hesabın var mı? giriş yap

  • bir fenerbahçeli olarak teşekkür ettiğim açıklamadır.

    bu söylem, seviyelerine inmiyoruz demekten çok;
    -" 100 yılı aşmış dostluğumuz bulunan fenerbahçe camiasına yakışmayan bir açıklama ile karşı karşıya kaldık" cümlesiyle gerçek fenerbahçe bu değil ve beyler yakışmıyor demektir.

    -beşiktaş'ın ve yöneticilerinin camia ile bir problemi olmadığını, kişilerle problemi olduğunun göstergesidir.
    -sportif bir rekabet varsa sahada halledelim demektir.
    -kişisel probleminiz varsa da bunu, camianın arkasına saklanmadan halledin mesajıdır.
    -çocuklaşmayın, basitleşmeyin mesajıdır.
    -100 yıldan fazla tarihi olan camialar böyle yönetilmez demektir.

    tabii ki anlayana.

    ben bir fenerbahçeli olarak, beşiktaş yönetimine son dönemdeki, taraftarlar arasındaki barış ve dostluk ortamını* koruma çabalarından dolayı teşekkür ederim.

    ülke olarak, gerginlikten ve kavgalardan, ayrımcılıktan nemalanan insanlardan bir an önce kurtulmamız dileğiyle.

  • konuyu ima eden o kadar çok başlık var ki pıtırcıklı, böcekli; meramını nereye arzetmesi gerektiğini bilemiyo insan. en doğrusu açık konuşmak. (bkz: dobra)
    uygun tanım, böylesini görmedimdir.

    belli ki, bu arkadaşlar leziz bir ilişki yaşıyorlar, hatta mevzuyu evlilikle de taçlandırmışlar. (bkz: allah mesut etsin) ne güzel. keşke, bir şansları olsa da her sabah nikah memurunu kah evlerine çağırıp, kah emirgan'daki çay bahçesine davet edip aşklarını bir daha bir daha ve hatta bir daha tescil etseler. zira dışarıya yansıttıkları görüntü böyle bir ihtiyaçları olduğu doğrultusunda.

    yine bana bok yemek düşüyor gibi gözükmekle beraber, her sabah bir sürü kişinin önünde (bkz: yetmiş milyon bizi izliyor) birbirine tekrar tekrar aşk ilanında bulunan bu çift; her gün yenisi eklenen entry'lerle ilişkilerinin benim gibi dallamaların dahi ağzına sakız olmasını, sözlüğün tülin ve caner'i olmayı kabul etmiş görünüyorlar. zira bu public ortama yazılan her şey, hakları michael jackson'un olmakla beraber, fiilen artık publictir. public olan da çekilir uzatılır. ikibuçukken üç yapılır.

    insan sevdiğini göstermek ister, bunu ona bana herkese anlatmak, coşkun ruh halini patlatmak ister. ben de yapmışımdır bunu, merak eden arasın bulsun sözlükte. lakin sen bunu her sabah sadece sintaksı değişen aynı manadaki cümlelerle yaparsan derler ki "hacı baba batı yakasında değişen bir şey yok belli ki, her sabah her sabah sen bize neyi anlatıyon allaşkına?"

    kısacası, çoğunluğun algı ve normlarının dışında yürüyen bu ilişkiyi, bile isteye her allahın günü gündeme getirirsen, zaten kerameti kendinden menkul ahalinin gözüne sokarsan; o çoğunluğun içinden bununla dalga geçen de çıkar, anlamayan da çıkar, ha bir ihtimal örnek alan da olur. olmamalı ama o da olur be anam.

    bu da çuvaldız,
    sevmek suç muuu?
    kader buu mu?
    sensizrabbimcanımalsınkaderimdesenvarsın

  • 3 senedir yazar olarak içinde bulunduğum oluşum. çılgınca entry giren birisi olmadım hiçbir zaman. çoğu zaman okumayı tercih ettim. ekşi sözlük sadece yazarları ile ön plana çıksa da, aslında okuyucu çoğu zaman daha önemliydi. çünkü okuyucu olmadığı takdirde entry girmenin manası yoktu. son günlerde farkettim ki artık yazarlar hiç okumuyor, sadece yazıyor. dinlemeden dır dır eden insanlar gibi... okumuyorlar, sadece yazıyorlar.

  • bugün fransız carrefour marketinden alışveriş yaparak 100 avroya ne alabiliyoruz (bkz: satın alma gücü paritesi) inceleyelim.

    öncelikle carrefour.fr sitesine mini bir ziyaret yapıyoruz.

    sepetimiz kalem kalem aşağıdaki gibidir:

    1 litre sızma zeytinyağı: 5,99 €
    1kilo et: 18 €
    5 adet 1lt süt: 4,5 €
    1 kilo keçi peyniri: 8 €
    60'lı ultra prima bebek bezi: 14 €
    825 gram nutella: 4,5 €
    24'lü tuvalet kağıdı: 7,70 €
    1 kilo mandalin: 2 €
    1 kilo elma: 2€
    1 kilo havuç: 1 €
    2,5 kilo patates: 1,70 €
    2 kilo soğan: 2,30 €
    1 kilo tavuk: 6,70 €
    1 kilo barilla makarna: 1,79 €
    ariel 43'lü kapsül çamaşır deterjanı :13 €
    750 gram bulaşık deterjanı: 1,5 €
    5 ekmek (1 kilo) : 3 €
    6'lı litrelik tropicana portakal suyu : 10 €

    yukarısı hesaplanırsa kabaca 108 avroluk bir fatura ile karşılaşıyoruz. fransa'da asgari ücretin ortalama 1500 avro olduğunu biliyoruz. bu alışveriş sepeti bize maaşın 15'te 1'ine neler alabiliyoruz onu gösteriyor.

    peki bu sepeti türkiye'de ele alalım bakalım ne olacak: yine carrefour'a gidelim fakat türk versiyonuna.

    1 litre sızma zeytinyağı: 86 tl
    1kilo et: 100 tl
    5 adet 1lt süt: (kampanya varmış): 50tl
    1 kilo peynir: 85 tl
    60'lı ultra prima bebek bezi: 181 tl
    825 gram nutella( 2 kavanoz 400'er gram): 45 tl
    24'lü tuvalet kağıdı: 90 tl
    1 kilo mandalina: 10 tl
    1 kilo elma: 10 tl
    1 kilo havuç: 4 tl
    2,5 kilo patates: 25 tl
    2 kilo soğan: 5 tl
    1 kilo tavuk: 30 tl
    1 kilo barilla makarna: 20 tl
    ariel 43'lü kapsül çamaşır deterjanı :200 tl
    750 gram bulaşık deterjanı: 10 tl
    5 ekmek (1 kilo) : 15 tl
    6'lı litrelik tropicana portakal suyu : 45 tl

    toplamda 1010 tl'ye ulaşıyoruz. asgari ücret alan kalpten gitmesin de napsın. açız ama yine de ah parti gızım diyenler çıkacaktır elbet. sözümüz onlara değil gerçi, beyin ölümü gerçekleşmiş faniler meclis dışına.

    türkiye'de asgari ücret 4250 tl olduğu bilindiğine göre birileri çok fena yalan söylüyor. fransa'da sepet görüldüğü üzere 100 avroya neler alıyor türkiye'de hemen hemen aynı ürünler ne kadara alınıyor. 750 avroya sepetin zor dolduğunu iddia edenlere duyurulur.

    edit 1: bir yazar carrefour'un aslında fransa için bile pahalı bir yer olduğu bilgisini vererek şu fiyatları gönderdi: 5kg soğan 2.90€. kıyma kilo 7€, antrekot 18€.

    edit 2:öncelikle özelden yazarak eklemeler yapmamı sağlamış arkadaşlara teşekkürler. yukarıda hem türkiye'de hem de fransa'da zincir olan iki marketi kıyaslamak istediğim için carrefour örneğinden yola çıktım. fakat görüyorum ki carrefour 'dan değil de bizdeki şok versiyonlu başka örneklerle yola çıksak belki bu sepet 70-80 avro düzeyine kadar gerileyecekti. fakat türkiye'de carrefour nispeten ucuz marketler seviyesinde olduğundan yine de asgari maaş alan kişinin maaşının neredeyse 4'te 1'i tek market alışverişinde buharlaşacaktır.

    edit 3: asgari ücretin fransa'da bu yıl %0,9 artışla 1600 avro seviyesine geldiği iletildi.

    edit 4: bir yazarın özelden hatırlatmasıyla şu bilginin de eklenmesi gerekiyor. asgari ücretli çalışanların tüm iş gücündeki oranı fransa'da 2018 istatistiklerine göre %11 dolaylarında. görsel ayrıca: eurostat

    buna paralel türkiye bu oranda avrupa'da birinci ve oranın %40 civarında olduğu biliniyor. euronews

  • izmir'in ilçelerinden birine gitmiştim iş için, belediye binasında hesap işleri odasını arıyorum, baktım küçük bir odada bir kadın oturuyor, daldım odaya ve sordum kadına, kadın aniden panikle dışarı attı beni. meğer belediyenin hoparlörlerinden anons yapacakmış kadın, bütün ilçe benim "hesap işleri ne tarafta acabağağağğ" sesimle çınladı. ulusa seslendim lan resmen, keşke anlamlı bir şeyler söyleyebilseydim.

  • bir tarafta beylikduzu'nu traktorle yararak dere yapmayi vaat eden ak partisi, diger tarafta guneydogu anadolu bolgesine 3 milyon nufuslu bir endustri sehri kurmayi vaat eden chp.

    evlatlarinin gelecegeni kurtarmak bu milletin elinde, ya kendilerini de bizi de yakacaklar ya da birlikte bu bok cukurundan cikacagiz. hayirlisi olsun.

  • bir kız, başka bir kıza (erkek arkadaşı ile birlikte) işkence yapıyor ve erkek arkadaşının o kıza "külodunu indir" demesini normal karşılıyor. inşallah o erkekle evlenirsin sana edebileceğim en büyük beddua bu olur.

    edit: mağdur kız 15 yaşında, fail olan kız 17 yaşındaymış. videoyu çeken şahıs ise 30 yaşındaymış. evet 30 yaşında evli-çocuklu bir adamın 15 yaşında bir çocuğa "külodunu indir" dediği bir video izledik. senin ben sıfatını s... her iddiasına varım ki bu olayı kurgulayan ve böylesine çirkinleşmesine neden olan da bu pedofili sapıktır.

    edit2: mağdur kızın da kendisine bunu yapanlardan pek bir farkı olmadığına dair ikinci haber. anlaşılan şu olaylardaki tek mağdur insanlar bizleriz. böyleleriyle aynı toplumda yaşamak zorundayız. çocuklarımız onlarla aynı kaldırımda yürümek zorunda ve hatta belki aynı okula gitmek zorunda. yine de o 30 yaşındaki sapığın bu olaylardaki rolü diğer hepsinden farklı. hadi bu ikisi hala kanun önünde çocuk sayılır, sana ne oluyor? zaten boşanacaksın ve çocuklarını bir daha göremeyeceksin (yani umarım) yine de bir yerde karşılaşacak olsan nasıl bakacaksın yüzlerine? nasıl bir adamsın lan sen? bu çocuklarla yakınlaşırken onların yetim-öksüz olmasından faydalanıyorsun değil mi? allah senin belanı versin.

  • 12 numaraorg'un uefa'ya şikayet edeceği, beşiktaşlıların da savcılığa taşıyabileceği vahim olay.

  • bir oldu iki oldu içimde biriktirirken üçüncüyü de görünce artık buralara bir yerlere not düşülmesi gerektiğini düşünüyorum. belki okuyan birilerinin hayatına etki eder.

    kişi 1 : 33 yaşında. bir kuzenimin nişanı için çekilecek fotoğraflarda o da yer almak istiyor. fotoğrafçı da ortaya güzel bir şeyler çıksın diye uğraşıyor.. bana bütün gün fotoğrafçı adamın devamlı onunla ilgilendiğini, türlü kaprislerine boyun eğdiğini ballandıra ballandıra anlatıyor. fotoğrafçı adam tabi ki ona gün boyu ''yürümüş'' kibar davranmasının başka bir açıklaması olabilir miymiş. zaten burun estetiği yaptırdığı günden beri kısmetleri çoğalmış. beynim türlü sorular düşünmekteyken ağzımdan çıkan şey ''hmmm, olur öyle'' oluyor.

    kişi 2 : arkadaşım. 25 yaşında. bir okulda öğretmenlik yapıyor. müdür yardımcısının devamlı onunla ilgilendiğini, yardım ettiğini, işini kolaylaştırdığını anlatıyor bana. zaten yapması gerekenler bunlar değil mi diye düşünüyorum içimden, o devam ediyor. resmen ''yürüyor''muş ona. sabah günaydın demeler gülümsemeler filan neler oluyor öyle. hemen sosyal medya arama taramaları yapılıyor ama o da ne adam evli ve daha minicik bir çocuğu var çok da mutlu görünüyor. e peki bu adam neden o zaman iyi dersler hoca hanım dedi ki ? bir terslik var. kızımızın duygularıyla oynandı.

    kişi 3 : arkadaşımın arkadaşı. 26 yaşında. yakışıklı garsonun neden onun sandalyesinin yanından daha sık geçtiğini sorguluyor, ''başka bir isteğiniz var mı'' sorusunun 3 saatlik oturduğu yerden kalkmama sonucu sorulduğunu düşünemiyor ve bunu ilgi göstermek olarak yorumlayıp arkadaşıma ve bana dünyanın en ciddi konusuymuş gibi anlatabiliyor.

    aslında düşündükçe aklıma başka başka olaylar da geldi fakat aşağı yukarı hepsi bu tür şeyler.
    lütfen bazı erkeklerin sadece ama sadece iyi bir insan olabileceğini unutmayın.
    herkes size ''yürümüyor''
    centilmen olan insanlar var.yapmayın etmeyin. arkanızdan güldürmeyin.
    sadece gülmüyorum, üzülüyorum da.

    debe editi : (bkz: oyuncaklar otostopta)

  • otobüsten inmek için düğmeye geç basanlara, otobüs şoföründen geliyor;

    - iki günde 3g'yi öğrendiniz, bir otomatik kapıyı yıllardır öğrenemediniz!