ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
400 olmadı da diyelim ki 335 oldu o da olumlu
-
cumhurbaşkanımızın yeni hedefi.
ya en son kaça olur sen onu söyle de verelim kurtulalım.
link
debe: ali ismail,berkin elvan,mehmet ayvalıtaş, ethem sarısülük , abdullah cömert
sokakta öpüşmek
-
ben bu olayı gecenin bi vakti, karadenizde bi askerlik şubesinin önünde yapmıştım. kapıdaki nöbetçi askerin de mal mal bizi kestiğini yaklaşık 30 sn süren öpüşme seansından sonra fark etmiştim.
ama o sıralar daha askere gitmemiştim tabi.
şayet askere gitmiş olsaydım, bu hareketi asla bir askerin önünde yapmazdım.
neden yapmazdım? çünkü orada nöbet tutan ben olsaydım mesela, vururdum o iki sevgiliyi de alınlarının çatlarından.
adamlar abazanlıkla dolu günler geçirirken nispet yapar gibi karşılarına geçip şapır şupur öpüşmek de nedir.
bu olay için hala kendime kızarım.
bizi vurmadığın için teşekkürler. özür dilerim asker kardeş. iyi nöbetler.
gerçi ne nöbetin kalmıştır ne de askerliğin. iyisin lan yavşak yedin koca askerliği.
oğlun nerede okuyor denince ittü diyen ezik anne
-
oğlunu okutup, büyütüp, itü ye sokmuş annenin ben ayaklarını öperim. değil ona ezik demek telaffuzuna bile laf söylemek senin haddine mi? be şerefsiz!
kova burcu erkeği
-
kendisine: "simdiye kadar hic kimsenin yaninda bu kadar huzurlu ve bu kadar guvende hissetmemiştim sevgilim, cok mutluyum" diyen sevgilisine cevaben: "senin adina cok sevindim" diyebilen yegane erkektir.
hayata dair gülümseten detaylar
-
evimde temizlik yaparken kosede bi orumcek ağı farkettim. ufakta bi orumcek var uzerinde. normal sartlarda alip disari birakirdim ama dursun dedim bi zarari yok.
bi sure sonra unutmustum varligini. gecenlerde eve bi sinek dadandi. gece ortaya cikip kafamı sisiriyor. isigi yakiyorum kayboluyor serefsiz. bi ara sesi kesildi, dedim heralde cikti gitti. ertesi gun tekrar temizlik yaparken kosedeki ağa gozum ilisti ve bingo! orumcegim sinegi bi guzel paketlemisti. basında bekleyip “ ben hallettim patron” dercesine duruyordu.
artik bu evin bi ferdisin aslanım, sen gidene kadar dokunmayacağım sana.
osmanlı ocakları'nın türk milletini tehdit etmesi
-
(bkz: osmanlı ocakları kim amk)
osmanlıspor vardı bir ara, onun gibi birşey sanırım. finanse edilmediği zaman bir anda biten
almanca vs fransızca
ferhangi şeyler
-
herkesin avukatı aptal tayfunu tanıdığımız oyun
- tayfun aradığın telefon 3 dakikalık mı? değil mi? hassiiiktirrrr yaa.....
- mutfakla banyo arasına metro yaptıralım... ne mesafe kısa mı? o zaman santimetro yaptıralım
gibi replikleri ile unutulmaz oyun....
2 poğaça 2 meyve suyuna 12 buçuk yıl hapis istemi
-
istanbul cihangir'de aç olduğu için bir pastaneden 2 poğaça, 2 meyve suyu çalıp parkta bunları yerken yakalanan işsiz gencin işlediği suçun cezası. işin garip yanı, kasadan tek kuruş çalınmamış. televizyona melevizyona dokunulmamış. sadece 2 poğaça ve 2 meyve suyu. o da aç olduğu için. ulan senelerdir, yok "komşusu aç kendisi tok yatan bizden değildir" falan filan diye geyikler söylenirdi. nerede şimdi o insanlar? nerdesiniz amk? kim suçlu? siz suçlusunuz şerefsiz komşular. bir ekmek arası köfte patates veremediniz mi?
ulan eleman da ne kadar delikanlı bir adamsa 2 tane poğaça 2 meyvesuyu çalmış. allah bilir. 2 tane meyve suyuna da gerek yok diyip ikincisini çaldığı için utanç duymuştur garip. evet suçunun cezasını çekecek. ama onu bu suça iten çevresindeki insanlara yazıklar olsun. puh amınıza koyuyım sizin.
http://www.haberturk.com/…7-2-pogaca-12-5-yil-hapis
edit: bence savcıyı suçlamanın gereği olmayan durum. çünkü savcı görevini yapmaktadır. asıl suçlu, o mahallede mutlu mesut yaşayan, tok uyuyup tok uyanan halktır.
kız babası olmak
-
şu anda onun şehrinden kendi şehrime giden bir otobüsün 21 numaralı koltuğunda yazıyorum bunu. onu başka bir şehirde bırakıp tekrar beni kimsenin beklemediği o eve gidiyorum...virusten dolayı 3 aydır onu göremedim... geçen cuma biraz umut ve koskoca bir korku ile yanına geldim. acaba beni unutmuşmudur diye korktum... çok korktum... bu dünyadan yok olup gitmeye razıyım... yeter ki beni unutmasın... mutfakta yerde oturmuş bebeklerin o mutfak eşyaları ile oynama rituelini gerçekleştiriyordu... kızım dedim... bana baktı bir an... elindeki eşyaları düzenli ve sakin bir şekilde bıraktı elinden. ayağa kalkıp bana yürüdü ellerini uzattı. kucağıma aldım. başını omzuma koyup defalarca baba dedi... sonra bana evdeki insanları tanıtmaya başladı. anne anne, dede , teyze.... diye.. sanki ben onları tanımıyorum gibi... sonra bana odasını gösterdi oyuncaklarını. sonra otur dedi oyuncak oynayalım... bir odada 6 7 kisi otururken ben ayağa kalkınca baba otur diyor. giderim yine diye... otur... maalesef 4 gün sonra otur dese dahi oturmadan yola çıkmak zorunda kaldım... dün gece onu ben uyuttum annesinin 4 aylıkken uyuturken dinlettiği ninniyi açtım... gülümseyerek uyudu... 25. mayıs tarihinde vefat etmişti annesi.. üzerinden 1 25 mayıs daha geçti...