ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
pasaportların artık 38 sayfa olması
-
eskiden 60 sayfa olarak basılan pasaportlar artık yeni pasaportlarda 38 sayfa olarak basılıyor. ya pasaport sayfasından da kısmazsın be arkadaş. ne olacak diyebilirsiniz fakat 10 yıllık pasaport için 38 sayfa çok yetersizdir. sürekli iş için yurtdışına seyahat eden biriyseniz, giriş çıkış damgaları, vizeler kısa sürede sayfaları tüketirsiniz. işin ilginç tarafı sayfalarınız bittiğinde ve yeniden pasaport almak istediğinizde asıl kabus orada başlıyor. öncelikle sistem pasaportunuzun süresi dolmadığı için randevu vermiyor ve direk nüfus müdürlüğüne sizi yönlendiriyor. oradaki memur böyle bir hizmetimiz yok yeni pasaport alamazsınız diyor. oradan soluğu nüfus müdürünün odasında alıyorsunuz ve ona dakikalarca dil döküyorsunuz, yok neden seyahat ediyormuşum, yok gerçekten gereklimiymiş. lan sana ne ben hakkım olan pasaportu istiyorum aq. o da gönlünden koparsa a4 kağıdı bağışlamanız sureti ile size yeşil ışık yakıyor. işim için kullanmam gereken bu pasaport, sayfa sayılarının 38e düşmesi ile daha çok başıma bela olacak sözlük.
çok sevdiğini belli etmek
-
"bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirirseniz, ilk vazgeçeceği insan siz olursunuz"
sigmund freud
kayseri'de mezara saldırmak için bekleyenler
-
biz bu tipleri neden yabancılara satılan kurumlarımızın nöbetini tutarken göremiyoruz? ya da rant için sit alanlarının talanına karşı nöbette? biz bu insanları neden geçinemediği için kendini yakan adamın ya da ısınamadığı için kendisini asan annenin yanında göremiyoruz ? biz bu vatan aşıklarını neden bu bizim savaşımız değil mehmetçik neden orada dediğimizde göremiyoruz ? olmadıkları o kadar çok yer var ki saymakla bitmez ama oldukları yerler hiç değişmiyor.
biz bu insanları neden sadece ayrıştırmada , öfkede, suçta görüyoruz?
insanlık suçu işlemek için elinde tuttuğun benim de bayrağım hasta ruhlu eylemlerinize alet edebileceğiniz bir tür kalkan değil.
o sol bek türkiye
-
hala neden organize edilmedigini anlayamadigim, yillardir kanayan yaramiza bir nebze olsun dur diyecek yarisma.
"x evet'le ugurluyoruz" formatinda olacak; 1 evet alan bir ust tura gececek.(durum cok vahim beyler)
juri uyeleri icin aklimda olan isimler; sergen yalcin, ibrahim uzulmez ve hakan balta. zaten sergen her yarismaciya "bunda ozel bir yetenek yok yani annatabiliyo muyum? bunlar cok basit seyler" diyecegi icin deliden ya da balta'dan alinacak bir evet tur getirecek.
programda her juri uyesinin paralelinde sirasiyla; top sektirme, ters ayakla orta acamama ve ters kanattan gelen topu tac cizgisinde bekleyip seken topun taca cikmasina engel olamama kategorileri olacak.
yapimcilara sesleniyorum. acun'un aklina gelmez zira yabanci ulkelerde bu format yok. biri el atsin su ise. memleket meselesi.
fener için opera
-
bi opera sanatçısı olarak çok kınadığım çalışmaaarraaaağımı ye fener...
psyduck'ın depresyon ile imtihanı
sayısal loto'daki inanılmaz tesadüf
-
yıldırımcığım bu kadar yapma çok dikkat çekiyor.
the iron giant
-
1999 tarihli brad bird yapımı bir çizgi film. senaryosu ted hughes'in 1968de yazdığı the iron man kitabına dayanır. devasa boyutlarda bir metal robot dünyaya düşer ve 1950lerin amerikasında küçük bir kasabada devreye hükümetin ve askerlerin girmesine yol açacak sorunlar yaratır. tabii bu sırada küçük bir çocukla (bkz: hogarth hughes) arkadaşlık kurmayı da ihmal etmez.
tipik bir e.t. klonu olarak başlayan film disney animasyonlarında görmeye pek alışık olmadığımız sahneler ile insana apayrı bir tat vermeye başlar. hogarth ormanda koşarken bir dala takılır ve düşer. düşen herhangi bir disney kahramanı olsaydı muhtemelen başının etrafında kuşlar ötmeye başlamıştı bile. fakat hogarth yavaşça dogrulur ve evet burnu kanamaktadır.
iron giant soğuk savaş dönemini, silahlanmayı ve amerikalıların tipik uzaylı korkusunu temeline oturtan çok başarılı bir animasyon.
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
dominos'a verilen siparişe iliştirilen not :
"mümkünse 30 dk yı geçsin...fazla paramız yok da :)"
garip giyimi ile metrobüste şeytanı andıran kız
-
abi yazıklar olsun şu ekonominin geldiği hale bak. demonik varlıklar bile toplu taşımayla sehayat ediyor. şeytanlık bile zorlaşmış memlekette.
macey duff'ın vücut kıllarını aldırmayı bırakması
-
gözlerim bacak kısmına indiğinde, üniversitede yurtta kalırken üst ranza arkadaşım recep’in bacaklarını aşağıya salladığı anlar aklıma geldi.