmalıdır: evren'de oluşan ve evren'i anlayabilen bilinçli yapıların büyük bir çoğunluğunun, vücutsuz, herhangi bir gezegene ya da galaksiye bağlı olmayan, adeta uzay boşluğunda süzülen beyinler olmasını beklerdik. çünkü bir bilinci, atomların rastgele etkileşimiyle üretmenin en kolay yolu, hiçbir gövdeye, gezegene, galaksiye ihtiyaç duymaksızın, beynin son halini bir anda üreterek ortaya çıkarmaktır. işte boltzmann tarafından irdelenen bu yapılara boltzmann beyinleri adını vermekteyiz.

    bir diğer şekilde izah edelim: eğer boltzmann'ın düşüncesi doğruysa, evren'de oluşacak bilinçli yapıların çoğunun vücutsuz olmasını beklerdik; biyolojik evrim ile düşük entropili atalardan evrimleşmesini değil. çünkü bilinç, belli atomların belli şekillerde dizilenmesi ise, bu durumda bilincin herhangi bir gövdeye bağlı olmaksızın atomların rastgele etkileşiminden belli bir noktada oluşmasını beklerdik. çünkü bir gövdeye bağlı bilinçlerin rastgele oluşma ihtimali, bir gövdeden bağımsız bilinçlerin rastgele oluşma ihtimalinde çok ama çok daha düşüktür.

    bu düşünce deneyi, bireysel deneyimlerimizle pek uyumlu değildir. bizler, bu şekilde var olmuş biliçler olduğumuzu düşünmüyoruz. daha ziyade, güçlü bir şekilde sıradan gözlemciler olduğumuz kanaatindeyiz. sıradan gözlemciler, var olabilmelerinin ana nedeni, düşük entropi halinde meydana gelen büyük patlama sonrasında yaşanan termodinamik evrimin ürünü olan gözlemcilerdir. ki evren'in bu termodinamik (ya da kozmolojik) evriminin bir parçası da, meşhur biyolojik evrimdir.

    bunun neden önemli bir kavram olduğunu, termodinamik yasaları ve evrenin temelleriyle ilişkisini ve ne anlama geldiği hakkında daha fazla bilgi için yazımızın devamını okumanızı tavsiye ederiz.

  • böyle saçma bir açıklama olabilir mi? açıklamaya bakın:

    ''bu sene 10 filmde sadece 3 filmde kadın izleyebildik. bu özellikle jürinin yarıdan fazlası kadın olan bir ekip için üzüntü verici oldu. umarım seneye 10 da 7 kadın filmi olur demek istiyorum.'' link

    bu kadar çelişkili ve mantıksız bir açıklama görmedim. eşitlikten dem vurup kadın jürinin kadınlara kayırma yapmasını bekleyip ve eşitlikten bahsedip seneye 5-5 e değil de 10 ödülün 7'si kadına gider demenin neresinde cinsiyet eşitliği var? artık usandık şu saçma sapan gereksiz cinsiyet duyarlarından oldu cinsiyet eşitliği olsun diye biz erkekler ezilelim altınız da ne kaldı eşitlikten yana o halde? resmen orada ödül alan 7 erkek oyuncunun emeklerini yok saymış. onlar kayrılarak bu ödülü aldı haketmedi demeye getiriyor. ne söylediğinin farkında değil artık bazı kadınlar. çok boktan bir popülizm var bu kadın konusunda amaç kadın erkek eşitliği değil amaç bu konudan ekmek çıkarmak. çoğu kimse kendisinin de ne dediğinin farkında değil.

  • bu tür haberler mısır'dan filistin'den falan gelirdi de gülerdik... ülkenin gele gele geldiği nokta burası işte amk.

    ibret-i alem için şişme noel baba'yı siksinler de rahatlayalım... hayır bu noel baba olayına dünyanın başka hiçbir yerinde bizim kadar takan var mı acaba merakta etmiyor değilim hani...

  • özgecan cinayetini, kadın sorununu konuşmak için kabataş yalancısı elif çakır'ı konuk çıkaran programcı. kadın cinayetleri hakkında konuşacak başka kadın kalmadıysa demek

  • katıldığım önermedir. herkes her insanı aynı ölçüde güzel bulmak zorunda mıdır? toplumda ne bu mecburiyet anlamadım gitti doğrusu. ayrıca bana çok da soğuk gelen kadındır.
    ''aaa öyle deme?'' , ''ama sultan o'' neye göre sultan? o zamanki toplumda verilmiş bir unvan işte. bana sorsalar ben sultan unvanını (bkz: gülşen bubikoğlu) 'ndan yana kullanırdım.