hesabın var mı? giriş yap

  • final macının gizli kahramanı degildir direkt vargas'la beraber kahramanıdır. mvp odulunu kırıssalar ayıp olmaz. sırbistan gibi bir takıma karsı %100 ile hucum etmek... tarifsiz ya. ustune blok yapmak, 2 metre boyuyla dublaj yapıp topları yerden kazımak, takımı ateslemek...
    zehra hep cok buyuk bir oyuncuydu, bizim takımımızın da yıldızıydı. acık net soyluyorum takımın en profesyoneli de odur. en kritik anda en dogru anda performansını arttırır. paniklemez, hep sogukkanlidir. bugun macta bacagının ne kadar sarılı oldugunu gordunuz mu? peki hep kronik bir omuz sakatlıgı ile mucadele ettigini, aslında solak oldugunu bunun orta oyuncu icin dezavantaj olmasından dolayı herkesden cok calısıp sahada sag elini kullanmayı sonradan ogrendigini biliyor musunuz?
    zehra'nın bende yeri ozel. asla hicbir seyin ve kisinin golgesinde kalmasına izin vermem :) tebrikler gunes gibi parlak kız. bu turnuvanın da en iyi orta oyuncusu sensin.

  • mercedes benz bayii vardı bizim orada. heralde mercedes benzerleri yazmak istiyorlar ama tabelaya sığmadı diye düşünüyordum. amcaya "mercedes gibi" yazarsanız sığar demiştim. anlamadı salaklar.

  • kişinin sahip olduğu fiziksel çekicilik düzeyi pek çok açıdan mühimdir.

    fiziksel çekiciliği yüksek biriyseniz, mezun olduğunuzda daha kolay iş bulursunuz, seçim yapılan durumlarda daha çok tercih edilirsiniz, bir derdinizi anlatmak istediğinizde sözünüz daha fazla dinlenir ve daha bir dolu şey.

    bunu biraz araştırmalarla derinleştirelim.

    örneğin fiziksel çekiciliği yüksek biri olmak bir sebepten bulunduğunuz adliyede size avantaj sağlar mı? sanıklar duruşmalarda neden takım elbise giyer?

    2000 mahkumla yapılan bir çalışmada, mahkumların fiziksel çekiciliklerine 1 ve 5 üzerinden puan vermişler ve işledikleri suçların niteliğini düşük, orta ve yüksek siniflamislar.

    sonuç çarpıcı: sanıkların fiziksel çekiciliği arttıkça benzer suçlardan daha az ceza aldığı görülmüş.

    bu durum tek bir araştırma ya da mahkeme ile de sınırlı değil. başka araştırmalarda da, varılan sonuçlar şöyle

    - fiziksel çekiciliği düşük kişilerin yüksek kişilere göre %119 daha fazla ceza aldığı ortaya konmuş (oha)
    - bebeksi bir yüze sahip olmak alınan cezayı önemli ölçüde azaltmış.
    - kadınlar fiziksel çekiciliği yüksek suçlulara daha az ceza isteme eğilimindeymiş.

    suç mağdurları için de benzer bir durum var. istismar mağduru güzel ve alimliysa, mahkeme nispeten çok daha az delille o kişinin gerçekten istismara uğradığına ikna oluyormuş. mağdur güzel ve alımlı değilse, yalan söylediğine dair daha fazla şüphe oluşuyormuş ve yargı sürecinde daha fazla delil aranıyormuş.

    aynı durum öğretmen istismarı öykülerinde de var. aynı yaşta (13) iki çocuğu istismar etmiş iki öğretmen.

    birinin fiziksel çekiciliği yüksek,
    diğerininki düşük.

    hangi mağdura daha çok üzülürsünüz?

    amerikan toplumu fiziksel çekiciliği düşük öğretmen tarafından istismar edilen çocuğa daha fazla üzülmüş ve o mağduru daha fazla ön planda tutmuş. yargılayanlar da insan, bu algı verilen cezaya da kaçınılmaz olarak yansıyor.

    bir örnek de bizden verelim. benzer bir durumu türkiye'deki kadın cinayetlerinde de görebilirsiniz. medyada ve sosyal medyada daha çok yer bulan kadın cinayetlerine bakarsanız pek çoğunun ortak özelliğinin nispeten yüksek fiziksel cekicilik olduğunu görürsünüz. anitsayac'a bakarak bunu siz de kontrol edebilirsiniz. ben kontrol ettim ve fiziksel çekiciliği yüksek bir kadının ölümünün bizim toplumda gündem olma olasılığının çok daha yüksek görünüyor.

    sonuç olarak, toplum fiziksel çekiciliği yüksek kişileri olumlar, destekler, daha fazla olanak/kaynak sağlar. bu durum da fiziksel çekiciliği yüksek kişilerin dünyayı olduğundan daha iyi algılamasına yol açar, nispeten daha iyi algıladıkları için de bu kişiler daha az aktivist ya da eşitlikçi düşüncelere sahip olurlar.

    bu da çok anlaşılır aslinda. elinizde iyi bir oyun varsa, kartlar yeniden dağıtılsın istemezsiniz.

  • 2 yıl sonra edit: hiç bir şey bahane sayılmıyor evet. son 1 aydır ben de bu grup içerisindeyim. evet kötü hissediyorum. hayata pause tuşu istiyorum. kişisel meselelerini hallettikten sonra işe devam etmek istiyorum. neyse.
    düzeldim editi: 1 ayın farkını günde 15 saate yakın çıkararak telafı etmeye çalışıyorum. vicdanım rahat aslında, yaptığım işi kötü yapmadım, kişisel ciddi bi kaç problemden dolayı erteledim diyebilirim. memnuniyetsizlikleri de bi kaç güzellik yaparak telafı ettim. iyi bir çalışan oldum sözlük, mutluyum.

    son 6 - 7 aydır istisnasız her gün şu cümleyi kuruyorum. kodugumun memleketinde bir tane mı işini düzgün yapan adam olmaz?

    her gün bir şeylerle karşılaşmak zorundasın. otobüs şoförü mal taşır gibi otobüs kullanır, garson seni sikine takmadan siparişini alır eksik getirir, paketçi evdeki kızlara sulanır taciz eder, klimacı her defasında bir şeyleri yanlış yapmıştır.

    bu böyle uzar gider ve bu memlekette her şey bir yerden boka sarmaya devam eder.

    edit: işini düzgün yapmayan sadece yukarıdaki meslek grupları değil. yanlış anlamak istemiş yine işini iyi yapan çok şeker insanlar. yukarıda yazdıklarım 18 saat içinde yaşanan ufak şeyler. buraya her gün yazacak olsam geçen haftadan itibaren babamı öldürmeye çalışan bir doktor, bir yazilimciya verilen 3 aylık işin 10 günde tamamlanmasını bekleyen iş sahibi ( o da yazılımcı- en iyisi olduğunu iddia edenlerden-), her gün işyerine gelen ve kovulunca çıkarmakla tehdit eden gerizekalı bir mülk sahibi, dönerden kıl çıkınca sizin saçınız yok mu diyip para isteyen bir dönerci, imzasını satmak isteyen bir mühendis eklenebilir. ki bunlar hatırladıklarım.

  • eğer bu konuda bir istatistik çalışması yapılıyorsa, beni de yazın. ben de reddedildim.

    yaklaşık 5 saat önce oldu. denemek isteyenler için şunu söyleyebilirim; pişmanım. söylemeseydim yine pişman olurdum. şunu da bilin; beklendiği oranda acı yaşatıyor, tek farkı bu gerçek, gerçekten, acıyor.

    muhtemelen yarın cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan başlığına yazacağım.

    size iyi eğlenceler :(

  • + canım ben atlıyorum, aşağıda görüşürüz :)
    - peki.
    + hayda, noldu şimdi ya?
    - bir şey yok. iyi atlayışlar.
    + ya noldu? atlayacağım atlayamıyorum. neye bozuldun?
    - önemli değil. atla sen, sonra konuşuruz.
    + aşağıdan, "atla yoksa oksijenin bitecek" diyorlar atlamam lazım.
    - gözünde hiç değerim yok, değil mi?
    + ne alakası var, nereden çıkardın şimdi bunu?
    - o kadar yüksekten twit atarken oksijenin bitmiyordu ama :s
    + ona mı takıldın sen şimdi? görmemişim mesajını, kapsüle binerken telefonu sessize almıştım.
    - boşver, atla sen bak milyonlar seni izliyor.
    + bak içim rahat değil ama atlamam lazım, sonra konuşalım tamam mı?
    - boşver, konuşacak bir şey de yok zaten...

  • benim babam değildir. zira üniversiteyi kazan dedikten sonra düşündüğü şey bizi nasıl okutacağıydı. üç kuruş memur maaşıyla ne kendinin arabası oldu ne bize araba alabildi ama üçü aynı yıllarda 5 çocuğunu üniversitede okuttu, iş sahibi yaptı. canım babam, seni çok seviyoruz...