ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
aşk-ı memnu
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: allah yoksa neden kettle su kaynatabiliyor
1. şüphesiz ki allah vardır.
2. atatürk olmasa nah kaynatırdın
3. allahın varlığına kanıtsın lan ap açık
4. olm bazı kapılar kendiliğinden açılıyor lan
5. kettle nin ne olduğunu çöziyim sana dönücem
6. nasıl yani ne alakası var ki allah ile kettleda su kaynatmanın? gerçekten anlayamadım azizim
7. @6 çünkü kalp gözün açık değil.
8. @6 gözüne perde inmiş senin.. allah ıslah etsin
9. @6 şirk koşma lan
10. @6 harama çok mu baktın lan?
1987 kar tatili
-
o vakitler inönü stadı bakımda olduğu için beşiktaş maçlarını ali sami yen'de oynuyordu. o karda bata çıka mecidiyeköy'e gittik. maçın erteleneceğini tahmin ediyorduk tabii ama "ya ertelenmezse" diyerekten yola çıkmaktan geri durmamıştık. neyse o çetin koşullarda mecidiyeköy'e ulaştık ve tabii maç ertelendi. geri döndük. maç sonra izmir'e alındı, dinamo kiev beşiktaş'a 5 tane salladı. sevmem ben o kar tatilini.
norveç'in 8 bin suriyeli alma kararı
-
bizi alın lan suriyeliler de buraya gelsin.
900 kişiye 1 doktor 800 kişiye 1 atatürk heykeli
-
893 kişiye 1 cami olan ülkede hesaplanması saçma olan istatistiki bilgi. caminin maliyetiyle heykelinkini karşılaştırmaya hiç girmeyelim.
just kids
-
patti smith'in 60ların sonu, 70lerin başı new york'unu, robert mapplethorpe'u, chelsea hotel günlerini anlattığı, kendi seçtiği fotoğraflarla bezeli, ne aşk, ne rock, ne sanat, ne politika kitabı.
içimi bunun gibi (kadar değil) coşkun ve sersemletici duygularla dolduran çok az şey okudum daha önce. en özel sevdiklerime hediye etmek istediğim yegane şey şu aralar..
özgün adı just kids.
the queen's gambit
-
şu an 2. bölümünü izlediğim dizi. aman allah'ım!
başroldeki merve boluğur'un satranç turnuvasındaki o halleri... turnuvalara katılanlar iyi bilirler ki bu satranç zıkkımı kazandıkça zehirler insanı. tam bir ego yükselticidir. kaybedince de hele hele ezilerek kaybedince de tam bir gurur kırıcı.
gözümü ekrandan alamıyorum oyun sahnelerinde.
ilerleyen bölümlerde keyiften öleceğim herhâlde. atmosferi çok güzel dizinin ve görüyoruz ki rakibi küçümseme mevzuları hep varmış!
katıldığım bir öğretmenler arası satranç turnuvasında ilk rakibim gelmemiş, ikinci rakibim de öylesine gelmişti.
üçüncüsü beden eğitimi öğretmeni idi ve vallahi turnuvadaki tek hâtundu o da. yanında da erkek arkadaşı olduğunu tahmin ettiğim bir zibidi. oyun başladı, baktım hocamız o kadar basite alınacak gibi değil dikkat kesildim oyuna. derken tek bir hatasıyla oyunu kaybetme yoluna girdi.
zibidi başladı, " hocam bu maç berabere bitsin yenisine başlayın " falan demeye. ben maalesef falan dedikçe bu oyuna müdahale etmeye başladı ve ağzından şu sözler döküldü:
" hayatım atı çapraz sür, atın gidecek " *
lan bir kahkaha atmaya başladım az kalsın diskalifiye edilecektim.
o ana kadar erkekine ses çıkarmayan hocamız da " ya saçmalama ozan çık dışarıda bekle beni allah'ını seversen " falan diye isyan etti.
çocukluğumdan beri yüzlerce belki de binlerce karşılaşmaya çıkmış; rakibin atını, filini, kalesini, vezirini vs. oyun dışına itmişimdir, o vakit ilk defa bir satranç karşılaşmasında rakibin eşeğini saf dışı bırakmıştım.
bu da böyle bir anımdır.
facebook eskiden var olsaydı olabilecekler
-
kavimler göçü
mangeçur kağan seni davet etti. [paylaş] herkese açık etkinlik.
zaman: m.s. 356
yer: avrupa'ya doğru
oluşturan: hunlar
daha fazla bilgi: bütün kavimleri bekliyoruz. oturmaya mı geldik orta asyaya :)
[katılacağım] [belki] [hayır]
bir kadının bağımlılık yapabilecek özellikleri
-
kokusu, yuzunuze kondurdugu gulucukler, attirdigi kahkahalar, gozlerindeki isilti, her zaman sasirtacak olusu, her zaman guvenilir olusu, dans edisi, herhangi bir isi yaparken konsantre olmus hali, sizinle bulustugunda sokagin karsisindan gozlerinizi gozlerinize dikip gulumseyerek adimlarini hizlandirisi, uyanisi, yasami algilayisi, dokunusu. yes, every little thing she does is magic.
doritoslu çiğköfte dürüm
-
askerde sık sık parti yapardık. parti dediysem askeriyenin yanındaki lojmanın marketine belli saatlerde girme iznimiz vardı. oradan cipsler kolalar alıp gazinoda toplanıp yer içer eğlenirdik. o markette kiloluk çiğ köfte, lavaş falan da olurdu. haliyle partimizin starı da çiğ köfteydi. genelde de lavaş yetmezdi. tabi o zamanlar böyle doritoslu dürümler ortada yok. arkadaşlardan birisi lavaş bitince doritosun üzerine koyup yemeye kalktı. tadının harika olduğunu söylese de hepimiz iğrenir gözle izledik onu. sonra birisi daha cesaret etti. o da çok beğendi. birisi daha birisi daha derken hepimiz bu eşsiz tadı denemiştik. artık partilerimizin starı doritoslu çiğ köfte olmuştu.
zaman böyle akıp gitti biz terhis olduk. terhisten bir kaç ay sonra gördüm ki komagene bu doritoslu dürümleri listesine eklemiş. o yüzden hiçbir zaman kim olduğunu bulamadım ama bu fikri komagene'ye veren kişinin benim devrelerden birisi olduğuna eminim.
ferhan şensoy
benzinlikte külot değişiminde pompacıya yakalanmak
-
hiç de bile aklımı yitirmediğim olay. gecede 20-30 kişi gelip kilot değiştiriyor bizim benzinlikte. alıştık yani artık. kapiş!