hesabın var mı? giriş yap

  • can dündar ın evinde bi gece sabaha kadar neşet ertaş dinlendi. rakı içildi ama kimse sarhoş olmadı. olgun şimşek bi türkü okudu neşet baba ağladı. beni dedi ölünce garip anadolumun insanına sarın. sonra uzun adam geldi cenazesine. önce cenaze namazını bekletti. sonra cenazeyi halk' tan ayırdı korumaları. o' nu var eden garip anadolu insanı vasiyetini yerine getiremedi, dokunamadı ona. sonra uzun adam geldi. cenaze nin yanına gülerek geldi. gördüm. bi şiir okudu neşet e ait değil. düzelttiler. kaç yıl gurbette kaldı bu adam. kim yüzünden? cenazesini seçim aracı olarak kullanılan fikir yüzünden. sonra gitti kalan müzik in sahibi hasan saltık getirdi almanya dan. neşet ' i. artık aşıklık geleneği yok. mahzuni şerif ve neşet den sonra son buldu. ama ölen neşet değil biziz. çünkü dinlemiyoruz. dinletmiyoruz. hem neşet ertaş ölür mü ulan? +nasılsın?
    -iyiyim, sen?
    +neşetsiz.

    ayrıca, arkadaşlar özür dilerim ama benim neşet ertaş ile rakı içmişliğim var.

  • bütün diller diğer dillerden kelime alır ve verir. bilinen hiçbir dil bütün kelimelerini kendi üretmiş değildir. arapça uzun dönem geniş bir coğrafyada bilim ve ticaret dili olduğundan bu dilin etkileşimde olduğu birçok dile de kelime vermesini doğal karşılamak gerekir. ingilizce gibi bugünkü dünyanın en etkin dilinde de arapçadan geçmiş bazı kelimeleri görmek mümkün. aşağıya bizim dilimize yakın gelebilecek onyedi adedini, arapça karşılıklarını, ingilizcede ilk görüldüğü tarihleri yazdım.

    1- adobe : el-tub .kerpiç ( 1739 )
    2- admiral : emir ül bahr. deniz emiri ( 1200)
    3.- algorithm :algoritma .el harezmi’nin isminden ( 1690)
    4. algebra :cebir . kırık parçaların birleşmesi (1550)
    5. alcohol :alkol. kara toz ( 1540)
    6. alkali :el-kul . kül ( 1300 lerin sonları)
    7. arsenal :essanai . cephanelik ( 1500) arapça dar-es sanayi .üretim evi.
    8. assasin :haşhaşin . haşhaşi . suikastçı. (1530)
    9. candy :kandi . kristalize şeker ( 1200)
    10.cotton :kutn. pamuk ( 1200)
    11. gazelle :gazel. ceylan (1600)
    12. hazard :el zar . risk, tehlike. arapça zar kelimesinden (1300)
    13. dragoman :tercuman. çevirmen. ( 1300)
    14. racket :. rahat. raket arapça el ayası ( 1500)
    15. sofa :suffa. geniş koltuk . (1620)
    16. syrup : şurup. içki (1300) .
    17. zenith : semt er ras. başucu noktası. (1300) arapça baş üstünden geçen yol.

  • bugün ilk kez görüp denediğim sucuk. ününü bazı yerlerden çok duymuştum bir bakayım dedim. yediğim sucuklar kahverengi, simsiyah sucuğu görünce ne tepki vereceğimi şaşırdım. dıştan kokladım ve adeta bir pastırma kokusu aldım. eve gelip bir kestim aman allahım o da ne.. mis gibi buram buram sucuk kokuyor. yani hakiki et kokusu var. şöyle bir yağda iki tane denemek istedim, pişirdiğim sucuklardan sonra tavadaki yağ donarken bunda hiçbir şey olmadı yağ aynı yağ. heh dedim sucuğun hasıymış gerçekten.

    sucukların o meşhur yedikten sonra ağıza gelen o sevimsiz kokudan eser yok. bende genel bir gaz problemi de var. yani sucuk yedikten sonra çoğu zaman bende inanılmaz tokluk hissi yapar. fakat bu sucuk gerçekten çok hafif, hiçbir etki yok mis gibi. tüketmeyen varsa şimdiden tüketsin. sucuk yediğimi uzun zaman sonra ilk defa hissediyorum.

  • yılmaz güney'dir. şöyle bir hikâye var, ne kadar doğrudur bilmiyorum.

    "bir gün nereli olduğumu sordular.

    - babam sivereklidir dedim.
    siverek adına şaştılar, hiç duymamışlar.
    - nerdedir bu siverek? dediler.
    - siverek napoli'nin kazasıdır dedim.
    düşündüler bir süre, birbirlerine bakındılar.
    - biz italya'yı çok iyi biliriz. yanlışınız olmasın. napoli'nin böyle bir kazası yoktur.

    siverek italya'da olsa bileceklerdi. siverek urfa'nın bir kazasıydı. urfa da türkiye'nin bir şehriydi.

    bizim memleketin insanları iyidir, akılları çoktur; italya'yı bilirler, fransa'yı bilirler. çinistanı, falanistanı bilirler, lakin kendi yurtlarını bilmezler. dünyanın öte ucundaki ülkelerin yardımına koşmak için can atarlar. onlar için şiirler yazar, onlar için ağıt yakarlar. falanistan köylüsünün acısını anlatan kitaplar kapışılır, benim memleketimin insanlarına sırtları dönüktür, onları görmezler, göremezler."

    yılmaz güney

  • kemal kılıçdaroğlu cümlesi. keşke diyoruz tabii de öyle olmuyor işte.

    "o yoksul insanların vergileri ile kendine 1000 odalı saray yapıyorsun. o sarayı chp iktidarında odtü’ye tahsis edeceğiz. bu iktidar bitmiştir. lüks içinde yaşıyorlar. gırtlaklarına kadar dolara boğulmuş durumdalar. benim derdim onlar değil. bu ülkedeki işsiz insan. her evde tencere kaynayacak. "

    link