hesabın var mı? giriş yap

  • mercedeste çalışan mühendis arkadaşlarla görüştüm, sabah akşam toplantılarda togg'u konuşuyorlarmış. togg almanya'ya girerse tükkanı kapatır gideriz diyollarmış.

  • çok doğru bir açıklama. çünkü gece klubü denilen yerin tadı en çok 50 yaşlarında çıkar wtf?

    kardeş ben 22 yaşında üniversiteyi bitirmiş, işime güce bakıyordum. sanki bana 15 lik kızdan bahsediyor..

  • şimdilerde ekranlarda pek görünmese de çocukluğumun güzelliklerinden birisidir charlie brown ve snoopy. birde hayal gücü böylesine güçlü, üretken ve dünyaya böylesine güzel bir eser bırakan insanları hem kıskanırım hemde onlara aşığımdır.

    kimden bahsettiğimi anlamış olmanız lazım, tabii kide charles m. schulz. işine aşık biri olan charles m. schulz 1947'den 1993 yılı(70 yaşına kadar) emekli olana kadar 17.897 çizgi romanın her birini kendisi yazıp çizmiştir.

    bir çok sanatçı gibi schulz'da kendi hayatından ve yarattığı hayallerinden esinlenerek ürettiği sanatında. ilk olarak snoopy'yi ortaya çıkardığında. bunun gençken sahip olduğu spike adlı siyah beyaz bir köpeğe bir şekilde dayandırdı. schulz başlangıçta karikatür köpeğine sniffy adını vermeyi planlıyordu, ancak çizgi romanı piyasaya sürülmeden kısa bir süre önce bir gazete bayisinin önünden geçerken aynı adı taşıyan başka bir köpeğin yer aldığı bir çizgi roman dergisi fark etti. artık yeni bir isme ihtiyacı olan schulz, annesinin ailenin bir sonraki köpeğine snoopy adını vermesi yönündeki önerisini hatırladı ve böylelikle snoopy doğmuş oldu.

    hayatı, sanatına şekil verirken ikinci dünya savaşı'nda görev yaptığı zamanlar ve sonrası gözlerinin önünden geçen schulz, gençken sanat dersleri aldığı minneapolis yazışma okulunda eğitmen olarak çalışmıştı. adı daha sonra ana karakterinin adı olacak olan charlie brown ile orada arkadaş oldu. schulz'un bence en iyi bir arkadaşlarından birisi olduğunu düşünüyorum ki onu hayatında ölümsüzleştirmişti.

    ayrıca schulz okulda çalışırken , muhasebe bölümünde çalışan kızıl saçlı donna johnson adında bir kadınla romantik bir ilişki kurdu. fakat donna johnson onu başka bir adam için reddetti ve schulz'u aşk acısı altında ezildi. ancak bu deneyimini, peanuts çetesindeki charlie brown'ın karşılıksız aşkı olan küçük kızıl saçlı kız adlı bir karakter geliştirmesi için ilham verdi. çünkü oda biliyordu 8 yaşındaysanız ve aşıksanız hayat gerçekten çok zordur*.

    daha sonraları 1968'de dr. martin luther king, jr.'ın öldürülmesinden sonra schulz, çizgi romanının ilk siyahi karakterini ortya çıkardı . adı franklin olan bu karakterin babası vietnam savaşı'nda asker olan peanut üyesiydi. ayrıca başka bir karakter woodstock adlı minik sarı bir kuş olgunlaşmıştı ve snoopy'nin en iyi arkadaşıydı. onun adında 1969'daki önemli müzik festivali olan woodstock music and art fair'den almıştı.

    12 şubat 2000 tarihinde hayata gözlerini kapatan schulz doğumundan 101 yıl sonra bile bizi gülümsetmeyi ve dünya çapında yankılanmaya devam eden bir popüler kültür mirası bırakmayı başarmıştır.

    şimdi son schulz'un son sözleriyle yazımı burada bitiyorum.
    --- spoiler ---

    "sevgili arkadaşlar,

    neredeyse 50 yıldır charlie brown ve arkadaşlarını çizme şansım oldu. bu benim çocukluk tutkumun gerçekleşmesi oldu.

    ne yazık ki, artık günlük bir çizgi romanın gerektirdiği programı sürdüremiyorum. ailem peanuts'ın başkası tarafından devam etmesini istemiyor , bu nedenle emekliliğimi ilan ediyorum.

    editörlerimizin sadakati ve çizgi roman hayranlarının bana gösterdikleri harika destek ve sevgi için yıllar boyunca minnettarım.

    charlie brown, snoopy, linus, lucy… onları nasıl unutabilirim?”

    -"bir gün hepimiz öleceğiz, snoopy!"
    -"doğru, ama diğer tüm günlerde ölmeyeceğiz"*
    --- spoiler ---

    kaynak

  • gelmek istediğim ancak tırstığım zirve. amk yaka kartı falan dağıtıyorlarmış. bu nickle mi insan içine çıkıcam lan? bu nickle mi?

  • gene iyidir. hatta çok iyidir... ben sms’le terk edilmişim. evet, edilmişim! anlatayım.

    yıllar önce...

    efendim, o ara sevgilim(bkz: tus)a hazırlanıyor, pek görmüyorum. istesem görürüm de, kafa beyin bırakmıyor... düşün, deneme sınavı anlatıyor!

    bir gün dedim ki; “sen sakin sakin çalış, zaten 1 ayın var, ne uyuduğun saat belli, ne uyandığın... konuşmak istedikçe sen beni ara.” (valla pislik yapmıyorum, seviyorum üstelik. ama elini yüzünü yıkayacak hali yok, nerde kalmış birlikte zaman geçirmek.)

    sınava girdi, memleketine gitti... aradım bakmadı... sınav sonuçlarının açıklandığını tesadüfen duydum... bir tuhaflık var! gene aradım, gene bakmadı. o ara benim de gündem yoğunlaştı. oturup da kritik edecek, dertlenecek kadar boş vaktim yok.

    (bak tarihi de unutmam) ekim’in 1’i... gündem durulmuş, aylak bir gün, boş beleş telefon kurcalıyorum. “uf amma da çok reklam sms’i gelmiş.”

    silerken silerken, bir sms serisi!

    bana bir sms’ler yazmış, bir laflar hazırlamış! hoş, lafı hep uzatırdı da, orda daha da uzatınca... başta konuyu da pek anlamadım! destan gibi... geçmişten günümüze! sonra sonra ayıktım, e ben meğerse 2 hafta önce terkedilmişim... terkedilmişim! haberim yok!

    demem o ki; whatsapp bence iyi. bir kere, takibi/farkedilmesi kolay. tamam, terkedilmek hepimize acı da;

    - vatan bilgisayar flash indirimi
    - bonus hesap ekstresi
    **terkedildiğim sms zinciri
    - şen kardeşler halı yıkama kampanyası

    arasında terkedilmek... daha bi acı değil mi kardeşlerim?!

    (edit: mesaj alıyorum, yanlış anlaşılmış. doktor olan ben değilim, o zamanlardaki sevgilim)

  • bütün şubelerini tek tek ziyaret ettiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam. kodumun al sat fırsatçıları. aman vatandaşa ucuz bir şey yedirmeyin amk

  • topla oynamayı çok seven iki dakka toptan ayrı kalamayan tiptir. ulan bi pas verir saniyesinde topun kendine emanet edilmesini ister. sanırsın ki sahanın en iyi oyuncusu.
    bu lavuk kanattan yaldır yaldır koşmaya ve topu kaleden çok uzak noktalara dikmeye bayılır. kısıtlı olan futbol dağarcığında tersee ve saaal en önemli yerleri kaplar. daha az bağırmasını telkin ediyoruz.

    debe editi: canıyla kanıyla defans yapıp topu istediği yere atmasına izin verilmeyen gönül dostlarına selaam olsun.

  • buyur baba, alalım seni şöyle... tsk bekliyor sözleşmeli erleri... sana az gelir ama parası da iyi sayılır, 3,5 - 4 bin tl veriyorlar...

    korkmuyorsan, savaşırsan hadi buyur... bırak motoru kenara, bağışla bir yere. oradan ver elini hakkari... hadi bakalım klavyeden yazmak kadar kolaysa buyur kenancığım...

  • bakın çok net söylüyorum. joseph goebbels mezarından kalksa ve şunları görse, "vay arkadaş sizin yaptığınız propagandayı ben yapsam bütün dünya bugün nazi ydi" filan der. vallahi bunların yanında goebbels çok masummuş. 1 birim parası daha 3 gün önce bizim ülkede 20 birim eden, bütçe fazlası veren, gençlerine karşılıksız para veren, 1-2 aylık maaşlarıyla bizim bugün en iyi ihtimalle 100-150k birim para ödediğimiz arabaları alan, dünyanın her yerine vizesiz seyahat eden, gençleri yaşlıları dünyayı gezen, asgari ücretli çalışan sayısı %2 civarı olan ülke batmış öyle mi?