ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sözlükteki evli çiftler
kış lastiği
-
tamam iyi birşey de... aramızda bunu takınca fizik kurallarını bükebileceğini sanan hayvanlar var.
evrendeki en büyük sayı
-
-dindar bünye için 1;
-felsefik bünye için 0;
-matematikçi için tanımsız;
-13 yaşındaki bünye için 18;
-32 yaşındaki biri için 45;
-45 yaşındaki biri için 40 sonrasındaki tüm yaşları;
-bill gates için sahip olduğu paranın her zaman bir dolar fazlası;
-aşk adamı için sevgilisiyle olan mesafe;
-tembel öğrenci için bulunduğu zaman diliminin, tenefüs saatine olan uzaklığı..
(bkz: daha gider bu)
sokak röportajındaki yeşil tişörtlü kişinin amacı
-
bir insanın ne derece şerefsiz ve haysiyetsiz olduğunu göstermek olabilir. 20 liralık tuşlu telefonu ve hattı var diye bir insan fakir olamazmış. ne diyebilirsinki bu şeref yoksununa...
yıllar geçse de akıldan çıkmayan ders terimleri
4 bin tl hesap ödeyip üzerine bir de dayak yemek
-
fantastik bir olay. bu hesaba nasıl itiraz etmezsiniz diye dayak yediler sanırım.
kaybedileceği neredeyse kesin mücadeleyi sürdürmek
sabah duş almak vs geceden duş almak
jason bourne vs james bond
-
dönemsel acıdan incelenmesini uygun gordugum bir karşılaştırma. 60' lı ve 70' li yılların "klasik" bond filmleri, ürünün (eserin) ulaşmayı hedefledigi kitle'nin 2- 3 gömlek üstü bir sosyal ortamda gecer. bond un kıyafetleri dönemin beyefendisini yansıtır, bindigi otomobil aston martindir, peri kızı gibi hatunlarla gezer. buradan hedeflenen izleyicinin gotunden sallamanin en guzel ornegi kıvamında, "30 yaş civarı, iyi sayılabilecek paralar kazanan, kokteyl icmeye özen gösterip, gösterişli arabalara binen kısaca züppe diyebilecegimiz, dönem icerisinde yaygınlaşmaya başlayan plaza insanları" oldugu sonucuna varıyorum. bourne serisine (filmlere) baktıgımızda ise bond un tam aksi istikamette genç bir izleyici kitlesi hedeflenmiş gibi geliyor. nerede akşam orada sabah, elindeki kıt kanaat imkanlarla gecinebilen, üstü başı hırpani, hadi bilemedin cok gundelik genc bir adam izliyoruz bourne filmlerinde. dergi-kitap eline ne gecerse allah yarattı demeyip girişen, kendi silahı bile olmayan, karşılaştığı engelleri basit ama zekice yöntemlerle alt eden bir ajan izliyoruz. "bu iki kurgusal karakterden hangisi arkadaşın olsun?" sorusu ile karşılaşacak olsam james bond, "bu karakterlerden hangisi olmak istersin?" sorusuna jason bourne cevabı verirdim. kısa edit : ha bu arada yeni bond serisinde ucundan kıyısından bu bourne serisinde karşılaştıgımız "insancıl" öğelere rastlamaya başlıyoruz sanırım. gerçekçilik katması acısından sevindirici bu ipuçları ile ileriki dönemlerde kızışacak bir karşılaştırma.