hesabın var mı? giriş yap

  • tarih seni haberci diye değil vatan evladı diye yazacak. namusuyla, şerefiyle, cesurca işini yapan bu ülkenin güzel insanlarının sesi. varol sen.

  • sanirim ilk kez japonya basbakani (bkz: shinzo abe) tarafindan dile getirilmis felsefe.

    (bkz: endustri 4.0) ile birlikte su an machine learning, deep learning, ai gibi konular cocuk oyuncagina donmus durumda. isletmeler cagin gerisinde kalmamaliyim diyerek oldukca cuzi kabul edilebilecek yatirimlarla daha once insanlara yaptirilan isleri makinelere yaptirmaya basladilar. ustelik makineler hem insana gore daha ucuz, hem de insan kadar hata yapmiyorlar.

    su an bu yeniliklerle elde edilen tasarruflar sirketlere ve calisanlara tatli gelse de bir sure sonra en iyi ihtimalle sirketler ise alim hizlarini yavaslatacaklar. kotu senaryo ise insanlarin isten cikarilmaya baslanmasi. iste toplum 5.0’in ardinda “teknoloji toplumlar tarafindan bir tehdit olarak degil, bir yardimci olarak algilanmali” inanci yatiyor.

    edit: imla

  • ne bill gates, ne de jude law'ın şu anki sevgilisi; şu dünya üzerinde kıskandığım, yerinde olmak istediğim tek insan türevi bunlar işte.

    şahsen gözlüksüz/lenssiz (yani doğal şartlarda) 3 metre mesafeden bülent arınç ile mehmet günsur arasındaki farkı anlayamam. anlayamadığım gibi daha net görebilmek için gözlerimi iyice kısarak öküz gibi bakarım bülentçiğime. o utangaç mazbutum da bu geyşa bendeniz yüzünden renkten renge girer, pancar gibi gider meclise. ansiklopedik utanç antolojisine yeni bir cilt kazandırır.

    - siz neden konuşmuyorsunuz sayın arınç?
    + ...

    madem en gelişmiş canlıyız bu göz niye bozuk gösteriyor behçet, neden yani?!

  • voodoo bebeğinin müzikli versiyonu olan chuck palahniuk kitabı.

    - "antik yunan kültürü uzmanları, o dönemde yaşamış insanların fikirlerini kendilerine ait saymadıklarını söylüyorlar. antik yunanlılar akıllarına bir fikir geldiğinde, bir tanrı veya tanrıçanın kendilerine bir emir verdiğini sanıyorlardı. apollon onlara cesur olmalarını söylüyordu. athena ise aşık olmalarını söylüyordu.
    günümüz insanları ise ekşi kremalı patates cipsi reklamı duyar duymaz, satın almak için hemen sokağa fırlıyorlar ama buna özgür irade diyorlar artık.
    antik yunanlılar en azından dürüstlermiş."

  • özellikle kağıt para devrinden önce, alışverişte kullanılan paralar altın ve gümüş içeriyorlardı. her devirde olduğu gibi, o devirde de bulunan bazı düzenbazlar, bu paraları kenarlarından kazıyarak, çok az miktarda da olsa, bu değerli madenleri biriktiriyor, parayı da tekrar kullanabiliyorlardı. o devirlerde tüccarlar, parayı tartıyorlar ve ağırlığı eksikse kabul etmiyorlardı. tabii, para da elinizde kalıyordu. antik para kataloglarında dikkat ederseniz, paraların büyük bir kısmının tam yuvarlak olmadığını görürsünüz.

    bu sorunu çözmek ve halkı eksik paraya karşı korumak için bozuk paraların kenarları tırtırlı yapılmaya başlandı. bu tırtırlar sayesinde paranın kenarının kazındığı hemen belli oluyordu ve kenarı kazınmış parayı kimse almıyordu. bu adet günümüze kadar devam etti. artık içinde değerli bir maden bulunmamasına rağmen, bozuk paralarımızın kenarlarında ya tırtır ya da bir yazı vardır.

    kağıt paraların merkez bankası tarafından basıldığı bilinir de, madeni paraları maliye bakanlığı'nın çıkardığı pek bilinmez. madeni paraların toplam para stoku içindeki oranı da yaklaşık yüzde 1 civarındadır.

    hiç dikkat ettiniz mi? insan yüzleri kağıt paralarda önden, madeni paralarda ise yandandır. madeni paralarda yer çok küçük olduğundan, kabartma tekniği ile bir yüzün tam detayını vermek mümkün olamamaktadır. yandan bir profil kişiyi daha iyi tanınır kılmaktadır. *

  • lan bakın yapmayın, etmeyin, katılmayın dediğim davettir.

    hani eski türk filmlerinde adamı ortaya alıp tokatlaya tokatlaya aralarında çeviriyolar ya.. işte feneri de aynen öyle yaparlar.

    bi bahane bulun; kaynımız öldü diyin, ne bileyim takımdaki bütün futbolcuların ayağı burkuldu deyin, manitayla buluşucaz falan deyin ama gitmeyin.

  • süleyman'ın son 2 saattir diazem içmiş gibi sırıttığı dizi.

    ibrahim: bu bahar şuraya gidelim sultanım.
    süleyman: he ibrahim :)

    ibrahim: bir ara manisa'ya gideyim çoluk çocuk?
    süleyman: he ibrahim:)

    ibrahim: roma'yı da alalım sultanım:)
    süleyman: heee ibrahim he:)

  • "...bu pahalı hediyeleri kazanmak için, milyonda bir olan şansınızı da tepin, çıksa da vergisini ödeyemezsiniz zaten" kısmıyla hem güldürmüş hem düşündürmüştür.

  • bana dava açan başbakandır. bugün gerekçeli karar açıklanmış, ben de cumhuriyet gazetesinden öğrendim:

    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=356270

    --- spoiler ---

    mahkeme yargıcı mustafa kara, gerekçeli kararını açıkladı. kararda, politikacılara hoşgörülü olmaları mesajı verildi. kararda; referandum öncesinde erdoğan dahil tüm siyasi parti temsilcilerinin siyasi eleştiri kapsamında birbirlerini sık sık eleştirdiğini anımsatan kara, “siyasetin doğası gereği de bu ‘sert, kırıcı ve incitici’ eleştiler karşılıklı olarak tolere edilmiş ve hiçbir siyasi tarafından da hakaret olarak değerlendirilmemiş ve katlanılmıştır” dedi.

    aihm ve yargıtay’ın düşünce özgürlüğü konusundaki kararlarına dikkat çeken kara, şunları kaydetti:

    “sanığın yazı içeriği kaleme aldığı düşüncelerin ifade ve eleştiri özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı, siyasi bir kişilik olarak toplum önünde bulunan ve her söz ve davranışının kamunun eleştirisine açık olduğu kabul edilen müştekiye ve müştekinin genel başkanı olduğu partiye hakaret kastı ile hakaret etmediği kanaatine varılmıştır.”

    --- spoiler ---

    mutlu olduğum bir başka nokta da şu: benim dava, benimki gibi (sırf blog yazıları değil, twitter ve facebook paylaşımları gibi) eleştirilere açılan davalarda emsal olarak gösterilebilecek.