hesabın var mı? giriş yap

  • bir türk, bir fransız, bir de ingiliz trenle yolculuk ediyorlarmış.
    trendeki odaları sıcaklayınca fransız pencereyi açmış ve içeri bir tane sinek girmiş.
    fransız hünerini göstermek için kılıcını çektiğiyle sineğe bir tane vurmuş ve sinek ortadan ikiye ayrılmış.
    diğerleri hayretle bakarken, fransız cebinden karvizit çıkartmış ve ingilizle bizim türk'e vermiş, karvizitte "fransa'nın en iyi kılıç ustası" yazıyormuş.
    bunu gören ingiliz hemen pencereyi açmış ve içeri bir tane daha sinek girmiş.
    hemen okunu çekmiş bir fırlatmış sinek duvara yapışmış, cebinden karvizitini çıkartmış "ingiltere'nin en usta okçusu".
    tabi türk altta kalırmı. hemen pencereyi açmış içeri bir tane daha sinek girmiş, bizim türk cebinden bıçağı çıkarttığı gibi sineğe fırlatmış, sinek yere düşmüş ve sinek bir kaç dakika sonra yerden kalkmış ve geri uçmuş.
    bunu gören ingilizle fransız basmış kahkahayı bizim türk cebinden karvizitleri çıkartmış ve ingilizle fransıza vermiş.
    "fenni sünnetçi remzi"

  • maça çağırdığımız bir elemanın (ki kendisi gelirsem dengeler değişir demişti) ısınırken bana "şş paşa! topu bana atsana bi solak mıyım değil miyim ona bakıcam" demesi, üstelik solak olup olmadığını anlamak için çektiği şutta topun koskoca sahada kalenin 3 metre yukarısında bir topun anca sığacağı delikten çıkıp gitmesi ve "solak değil mişim ehuehehehe" dedikten hemen sonra diğer topu isteyip bu kez sağ ayağıyla çektiği şutta topun bilmem kaç milyonda bir kez olacak ihtimale yine aynı delikten dışarı çıkması hayatımda halı saha maçlarında beni en çok şaşırtan olaydır. bir daha da şut çekmedi kerkenez.
    hayır adam bizimle dalga mı geçti anlamadık maç başlayıncaya kadar. maç başladı da fasulye olduğunu gördük de bir daha çağırmadık pilardacıyı (aramızdaki lakabı oldu bu olaydan sonra).

  • hala pr çalışması, beğeni alınca aktı, cingöz recai diyen, aşağılık kompleksinden kurtulamamış insanların olduğunu bize gösteren nefis twit.

    işin ilginci adamın milyarlarca dolar serveti var, istese tüm dünyada üretebildiğinden fazla iş bağlayabilecek potansiyeli var, uzaya uydu göndermiş, sen daha iyi fikri olmadığını ve twitterdan atatürk yazarak pr yaptığı söylüyorsun. haklısın tabii.

    büyük oyunu bozdunuz, tebrikler.

  • to move fiili ingilizeceye latinceden geçerken, to love fiili anglosakson dillerinden geçmiştir.

    italyanca, ki latinceye şu an en yakın dildir denebilir, muovere fiili hareket etmek anlamına gelir.

    muhtemelen ingilizceye geçerken u harfi kaybolmuş ama fonetik olarak kalmıştır.

    to love ise almancadaki lieben fiiline benzemektedir. rhein nehrinin doğusu ile batısı arasında birtakım dil ve kelime farklılıkları olduğu doğrudur.

    ingilizce ise hem latin hem de anglosakson dillerine maruz kalan bir dil olduğundan dolayı, evet ingilizcenin özellikle eski ingilizcenin gramer yapısı günümüz almancasıyla sağlam benzerlikler taşır ama kelime olarak ingilizce latin dillerinden almancaya nazaran daha çok kelime almıştır, kelime telaffuzlarının latin ekolünden gelen italyanca fransızca ispanyolca ya da anglosakson ekolünden gelen dutch, almanca, isveççe gibi net kuralları bu yüzden yoktur.

    bu dillere çok değil benim gibi a2-b1 arası bir seviyede hakimseniz, kelimeye bakarak hangi orijinden geldiğini az çok çıkarabilirsiniz. bu da size telaffuzu hakkında az çok fikir verecektir.

    mesela sevmek fiili amare, aimer olarak latin dillerinde yer etmişken, to love, lieben olarak anglosakson dillerinde yer etmiştir. kelimenin kökenine bakarak ingilizcedeki telaffuzu ve bu farklılık hakkında az çok fikir sahibi olunabilir.

  • açıkçası videoyu izlerken şunu fark ettim; orda bulunan kitlenin yarısı çöp. ne dinlemeyi biliyorlar, ne uygun soruları sormayı, ne aralarından 3-4 kişiyi seçip kendilerini temsil ettirmeyi... kendinden büyük ve karşısında bulunan insana “melih istifa et lan!” diye bağırmak cesaret falan değil, saygısızlıktır. rektörü desteklemiyorum ama bu hıyarları da desteklemiyorum artık.

    vay anasını satim ya, resmen herif sabırtaşıymış. böyle mal tiplerin rektörü olacağıma cidden ben istifa ederdim.

    not; saygı konusunda geleneksel birisi değilim. büyüklerin yanında bacak bacak üstüne atmak gibi saçma şeylerde saygı aramam. fakat iletişimin temeli dinlemek ve saygı duymaktır. bağırmadan, yükselmeden.

    not2: ayrıca o arkada bağıran cırtlak sesli feminist, evladım olsan cebine uyuşturucu koyar polise ihbar ederim. bu ne lan? susmuyo karı, susturamadılar.

  • ofisi eşi benzeri görülmemiş bir rezilliğe sürüklemiş oyundur. mesai bitimine yakın herkes cebindeki tüm nakitle süper loto oynamış, 10 lira alacak için kapıya gelen kargocuya verecek 10 lira çıkmamıştır.

  • o önlükler zaten komple sorunsaldı. sadece yaka iliği değil yani. o yaka ilikleri genelde tenefüsteki sınıf maçlarında kopardı. tebeşir izi de kolay çıkmazdı o önlükten. maçlardan önce arkamıza tebeşirle numara yazardık futbolcu hesabı 1 den 11 e kadar, derse girmeden önce de hesapta temizlerdik ama tahtaya kalkanın arkasında inceden yine numaralar gözükürdü. benım arkamda 3 yazıyordu öğretmen görmüştü solbek tahtaya demişti.

  • son 3 yıldır her gün yaptığım aktivite. şimdi 130 kiloyum ama sorun değil, becel var kalbimi koruyan. teşekkürler becel.

  • çok pis bir andır.

    o ana değin bir sürü tavuk göğsü tatlısı yemiş, fakat bunun içinde gerçek tavuk parçacıkları olduğu aklınızın ucundan bile geçmemiştir. rengi ve kıvamı nedeniyle tavuk göğsü ismi verildiğini zannetmişsinizdir, oysa ortada mecaz falan yokmuştur meğersem.

    çok pis bir andır, çünkü akla evvelden yenilen kol börekleri geliverir.

    (bkz: kol böreği) (bkz: allahım lütfen)