ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
anadolu tat 1071
-
allah bunların belasını versin. kadıköyde paket servis çalışan pideci dükkanım var. bunların sahibi olan çocuklar siparişe giden kuryeme çevreyoluna çıkan yolda silahlı saldırıda bulunmuşlar. çocuk allahtan yaşıyor. bana yüklü bir miktar sus payı vermelerine rağmen vicdanım el vermiyor şikayet edeceğim. hem de şimdi üstümü giyip savcılığa gidi
hayatın adil olmadığının anlaşıldığı anlar
-
bazen bir dilencinin isyanı ile tetiklenen farkına varma anlarıdır.
üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutamadığım, her hatırladığımda içimi burkan yaşlı amcanın isyanı da bunlardan biridir. ankara'da, şu anda neresinde olduğunu hatırlamadığım bir bölgede sıra sıra dizilmiş, gelenlerden para dilenen, ve bu işi mecburiyetten değil de meslek olarak yaptığı çok belli olan, kucağında bebekli kadınların arasında, kaldırıma çökmüş, umutsuzca insanların yüzüne bakan, kucaktaki bebek faktöründen dolayı bütün sadakaları kadınlar aldığı için eli boş, havada kala kalan amca sonunda dayanamayıp, yorgun sesiyle "ben de insanım, bana da verin" diye isyan etmişti. kadınlar yüzsüzce kikirdeyerek adamdan biraz uzaklaşıp ona da dilenme alanı açmışlardı, ama insanlar daha amcanın yakınına bile gelemeden önlerine atlayıp rahatsız edici bir şekilde dilendikleri için insanlar yardım edecekleri varsa bile vazgeçiyordu veya sadakalarını bu kadınlara verip hızla uzaklaşıyordu. zaten hayatta kalabilmek için dilenmek zorunda kalacak kadar düşmüş bu adamın, yetmiyormuş gibi bir de profesyonel dilencilerle baş etmek zorunda kalması adaletsizliğin vücut bulmuş haliydi gözümde.
ilber ortaylı'nın ilginç evlilik yorumu
-
adam diyor ki bizim toplumumuzda erkekler "özel hayat" kavramını suistimal ederler, karılarını evde bırakır giderler, aldatırlar. evde bırakılan, kendini oyalayacak işi gücü, aklını meşgul edecek bir fikri, meşgalesi olmayan kadınlar da dırdır ederler, adamı bezdirirler. ve hem kadınlara hem erkeklere genel bir eleştiri getiriyor ve diyor ki "türkler yalnız kalmayı, meditasyon yapmayı, tefekkürünü geliştirmeyi bilmez, dedikodu yapar, boş boş işlerle uğraşır." yani adam özetle diyor ki bu ülkenin insanları mıçmıç ilişkiler ve evlilikler yaşar, kendi iç dünyaları sığ olduğu için birbirinin tepesine biner, dedikodu eder, kadını da erkeği de yalnız kalmayı, kendini geliştirmeyi, birey olmayı bilmez, birbirine saygı duymaz, dolayısıyla bunların yapacağı evlilikten de bir halt olmaz, sadece zaman kaybıdır.
ben burada ne kadın düşmanlığı, ne evlilik karşıtlığı görebildim. eleştirinin gittiği yer belli, ve o eleştirilenler de muhtemelen bu videoyu izleyip, ana mesajı anlamayıp "ilber hoca da evlilik boş iş diyo yea" şeklinde konuşacaklar orda burda.
bir hanımefendiden karı diye bahseden aydın
-
bilgisiyle dövdüğü cahilleri küçük ayrıntıda gizli hataları ile uğraştıran aydındır.
(bkz: hanımefendi)
(bkz: nagehan alçı)
çaykur'un yaklaşık 268 milyon lira zarar etmesi
-
kim yönetiyor bu koyduğumunun şirketlerini, nasıl becerebiliyorsunuz zarar etmeyi yahu.
en temel zekayla, kahvede bardak çay satan kahveci bile bu işten para kazanabiliyorken, koca koca fabrikaları kimler yönetiyor da, hakikaten milli içeceğimiz olan ve en fakirinden en zenginine neredeyse herkesin günde 3-5 bardak tükettiği çaydan nasıl zarar edebiliyorsunuz? delireceğim yemin ederim yahu.
uzun öpüşmeden sonraki kısa öpücük
-
bööle muuuuuuckkk sonrada muck olan şeydir bu.ya doyamıyorum sana ama bırakmam lazım,ama son bitane daha alayım öpücüğüdür.
ahmet dursun seba gitsin
-
bunu söyleyenler " 14 sene oldu senin süren doldu , yeter artık seba artık istifa " da demişti . sonra tanrı beşiktaş'ı tüpçü ile cezalandırdı
en güzel kız kardeş ismi
türklerin psikolojilerinin bozuk olmasının sebebi
-
özellikle 80'den sonra doğanlar için geçerli olan ruhi sıkıntıların sebepleri;
- milleti olduğundan farklı tek tip bir şekle sokmayı amaçlayan tedrisat sisteminden geçirilmiş olmak,
- çocukluğundan beri her gün haberlerde terör ve şehit haberleri izleyerek ile büyümüş olmak,
- 10-20 yaş arasını anadolu lisesi, fen lisesi ve son olarak da üniversite sınavı stresi içinde geçirip, akranlarını arkadaş olarak değil, sahip olmak istediği geleceğe giden yoldaki rakipler olarak görmek,
- yolsuzluk içinde kıvranan bir ülkede büyümenin getirdiği, sürekli "hakkım yenecek" kaygısı yaşamak,
- hayatı boyunca birden fazla iktisadi buhran görüp, mevcut durumu iyi olsa bile gelecek kaygısı yaşamak,
- küçüklüğünden beri basın-yayın yoluyla yapılan ahlaki saldırılara maruz kalmış ve ciddi manada etkilenmiş bir toplumun ferdi olmak.
kalıcı homeoffice çalışmaya geçilmesi
-
yer değiştirmek amacıyla motorlu taşıt kullanımını azaltacağı için ekolojik bir eylemdir. sırf bu sebepten bile desteklenesidir.
ikinci el otomobil piyasası
-
istenen 70-80 bin liralara neden şaşırdıgınızı anlamadıgım piyasa.
adam 2011 poloya 62 bin istemiş. araç genelde model yükseltmek için satılır. bu adam bugün egea almak istese 150 bin tl. 90 bine yakın para verecek yani cebinden.
millet istiyor ki sanki ekonomi 3 senede yarı yarıya küçülmemiş gibi fiyatlar olsun, 50 bine cillop gibi araba alayım. 50 bine sana arabasını satan adam ne yapacak peki? adam belki sıfır araç alıp 7-8 sene binip satan adam. bugun arabasını sana satsa en dandik egeaya 100 bin eklemesi gerekiyor. mal mı bu adam?
sıfır piyasa ne kadar yükselirse ikinci el de yükselir. gidin sıfır araçlara vergi kökleyen hükümete çemkirin.
oğuz atay
-
“yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım”