hesabın var mı? giriş yap

  • maalesef türkiye'de nüfusun %88.12'sini oluşturan insanlardır. küsüratlı sayı verdim ama sallamıyorum ne yazık ki.

    sadece uçak için de geçerli değil, ido, vapur, yavaşlaması ile kapıları açılması arasında belli bir zaman bulunan, aklınıza gelebilecek her türlü ulaşım vs. aracında mevcut bu insanlar.

    uçak tekerlekleri piste değdirdiği an hemen kalkıp yukardan bavulu alırlar. 10 saniye sonra bir bakmışsınız koridor boydan boya esmer insan dolu. manyak mısınız oğlum, ne güzel oturmak varken niye ayakta bekliyorsunuz? otur otur kıçınız mı ağrıdı? yoksa bize "ben böyle uçak yeryüzüne temas eder etmez kalkan bir adamım, o kadar da rahatım, sülalem rahat. her gün uçuyorum yahu" mesajı mı vermeye çalışıyorsunuz? eğer öyleyse kimsenin sizi tanımadığı ve hayatında bir daha görmeyeceği, görse bile hatırlamayacağı bir ortamda neden neden neden!

    farkındaysanız herkes otursa ve uçak tamamen durduğunda kalkıp gitse, o ayakta beklediğiniz zamandan daha önce uçaktan ayrılacaksınız. ayrıca özellikle turistlere vs. bu insanlar niye ayaklandılar, nereye geldim lan ben böyle gibi anlam kaymaları yaşatmayacaksınız.

    ido'da mesela, bakırköy'e varmadan önce daha zeytinburnu'nda ayağa kalkıyorlar amk. sonra biri kalkınca hepsi kalktığı için itiş kakışta hepsi birden sıra bekliyor asdfsafdsa.

  • zaman zaman tuhaf çalışan monologlarına tanık olduğum hazır yemekçi.

    geçenlerde bir şubesinde sipariş ettiğimiz hamburgerler 15 dakika geçmesine rağmen hala gelmemişti. kasadaki kız en sonunda "siz gidin; ben masanıza getiririm" diye bizi gönderdi.

    elinde hamburgerlerle geldiğinde gecikmenin sebebini sorduk. kız aynen şöyle dedi:
    "valla ben de bilmiyorum ki... dalacam bigün hepsine zaten!"

  • orpheus'un hikayesi, çözülemeyen bir gizemdi şimdiye kadar... sevdiği kadını ölümün karanlığından kurtarmak ve onunla tekrar birlikte olabilmek için, hades’i ikna etmişken, yeryüzüne çıkmalarına belki birkaç adım kala, dönüp eurydike’ye bakmasının sebebini hep merak ettim. kendi hayatını hiçe sayarak sevdiğini geri almaya gittikten, karanlıklara indikten, ölümün kapısına dayandıktan ve başardıktan sonra, nasıl oldu da o son bakışı atabildi, anlayamadım. o karanlıklardan, ikisinin de artık eskisi gibi çıkamayacaklarını mı düşünmüştü yoksa? korkusu aşkına yenik mi düşmüştü? veya hep söylendiği gibi, hades’in kendisine bir oyun yaptığından mı şüphelenmişti? neden sevgilisini kaybedeceğini bile bile dönüp bakmıştı ona? neden?

    ama artık neden olduğunun cevabını biliyorum: eurydike, orpheus’a “arkanı dön, bana bak” dedi... evet, orpheus’un bakmasını o istedi. orpheus'un merak içinde kıvrandığını bilen eurydike, belki hem onun korkularının farkında olan hem de aynı korkuları yaşayan eurydike, ona ve kendisine yardım etti ve “bana bak” diye fısıldadı. orpheus da dönüp sevgilisine baktı, eurydike karanlıklar içinde kaybolurken, o hala ona bakıyordu. sonsuza dek mutlu yaşamadılar belki, ama birbirlerine son kez bakarak vedalaştılar. ve hikaye öyle güzel tamamlandı ki böylece. eylemin bütün yükünü orpheus’un omuzlarına yüklemekten, sadece ona odaklanmaktan, eurydike’yi etkisiz bırakmaktan, kurtardı beni. hafifledim.

    çünkü ne var biliyor musunuz? bakanın olduğu yerde bakılan, izleyenin olduğu yerde izlenen de var. senin ona baktığın yerden, sana bakan biri var, senin onu izlediğin yerden seni izleyen biri... içiçe geçen ve kimsenin ne sadece “izleyen”, ne de sadece “izlenen” olamayacağı bu eylemlerde, çok güzel bir işteşlik var: çok güzel “son bakış”lar ve çok güzel vedalaşmalar... var da var.

    orpheus ve eurydike’nin hikayesini tamamlamak için aradığım cevabı bana veren bu film de izlenmeyi fazlasıyla hakediyor. umarım arkanızı dönüp, ona bakarsınız...

  • ekonominin en temel prensiplerinden birisi, sayılar üzerinden değil, oranlar üzerinden konuşmak gerekliliğidir.

    asgari ücret 2000 lira olursa bugün 1000 lira olan kira 1500 liraya çıkar, 40 liraya aldığın kıymanın fiyatı 60 lira olur derken alım gücü en iyi ihtimalle aynı kalır. amaçlanan şey alım gücünü arttırmak, yani 1.400 lira alan insan 2.000 lira vermek değil, 1.400 liranın değerini arttırmak olmalıdır.

  • serçenin bir tanesi bahar günü dalgın dalgın uçuyormuş.
    bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor.
    her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile...
    serçe "çotan daank" diye kaska çarpıp düşmüş.
    şimdi, motorcu arkadaşımız, allahı var sıkı bi hayvansever.
    doğal olarak hemen atlamış motordan; koşmuş serçenin yanına.
    serçe baygın yatıyor...
    kıyamamış, bırakamamış yolda; almış getirmiş eve.
    eskiden kalma bir de kafesi var evde..
    baygın serçeyi kafesin içine güzelce yerleştirmiş..
    yanına da az biraz su, az biraz ekmek koymuş, vurmuş kafayı yatmış....
    bizim serçe bir müddet sonra ayılmaya başlamış..
    daha tam seçemiyor ortalığı..
    hafif bulanıklık var yani...
    bi bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde...
    birden dank etmiş vaziyet:
    motorcuyu öldürmüşüz beeeee...!!!!!!