ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
29 haziran 2014 hollanda meksika maçı
-
huntelaar'ın kendisi oyuna girdikten 30 saniye sonra verilen su molasında suya sarıldığı maç. lan bırak da arkadaşların içsin
hırdavattan anlamayan bir nesil yetişiyor
-
endişe ile gözlemlediğim durum.
farkında mısınız? her geçen günle birlikte değerlerimizi biraz da yitiriyoruz. çivi çakmasını bilmeyen insanlar türk genciyim diye dolaşıyor ortada.
övünmekten hoşlanmam, ancak ben her zaman hırdavata yatkın olmuşumdur. menteşesi çıkmış bir kapıyı üç dakika içinde onarabilirim. izolasyondan anlarım. birkaç gram cam macunu ve tek kutu silikonla harikalar yaratırım.
benim gibilerin sayısının git gide azaldığını üzülerek görüyorum. zira, testere, çekiç tutması gereken körpe eller kıyasıya tinder kaydırıyor. çivi tutması gereken ağızlar beğeni geldiğinde kıvrılıyor. bu böyle olmaz!
misal, geçenlerde birine "tut şu boruyu. ben de bu arada penseyle kenarlarını bükeyim ki yerine rahat girsin" diyorum. ürkekçe tutuyor. penseyle sert bir hamle yaptığımda boru hemen kayıveriyor elinden. "neden böyle oldu?" diye soruyorum. "abi ben anlamam bu işlerden .kitap okurum. tiyatroyu severim" diyor. " evladım ben de kitap okurum" diyorum ." sor bir edgar allan poe ,bir frank herbert anlatayım saatlerce" diyorum. "bu bir bahane olmamalı bence. kitabını okuyacaksın , tiyatrona operana gideceksin. ama hırdavatını da ihmal etmeyeceksin. atatürk geleceği sizlere emanet etmiş. akıllı olun biraz" diyorum.
kolları da incecik oluyor bunların. babalarımıza, dayılarımıza bakalım. hepsinin bilekleri kalın.
hırdavat sanatına vakıf olabilmek için çaba göstermeliyiz. çalışalım çocuklar! tamir etmek için bir şeylerin bozulmasını beklemeyelim! ben ,şahsen, canım sıkıldığında yatak odamdaki gardrobumu söküp tekrar monte ediyorum. mutfağın musluğundaki contayı çıkarıp banyonunkine takıyorum. banyonunkini de mutfağınkine...havalandırmak için pencereyi açtığımda kendimi tutamıyor, beyaz plastik boya ile köşelerinden güzelce geçiyorum. herkes uğraşsın! tekrar eskisi gibi olalım! hem mutlu bir evlilik sürdürmek için de böyle işlerde biraz maharetli olmak şart kanımca.
milletçe doğalgaza geçtik .tüpçü kabusumuz sona erdi. ama tesisatçılar, tamirciler; bunlar hala birer tehdit olma özelliklerini sürdürüyor. ben korkarım arkadaşım! filmlerden hepimiz görüyoruz kadın milletinin tamircilere, ustalara ne kadar meraklı olduğunu. gün geçmiyor ki bunun bir yeni örneğini ekranlarımızda görmeyelim. kısa bir tamir faslının ardından, hanımlar ustanın maharetleri karşısındaki zaaflarını gizleyemiyor ve şimdi burada yazmamın yakışıksız olacağı pek çok hadise cereyan ediyor. bunun böyle olmasına izin vermeyelim! hanımlarımıza sahip çıkalım! eve usta çağıracaklarına "bizim bey halleder" diye düşünüp akşamı beklesinler.
delik çok genişse kibrit çöpü tıkayıp çiviyi öyle çakabiliriz. yıldız vidayı düz tornavidalarla açamayız diye düşünmeyelim. bazıları açıyor. keserin arkasıyla çivi çakarken ürkek olmayalım. galiptir bu yolda mağlup! haydi çocuklar!
kafası matkapla bile delinemeyen şaolin rahibi
-
videosunun altındaki "the drill was made in china, wasn't it?" yorumu ile yarmıştır.
çalışan kadın ukalalığı
-
kazandığı parayı harcaması bile ukalalık olarak görüldüğüne göre, bu ülkenin kadına bakış açısında kat etmesi gereken daha çooook yol var azizim.
kim jong-un'un en karizmatik fotoğrafı
-
şudur.
ya da ben yine karıştırdım.
adettendir debe edit: buradan efe aydal'a selamlarımı gönderiyorum. paylaşmıyonuz diyip duruyor.
zeytin dalı harekatı
-
bir kemalist olarak afrin operasyonunu elbette destekliyorum. yalnız afrin bir kahramanlık hikayesi değildir. salonun ortasına sıçan birisinin o salonu temizlemeye çalışmasıdır. bu bağlamda afrin'de savaşan türk askeri hariç siyasilerden kahraman yaratmak isteyenler 'kifayetsiz muhteris'lerdir. tek kahraman cephede, ayaklarıyla toprağa basan, bu soğukta üşüyen ve hayatı pahasına orada şu an nefes alıp veren türk askeridir. hürmetimiz de onadır.
antalyasporlu yöneticilerin ramazanda içki içmesi
-
kendi oruc tuttugu icin herkesin de oruc tutmak zorunda oldugunu dusunen anadolu comarlarina dert olmustur.
snob etkisi
-
orta gelir seviyesine ait insanların konu olduğu iktisadi/davranışsal etki. bilhassa iki konu bu etki üzerinde hakim; iktisat bilimi ve psikoloji.
snob etkisi -züppe etkisi- orta gelir sınıfına ait bireylerin, kendi sosyal statülerini beğenmeyip farklı yönelimlere girmesidir kısaca. yani sosyete gözükme çabası. marjinalleşme başlangıcı.
birey diyelim ki memur. yani beyaz yakalı ve orta gelir düzeyinde. sosyal statüsündeki herkesin lc waikiki 'den giyindiğini gören birey artık o markayı, kendi sosyal sınıfındaki herkes tercih ediyor diye tercih etmeyip alım gücüyle rasyonel olmayan bir davranışa girerek mavi 'den alışveriş yapıyor. böylece kendi statüsünden farklı olarak davranıyor. bu da firmaların fiyat politikalarını bireylerin davranış etkileriyle güncelleyip prestij fiyatlandırmasına yönelmesine sebep oluyor. o yüzden hem iktisat hem de psikoloji temelli etkidir.
9 nisan 2014 ysk kararları
-
bu ysk ağrıda 15 defa sayılıp her seferinde aynı sonuçla karşılaşılmasından sonra yırtık çuval bahanesiyle seçimi iptal eden ysk.
bu ysk ankara da mahkemeye başvurulmasına rağmen bekletmeden mazbatayı veren ysk
bu ysk hatay da akp itiraz eder umuduyla bekleyerek hatay büyük şehir belediyesinin mazbatasını vermeyen ysk.
bu ysk yandaşçılık ve yalakalıkta en başı çeken ysk
bu ysk onursuzluğun, vicdansızlığın, karaktersizliğin en üst seviyeye ulaşmış kişiler tarafında yönetilen ysk.
ülke genelinde binlerce insanın gözünün içine baka baka sandığa elini sokan ysk
bu ysk bu sikim ysk işte.
edit: bu da gg ise napalım, bunca haksızlığa, ötekileştirmeye, yok sayılmaya gözümüzü kapatıp her şey toz pembe çok mutluymuşuz gibi övgü dolu entry ler mi girelim. biz de mi yandaşçılık yapalım.
mehmet aslantuğ
-
sene 2003, arkadaşlarla beraber ortaköy'deyiz. havadan sudan konuşurken biri "aaa!" diye bir tepki verdi. tabii hepimiz şaşkın bir halde onun baktığı yöne doğrulttuk bakışlarımızı ve mehmet aslantuğ'un arkadaşlarıyla birlikte yemek yediğini gördük.
o zamanlar bir istanbul masalı diye bir dizide oynuyordu ve kızlar çok severdi kendisini. gruptaki tek erkek ben olduğumdan arkadaşlar beni elçi tayin edip kendisinden bir fotoğraf için talepte bulunmamı istediler. yemek masasındaki birini fotoğraf için rahatsız etmek doğru gelmese de, kızların gönlü olsun diye isteksiz bir şekilde yaklaştım masaya.
yanına geldiğimde kızları göstererek, "mehmet bey afiyet olsun, arkadaşlar sizinle fotoğraf çekilmek istiyorlardı ama..." dedim ve cümlemi bitirmeden, "tabii ki" diyerek yerinden kalktı, restorandan çıktı ve yanımıza kadar geldi.
o zamanlar çok popüler bir insandı. "ulan herkesle fotoğraf çektirse ohoooo" diye düşünmüştüm ama yanıltmıştı beni.
buradan tekrar teşekkür ederim kendisine o gençleri kırmadığı için.
edit: #105392349
10 yıllık araba almak vs sıfır egea almak
-
açık ve net konuşuyorum 10 yıllık ikinci el araba almak bir tercih meselesidir ancak bunun daha iyi bir tercih olduğunu savunmak ahmaklıktır. çünkü araba birçok plastik, metal ve elektronik aksamdan oluşan bir alet olduğundan 10 sene içinde çoğu parçası hiç kullanmasanız bile deforme olmaya başlayacak, kaldı ki bu araçların 10 sene boyunca nasıl kullanıldığından bihaber olacaksınız. ayrıyeten normal bir otomobilin kullanma kılavuzunda kullanım ömrü 10 yıl yazar. üst sınıf denilen premium arabalar için üreticinin önerdiği kullanım süresi 15 yıldır. yani üreten tasarlayan adamlar diyor ki 10 sene sonra bunun neresinden ne arıza çıkaracağı belli olmaz en iyisi çöpe atıp yenisini alın. bunları bile bile şimdi gelip de yok almandı japon’du diye saçmalayanlara bakmayın.
550 sandalyeli mecliste 554 toplam oy çıkması
-
siyasetin çürümüşlüğüne bir örnektir. oy ve ötesi'ni meclise de mi sokalım. bu ne kardeşim.
düğün salonu klişeleri
-
- abi bize pasta?
- geliyor şimdi.
bi kere de "bizi atladılar galiba" stresini yaşatmayın lan!
uçan hamamböceği
-
bu böcekler ayni anda zeminde inanilmaz hizli yürüme niteliğine de sahiptir. yaradanin bu böceği neden bu kadar nitelikle donattiğini anlamiş değilim.