hesabın var mı? giriş yap

  • gercek maliyeti 76 milyon lira, aradaki 800 milyonu sen ben cengiz insaat aramizda kirisiriz. ooooh ooooooh. paramiz teroristlere gitmiyor, milletin evladina gidiyor!! kutuphaneyi de partili aydinlarimizin (!) kitaplariyla doldururuz, memurlari da partililerden seceriz oooooooh. bu ekonomik krizde iyi geldi, kitap bile okumayalim istiyorsunuz, hepiniz vatan haini teroristsiniz.

  • anneanne kişisine iş yerinde yaşanan bir takım sorunlardan bahsetmektir. siz ne anlatırsanız anlatın, cevap kızım sıkı giyin olarak geri döner.

    -geçen hafta beyanneme süresini atlamışız...
    -aman kızım sıkı giyin.
    -patron maaşları geç öder muhtemelen...
    -o da sıkı giyinsin.

  • yetenek sinavi ile ilgili bildiklerimi ve dusunduklerimi paylasmak isterim basliklar halinde...

    *** torpil : genelde sinavi kazanamayanlarin (ki bu genellikle dogru sekilde hazirlanamayanlarin veyahut bazi aksakliklar yuzunden giremeyenlerin) agzinda pelesenk halini almis bir kelimedir. belki okullara gore degisebilir az cok bu konu, ama benim bildigim birsey var ki, torpil olsun olmasin, eger siz bir seyi kalben istiyorsaniz ve dogru sekilde (bu iki kelime underlined) hazirlandiysaniz, sizi degil torpil, havai fisekler bile engelleyemez, o okul artik sizin kaderiniz olmustur. bu nedenden dolayi, bu konu , olasi yetenek sinavi ile ogrenci alan sanat okullarina girme adayi arkadaslarimizi kesinlikle etkilemesin.

    *** calisma sekli : bana gore, calisip da "ya kesin torpil vardi, ya da soyle boyle oldu da kasti almadilar beni" diyen cogunlugun girememe nedenlerinin basinda dogru calisma programi yapmamis olmalari gelir. peki nedir bu dogru calisma sekli? bence sudur;

    -bir kere girmek istedigi okulun havasini daha once hic teneffus etmemis olmak, buyuk eksiklik. o atmosferi onceden yasayip (eger mumkunse hazirlanilan bir sene boyunca) , o havaya kendinizi sokmaniz ve "ben buraya ait olucam, burayi cok seviyorum ve kazanmak icin tum cabayi sarfedicem" demeniz gerekmektedir. eger yine mumkunse, (opera olsun, tiyatro olsun, dans olsun...) kazanacaginiz okulda calisma imkaniniz varsa sizi hazirlayan kisi ile birlikte, bu sizi daha cok motive eder kanaatindeyim.

    -dogru insanlarla calismak da, dogru calisma seklinin bir parcasidir. kazanmak istediginiz okuldan eger arkadasiniz veya akrabaniz var ise, ondan gerekli olan tuyolari (ki bu legal bir torpile girer, herkese aciktir) alabilir ve avantaj saglayabilirsiniz. ayrica juri deki hocalarin neye dikkat ettiklerini, ne isteyip ne istemediklerini daha onceden bilmeniz, sizin acinizdan daha yararlı olcaktir.

    -bir calisma programi : eger sizi calistiran kisi, zaten olayin bilincindeyse, size yol gosterecektir ve mutlaka bir calisma programi belirleyecektir. bu hem bir duzene girmeniz acisindan, hem de olaydan bir sene boyunca kopmamanizi saglamasi acisindan cok yararlidir. ozellikle bir san bolumune girecekseniz, zaten sesinizin her daim calismasi gerekmektedir, yoksa san da, yabanci lisan gibidir, nankördür, siz birakirsaniz o da sizi birakir. aslinda diger yetenek sinavlari icin de bu gecerli, tiyatro bolumune hazirlaniyorsaniz, tiradinizi sindire sindire ve duzenli bir sekilde calismalisiniz.

    -saglik ve uyku duzeni : bu da dogru calisma seklinin cok onemli bir parcasidir. beslenmenize ve uyku duzeninize dikkat etmeniz, ve bu zamana kadar boyle bi duzeniniz yoktuysa bile edinmeniz, gercekten cok yararli olacaktir. vitamin destekleri de tabi, sizi dinc tutacaktir.

    -moral motivasyon : bu konuda kendinizi motive edecek bir cok yola basvurabilirsiniz. ben mesela odamda duvardaki panoma yazi yazmistim "bu sinavi mutlaka kazanacagim, cunku cok istiyorum ve calisiyorum" diyerek. hic birseyin moralinizi etkilemesine izin vermeyin. eger siz, pozitif dusuncelerle (polyannacilik degildir bu) girerseniz, herkesten bir adim onde olursunuz. bu motivasyon konusunda, ailenizin, arkadaslarinizin, dostlarinizin, sevgilinizin vs.. size destekleri de onemli bir ayrinti tabii ki.

    -tanisma : tanisma alt basligi ile kastim sudur ki, gireceginiz bolumle alakali ne kadar insanla tanisirsaniz ve daha da onemlisi juride olsun olmasin ne kadar hoca ile fikir alisverisinde bulunursaniz sizin icin kardir.. tabi soyle bir sey var, ogrencilerin her soyledigi sey dogru diye bir sey yoktur, ama ortalama genel bir sema kafanizda cizmenize yardim ederler mutlaka, bakmayin konservatuvarlardaki cekismeye siz, yeni gircek olanlara yardim etmek isteyecek cok guzel insanlar da var... legal torpil dedigim olay burda devreye giriyor, juride olan hocalardan birine kendinizi daha onceden dinletmeniz, izletmeniz veya daha once onla calismaniz, kazanmanizi buyuk olcude etkileyecektir.

    *** sinav gunu ve sinav anlari:

    aylarca calismissinizdir artik ve nihayetinde o buyuk sinav(lar) yaklasmistir. genelde yetenek sinavlari en az 2 asamali oldugundan, bir anda pat diye gecmeyecek olan bir surec var onunuzde. hele bir de buna, sinav sonuclarinin aciklanmasina kadarki mide kramplarini da etkilersek, biraz isimiz var diyebiliriz*

    gelelim bu konuyla alakali dikkat etmemiz gereken seyleri alt basliklarda incelemeye :

    a) zamanlama : sinava kesinlikle gec ya da tam zamaninda gitmeyin. belli bir sure once gidin ve konsantre olmaya calisin.

    b) cevreden etkilenme : isterse sinava 1000 kisi girsin. bakmayin cevrenizdekilere ve cok fazla ilgilenmeyin. su kazanir kesin, bu kazanmaz vs gibi seyler icinizden gecirmeyin. unutmayin siz temiz kalpli birisiniz ve baskalarinin mutsuzlugu ya da basarisizligiyla mutlu olcak biri degilsiniz.
    onlarla esit sanstasiniz, ama siz hakediyosunuz kazanmayi cunku cok calistiniz bugune kadar. o yuzden cevreye pozitif bir sekilde bakin, gulumseyin, ama lackalasmayin, konsantrenizi bozmayin, bir yerde oturup bekleyin ve kazancaginiza emin olun.

    c) telas : artik telas etmeye luzum yok. cikarip notlariniza, parcalariniza, tiradlariniza, vs nize goz atmayi kesin.
    onlar kafanizda var, daha once oss ye girmis birisiniz siz, telas bi isinize yaramiyor biliyorsunuz. sakin olun.

    d) kiyafet : saygi cok onemlidir. hem kendinize hem bu edinceginiz meslege hem de jurideki degerli sanatcilara saygili olmaniz gerekmektedir. kot pantolonla gidip arka cebinizden nota cikartirsaniz katlanmis bir sekilde, bosuna girmeyin sinav salonuna. gidin sinemaya, hababam sinifi askerde yi izleyin, oyle seylerle vakit gecirin.. onerim sudur ki, takim elbise.. kravat , olunmus guzel bir tras ve taranmis guzel saclar ve belki de kizlar icin hafif bir makyaj. bu, juri karsisinda arti puandir.

    e) juri karsisinda performans : ben sinava girdigim zamanlar, ve bazi arkadaslarim da, sinav salonunda karsimizdaki ataturk resmine bakip guc almistik. boyle bi resim olsun olmasin , yapmaniz gereken sey juri karsisinda, kendinizden emin olmaniz ve saglam ayakta durmanizdir. oyle guzel gulumseyin ve oyle guzel performans gosterceginize inandirin ki kendinizi, sinav sonrasi bu muthis performansiniza kendiniz bile sasirin ve mutlu olun.

    f) kulak sinavi : bir cok bolumde, kulak sinavi yapilmaktadir. nedir bu? kulaginizin olup olmadigini olcerler kaba tabiriyle. dogustan gelen bir duyma yeteneginiz az cok varsa, bunu gelistirmek de sinav oncesi size baglidir. belli asamalari vardir.
    i- tek ses duyma : piyanodan tek bi ses basarlar sizin a veya u (du) ile vermenizi isterler. sonra baska bir tek ses basarlar onu vermenizi isterler. bu kolaydir, hedefi 12 den vurmak (entonasyon) kaydiyla, rahat gecersiniz
    ii- iki veya daha fazla ses duyma : piyanodan "ayni anda" iki veya daha fazla ses basarlar. sizin bunlari kalindan inceye (pesten tize) dogru vermeniz beklenir. sinav aninda sakin olun, bunun en kolay yolu bana gore sudur. 3 sesi diyelim, bilardo toplarina benzetin birbirine carpan. iyi dinleyin ve konsantre olun. toplar ayrilacak minik bir sure sonra ve kafanizda yankilanacak tek tek. mutlaka duycaksiniz, cok zor degil. (ama calisma istiyor elbet uzun sure)
    iii- melodi : piyanodan melodik bi ezgi calarlar ve sizin bunu tekrarlamaniz beklenir. bir sarki gibi dusunup bunu rahatca verebilirsiniz. bazen cok uzun sorarlar, belli bi yere geldikten sonra tamamini dogru yapmayabilirsiniz, insanlik hali. ama habire de "bi daha alabilir miyim" diye sormayin mumkunse.
    iv - ritm : en zoru gibi gorunur ama yine de yapilabilir. kolaydan zora dogru gidecektir hoca. genelde el cirparak size bir ritm verir ve tekrarlamanizi ister. baslarda kolaydir ama sonlara dogru biraz zorlastirir, yapamazsaniz hepsini uzulmeyin, sizin derecenizi olcuyor da olabilir hoca. [ritm baslamadan once hocaya, ben bu konuda caliscak cok fazla insan bulamadim o yuzden biraz yeniyim, yardimci olursaniz cok sevinirim efendim , derseniz, kesinlikle kolaylik saglayacaktir hoca)

    genel hatlari ile duyus sinavlari boyle, ama okula gore degisiklik gosterebilir. mimar sinanda boyleydi, ama marmara nin kulak sinavi daha teferruatli, onun icerigini de web sitesinden ya da ogrencilerden temin edebilirsiniz.

    g) mulakat : performans sonrasi veya oncesi mulakat yapilabilir. zamani kisa veya uzun, o aranizdaki elektrige bagli juri ile. mumkunse bacak bacak ustune atmayin, ukala tavirlar sergilemeyin, cok saygili konusup yerine gore davranin. tane tane , anlasilir konusmali ve mantikli cevaplar vermeniz gerekmektedir. ama en en en en onemlisi su ki, dogal ve icten olun. cok gerekmedikce yalan soylemeyin ve kendinizi onlarla paylasin. sizin icinizi onlara acmaniz, onlarin da cok hosuna gidecektir. ve cok cok onemli konulardan birisi de, ne olursa olsun konusmanizin bir yerine bu okulun ve bolumun sizin icin ne denli onemli oldugunu gosteren seyi belirtin. tesadufen bu sinava girmediginizi, sizin icin onemli oldugunu ve hayat meselesi oldugunu gosterin.

    basarilar dilerim.

    not : bu yazilanlar benim ve cevremdeki bir cok konservatuvarli arkadasimin kazanmasinda buyuk rol oynayan etmenlerdi. hata ettiysem affola...

    tekrarlayin icinizden,
    (caps on)basaracaksiniz!...

  • yeni çıkan çiftlere salça olunup yanlarında takılınmaz. selam verip, bir bahane bulunup kaçılır. rahat bırakılır.

  • bunun temel motivasyonu, o çok nefret edilen ve tüm kötülüklerin anası olarak görülen elitliğe bir övgü ve öykünmedir, "elit" diye güya hakaret ederken o kavramın içinde belli bir kültür birikimini, görgüyü, aileden gelen manevi bir zenginliği* barındırdığını, ihale sayesinde zengin olup paranın bir tarafına koysan da, arabanın en iyisine binip o elitlerin gezdiği yerde gezebilsen de, onların yazlık mekanlarında kadın-erkek plajı ayrı tatil yapabilsen de, bazı şeyleri parayla asla değiştiremeyeceğini ve elde edemeyeceğini, tüm "bakın artık ben de yapabiliyorum/sahip olabiliyorum" dediklerinin kendilerinde nasıl eğreti durduğunu bilmenin öfkesidir.
    çünkü taktılan saatin, modanisa gibi yerlerden alınan ve muhafazakar makastan çıkınca çok güzel oldu zannedilen o acıklı kitsch kıyafetlerin, havalimanında göze sokulan louis vuitton valizlerin, alta çekilen jeepin, en özel üniversitenin uluslararası bilmemne bölümünden mezun olmak için dökülen onca paranın, kendi çapında bir cemiyet, bir sosyete oluşturmak için mado'da pazar kahvaltısı edip huqqa'da latte içmenin bir boka, hiç ama hiçbir boka yaramadığını içten içe bilmenin çaresiz hırsıdır. ne tiyatroyla, ne kitapla, ne filmle, ne seyahatle telafi edilemeyecek keskin bir sakilliğin kinidir. çünkü bilir ki bugün islami moda dergisinin lansmanına gitmesine izin veren, modern zamana son derece uyumlu görünen kocası bir anda sinirlenip dayak atabilir, elitler gibi roma'ya gidilip alışveriş de yapılsa yolculuk hep maraş'taki köye kaynanaya gitmekle biter, tüm çaba dini bayramlarda ıslak ayak üzerine giyilmiş çorapların kokusuyla dolmuş havasız bir odada biter. çünkü bilir ki "çok şükür elhamdülillah, allahım, canım rabbim, bugün de bize bahçeşehir'deki evimizin bahçesinde dostlarımızla toplanmayı nasip etti" diye şükredilen her şey bir anda allak bullak olabilir ve hemen olmasa da birkaç yıl sonra kendilerini geldikleri yerde bulabilirler, ama yıllarca karı koca öğretmenlik yapıp ege'de yazlık alan beyefendiyle hanımefendinin öyle bir riski yoktur, insanın kumaşında olan bir şeyin öyle aniden kaybedilme riski olmaz.

    edit: "neden maraş?" diye soranlara cevap vermek adına, bu "italya'dan sonra maraş'a gitmekten ve köşelerden erkek çorabı toplamaktan ve kokudan ne kadar iğreniyoruz" benim nişantaşı dolaylarında bir cafede iki kadının muhabbetinden duyduğum bir şeydi, maraş'a ya da doğu'ya bir garezim yok, buradan tüm maraşlı vatandaşlarımıza "maraş'ın yollarına çıkayım dağlarına" şarkısını armağan ediyorum.

    edit: haters gonna hate.

  • rick pitino, ncaa'deki en ünlü koçlardan biridir. başarı bir seçimdir kitabında bu başarısını, okuyanların şirket yönetmekten, çocuk yetiştirmeye kadar hayatın her alanına uygulayabilecekleri son derece basit bazı prensiplere bağlıyor. işte pitino'nun başarıya ulaşma yolunda birer adım olarak kabul ettiği 10 prensibi ve her zaman zirvede kalma konusunda yaşadığı o inanılmaz baskıyı nasıl göğüslediği konusunda ipuçları *:

    1- baskıyı pozitif olarak kullanmak: stres, bir konuya yoğunlaşmamızı engeller ve performansımızı düşürür. oysa baskı, sadece onu göğüsleyeceğimiz an için kötü hazırlanmış olduğumuzda negatif bir unsurdur ve aslında iyi çalışmayla bize inanılmaz başarılar kazandırabilir.
    2- iyi alışkanlıklar kazanmak: size olumlu açıdan yarar sağlamayan bütün alışkanlıklar, kötü alışkanlıklardır. örneğin, bir işyerindeki yaygın kötü alışkanlıklar arasında, sizi çalışmaktan alıkoyan herşeyi (şahsi telefonlar, birinci bardaktan ikinciye uzanan kahve makinası başı sohbetleri vs.) ve diğer bahaneleri (evet, saat 5'te çıkıyorum ama herkes öyle yapıyor) sayabiliriz. diğer bir kötü alışkanlıksa işe vaktinde gelmektir. evet doğru okudunuz: işe tam vaktinde gelmek kötü bir alışkanlıktır. bir sporcu saat 8'deki maç için saat 7:55'de salona gelmemeli. böyle yaptığı taktirde ısınmak için zamanı olmaz. işine zamanında gelen bir kişi, o günü karşılamak için hazır olduğunu nasıl düşünebilir? işe, her zaman gerektiğinden yarım saat önce gelmelisiniz; bu zaman süresince kişisel görüşmelerinizi aradan çıkarıp, kahenizi koyup, güne hazır başlayabilirsiniz.
    organize olun. yapılması gereken hiç bir işi ertelemeyin. sevmediğiniz işleri önce yaparsanız, günün geri kalanında sevdiğiniz işleri yapmak için serbest kalmış olursunuz.
    3- iletişim sanatını kullanmak: altı kelimeyle: daha çok dinle, daha az konuş!
    4- kendinize güveninizi geliştirin: başarıya ulaşabilmek için kendinize güvenmelisiniz. buna ulaşmanın yoluysa, başarıyı haketmekten, yani iyi bir iş ahlakı ve disiplin alışkanlığına kavuşmaktan geçer. ancak bunu tam anlamıyla başarabilmenin yolu çevrenizdeki kişilerin de kendine olan güvenlerini geliştirmektir. magic johnson'a, larry bird'e, michael jordan'a bir bakın. sahadaki varlıkları, oradaki herkesin performansını arttırmaya yetiyor. herkes yetenekleri olduğuna inanmak (inandırılmak) ister. bu hele anne-baba,öğretmen, patron ya da koçsanız çok önemli bir ders!
    5- her zaman olumlu düşünün: kural son derece basit: ne kadar zorlu zamanlardan geçerseniz, o kadar olumlu düşünmek zorundasınız. başınıza gelen değişiklikleri, daha başarılı olmak için bir fırsat olarak değerlendirmelisiniz.
    6- sıkıntılardan öğrenin: hepimizin karşısına şu veya bu zamanda ilerleme arzumuzu tehdit eden bir sıkıntı unsuru çıkmıştır. genellikle yaşadığınız önemli bir başarısızlık sonrasında, kendinizden ve kapasitenizden şüphe eder hale gelirsiniz.bu durumda yapılması gereken şey, bir geri adım atmak, bu başarısızlıktaki kendi rolünüzü incelemek ve payınıza düşen utancı kabullenmektir. benzer bir durum, sizin kontrolünüz dışında gelişen kişisel trajediler yaşadığınız sırada ortaya çıkar. böyle durumlarda ya çektiğiniz sıkıntılardan birşeyler öğrenir ve ayakta kalırsınız, ya da umutsuzluk denizinde boğulursunuz.
    7- başkalarından öğrenin: anahtar kelime: başkalarında takdir ettiğiniz olumlu özellikleri inceleyin ve başkalarının hatalarından öğrenin.
    8- olumlu anlamda ısrarcı olun: kararlılık bizi, herşeyden çok, ayakta tutan şeydir! herkes bir gün, bir hafta, bir ay için başarılı olabilir. ancak başarıya çalışarak ulaşanlar, onun uzun vadeli bir yatırım olduğunu bilirler.
    kazanmak için üzerinize düşeni yapmalısınız. bir gün bizim wildcat'lerden biri, jamaal magloire, kötü bir oyun çıkardı ve hiç sayı yapamadı. ertesi gün morali son derece bozuktu. "anlamıyorum" dedi "daha iyi oynuyor olmalıydım".
    ona hayatımın 15 yılını genç bir koç olarak bütün gün ve bütün gece direksiyon başında o basketbol kampından, bu basketbol kampına hem de günün birinde yolun ortasında dağılmasını beklediğim son derece eski bir renault kullanarak, scout tutarak, takımın yolculuklarını organize ederek geçirdiğimi anlattım.
    "aslına bakılırsa bütün bunları neden yaptığımı bilmiyorum" dedim ona. "22 yaşında new york knicks koçu olmalı ve 24'ümde de kentucky'nin başına geçmeliydim. keşke o zamanlar, insanlara 15 sene boyunca, bütün bu işleri yapmak istemediğimi söyleseydim. bütün bunları neden yapmak zorunda olduğumu bilmiyorum".
    ana fikir: jamaal henüz üzerine düşenleri yapmanın yakınına bile gelmeden şikayet etmeye başlamıştı ve işin kötüsü çalışmadan başarıya ulaşmasının yolu olmayışıydı. yapmanız gereken "zak" davranışını takınmak. bu "zavallı, aç ve kararlı" kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kelime ve her zaman daha fazlasını ve daha iyisini öğrenmek konusunda sizi motive edecek davranış şekli.
    9- kendinize çaba isteyen hedefler belirleyin: pek çok kişi başarılı olmak için çok çalışmak gerektiğini kendilerine öğretildiği taktirde, daha sıkı çalışmaya başlayacaktır. işin zor kısmı, onların zayıf noktalarının ne olduğunu anlamaktır ki bu sayede amaçlarını bu noktada düzeltecek şekilde belirleyebilsinler.
    hepimiz zayıf yönlerimiz için kendimize bahaneler buluruz. ancak bu zayıf taraflarımızı birer birer yenmedikçe, zamanımızı ve enerjimizi tüketecek ve önümüze çıkan fırsatları kaçırmamıza yol açacaklar. hepimmizin, zayıf yönlerimizin üstesinden gelmemizi sağlayacak amaçlar belirlememize ihtiyacımız var. unutmayın ki bir kez karar verdikten sonra ihtiyacınız olan yegane şey zaman ve disiplinli çalışmadır.
    10- ayakta kalma başarıdır: bugünün başarısı, genellikle yarının başarısızlığıdır. disiplini korumayı başaramazsanız, sizi şaşırtacak kadar kısa sürede uçup gidecektir. disiplin işte bu kadar hassastır. bu yüzden neyi doğru yaptığınızı asla unutmamalısınız. başarıya ulaşmanızda yararı olan ne kadar sırrınız varsa bir yere yazın. onlar üzerinde çalışın. bir daha işe yaramasalar bile, bir zamanlar başarı kazanmanıza neden olan şeyin talih olmadığını ve başarının bir hayat tarzı olduğunu size hatırlatırlar.