ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kitaplıktaki hiç okunmayan kitap
-
çoğu evde bu kitap kuran-ı kerim'dir.
8 temmuz 2014 brezilya almanya maçı
-
"brezilya farkı 6 ya indirdi." bu sikko dünyada şu cümleyi de duyduk.
bir insanla ilişiği kesmek için yeter sebepler
-
aslında çok kolay hayatımdan insan çıkaramam ama şöyle oldu
çocukluk arkadaşım telefonla çok sık görüşürdük yalnızca yaz aylarında yan yana gelebilirdik. biraz patavatsızdı ama son zamanlarda iyice zıvanadan çıkmıştı.
genellikle bar çıkışı gecenin bir yarısı eve dönerken ( ya da normal bir saat eve giderken yolda köpek varsa ve etrafta kimse yoksa ) arar uykumu böler beni konuşmaya mecbur eder sonra " ben eve geldim. " deyip bir sağ ol bile demeden telefonu suratıma kapatırdı. bu bence bir insanla ilişkinizi kesmek için yeterli bir neden olabilir ama biz eski dostuz.
sürekli yalnızlıktan şikayet ediyordu ( hangimiz etmiyoruz ki ) bir gün yine aradı çok sinirliydi ve
- ya bi adam var yazıp duruyor. neyine güveniyor anlamıyorum ki. hadi sen olsan neyse de... ( burdan sonrasını pek dinlemedim. sen olsan derken ya kendini çok ciddiye aldı ya da beni çok hafife.) ( bu benim ondan biraz uzaklaşmama neden oldu.)
sonra birgün benim konuşmaya ihtiyacım oldu hep o beni esir alacak değil ya aradım. olanları anlattım ( o zaman hayatımda biri vardı benden annesine bahsetmişti annesi de ona " oğlum o boşanmış aile çocuğu onun aile kavramı olmaz." demişti ve bu beni çok üzmüştü. gerçekten çok üzüldüm yani. birine anlatmak istedim.) aldığım cevap
- hahahaha ay gerçekten öyle mi demiş ya aslında annenle babanın hiç evlenmediğini duysaydı.
( destek olmadığı gibi arkadan yaptıkları dedikoduları asılsız pis iftiralarını da ağzından kaçırmış oldu.)
resmen koyunda beslenen yılan. bence bu nedenler çok bile.
andromeda galaksisinin 1.5 milyar piksellik fotosu
hayata dair iç burkan detaylar
-
11 yaşında ölen kardeşin mezarını uzun süre sonra ziyaret edip, mezarın üzerindeki defne ağacının* ne kadar büyüdüğünü fark etmek.. dönüş yolu boyunca babayla tek kelime konuşamamak.. yol boyunca repeate alınmış halde sadece tek bir cümleyi tekrarlayıp duran iç sesi susturamamak; " aman da aman büyümüş de kocaman defne ağacı olmuş aslan kardeşim"..
takip eden günlerde aynanın önündeki defne yaprağını arada bir koklayıp, okşamak..
çok daha sonra aynı yapraktan babanın cüzdanında bulmak..
sevgili ile üniversite benzerliği
-
çift anadal yapanlara her zaman hayvan gözüyle bakılır.
cep telefonunun olmadığı zamanlardaki buluşmalar
-
sene 1997
istanbul'a yeni gitmişim.
çocukluk arkadaşım, can dostumla kadıköy postanesinin önünde saat 1'de buluşacağız.
ben avrupa yakasından iett ile geliyorum. fırtına, kar, buz. rüzgar, insanın bir kulaklarından girip diğerinden iki misli çıkıyordu. deve katarı ağır aksak ilerliyordu. hava kül ve katran kokuyordu. manzara tam benlikti. neyse dağıtmayalım konuyu.
kar, buz, trafik derken benim saat 1'de kadıköy'de olamayacağım belli oldu. başladım stresten kaşınmaya, "ya arkadaşım bekleyemez çekip giderse" diye. muhtemelen benim kar, fırtına, trafiği görüp geri döneceğimi de düşünmüş olabilirdi. ama ne olursa olsun gidecektim, geri dönmedim. saat oldu 2, daha yeni boğaz köprüsündeyiz, gıdım gıdım ilerliyor otobüs. saat oldu 2,5, sonra 3. hala varamadık amısına koduğum kadıköyü'ne. "arkadaşım şimdi çoktan gitmiştir, nasıl döneceğim bir daha aynı yolu" endişesi sardı, bitirdi beni. saat 3,5'a doğru kadıköy'de oldum, düşe kalka koşarak postaneyi buldum. "yok yok kesin gitmiştir, beklemez bu kadar saat" diyorum bir yandan. postanenin ön tarafından göremedim onu. dizlerimin bağı çözüldü. hafif diğer tarafa doğru baktığımda, karın, soğuğun ortasında tir tir beni bekleyen arkadaşımı gördüm. vazgeçip gitmemiş, it gibi titrese de beni beklemişti. koşarak sarıldım ona. garibim, 2,5-3 saate yakın beni beklemiş o soğukta.
-işte böyle buluşuluyordu.
şimdiki gibi kimse dakka başı osuruk gibi "qanka 10 dakikaya ordayım" diye birbirine mesaj atamıyordu ama insanlar bıçak gibi sertti, mertti.
üniversite not ortalamasının önemi
-
vizyonu sadece turkiyeyle kisitli olanlar icin is dunyasinda onemi yoktur evet.
yurt disinda (ozellikle abd'de) is dunyasinda iyi yerlere gelmis insanlarin cogunda asagida listeledigim okullarin master, doktora derecelerini goreceksiniz.
muhendislik bolumleri adina stanford, berkeley, mit. bu okullar 3.9, bilemedin 3.8 ortalamadan dusuk adamlari sittin sene almazlar.
mba'de onemli okullar ve girenlerin gpa ortalamalari (rahatca bir uyusuklukun uyarisiyla eklendi)
stanford: 3.66
columbia business school: 3.5
wharton: 3.7
edit: mba'da boyle gereksinim olmadigini soyleyen arkadasin uyarisi uzerine degistirilmistir.
edit2: rahatca bir uyusuklukun uyarisiyla mba okullari ve gpa ortalamalari eklendi.
7000 tl yüzünden vurulacak olmak
-
yardıma koşmamız gerekirken hakkında şakalar komiklikler yapılan konu.
"hemen hesap numarası gönder kardeşim, candan önemli mi" diyerek borcunu kapatmak isterdim ama bütün birikimimi yarın bulgaristan'dan gelecek sevgilime gönderdim :(
çatısında metallica amblemi olan apartman
-
efendim bu apartman mersin'dedir, karşı apartmanımdır. nedir, nedendir bilinmez böyle bir hareket yapmışlardır. kendi oturduğum apartmanın çatısına mgla logosu yaptırmak suretiyle misillemeyi düşünüyorum.
görsel
görsel
çok kişi nerede olduğuyla alakalı yeşillendirdi. ziyaret etmek isteyenler için kuzeykent'te, servet tazegül kapalı spor salonunun karşısı.
lan inşaatın adı da nirvana'ymış, yeni farkettim.
görsel
kendi entry'sine yabancılaşmak
-
bu aralar sık sık yaşadığım hadise. 'bi s.ktir git' diye okuduğum entrynin bana ait çıkması da doruk noktasıydı.
yaran sevgili diyalogları
-
bizzat olmasa da yaşanmıştır.
esas oğlan:- benden önce kaç kişiyle birlikte oldun canım, doğru söyle ama? (öğrenmezse ölecek zira)
hanımkızımız:- söylemem bereketi kaçar. (öyle soruya böyle cevap)