hesabın var mı? giriş yap

  • o kadar iğrenç bir yerdir ki dar alanda inanılmaz hareketler geliştirmenize neden olur. misal bacağı hop diye kaldırıp, çevirip, ayağın ucuyla kapı koluna basarak açmak gibi. böyle söyleyince kolay gibi geliyor ama dene bakalım. arkadaş regl olmak doğal bir şey de kapı koluna kanı nasıl bulaştırıyorlar anlayamadım gitti. sümük formunda kan oluyor lan. ben ki midesi epey sağlam, kolay kolay tiksinmeyen bir insanım ama o kanla ne zaman göz göze gelsem zor tutuyorum kendimi. kullanılmış pedi açık bir şekilde yere atmak var bir de. yeni kullanacağın ped zaten naylon bir kılıfın içinden çıkıyor, kullandığın pedi sar ona, koy çöp kutusuna, nesi zor anlamadım ki. başkası temizliyor diye bu kadar acımasız olunmaz ya. sifona bile dokunmuyor. sorsan ''ayy pistir amaaa'' der. gerizekalı. yarım kilo sıçmayı biliyorsan, çantana antibakteriyel jel atmayı da bilmen lazım. alaturka tuvalette zaten hayatta temizlemez pisliğini. ki genelde ayakla basılan yere ya da tamamen kenara sıçmayı tercih ediyor bu şahıslar. ormanda mı büyüdüler ne yaptılar bilmiyorum. bir de iğrenç sidik kokuları olur bunların. saf amonyak. biz alışığız tabii yılların tecrübesi ama bir erkeği koy oraya, bayılır yeminle. pislik konusunda kadınlar tuvaleti bir, halka açık kadınlar hamamı ikidir. hiç öyle dizilerdeki gibi bir ortam değil hamam da. ''amaaan hepimizde aynısı yok mu'' diye ne iğrençlikler yapılıyor aklın durur. ben en son göbek taşına oturup, bacaklarını iki yana açıp genital bölge tıraşı yapan kadın gördükten sonra bıraktım hamam işini. güya kadınlar temizlikle beraber anılırlar ama yalan dolan. erkekler bizden çok daha temiz.

  • kovulmasını claudio ranieri ile bir tutmak oldukça yanlış, birincisi, ranieri'nin kovulması leicester'ın hemen şampiyon olduğu senenin sonrasında yaşadığı küme düşme korkusundan kaynaklanmıştı, leicester, ranieri kovulana kadar potanın birkaç basamak üstünde geziyordu. ikincisi, leicester city'nin şampiyonluğu her ne kadar muhteşem bir hikaye de olsa, bundan onlarca sene sonra konuşulacak da olsa, o sezonun getirdiği olağanüstü şartlarla beraber gelmiş tesadüfi bir başarıydı. tesadüfi derken küçümsediğim anlaşılmasın, bu gözlerin gördüğü en absürt başarı hikayelerinden biridir ancak sürdürülebilir bir durum değildi.

    pochettino ise beş sezon boyunca bu takımı ilmek ilmek işleyerek, normalde orta sıra oyuncusu olarak kaybolup gidebilecek kişileri en üst seviye futbolcu haline getirerek, belirli bir futbol anlayışı oturtarak, kısacası planlı bir şekilde şampiyonlar ligi finali gördü ve tottenham hotspur'u, ingiltere futbolundan bahsederken herkesin diline pelesenk olmuş top 6'in bir parçası haline getirdi.

    bu noktada pochettino'nun kovulması (eğer kovulduysa) tottenham yönetiminin çok net bir şekilde aptallığıdır. 5-6 sene önce everton ile aynı seviyede olan takımın adı en üstte anılıyorsa en çok bu arkadaşın payı vardır. bu sezonki düşüş, seneye belirli futbolcuları göndererek ve yeni bir yapı kurarak rahatlıkla yeniden yukarıya dönüş hikayesine çevrilebilirdi, her ne kadar puan ve oyun olarak çok yetersiz kalsa da, tottenham'ın bu sezon şampiyonluk sonrası leicester city gibi küme düşme durumu yoktu, en kötü ihtimalle avrupa dışında kalırdı bu takım.

    temennime gelecek olursak, umarım jose mourinho peşinde koşmaz da arsenal mauricio hocamın kafasını çelmeyi başarır ve wenger sonrası beklenen yapıyı kurmaya yönelik bir adım atar. hem de ezeli rakibinin tarihinin en iyi hocalarından birini çalmanın keyfinden bahsetmiyorum bile.

  • - sneijder gelecekmiş
    + la olm mal mısınız ne işi var onun türkiyede

    ....

    - gelmesi an meselesi
    + a aha ahahhaa mal la bunlar hala gelecek sanıyolar

    ....

    - anlaşmışlar
    + bisktrin la hayal kurmayın amk

    ....

    - geldi ya la
    + olm sneijder da futbolcu mu amk

  • dut pisliğinden şikayet etmek yerine dutları yemeyi deneyin. böylece hem yere düşmemiş olur hem ağzınızdan tatlı bir şeyler geçtiğinden belki ota boka laf atmamaya başlarsınız

  • tarih sahnesinde bu denli estetik anlayışından uzak başka bir yönetim görev almışmıdır bilemiyorum.

    beton saksılar içerisinde (oraya buraya) serpiştirilmiş laleler ile göz abdesti almaya mahkum eden görüntüdür.

    taksim'i oldum olası hiç sevmedim fakat bu denli katledilmesine de tahammül edemiyorum.

  • firdevsleşmek adlı metamorfizmayı bir kontrollü deney grubuyla halkımıza öğretmeye yönelik oldukça bilimsel bir dizi.

    kontrol grubu: firdevs

    deney grubu: adnan, matmazel, nihal, bihter, behlül, arsen ve niceleri.

    deney: bir adet firdevs birbirinden salak insanların teletubbyler gibi mutlu yaşadığı kocaman bir eve yerleştirilir, firdevs'in sürekli car car konuşurak ve her işe burnunu sokarak tüm deneklerle fikir teatisi sağlanır.

    deney sonucu: dizinin başlangıcında son derece gerizekalı bir o kadar da saf olan deneklerin bölümler ilerledikçe zekileştiği; entrika, dolap çevirme, kumpas, septisizim vb. konularda starter düzeyinde bile değilken birden upper intermediate seviyesine zıpladıkları gözlemlenmiştir. deneklerden adnan ziyagil'in "yedi uyuyanların önde gideni" olmasına rağmen hilmi önal'a yaptığı dalavere ile; diğer denek mademoiselle deniz decourton'un ise tipik bir firdevsium davranışı olan "şüphelen, kafanda kur, çaktırmadan dikizle" yöntemini başarıyla uygulamasıyla deneyin %99 oranında başarılı olduğu ortaya çıkmıştır.

    deneyin başarısız yönleri: peyker hala salaktır.

  • şey değil mi bunlar ya ubercileri müşteri gibi çağırıp, köşede sıkıştırıp döven; havaalanı saldırısı olduğunda milleti soymaya çalışıp insanlığı ayaklar altına alan topluluk?

    hmm itfaiyeli bi söz vardı hatırlayamadım şu an.

    edit: bir üstteki arkadaşla hemen hemen aynı entariyi giymişiz. ben yazarken o entry yoktu. bence çok güzel olmuş, ne kadar yazılırsa o kadar hatırlamış oluruz.

  • üniversite giriş sınavına başvururken lisede hocaların el kadar webcam'e bakarak çektirdikleri fotoğraftır. o kimlik kartı istenmeyen ellere geçtikçe o hocaların da az kulağı çınlamadı zaten. hayır bir de üniversitedesin, ikili ilişkilerin en yoğun yaşandığı yer. birinden hoşlanıyorsun sonra bir şekilde adam senin kimlik kartını görüyor ve lal oluyor. nice ilişki bu şekilde başlamadan bitti.

    bu sen misin gerçekten gibi soruların yanında, bak doğru söyle estetik operasyon mu geçirdin yoksa yüz nakli mi oldun gibi acımasız sorulara da zemin hazırlıyor.

    hani nüfus cüzdanı aracılığı ile maymun olmak denilmiş ya, en azından dünya üzerinde bulunan bir canlıya benzetilmiş. bazen bu kartlarda öyle fotoğraflar oluyor ki; yaşayan herhangi bir canlıya benzetilemeyen.

    tabii bir de bu fotoğrafla ilgili korkutucu hikayeler dolaşır ara sıra koridorlarda. bir keresinde diplomada fotoğraf olacağı ve o fotoğrafın da bu olacağı gibi ürkünç bir dedikodu duyuldu da bölümde; on dört arkadaş kalp krizi geçirdi, dokuzu felç oldu, beşi okulu bıraktı.

  • -hocam maçı ve alınan 3 puanı nasıl değerlendiriyorsunuz?
    +evet çocuklar güzel mücadele etti. hak ettiğimiz bir galibiyetti. bu 3 puan ile düşme potasından çıkıp tekrar şampiyonluğa ortak olduk.

    %??!'+?