hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    -partiyi kurarken fethullah gülen'den icazet aldığını biliyorum. yanında 1 kişi ile birlikte gittiler.
    -kimdi o?
    -cumhurbaşkanı olduktan sonra açıklayacağım. şimdi zor durumda bırakmış olurum.
    -cumhurbaşkanı olduktan sonra zor durumda bırakacaksınız yani. (keh keh)
    -ben cumhurbaşkanı olunca zaten zor durumda kalmayacak!
    --- spoiler ---

    muazzam. canlı izlemeden anlayamazsınız.

  • milliyet olarak arap olmadığım için beni ırgalamayan beyanat,

    arap olmayıp arap taşağı yalayanlar düşünsün.

  • zenginleşmek yerine, açıklanan saçma enflasyon rakamlarına karşı parasının değerini koruyan alıcılardır.

  • cehaletin alamet-i farikası, cahilin yüzündeki arsız tebessüm. bunu farkettiğimden beri, şaşmaz bir kesinlikle tanıdım cahili büyük kalabalıkların arasında bile.

    uzak durmaya çalışsam da, bazen aynı masayı paylaşmak zorunda kaldığım da oldu; çok iyi bildiğini sandığı konuda getirilen eleştiriye, o arsız tebessümle papağan gibi ezberlediği cevapları vererek zafer kazanmış havasına girdiğini gördüm.

    bu bir savunma refleksi. düşman olduğu, daha iyi semtlerde yaşayan, daha eğitimli ve daha fazla para kazanan kişiler. teşhisi doğru yapıyoruz, ama nedenlerini ıskalıyoruz. bu insan profilinden nefret ediyor olması, en temelinde, onlar gibi olmayı düşleyip de olamaması. hiçbir zaman özendiği bu insanlar gibi olamayacağını bilmesi.

    sahip olamadığı arabayı çizen barbarın davranışı ile kendisini beğenmeyen kadının yüzüne kezzap atmak veya öldürmek benzer. hiç kuramayacağı cümleleri kurana duyduğu öfke de, aynı ateşten besleniyor. o yüzden, cahilin en büyük düşmanı cehaleti ve yoksulluğu değil, ulaşamadıkları.

  • yunanistan'da hios ismiyle bilinen ve bizim de sakız adası olarak andığımız kuzey ege'de bulunan adada çıkan ve adanın sakız ağaçlarının yüzde 60'ından fazlasının kül olmasıyla sonuçlanan büyük orman yangını.

    18 ağustos gece yarısı çıkan yangın, aynı günün ilerleyen saatlerinde izmir'den ve hatta girit adası'nda ida dağı'ndan gözle görülebilecek kadar yayılmıştır. italya, ispanya ve kıbrıs rum kesimi'nden gelen destek uçaklarıyla yaklaşık dört gün sonra tam anlamıyla söndürülebilen yangın, adanın sakız dışındaki en büyük gelir kaynağı olan arıcılığı da baltalamış ve bazı iddialara göre adadaki arıcılık tesislerinin neredeyse tamamı yok olmuştur.

    haber portalı neos kosmos, yangını itfaiyeci olarak iş başvurusu reddedilen bir yunanistan vatandaşının çıkarmış olduğunu iddia etmişse de bu bir iddia olmakta öteye gidememiş ve yangının nedeni resmî kayıtlara "sıcak hava dalgası" olarak geçmiştir. bölgeye izmir-sakız adası ve kuşadası-samos yönünde hakim olan rüzgarların bilhassa ağustos döneminde çok hızlandığı bilindiğinden bölgedeki yangının çok süratli bir biçimde yayılmış olması kimseyi şaşırtmamıştır.

    bu yangının olduğu gün yunanistan'da beş ayrı yerde daha orman yangınları çıkmış olup tamamının kontrol altına alınması ise bir haftayı bulmuştur.

  • paketlerin üstüne öldürür süründürür yazmak uzun süredir sigara üreticilerinin hedef kitlesi olarak belirlediği yeni yetme gençler üzerinde hiçbir etki yaratmayacaktır. o yaşlarda ölüm çok uzak bir kavramdır. hızlı yaşa genç öl sloganını benimsemiş çocukların asiliklerini sergilemeleri için bir fırsat doğurmuştur yeni kampanya. elinde sigara öldürür yazan paketi ağzına dayayıp bir sigarayı dudağının kenarına sıkıştıran, tek eliyle açtığı zipposunun ateşine önce kısık gözlerle bakan, kafayı hafif yana eğip sigarasının ucunu ateşe yapıştırırken tek kaş havada karşısındaki kızı kesen veletleri şimdiden görür gibiyim.

    sen yaz o paketin üstüne "atlama tütüne, koyarım o g.tüne" diye bak bakalım alıyo mu bi daha.

  • muhtemelen olayın şokunu yaşayan, gözyaşı ve hıçkırıklarla korkudan birbirlerine sarılan, yaşadıkları için şükreden iki insan. haberciliğiniz batsın sizin sik kafalılar...

  • amerikanın 1960'larda ünlü olan roman, hikaye, eleştiri, makale,şiir yazarı. kısa süre gazetecilik yapıp daha sonra yazar olmuştur. en ünlü kitapları rabbit serisidir, "rabbit" lakaplı harry angstorm'un ripleyvari maceralarının 4 ciltlik hikayesesidir rabbit serisi: "rabbit run, rabbit redux, rabbit is rich, rabbit at rest. serinin 3. kitabı pulitzer ödülünü kazanmıştır. rabbit ripley gibi "becerikli", hilebaz, ali cengiz bir karakter değildir, onun en ilginç yönü sınıfındaki tüm insanların yaşadığı olagelen bunalımlardan son anda bir şekilde kurtulabilme yetisidir. normal bir adam sıkıntılı dönemde arabasına atlayıp biraz dolaşır, hava alır, aynı durumdaki rabbit arabasına atlayınca soluğu başka bir eyalette alıverir.
    updike'ın benim bildiğim diğer kitapları the witches of eastwick, brazil'dir. 9 kitap halinde yayınlanmış hikayeleri, şiirleri ve gazete makaleleri ve yazıları ile 20. yy amerikan edebiyatına en çok ürün vermiş edebiyatçılardan biri olsa gerek.

  • bol alkol tuketilen gecenin sonunda sizmi$ erkek kankanin kicinda yumurta kirip ertesi gun kanka kuruyan yumurtayi farkedip anlam vemeye cali$irken :abi ya kusura bakma dun gece seninle fazla ileri gitmi$iz, oldu bi kere, bi sigara ister misin?...demek.

  • en aptalcasi olmasa da en yenisi oldugu için paylasmak istiyorum bunu: dün gecenin geç ya da bu sabahin erken sayilabilecek bir saatinde yatmisken birden garip sesler duydugumu fark ettim. sanki kafamin içinde bir kadin çigliklar atiyordu. oldukça hafifti, fakat vardi iste, ordaydi. vücudumdan geliyordur filan diye ikna etmeye çalistim kendimi, fakat yok yani, beynimin içindeydi olay. feci korktum. tamam dedim, aha iste, psikoloji okuya okuya psikotik oldum, auditory hallucination derler buna, sizofreninin kadinlarda baslama yasidir tam da benim yaslarim, ailede de yoktu ama, ben gittim iste, geçmis olsun.
    dayanamadim o sekilde daha fazla yatmaya, kalktim. kalkarken bir seye takildim lakin: teybe taktigim kulakliga. megersem radyoyu açik birakmisim ve de yastigin altina girmis kulaklik; ses ordan geliyormus. korkunç derin bir rahatlama oldu dogrusu yasadigim. :-)

    bunun disinda aptalca olmanin ötesinde nerdeyse patolojik sayilacak bir dalginligi 95 senesinde, habitatta çalisirken ve yaklasik 40 saat uykusuzluktan sonra bir aksam yapmistim: arkadasimla telefonda konusuyordum.. ben normal normal anlatirken arkadasim birden tuhaf bir tavir içine girip, "lacrima, iyi misin sen, geleyim mi oraya" filan demeye basladi. "niye ki, ne oldu" dedim.. megersem bes dakika önce anlattigim bir olayi daha önce hiç anlatmamis gibi yeniden anlatmaya baslamisim. hiç farkinda degildim dogrusu. onda da korkmustum biraz, ama uykusuzluguma vermek istedim bunu, verdim.