hesabın var mı? giriş yap

  • ırak'ın kuzeyinde şehit olan 6 askerimizden piyade er yasin karaca'nın tokat'taki evini görüyorsunuz.
    görsel
    lüks villalarında keyifle oturup son model araba koleksiyonu yapan siyasetçiler vatan millet nutuğu atarken utanır mı? sanmam.
    devletin mal varlığını yeyip de şu gariban aileyi bu hale sokanlar umarım kahrolur gider.

  • yarın yüksek ihtimalle 60 günlüğüne olağanüstü hâl ilan edilecek ve bu durum mart'taki seçimlerin ertelenmesine neden olmayacak veya savaş ilanı içermeyecek. ukrayna, haklı olarak maruz kaldığı tutum karşısında tepki göstermek istiyor ancak hep söylediğim gibi rusya açıkça ülkeyi ilhak etmeye başlamadığı sürece savaş ilan edeceklerini hiç mi hiç zannetmiyorum. liseli gibi "rusya alır" veya "ukrayna ölür" demeye gerek yok; böyle bir savaş iki ülke için de felakete dönüşebilir. ukrayna şu anda varlığına yönelik ciddi bir saldırı olmadığı müddetçe rusya'ya saldırabilecek durumda değil. rusların yaptığı normalde savaş sebebidir evet ama ukrayna'nın hali ortada... donbass gitti, kırım gitti, mariupol limanını neredeyse hiç kullanamaz oldular, gemilerine ruslar el koydu... yapabilecekleri bir şey yok. bu noktada boş kahramanlık yapıp savaş ilan ederlerse hem yalnız hem de rusların insafına kalmış olacaklar. bir anlamda rusya'nın istediğini yapmış olacaklar: ukrayna'ya fütursuzca, hiçbir uluslararası tepkiden çekinmeksizin saldırabilme fırsatı vermek...

    ukrayna'nın kendi kaderini tayin edebilme isteğini anlıyorum fakat ne yazık ki ukraynalıların artık abd'nin maşası olarak bir yere varamayacaklarını, abd desteğinin bu tip kritik anlarda gelmeyeceğini anlamaları gerekiyor. bu gece savaş ilanıyla sonuçlansaydı abd en fazla yaptırım uygulayıp kınayacaktı. kimse kerç boğazı ya da azak denizi için rusya'yla nükleer savaşa dahi gidebilecek, çok ciddi kayıplara yol açabilecek bir mücadeleye girişmez. mariupol veya odessa için amerikanlar new york'u riske atmaz; öte yandan rusya için ukrayna çok önemli ve rusya, gerekirse moskova'yı dahi tehlikeye atabilir bu ülke için.

    nitekim ukrayna hükümeti de boş gazla bir yere varamayacağını anlamış olacak ki savunmaya yönelik, makul bir karar alarak "bir şey olursa hazır olalım" planını uygulamaya soktu. politik açıdan bu konuda rusya'nın yanında olsam dahi yaşananlara üzülüyorum. hepsinden önce, savaş kötü bir şey. bilgisayar oyunu değil bu, masum insanlar ölüyor. ikinci olarak, sebebi ne olursa olsun, bir ulusun böyle adeta "tokatlanıp" karşılığında diş gösterememesi can sıkıcı. bu noktada gerçekten ukraynalıların kendilerine sorması gerekiyor artık: avrupa birliği ve amerika birleşik devletleri için biz ne kadar önemliyiz? bunların gazıyla devrimden devrime koşuyor, "aslansın kaplansın!" sözleriyle kendimizden geçiyoruz da ülke olarak, ukrayna halkı olarak bizim kapasitemiz nedir?

    son olarak "şakacı" it oğlu itlere sesleniyorum: umarım anneniz, sevgiliniz, kız kardeşiniz "mülteci" olur da onları eli sikinde bekleyen sizin gibi pisliklerin eline düşer. ya da yok ulan onlar düşmesin, siz düşün. sizin köpekliğinizin, şerefsizliğinizin ceremesini kadınlar çekmesin. ayrıca, dünyanın ruslardan çektiği kadar kimseden çekmediğini söyleyen ve türkiye'nin rusya'nın eline düşmemiş olmasıyla övünen acınası varlıklar görüyorum. ülkesinin bağımsızlığını savunan birisi olarak elbette ki ülkem adına "rus yanlılığı" isteyecek değilim ama nato'nun meat shield'ı, abd'nin kuklası, siyasal islam'ın filizlendiği ülkede yaşayıp da "ruslar çok kötü, iyi ki bize bulaşmamışlar, bunlara vermemişiz vatanı!" demek ağır psikolojik sorunların işareti bence. rusya'dan çok daha "genç" olmasına rağmen emperyalizm ve katliam konusunda rusya'yı cebinden çıkaracak birilerine verdin vatanı, haberin yok.

  • erteledikleri vakit zaman ayarlı ekonomi bombaları ellerinde patlar. bilakis bu ekonomi bombalarıyla maraş yıkımını yeni hükümete bırakmak için sabırsızlanıyorlar. yani olmayacak erteleme..

    sonra belki erdoğanı değil ama bu zihniyettekileri dezenformasyon yapıp yeni hükümet başarısızmış algısı yapmaya çalışırken göreceğiz. tabi mamaları kesilince ne kadar dayanırlar bilemiyorum..

  • mecaz falan kullanıldığı yok arkadaşlar, bu insanlar gerçekten tiyatro yüzünden birbirine girdi ve boşandı.

    olayı bilmeyenler ve anımsamayanlar için özetleyeyim:

    levent kırca-oya başar tiyatrosu, oya başar yönetmenliğinde al birini vur ötekine oyununu sahneye koyuyordu. başrolünde levent kırca'nın oynadığı bu oyun, oya başar'ın ilk yönetmenlik denemesiydi (son oldu galiba).

    oyunda, adalet sisteminin çürümüşlüğü ve mahkemelerde görülen trajikomik davalar işleniyordu. meddahlık geleneğine ve kabareye selam çakmayı seven levent kırca, oyun sahnelenirken metne güncel eklemeler yapıyor, doğaçlama takılıyordu. yönetmen oya başar ise, bu eklemelerin trajikomik oyunun gülmece yönünün ağır basmasına neden olduğunu, dramatik ve eleştirel yönünü gölgelediğini düşünüyordu.

    bu iş ikisi arasında inada bindi. levent kırca "kabare böyle oynanır" diyerek doğaçlama güncel esprilere devam etti. oya başar ise oyunun ruhunun bozulmasını ve yönetmenliğine karışılmasını istemediğinden, madem öyle işte böyle diyerek, kapalı gişe oynayan oyunu kaldırdı, artık oynatmıyorum dedi.

    bunun üzerine araları açıldı. birlikte çektikleri televizyon programı olacak o kadar'ın çekimlerine oya başar gelmedi. levent kırca da "öyle mi? o zaman ben de eve gelmiyorum" dedi ve tiyatroda yatıp kalkmaya başladı. oya başar boşanma davası açtı. daha sonra arayı bulmak için hatırlı insanlar girdi devreye, araları tam düzelecekken yine oyun yüzünden bozuldu. levent kırca, bu konuda tiyatronun ve olacak o kadar'ın daimi kadrosundan fatma murat ve ebru kural'ı rollerini beğenmedikleri için laf taşımakla ve oya başar'ı kendisine karşı kışkırtmakla suçladı ve onları kadrodan attı. oya başar da arkadaşlarına yapılan bu muameleyi kabullenemedi ve yolları tümden ayırdılar.

    daha öncesinde levent kırca'nın girdiği tırışkadan açlık grevi falan var da onlara giremeyeceğim.

    özetin özeti: oya başar tiyatroda ilk yönetmenlik denemesinde, sahnede levent kırca'ya bir türlü söz geçiremedi. yönetmenliği ve otoritesi sayılmayınca, oyunu sahneden kaldırdı. dışarıdan anlaşıldığı kadarıyla naz yapıyordu. ama levent kırca bunu anlayamamış olsa gerek ki, evi terk etti. naza karşı naza çekti kendini. ikisi de gurur yaptılar ve bir oyun yüzünden pisi pisine boşandılar. şaka gibi ama gerçek. inatçı keçiler!

  • 17 aralık 2014 morrissey istanbul konseri nedeni ile günlerce döndüre döndüre dinledim bu albümü dinledikçe daha çok sevdim daha çok bağlandım daha çok beğendim siz de öyle yapın değerini anlayacaksınız.

    plak şirketi ile olan anlaşmazlık nedeni ile pek ortalıkta gözükmeyen hatta içindeki çok başarılı parçalara hala klip çekilmeyen bir albümdür aynı zamanda...

  • 60 (yazıyla altmış) yaşındaki, üstelik ciddi bir hastalık atlatmış bir kadının makyajsız olarak çirkin göründüğünden yakınan ergenlerce, ergen ergen yerilen muhteşem kadın.

    sadece son on yılına yetişebilmiş ergenlerceyse sesinin çirkin olduğundan dem vurulan muhteşem ses.

    42 yaşındaykenki bir klibi

    çarpılırsınız... taş olursunuz... uyarayım.

    edit: link düzeltildi.

  • takıma geldiğinde zımba gibi olan mostafa mohamed'i 5-6 hafta sonra canlı cesede çevirdi. aylarca fatih terim idmanı denen pespayelikten uzak olan diagne'nin dün takım arkadaşlarına göre ne kadar diri olduğuna bakılarak bile kalitesi anlaşılabilir.

    diagne ve onyekuru'ya bakarak bu idmanın ne bok olduğu çok net görülebilir aslında. 2-3 kez kiralık giden/gelen bu oyuncular galatasaray'a geldiğinde zımba gibi oluyorlar, 2-3 ayda azalarak bitiyorlar. gidip düzeliyorlar, bir sonraki gelişlerinde yine zımba gibi başlıyor, terim idmanı yedikçe çöküyorlar.

  • varlığından emin olmadığım bir platformun açıklaması.

    apple bu işe girsin bizim millet para verir, taksit yaptırır yine takar o çipi.

    "ilk buluşmada çipli kolu masaya koymak"