hesabın var mı? giriş yap

  • kavimler göçü

    mangeçur kağan seni davet etti. [paylaş] herkese açık etkinlik.

    zaman: m.s. 356
    yer: avrupa'ya doğru
    oluşturan: hunlar
    daha fazla bilgi: bütün kavimleri bekliyoruz. oturmaya mı geldik orta asyaya :)

    [katılacağım] [belki] [hayır]

  • eğitim çavuşu iken başımdan geçen bir diyalog:

    ilk ders...

    ben: sizi, bir üstünüz çağrıdığında önce adınızı sonra soyadınızı daha sonra da memleketinizi söyleyeceksiniz. ali veli konya gibi...bu sizin künyenizdir. anlaşıldı mı?

    askerler: anlaşıldı.

    ben: güzel. sen! buraya gel ve bir künye yap.

    asker: ali veli konya

  • avrupa'da yaşayan 7 milyon gurbetçi 'otomatik bilgi paylaşımı' anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle zor durumda kalmış. gurbetçilerin türkiye’deki banka hesap bilgileri 30 eylül itibarıyla yaşadıkları ülke idarelerine bildirilmeye başlanmış. gurbetçilerin işsizlik maaşını hatta vatandaşlığı kaybetme riski varmış.*
    zaten avrupa'da açlık ve sefalet var (!) gelsinler buraya.

  • bir deli kuyuya taş atıyor bizim koyun ekşiciler de peşinden şuku yağmuruna tutuyorlar. festivalden festivale ödülden ödüle koşan başarılı ekşiciler dünden beri önce ödül alınır sonra konuşma yapılır diye aynı şeyi papağan gibi tekrarlıyor, ödül töreni adabından* bahsediyorlar kdjfksd kimse de zahmet edip izlememiş daha öncekiler ne yaptı diye. bilin bakalım ne yapmışlar? evet birçoğu ödül almadan önce konuşup sonra ödülü almış ki öyle olmasa bile heyecandan unutabilir insan. ama yok ya organizasyon böyle olmaz en iyisini ekşiciler bilir önce ödülü alıp değerli kıymetlimiss efendimisss çok sayın tamer karadağlı hazretlerini bekletmeyecekti di mi?

    ayrıca kadından daha çok konuşanlar da oldu ama onlara böyle bir saygısızlık yapılmadı. yüksek ihtimalle kimsenin zamanını almamak için kısa süreye çok mesaj sığdırmak istedi nihal yalçın ama her şey birbirine girdi ve beceremedi. kadının söylemeye çalıştıkları işinize gelmediği için, sizin düşüncelerinize ters olduğu için ön yargılı davranıyorsunuz. aynısı başınıza gelse ne hissedersiniz diyeceğim ama empati yoksunu yıkıklar olduğunuz için gerek yok.

    bir yazar 'nihal hanımın yerinde bir erkek olsa mevzu bu kadar gündem olur muydu' diye sormuş ama belki de doğru soru 'nihal hanımın yerinde bir erkek olsa tamer karadağlı böyle davranır mıydı?' olmalı.

    başka başlıklar varken, herkes tamer karadağlı başlığında vs bunu tartışıyorken entrysi yeterli ilgiyi görmez diye yeni bir başlık açarak dikkatleri üstüne toplayan ilgi delisi yazarımızı da tebrik ediyorum, erkeğin kezbanı da böyle oluyor sanırım. umarım dediği gibi tanrı kendisini böyleleriyle karşılaştırmaz, kadınlar için olumlu bir gelişme olur.

    edit: ekleme

  • başlık: 1.000 lira maaşla işbaşı yapacak

    autocad ve solidworks'u avucunun içi gibi bilen
    ingilizce , fransızca ve japonca dillerinden en az birini konuşabilecek
    prenzentabl , diksiyonu ve fiziği düzgün makina mühendisi arayışımız mevcuttur.

    şartları sağlayan adaylar pm atabilir.

    4. vazelini bizmi getiriyoruz yoksa siz temin ediyor musunuz!

  • kedi mırlamasının nedeni henüz açıkça belirlenememiştir. kedi sahipleri, kedilerinin mutluluklarını paylaşmak için mırladıklarını iddia etse de araştırmalar bu sakinleştirici titreşimlerin bizi psikolojik olarak manipüle etmek de dahil olmak üzere çeşitli sebeplerle gerçekleşebileceğini ortaya çıkarmıştır.

    kediler nasıl mırlar?
    cevaplaması kolay bir soru gibi görünse de, kedilerin kedi olması işleri biraz zorlaştırmaktadır. karmaşık biyolojileri bilim insanları arasında farklı teoriler üzerine tartışmalara yol açmıştır. önceleri, mırıltıya sebep olanın, kedilerin kalbinin sağ tarafına bağlanan inferior vena cava adlı büyük bir damardan akan kan olduğu düşünülmüştür.

    bu "çalkantılı kan teorisi", mırıltının, kedinin gırtlağından kaynaklandığını öne süren araştırmalar ile çöp olmuştur. kedigiller, gırtlaklarının ses tellerine temas eden kısımlarını daraltabilmektedir. bu da her nefes alışverişlerinde titreşime neden olur. bilim insanlarının vardıkları sonuca göre bu titreşimleri bizler mırıltı olarak duyuyoruz.

    kediler neden mırıldar?
    şuan için buna dair kesin bir kanı bulunmamaktadır.

    bilim insanları mırıldamanın arkasındaki biyolojik süreci harekete geçiren belirli bir beyin dalgasını tanımlayabilmişlerdir ancak bunu neyin tetiklediği açık değildir. gözlemlere dayalı çalışmalar ise kedilerin farklı nedenlerle mırlayabileceğini öne sürmektedir.

    örneğin, sussex üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırma, kedinizin belirli bir ihtiyaca bağlı olarak değişik mırıltılar çıkarabileceğini bulmuştur.

    nottingham trent üniversitesi'nden kedi davranış uzmanı olan dr. lauren finka, araştırmanın, kedilerin sahiplerinden yiyecek istemeye çalışırken yaydıkları mırıltılar ile huzurlu olduklarında veya sevildikleri zaman çıkardıkları mırıltıların akustik kalitesi arasında belirgin bir fark olduğunu gösterdiğini belirtiyor.

    araştırmada ilginç bir şekilde, yemek isteme amaçlı çıkarılan mırıltılar insanlar tarafından daha acil olarak algılandığı ve daha az sevimli görüldüğü kaydedildi. bu mırlama türünün, insan bebeklerinin ağlarken ürettiği yüksek frekanslı ses bileşenlerinden içerdiği, bu mırıltıların, aç bebeklerin ağlarken çıkardıkları seslerle ortak işitsel imzalar paylaştığı görüldü.

    bu mırlama ile evcil kediler, bizlerin kendi yavrularımızı besleme içgüdülerimizi kullandığı görülüyor. "beni besle" çığlıklarının mırıltı gibi kulağa hoş gelebilecek bir içerisine gizlenmesi, evcil kedilerimizin, birçok kedi sahibinin şüphelendiği gibi şeytani zekaya sahip minik birer şeytan olduğunun kanıtıdır.

    bununla birlikte kedi mırıldanmasının yaralanma ya da stres sonucunda çıktığı, mutlu olma durumunun tam tersini de ifade edebileceği teorisi mevcuttur.

    kedilerin, sakinleşmek ya da ağrılarını hafifletmek için mırladıkları da gözlemlenmektedir. bu durumda bizden tıpkı acıktıklarında olduğu gibi yardım istedikleri anlamına gelebileceği gibi genellikle bu durumlarda vücut dilleri yalnız kalmak ve dokunulmamak istediklerini düşündürmektedir.

    kediler, etrafta insanlar olmadığında da mırlayabilirler. bu nedenle de mırlamanın çeşitli işlevlerinin ve anlamının anlaşılması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

    mırlamanın, kedilerde iyileştirici bir etki yarattığını gösteren bazı kanıtlar da bulunur. new zealand veterinary journal'da yayınlanan bir araştırma, kedi mırıltılarının (20 hz ile 150 hz arasında değişen) oluşturduğu titreşiminin kemik büyümesini teşvik edebileceğini ve yumuşak dokuyu iyileştirebileceğini gösterdi.

    sonuçlar henüz kediler üzerinde tekrarlanmasa da farelerin yaralarını iyileştirmede düşük yoğunlujlu titreşimlerin etkisi incelenmiştir. titreşimlerin neden iyileşmeye yol açtığı anlaşılamasa da bilim insanları bunların, yaralı alan çevresinde bağ dokusu ve mikroskobik damarların büyümesini desteklediği görüldü.

    kedi mırlamasının insan yaraları üzerindeki etkisini araştıran büyük ölçekli bir çalışma ise yoktur. bu yüzden, doktorunuzun açık yaranıza kedi tutmanızı önermesi pek olası değildir. şimdilik... (=^.^=)

    kaynak: science focus

  • sene 1986 istanbul - mugla seferi - pamukkale turizm

    yas 16dir, henuz yeni yeni tek basina yolculuk yapilmaktadir, otogara gelindiginde gorulen otobus zamaninda pek ender bulunan avrupa bir 302 olup (http://www.schweighofer-zoehrer.at/…es/klimabus.jpg )way be bunla gidiyom demek helal ulan nidasiyla binilir ve en on sira sofor caprazinda 4 nolu koltuga kurulunur.
    yan koltuga oturan universiteli gence selam verilmesi suretiyle yolculuk kolonya servisi ile baslar.
    otobus orjinal alman olup tiss tiss yaylanarak yol almaktadir, aksam nasilsa yolda susurlukta duracak bu, ben birsey yemeyeyim, orda ayran tost manyagi olurum dusuncesi ile birsey yenmemistir.
    susurluga varilir ama nasil yanidir? herzmankinden farkli bir konaklama tesisinde (kulubesinde) durulmustur.
    neyse ben surdan 3 tost 2 ayran gomeyim farketmez diyerek iceri girilir fakat aci gercekle karsilasilir o nefis susurluk tostundan yapilmadigi gibi mekanda sadece normal sandvic ekmegine sucuklu tost imal edilmektedir.
    hay anasini diyerek neyse abi sen ordan 2 sucuklu bir ayran ver diyerek urunler hizla tuketilir.
    gercek yol hikayesi ise simdi baslamaktadir. 16 yasindaki genc bunye bunu farketmez bile tabiy..
    yemek hadisesinden bir saat kadar sonra vucuttan once sicak hem nakabinde buz gibi bir ter bosanir. hasik.. noluyo demeye kalmadan alinda biriken sayisiz ter damlaciklari ile mide ve bogazda bir yanma bir gegirti hissi uyanir..
    evet mide bulanmaktadir. super otobusumuzun durdugu dandik mola yerindeki pis sucuklu tostlar neden olmus olmalidir, ama bu mide bulantisina "ulan gicir gicir alman 302 otobusu kusmuk manyagi yaparmiyim" dusuncesi eklenince yukselen adrenalin ve yalniz olmanin verdigi korkunc duygu alinda biriken ter damlalarinin hizla sakaklardan akmasina sebep olur.
    artik geri donulmeyecek nokta gecilmistir. mide ulan bana bu hiyarligi nasil yaparsin dercesine inatla bulanmakta, yemek borusuna eksi sular gondermektedir.
    yanda oturan universiteli gence "abi cok kotu oldum ben bi torba poset bisi bul bana" diyerek en arkaya muavinin yanina yollanir, 1 dk icinde aci gercek ogrenilir, muavin arkada sizmis ve torba yoktur.
    derin ve hizli nefes alma yontemleri ile kusmuk geciktirilmekte olsada aci sona yaklastigi icten ice hissedilmektedir artik ...
    sofor "abim iyimisin bak su isiklari goruyomusun abim orda durucaz mola vericaz az dayan" diyerek 500 m. otedeki mola yerini isaret etmekte, genc bunye ise tum otobuse rezil olmamak icin artik yanindaki sirt cantasini bosaltip onun icine comkureyim olmazsa diye dusunmektedir. ama bunu beceremez oyle ya tum elbiseleri onun cantanin icindedir.
    mola yerine yuz metre kala, bu korpe bunye bukadar eziyete dayanamaz ve exorcist filmlerine tas cikartacak bir gorsel solen ile agzindan yaklasik 2 lt/sn hizla 4 nolu koltuktan tum on camin sag bolumunu kaplayacak nitelikte bir kusmuk firlatir. sofor aci aci bakar. ve hareketin akabinde mola yerine girer. kapiyi acar merdivenlerden bir selale gibi kusmuklar akmakta ve yere damlamaktadir, kekeme muavin uyanmis olaya endike olmus ancak ruya gordugunu sanmaktadir.
    oysa hersey gercektir, yasanmistir.

    (bkz: o benim)

  • türün pek hakimi değilim onun için şahsi oynayacağım.

    batuhan karadeniz mode on

    albüm bazında düşünürsek dinlediğim en iyi rap albümü bu. çok güzel rap şarkılar dinledim daha önce. mesela bence en güzel rap şarkılarından birisi ceza ve sagopa kajmer'e ait olan neyim var ki şarkısıdır. sıralama yapsam ikiye saian'ın al sevgilim anne ol bununla ve ceza'nın annem'e şarkılarını koyarım. üçüncü sıraya da yine sagopa kajmer'den baytar'ı yerleştirdim mi benim işim tamam olur.

    ama bu kits albümü komple bi forvet gibi. beyaban var, kötü insanları tanıma senesi var, gölge haramileri var, bir kulaç daha atsam karadayım var. ne ararsan var işte. tek tek düşününce biraz zayıf gibi geliyor insana ama tüm şarkılar bir araya gelince voltron gibi oluyor.

    batuhan karadeniz mode off

    bu albümde tek bir şey eksik o da baytar şarkısı. aslında tam bu albüme gidecek cinsten bir şarkıymış.