ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1991 sovyet yapımı yüzüklerin efendisi filmi
-
rusça khraniteli yani koruyucular adı ile 1991 yılında sovyetler birliği dağılmadan evvel çekilen j.r.r tolkienin lord of the ringseserinden uyarlanan bir efsane film. şaka gibi ama değil.
filmin konseptinde bir anlatıcı bulunduğu için peter jacksonın versiyonundan biraz farklı yer yer oz büyücüsü tadında sahneleri olan pamuk prenses ve yedi cüceler masalı hissiyatı veren çekimlere sahip.
filmin en güzel yanı filmde tom bombadil ve altın yemişin yer alması. hobbitlerin yanında tom bombadilin cüsse farkını çok profesyonelce ekrana yansıttıklarını es geçmemek lazım.
film uzun zamandır ortalarda yokmuş yakın zamanda youtube'a eklenmiş.
kaynak
youtube linki
cicişlerden ceyda'nın böbreğinin çalınması
-
bad tribe girmiş cicişin bir poşet etle ortalığı karıştırması olayı. annesi de polislerle münakaşaya girmiş falan. ben işsizim siz okuyup vaktinizi boşa harcamayın.
taksim'de çocuğunu tasmayla gezdiren anne
-
çocuğun daha rahat gezmesini iki koluyla daha rahat hareket etmesini sağlayan bir yandan da çocuk (bakın çocuk diyorum) olduğu için kontrolü kendinde tutan kadın hareketi. takılan tasma değildir bir kontrol mekanizmasıdır ama çocuk bebek aksesuarları konusunda kısıtlı bir bilgiye sahip olunca böyle ön yargılar çıkabiliyor.
bu sayede çocuk at gibi koşturabiliyor ilerleyebiliyor devamlı bir el dayanak ihtiyacı hissetmiyor, iki elini de rahatça kullanabiliyor ama sınırları daha olgun muhtemelen bir ebeveyn tarafından kontrol ediliyor. bebek aksesuarları asansöre itelediğiniz bebek arabası ve markalı biberondan ibaret değildir çok farklı aksesuarlar ve çok farklı çocuk yetiştirme yöntemleri mevcuttur. ama türkiye'de değil tabi.
baykuş sesinin ölüm getirmesi
-
1.5 yıl baykuş besledim. yuvasından düşmüş, annesi terk etmiş bir yavruydu. uzun süre ben besledim, büyüdüğünde gözü hep dışarıdaydı. açıkcası pek dışarıya salmak istemiyordum çünkü ev kuşu olmuştu.
iyi dedim madem çok istiyorsun, ne olur ne olmaz diye ayağına bilezik ve hafif zincir bağladım, omzuma oturttum. 1 ay kadar hiç hareket etmeden omzumda dolaştı, sürekli etrafı izledi. mahalleli ekşisözlük halkı gibi çok korkuyordu. cesaret edenlerin sevmesine eğer o izin veriyorsa ben de izin veriyordum. seçiciydi. sonra yavaş yavaş hareketlendi, bisiklet sürerken ön sepete tüneyip kanatlarını açıyordu. yakında evden ayrılacağını ikimiz de biliyorduk, orman bölgesinin nerede olduğunu bile gösterdim ona.
bölgesini benimle gezerek tanıdıktan sonra rahatlamaya başladı. ayağındaki zinciri çıkarttım. öğle vakti ben okuldayken evde uyuyor, akşam geldiğimde biraz oyun oynadıktan sonra dışarı çıkmak istiyordu. iyii dedim, açtım pencereyi, oturdu pencerenin dışına. ilk defa kendi başına dışarı adım atmış oldu. bunu bir hafta kadar yaptıktan sonra da ilk defa yalnız başına mahallede uçtu.
her akşam beraber yemek yerdik ama uçuşları başladıktan sonra yemek yemez oldu. karnına baktım, paşam yemiş “bir şeyler” karnı tok, güzeelll.
1 ay kadar süre de oğlanı her gece dışarı saldım, sabah ışıklarında da eve geri uyumaya aldım. bazen eve erken geliyordu, cama tık tık yapmazsa imkanı yok gelişini duyamam. çook sessiz uçuyordu. baykuşla yaşadığımı bilen misafirlerim pencereden dışarı baktığında içeriyi gözetleyen bir çift gözü görünce korkarlardı.
sonrasında da ikimizin de beklediği o gün geldi. nasıl anladık bilmiyorum ama ikimiz de birbirimizle vedalaştık. pencereyi açtım, bana uçarken hünerlerini sergiledi ve gitti.
3 ay gibi uzuuun bir sürede hiç denk gelmedik. belki de geldi ama uzaktan izledi, ben görmedim. bir gece odamda takılırken bir baykuş sesi, cama tık tık, yatağımdan zıplarken ağlayacaktım neredeyse. evett paşam gelmiş hem de misafiriyle. yanında tanımadığım daha küçük boyutlarda bir baykuş daha vardı ama o bana hiç yaklaşmadı, 5 metre ileride ağaç dalında benim oğlanı bekliyordu. oğlan sevgilisini tanıştırmaya getirdi galiba. eve çağırdım, gelmedi.
sonrasında bazen hanımla, bazen yalnız, ayda bir ziyaretime geldi. o herkesin korktuğu sesi, cama iki tık tık sedini duymak ve kocaman gözlerini görmek için sabırsızlanıyordum.
arada bir pencereme hediyeler geliyordu, sahibini biliyorum ama görüşemiyorduk.
gelelim kalıcı ayrılışımıza, okulum bitti. evi alttan dersi olan arkadaşıma devrettim. sırf onu son kez görmek için mezun olduğum halde gelmesini günlerce bekledim ama gelmedi, denk gelemedik. veda edememiş olmak beni gerçekten üzüyor. onu çok özlüyorum. ben gittikten sonra arkadaşıma 2 sefer hediye bırakmış, sonra bırakmış bir daha da gelmemiş.
çok hayvan baktım, çok hayvanla beraber yaşadım ama baykuş tanıdığım en ilginç en özel hayvandı. saniyesinde vahşi bir yırtıcı olabilirken bir saniyede bebek moduna geçebiliyordu. eğer yaşıyorsa bu sene 7 yaşına girmiş oldu. batıl inançlara inanmayın aslında inanılmaz tatlı hayvanlar.
o baykuş sesini çok özlüyorum çoookkk.
kadıköy kartal metrosu
-
harem gebze minibüs şöförlerini yumuşatmıştır.
bi tane maltepe köprüsü
- tabi efendim, buyrun para üstünüz.
??????
tarsus amerikan kolejinin agd'yi okula almaması
-
amerikalılarla araplar arasında geçen olay.
biz türkleri ilgilendiren tek yanı bizim topraklarımızda cereyan etmesi.
su sıçratmamak için yavaşlayan sürücü
-
adamın telvesidir.
sabahattin ali
-
ne zaman bu ulke icin bir sey yapacak olsaniz bu adamin kafasi paramparca edilmis bir halde bir derede bulundugunu, kendisini vahsice oldurenin devlete calisan bir muhbir oldugunu, bir sene bile hapis yatirilmadigini, annesi ve esine cesedinin bile gosterilmedigini, sonra o cesedin mezardan cikarilarak bir posete kondugunu ve o posetin de kimbilir kimlerin elinde gezdikten sonra kayboldugunu, bu zavalli adamin bir mezarinin bile olmadigini unutmayin.
ben unuttum, yazar oldum, bu ulkenin derdini bu ulkenin insanini yazdim, kafami cekicle parcalamalari disinda belami buldum. siz unutmayin.
stephen hawking'in bilime katkısı
-
1966'da doktora tezini tamamladı; görelilik kuramı ve kara delikler üzerine çalışmalarını yoğunlaştırdı.
1970'de kuantum teorisi ve genel göreliliği kullanarak kara deliklerin radyasyon yaydığını öne sürdü.
1973'te kara deliklerin uzaya enerji ve parçacık yaydığını ve hatta patlayabildiklerini buldu; bunu bir sene sonra yayınladı. literatürde hawking radyasyonu olarak bilinir.
1976 yılında, karadeliklerin oluştukları zaman enerji yaymaya başladığını ve kütle kaybettiğini hesapladı.
1988'de zamanın kısa tarihini yayınladı; kitap bestseller oldu.
bu tarihten 2002'ye kadar 3-4 önemli kitap daha yayınladı ki içinde the theory of everything de var.
2004 yılında karadelik paradoksunu çözdüğünü açıkladı.
bunlar sadece birkaçı. doktora tezi dünyanın en çok okunan tezi. ayrıca google scholar atıf sayısı şu an itibariyle 131 bin. bu korkunç rakam karşısında saygıyla eğilirim.
football manager 2016 camianın evladı modu
-
efsane oyun fm'nin yeni çıkacak serisinden sızdırılan bir özellik. bu modda oyuna başlarsanız takım içi dengeleri gözetmek zorundasınız. uyruğu bulunduğunuz ülkenin vatandaşı futbolculara zamlı kontratlar imzalatmazsanız ''camianın evlatlarının arkasında durmayalım mı?'' uyarısı verip oyundan atıyormuş. ayrıca her basın toplantısı için en az bir ''ilgilenmiyoruz'' butonu olacağı da gelen bilgiler arasında.
9 yılda maaşı eriyen 2 kesim var
-
maliye bakanı mehmet şimşek'in yeni kelamı. kendisine göre 9 yılda maaşı eriyen iki kesim varmış. bunlardan biri müsteşarlar diğerleri milletvekilleriymiş. güler misin ağlar mısın. ya birileri bizle fena taşak geçiyor ya da bu adam gerçekten türkiye'de yaşamıyor.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/21135477.asp