ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kedi
-
sanat eseri gibi yaratık. hayran kitlesinin bu kadar geniş olma sebebi de her hareketinin estetik içeriyor olması bence. mesela hayvan kapıdan dışarı çıkmıyor, zarif bir s harfi çizerek dışarı akıyor. kucağınızdan kalkmıyor, zıplayıp yay çizerek gidiyor. kendini temizlerken bile balerinlere taş çıkaran hareketler yapıyor. ve bunu görebileceğiniz en tombik olanları yapıyor. otur gösteri izler gibi izle hayvanı bütün gün.
ince düşünen insan
-
ben.
mesela buraya 'ben' yazarken bile acaba egoist bi tavır olur mu lan diye düşünüp tereddütte kaldım, mesela bu açıklamayı yapınca da aynı şüpheye düştüm.
detaylı, yoğun, ince ve çok düşünen bir insan olmak demek zeki bir insan olmak demek değil tabi. kendimden biliyorum.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
eğer bir kızın fotoğrafları belden yukarı ise kısa boylu, omuzdan yukarı ise şişman, sadece gözleri görünüyorsa kaçın.
melamet hırkası
-
melanet kelimesi lanet kelimesinden türetilmiş, "lanetleme, laneti gerektiren davranış" anlamındadır. melamet ise levmden köken alır "azarlanma,aşağılanma,kınanma" demektir, ayrıca tasavvufi bir anlayışın da adıdır. bu anlayışta olanlar, kendilerini halk nazarında küçülterek nefislerini terbiye etmek amacındadırlar; nefislerini aşağılayarak yücelirler.
şarkıda adı geçen hırka "melanet hırkası" değil melamet hirkasidır.
yoruldum yahu sözlerini copy paste edeyim:
ben melamet hırkasını
kendim giydim eğnime
ar ü namus şişesini
taşa çaldım kime ne
haydar haydar taşa çaldım kime ne
sofular haram demişler
aşkımın şarabına
ben doldurur ben içerim
günah benim kime ne
haydar haydar günah benim kime ne
gah çıkarım gökyüzüne
seyrederim alemi
gah inerim yeryüzüne
seyreder alem beni
haydar haydar seyreder alem beni
gah giderim medreseye
ders okurum hak için
gah giderim meygedeye
dem çekerim aşk için
haydar haydar dem çekerim aşk için
nesimi'yi sorsalar kim
yarin ile hoş musun
hoş olam ya olmayayım
o yar benim kime ne
haydar haydar o yar benim kime ne
aşık nesimi
edit: popüler adıyla bulmak da mümkünmüş sözlerini. akılsız başın cezasını parmaklar çekti.
(bkz: #3617610)
tuğba özerk
-
vücudu 18lik değil 31liktir.
edit: ne gülüyon olm?
uçakta türk olduğunu belli etmenin yolları
-
yolcu 1: hostes hanım bakar mısınız?
hostes: buyrun.
y1: şu arkadaki koltuk (acil çıkış tarafındaki koltuğu gösteriyor) buradan daha geniş ben oraya geçebilir miyim?
h: maalesef efendim. koltuk değişikliği yapılamıyor.
y1: neden?
h: acil çıkış kapısındaki kapılar ek ücrete tabi oluyor ve ek ücret ödeyenler oturabiliyor.
y1: ya hanım kızım boş oturayım ne olacak işte?
h: efendim maalesef belirttiğim gibi sizi oraya alma şansım yok.
[adam burada uf puf eder, hostes gider.]
yolcu 2 [adamı tanımayan başka bir adam]: ya geç hemşehrim kimse oturmuyor n'olacak!
yolcu 3 [adamı tanımayan adamı tanımayan, yolcu adamı da tanımayan başka bir adam]: tabi tabi ya geçin ne var oturacaksınız da yiyecek misiniz sanki koltuğu n'olur yani!
yolcu 4 [aslında kimsenin yüzüne bakmadan, konuştukları çevresindekiler tarafından duyulacak şekilde konuşuyor]: aman şirket politikasıymış insanlara eziyet etmekten başka bir şey değil..
y1 [acayip gaza gelir hostesi falan dinlemez ve bir hızla yerinden kalkar]: tabii ya sanki ne var yiyecek değiliz ya koltuğu. [oturur] oh be ayaklarım rahat etti vallaha.
[y1 y2 y3 y4 arası karşılıklı tebessümler]
hostes gelir, bakar, dudağının kenarlarını kulaklarına doğru çekme, gözlerini kapama ve kafasını sağa doğru çevirmek sureti ile sitemkâr bakışlar atıp geri döner.
hostes --> emir kulu. ekmek kapısı. türk.
yolcu 1 --> kendine kalsa yapmayacağı bir şeyi biraz gaza gelince kolaylıkla yapabiliyor. türk.
yolcu 2 --> küçük meselelerde birine destek olmayı çok sever. türk.
yolcu 3 --> küçük meselelerde biri birine destek olunca olaya dahil olmaktan çok hoşlanır. türk.
yolcu 4 --> ortalık galeyana gelince çorbaya tuz atmak, birlik ve beraberlik duygusunu güçlendirmek temel görevidir. türk.
14 eylül 2020 osmangazi köprüsü ücret müjdesi
-
şahsımın bu şirketlerde ortaklığı yoksa ben hiçbir şey bilmiyorum. 3-5 tane müteahhit rahat etsin diye 85 milyon köle gibi çalışıyoruz.
üç ayda 2 bin lirasını 3 milyon lira yapan çocuk
-
olabilir diyenler ilkokul terk sanırım. borsadan çok para kazananlar var ama bu rakamlara inananlar kendine dikkat etmeli.
size 1 saat verseler ve son 3 aydaki borsa hareketlerini bir deftere yaz sonra da seni zaman makinesiyle 3 ay öncesine yollayacağız deseler bile büyük çoğunluk o parayı 1500 katına çıkaramaz.
boğa falan diye mal mal konuşmayın.
gurme kılıklı yiyicilerden gına gelmesi
-
debe editi : bazı entrylerde görünce aklıma geldi, atladığım bir şey olmuş. bu yemekler için şehir ve hatta ülke dışından dahi geliyorlarmış. (!) bırak ülke, şehir ve ilçeyi, bir öte mahalleden bile gelinmez.
peşin edit : şimdi bazı arkadaşlar "bu insanlar zaten kendilerine gurme demiyor ya da gurme olmak gibi bir iddiaları yok." diyebilir ama videolarının başından sonuna kadar olan her anına bakarsanız "gurme gibi davranmaya çalıştıklarını" görebilirsiniz.
margarin, eritme tost peyniri ve tavuk sucuğundan yapılan tosta şifa(!), salça ve ayçiçeği yağından yapılan karışıma özel sos, tavuk döner, akciğer kavurma ya da şişe takılan her kıymaya* olağan üstü methiyeler dizip her seferinde "böylesi yok!" diyen bu insanlardan size de gına gelmedi mi? (liste uzadıkça uzayabilir, uzatmıyorum.) gurmesi (!) bir dert; yapanı&satıcısı bir dert. şaklabanlık ve soytarılıkların havada uçtuğu, zerre gerçeklik, samimiyet ve farkındalık içermeyen bu insanlar ve videolarından size de bıkkınlık gelmedi mi? adamlar her an ve her platformda karşınıza çıkıyor, her yeri öyle bir sarıp sarmalamışlar ki, hiçbir şekilde kaçışınız yok.
şimdi dikkat ederseniz bu videoların genelinde iki tema işleniyor. salaş mekan ve acımamız ve acındırmamız istenilen insanlar. salaş demek, "kirli, isli&paslı, hurda, leş, derme çatma, el arabası " vs. demek değil, şatafat ve gösterişten uzak demektir. ayrıca emek sömürüsü altında acımamız istenilen bazı insanların vergi vermedikleri ve sağlığımızla oynadıkları gerçeğini hiç dile getirmiyorum. bu insanlar ve mekanlar konusunda gerekli tedbirleri almayan bakanlıklar ve belediyeleri zaten allah'a havale ettik.
şimdi gelelim bu insanların yaptığı en büyük tahribata. ne mi? elbette, çok çok uzun dönemler dünyanın sayılı mutfaklarından olan türk mutfağını getirdikleri nokta ve küresel olarak kaybettiğimiz imaj kaybı. artık dünya insanı türk mutfağı deyince bu insanları ve videolarını görüyor. sonra da "şurada burada böyle araştırmalar yapılmış, türk mutfağı bilmem kaçıncı sırada çıkmış, bu nasıl olur!" vs. gibi cümlelerle kendimizi aldatmaya çalışıyoruz. aslında her şeyin apaçık bir şekilde ne olduğunu hepimiz biliyoruz ama kendimize konduramıyoruz.
velhasıl, durum böyle. son olarak malum şeytan üçgenimizi de buraya koymadan olmaz değil mi?
(bkz: fahiş zam + gramaj düşürme + kalite bozma)
son söz : ulan bir şeyi de beğenmeyin be! birine de çıkıp kötü deyin. derler mi? demezler. *
bir uyuyun 6 ay sonra uyanın
-
bu adamin bakan oldugu ulkede binlerce muhendis, mimar vs... issiz geziyor ya.
adaletini silkeleyeyim simulasyon.
debe editi : trajikomik halimizi sukulayan elleriniz dert gormesin.