hesabın var mı? giriş yap

  • ister şov olsun ister gerçek, kızı öldürülmüş bir babadan aklıselim içinde davranmasının kesin bir koşul olarak beklenmesi, öyle davran(a)madığı zaman da "yetti be, şaşırtıcı, şovmen, sinirli, alkolik" diye eleştirilmesi gerçekten garip.

    yahu bir insan çıldıramaz mı, deliremez mi? sözkonusu neden yeteri kadar büyük değil mi sizce...?

    inşallah sizin dediğiniz gibi şovdur da zavallı adam o derece acı içinde değildir.

  • kendisi ile duygusal ilişkiye girerseniz, en sonunda"eeeeeeeehhh eytere lannn, sen beni sev, sen benle ilgilen, sen benden özür dile, sen sırtımı sev, sen beni anla, sen bana yaltaklan, sen benden talep et, sen benden rica et, sen beni uyut, sen benim için yaz çiz, sen kendi hatalarının farkına var, sen pişman ol, sen bana güzel laflar et" diye yırtınarak cinnet geçirirsiniz. ama hayır, cinnet geçirme hakkı da sadece ondadır.

    kendine o kadar hayrandır ve gururu için yaşar ki, sizi hayran olunacak insan kıvamından çıkartır, gurursuz kılar.

    özetleyeyim; ailesi/çevresi/geçmişi/eğitimi tarafından törpülenmemiş ise, siz de onu törpüleyebilecek ayakoyunlarına fersahlarca mesafedeyseniz egonuzu ezer, üstünüze basar geçer.

    bir tanesiyle evliyim ben bunların " benim gözlerim güzel mi? diye sormuştum geçmişte gaflete düşüp, "benimkiler daha güzel" demişti. gözlerinizin güzel olduğunu unutursunuz. aman ha.

  • üniversite son sınıftayım, mezuniyete 5 ay kalmış. ameliyat gününü stajlara denk gelmesin diye dönem arasına aldım, hem dedim arkadaşlarım gelir refakatçi olur, hem de ikinci dönem daha sağlıklı olurum.

    neyse geldi ameliyat günü, gittim hastaneye, yatış yapılacak, yaptırdım neyse, refakatçi olmasını söylediğim arkadaşa mesaj attım nerdesin ben yatış yaptırdım diye, ya kusura bakma kanka ben onu unutmuşum dedi. bi' şey diyemedim tabi zaten az sonra da hasta bakıcı ameliyata gidiyoruz dedi, kimse yok mu yanınızda dedi, dedim gelmediler.

    anesteziye girdik, doktor sohbet ediyor hangi fakültedensin falan, dedim dişteyim, oo bizden o zaman sana başka bi şey yapalım uçuralım seni dedi, 3 saat sonunda odada uyandım, hemşire geldi, kimse yok mu dedi, yine aklıma geldi, yok dedim, doktor geldi, kimse yok mu dedi, yok dedim.

    sonra beni vip odaya aldılar, bölüm başkanı yanındaki vizit heyetiyle geldi, sohbet ettiler, 30 dk boyunca benimle ilgilendiler, herhalde diğer doktor hocalarına söylemiş.

    ondan sonra zaten kendi kendime yetmeyi öğrendim. kimseye minnet eylemeden yaşadım.

  • pazarlama tekniklerinde söz konusu olan ve yem etkisi olarak türkçeleştirilen kavram. varsayalım ki a ve b tipinde iki ürün piyasaya sürülmekte. nitelik açısından bir sınıflama yaparsak a birinci sınıf, yani en iyi niteliğe sahip olan mal , b ise üçüncü sınıf, yani en düşük nitelikli mal olsun. a'nın fiyatı 4 birim, b'nin fiyatı ise 3 birim olsun. müşterilerin bir kısmı en nitelikli mala sahip olmak isteyenlerden diğer kısmı ise harcamalarını mumkun olduğunca düşük düzeyde tutmak isteyen, daha çok ürüne sahip olma kaygısında olup ürünün niteliğini fiyatına göre ikinci planda tutanlardan oluşsun. bu durumda a ürününü yüksek nitelikli mal arayan ve buna sahip olmak için para harcamaktan çekinmeyen müşteriler, b ürününü ise niteliğe önem vermekle birlikte az para harcama isteği ağır basan müşteriler tercih edecektir. bu durumda, piyasaya üçüncü bir mal daha sürülmüş olduğunu varsayalım ve bunu c olarak adlandıralım. c'nin nitelik açısından b'den yüksek ve a'dan daha düşük derecede sınıflandırıldığını, yani ikinci sınıf mal olduğunu, ama aynı zamanda hem a'dan hem de b'den daha pahalı olduğunu yani fiyatının 4.5 birim olduğunu varsayalım. işte bu noktada c, b'ye kıyasla daha nitelikli olduğu halde a'dan bile daha pahalı olduğundan ikinci kategoriye giren müşterilerin a'yı tercih etme olasılığı artacaktır. işte buna "yem etkisi" yani "decoy effect" denir. burada a'nın daha çok satılması için c yem olarak kullanılmıştır. bu olaydan sonra c'nin piyasadan kaldırılıp d olarak adlandırdığımız başka bir malın piyasaya sürüldüğünü varsayalım. ayrıca yeni piyasaya sürülen d'nin dördüncü sınıf mal niteliğinde olduğunu ve fiyatının 3.5 birim olduğunu yani b'den daha düşük nitelikli ama ondan daha pahalı olduğunu ve c'nin artık piyasada bulunmadığını varsayalım. bu sefer de b ürünü daha çok satılacaktır. tabi piyasada bu sözünü ettiklerimiz dışında başka bir ürün olmadığını varsaydığımızda ve diğer değişkenleri sabit kabul etmemiz, yani ceteris paribus saçmalığını kabul etmemiz koşuluyla.

    (bkz: asimetrik bilgi)
    (bkz: pazarlama)
    (bkz: ceteris paribus)

    *