hesabın var mı? giriş yap

  • sedat peker’in iddialarıyla çalkalanması gereken bir içişleri bakanlığı varken gülşen’i hukuksuzca tutuklayan yargıya rağmen “yok kılıçdar aday olursa oy vermem, yok imamoğlu oyumu alamaz” gibi şımarıklıklarıyla artık yoran muhalif güruhtur.

    siyasal islamdan kurtulmak için, şeriat düzeninden önce son çıkışta bu şımarıklığı artık saçma bulmamız lazım.

    her gün yeni bir rezalet, her gün yeni zamlar, her gün yeni hukuksuzluklar gırla önümüze düşerken şuna oy vermem, o çıkarsa oyum reise demek; bu zehir altında eriyip gitmenin size müstehak olmasıdır.

  • ankara'da bi gece sarhoşken belediyenin önündeki fıskıyeyi kırmıştım yanlışlıkla. sonradan çok tantanası olmuş diye duymuştum.

  • geleceğimiz olan gençlerimizin bayramıdır.
    dileğimiz odur ki; türkiye gençliği bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki yıllarda da, kendisine armağan olan bayramı kendisine yakışan şekilde coşkuyla ve atatürk'ün kendilerine olan inanç ve beklentilerinin farkında olarak kutlar ve dahisi bu inanç ve beklentiler doğrultusunda varlıklarını sürdürürler.

  • cevabi belli olan sorudur. 15 yildir tek bir siyasi rakibinin karsina cikmaya cesaret edemeyenler simdi de cesaret edemeyecektir.

    bunun yerine, patronlara santaj yaparak ele gecirdikleri medya'da karsilarina 3-4 tosuncuk alip ellerine de soracaklari sorulari vereceklerdir.

  • hero's jourey amerikalı akademisyen joseph campbell tarafından ortaya atılmış bir teoridir. drama, hikaye anlatımı, efsane, dini ayin ve psikolojik gelişim konularında kullanılan bir teoridir. "kahraman" olarak bilinen başrol oyuncusunun arketip tipik macerasını anlatmayı, açıklamayı hedef edinmişdir.

    sonraları christopher vogler bunu sinemaya uyarlamıştır. aslen 17 aşamalı olan model, vogler'in düzenlemesi ile 12 maddelik bir hale gelmiştir ve aşağıdaki gibidir:

    aşamaları şu şekildedir.
    1. sıradan dünya
    kahramanımızın sıradan yaşadığı günleri gösterir. monoton sıkıcı bir hayat

    2. maceraya çağrı
    beklenmeyen bir olay gelişir ve kahramana çok acil ihtiyaç duyulur

    3. çağrının reddi
    kahraman ihtiyaç anında gelen çağrıyı bireysel sebepler ile reddeder

    4.mentor desteği
    bir mentor, bilge ya da bilgiç tarafından kahramana bir destek verilir

    5. macera eşiği
    kahramanı maceraya iten bir şey gerçekleşir ve kahraman fikrini değiştirip bilinmeyene doğru yol alır, maceraya dalar

    6. testler, müttefikler ve düşmanlar
    oluşan beklenmeyen durumun çözümü için çözüm yolları aranız, müttefikler toplanır, düşmanlar belirlenir

    7. yaklaşım
    kahraman ve bir araya gelen müttefikler bir plan yapar ve her şeyin normale dönmesi için çalışmalara başlanır

    8. deneme
    maceranın tam ortasında, ya da hikayenin tam ortasında kahramanın her zaman yapmaktan korktuğu bir olay olur ve kahramanımız bu korkusunu yener, kendi kendisine meydan okur ya da bir şeyini feda etmek zorunda kalır

    9. ödül
    ölümle yüzleşen kahramanımız başarılı olarak maceranın ödülünü alır. dünyayı ya da kurtarılması gereken her neyse onu kurtarır

    10. dönüş yolu
    bir çok hikayenin bu kısmında maceradan maceraya atlayan kahramanımız burada ödülünü almış bir şekilde eve yani hikayenin başladığı yere dönüş yapar; bazı hikayelerde de mutsuz son olur ve yine eksik bir şekilde eve dönülür

    11. diriliş
    her şeyin bittiği eve dönüşün gerçekleştiği düşünülen anda kahramanın bir şeyleri daha feda etmesi durumu; annesi, sevgilisi falan gibi değer verdiği bir figürü kaybeder ve bu olay sonunda iç dünyasında bir diriliş olur; bilgeliğe bürünülür ya da hayatın, sevginin, bir arada olmanın önemine vurgu yapılır

    12. iksir ile eve dönüş
    eve dönülür ve beklenmedik bir iksir ile düzeni bozulan sıradan dünya tekrar eski haline getirilir, bir çok hikayede normal haline dönen sıradan dünya daha iyi bir yer haline gelmiştir.

    kahramanın yolculuğu isimli paradigmaların hepsini şu kanalda farklı videolarda anlattım
    burada vogler, campbell, leeming ve cousineau'nun paradigmalarının farklarını da bulabilirsiniz.

    edit: linkler güncellendi / video linki eklendi / vogler, campbell, leeming ve cousineau farkı hakkında kısa bilgi eklendi.

  • 40 yıllık kedi izleyicisiyim, 1 milyon kedi videosu izlemişimdir bunun kadar ilgincini görmedim ahahasdohaskld

  • belgesel yapımcıları, vahşi doğa fotoğrafçılarında böyle bir "yanlış tanı" rahatsızlığı var.
    adam, gördüğünü sıfatlandıramıyor lan.

    110 kilo ağırlığındaki sumatra kaplanını fotoğraflamak için iki hafta pusuda bekliyor, hayvan ormanın derinliklerinden gelirken iki saniyeliğine kameraya yakalanıyor.
    "sumatra kaplanları... kedi ailesinin utangaç üyeleri. kameralarla araları pek iyi değildir" diyebiliyor.
    utangaçlığından adam yiyecek hale gelmiş öyleyse. bak bi gözlerine! utangaç bir bakış mı, yoksa "taallukatınızı " bakışı mı bu?
    http://farm4.static.flickr.com/…5469_7968467bb8.jpg

    üç gündür ininden çıkmamış, kış uykusuna hazırlanan aç boz ayıyı, isim takıp sempatikleştiriyorlar:
    "lisa, utangaç bir anne. yavrularına kış bastırmadan yiyecek bulması gerek. lisa bu nedenle son zamanlarda biraz sinirli."

    son günlerde biraz kızgın, utangaç lisa'ya bak:
    https://fitcoupleusaf.files.wordpress.com/…rowl.jpg

    adama dilini yutturuyor mahcup duruşuyla.

  • bugun bir kebapcıdan duydugum soz. yolsuzluk bu kadar sefilce ve salakca savunulamaz herhalde.
    sonra devam ediyor:" demirel, ozal, mesut yılmaz, ciller... hepsi yediler sanki onlar yemedi mi abi?"

    iyi de onları da siz sectiniz zaten be abim...

    ecevit yedi diyebiliyor musun??

  • eğer bugün öğrenciye verilen yemek 15-20 lira değilse, zamanında 1.5 lira da para mı lan demeyip tepki gösteren öğrenciler sayesindedir.

    bugün 2.5 lira para mı denir.
    yarın 5 lira olur, o da para değildir.
    öbür sene 7.5 lira olur, olsun gene de dışarıdan ucuzdur.
    diğer sene 10 lira olur, dışarıda da 10 liralık yemek satan yerler vardır ama ne idüğü belli değildir.
    diğer sene 15 lira olur, 15 lirası olmayana adam mı denir denir.
    öteki sene 25 lira olur beğenmeyen yemesin denir.

    ucunu sokturursan kökünü de sokarlar hacu, en baştan hiç sokturmamak lazım.

  • 1683-1699 yillari arasinda suren, gavurlarin buyuk turk savaslari dedigi serinin en fantastik savasi.

    1687'de ikinci mohac savasinda ezilen ve hemen akabinde 1688'de belgradi kaybeden osmanli, 1690 yilina geldiginde toparlanmis, belgrad'i geri almis ve moral kazanmistir. 1697'e kadar kucuk catismalarla ve sinir savaslariyla suren savasin sonu hala belirsizdir.

    burada sahneye avusturya ordusu basindaki prens eugene (bkz: eugene of savoy) cikar. aldigi istihbaratla padisahin ordusu basinda oldugunu ogrenir, tum gucunu toplar, yaklasik 55000 kisilik orduyla osmanliyla savasmaya calisir ama osmanli hep acik savastan kacinir. eylül gibi szeged kalesini almak isteyen padisah, cafer pasa'nin dusman tarafindan yakalanmasi uzerine kusatmadan vazgecer, temesvar'daki kis karargahina cekilmek uzere harekete gecer. prens eugene bunu ogrenir.

    11 eylul 1697'de yaklasik 80000 kisilik osmanli ordusu nehri gecmeye calisirken avusturya imparatorluk ordusu saldirir. tarihte -geciyorum osmanli-avusturya tarihini, tum tarihte- olabilecek en buyuk kiyimlardan biri yasanir. avusturya topculari direk osmanli askeri uzerine ates acar, daracik alanda sikisan ordu atlilar tarafindan kesilir. sonucta avusturya ordusu 450 kisi kaybeder, turk tarafi 30000 kisi kaybeder. padisahin tum haremi, devlet hazinesi, osmanli sancagi, osmanli ordusunun elindeki 90 top....vs. yani donumuz dahi avusturya tarafindan ele gecirilir. bassiz kalan balkanlarda avusturya ordusu butun bosnaya hukmeder, saraybosnayi yakar yikar, biz de bakariz.

    1699'da karlofca imzalanir.

    prens eugene'nin turklerle alip veremedigi burda bitmez aslinda, 1711 prut anlasmasi ve 1715'te moranin ele gecirilmesi sonra gaza gelen osmanli, avusturya'ya savas ilan eder. prens eugene 1716 petrovardin savasinda osmanli'yi fena yener. hatta savasta ordunun basindaki silahdar damat ali pasa bile oldurulur. ustune osmanli'nin balkanlardaki en buyuk kalelerinden temesvar gider 1716'da, 1718'de belgrad gider. osmanli baris ister, pasarofca imzalanir, osmanli tuna'nin guneyine kadar cekilir.