hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • bu da yeni moda oldu
    sabah sik sok kafeden kahvemı alıyorum
    çükübikte yemeğimi yiyorum
    aa bak ofisimde etkinlik var at siki koleksiyonuna bakin
    ay yoruldum, fikıboka binip eve gideyim.

  • burak yılmaz, arda turan, umut evirgen, oğuzhan koç, ibrahim büyükak. olayın kadrosuna bak amk, sıfır bir bölümü gibi. tüm apaçiler, yandaşlar toplanmış.

    gelen yogun mesajlar üzerine ekleme: +1 murat dalkılıç.

  • "justin bieber a laf atan şerefsizler ben hayatımı ona borçluyum.
    9 mart 2009 yılında bir kaza geçirdim. teleferikten düştüm.
    altı ay boyunca komada kaldım.

    bir gün bakıcı hemşirem radyoyu açtı. justin bieber çalıyordu.
    hemen yataktan kalktım ve radyoyu kapattım."

  • maçın kader anı arda'nın topu kaptırdığında ter stegen'in orta sahada kurtarması. arda'daki bal arı maya'da yok. doğduğunda kıçına reçel mi sürdüler bal mı artık nedir bilemedim.

  • annenin cep telefonu- sdhkjsdhkahlksdhakl
    lae- anne bisi mi demek istiyorsun?
    annenin cep telefonu- ben baban, nasil annen taklidi yapiyorum ama hahahahah
    lae- ?!?!?!?!

  • alman bilim kadını elisabeth noelle neumann tarafından ortaya atılan bir kuram.

    kabaca, kişisel görüşünüzün başkalarının ne düşündüğüne bağlı olduğunu savunuyor. bunu savunurken de adım adım varsayımlar yapıyor:

    öncelikle insanlar bir görüşü benimsemede yalnız olduğunu düşünüyorsa bunu açık olarak dile getirmekten kaçınır, ama bu görüşlerinin paylaşıldığını, destek göreceğini düşünüyorsa çevresindekilerle konuşur. tereddütle attığınız bir tweet'e rt/fav gelince onu diğer ortamlarda dile getirmekten çekinmezsiniz örneğin.

    peki bir görüşün toplumda ne kadar geçerli olduğunu nasıl saptarsınız? kitle iletişim araçlarıyla. medyada çok yer alan bir görüş kabul alır, medyada yer almayan görüş dışlanır gibi bir düşünce oluşmakta.

    kitle iletişim araçlarına baktınız, hepsi aynı kanıları dile getirme eğiliminde. cümlelerini de hep toplumun hepsi aynı kanıdaymış gibi kuruyor. çoğu zaman öyle olmasa bile.

    böyle olunca insan toplumdan ve bulunduğu çevreden dışlanma korkusuyla görüşünü savunmuyor. savunmayınca suskun kalıyor, dolayısıyla o görüş daha az yaygın ve geçerli sayılıyor. ve işte suskunluk sarmalı oluşuyor.

    yani savunduğun görüşü dile getirmede daha az istekli olmanın sebebi bu görüşün medyada/çevrende dile getirilmemesi, ama zaten medyada/çevrende dile getirilmemesinin sebebi de senin o görüşü dile getirmemeyerek bu sarmalı güçlendirenlerden biri olman.

    bu olayı açıklayan bilimsel makalelerde çok bahsedilen bir deney var: asch'in sosyal etki deneyi.

    deneyde üç değişik boyda çizgi var. deneklere hangisinin onlara ayrı örnek olarak gösterilen dördüncü çizginin uzunluğuna yakın olduğu soruluyor. ve doğru cevabın hangi çizgi olduğu çok açık biçimde belli. bir de deneklerin arasında araştırmacıların denek rolü yapan yardımcıları var. bu yardımcılar deneklerden önce art arda yanlış cevap veriyorlar. sonuç ne oluyor? kendisine sıra gelene kadar yanlış cevabı veren yardımcıları dinleyen denek, gerçeğe aykırı olduğunu çok açıkça bilmesine rağmen yanlış olan cevabı veriyor. deneyin sonucunda her üç denekten birinin doğru cevabı bile bile yanlış cevabı verdiği görülüyor.

    bu şu demek: insan doğru bildiği bir şeyin tersini iddia eden bir grupla karşılaştığında onlara uyum sağlıyor. çoğu insan çok da umrunda olmayan, önemsiz bir konuda çoğunluğun yanlış olduğundan şüphe edemeyeceği görüşüne katılıyor. neumann'a göre sebebi de dışlanma korkusu.

    aynı şekilde, birtakım "yanlış" fikirlerin bundan uzun yıllar önce toplumda nasıl bu kadar baskın olabildiğine şaşırdığınız olmuştur. sebebi suskunluk sarmalı.

    suskunluk sarmalından kurtulmanın yolu da bu dışlanma korkusunu yenebilmek. çünkü toplumu değiştirmek dışlanmayı göze alarak fikirlerini dile getirebilen bireylerle mümkün olacak.

  • yüzde 51 yerli ve yüzde 51 milli araç. yavaş yavaş kendileri de kabul etmeye başladı bu gerçeği. togg, türkiye'de montajı yapılan fiat ve renault kadar yerli ve milli olacak o zaman.

    lastik yerli, döşemeler yerli, karoser yerli ama motor ve elektronik aksamları yabancı bir araca yerli ve milli denir mi?
    evet denir, akp döneminde her şey mümkündür.

    edit: elektrikli olunca motor değil diyen salakları görüyoruz başlıkta, bir de mesaj atıyor ağzı bozuk sığır. lan sen git aya yapılacak otobanı güzelle, herkesi de kendin gibi sığır sanma.

  • kıyamet tarihi değil. çünkü biliyorum. 25 senelik uzman saatli maarif takvimi kullanıcısı olarak biliyorum. hayır yani mayalar biliyor da, koskoca maarif bilmiyor mu? olsa yazardı. ama ne yazıyor? biber dolması, düğün çorbası, yoğurt yazıyor. kıyamet yazmıyor. erkek için hasan, kız için ayşe yazıyor.
    evlatlarımız için isim düşünen, akşam yemeğimiz için menüyü bile hazırlayan bu on numara takvim, kıyameti yazmayacak da neyi yazacak allah aşkına. lakin yok. kıyamet yok.
    mayalar da o uyduruk takvimi kullanacaklarına, diyanetten onaylı imsakiyeli bu efsane takvimi kullansalardı hiç karışıklık olmayacaktı. millet galeyana gelmeyecekti böyle. neyse artık olmuş bi kere. ama sanıyorum ki, aydınlandınız artık.

    ayrıca imsak 05.46.