hesabın var mı? giriş yap

  • güneydoğu anadolu yöresinde birçok baharat (karabiber, kırmızıbiber, tarçın, kekik) ve bilumum kuruyemiş kırıntılarının (karpuz çekirdeği kabuğu, ceviz ve antep fıstığı gibi) karıştırılmasıyla hazırlanan bir yiyecek (kahverengi renkli, toz halinde bir şey bu; hani neye benzediğini merak edenler olursa diye söylüyorum).
    bu şey kahvaltılarda zeytinyağı ile birlikte sunulur (ekmeği önce zeytinyağına sonra da bu karışıma banarak yersin; gerçi ben hazzetmem ama hazzedenler bilirim).
    ayrıca bu yöredeki kuruyemişçilerde 500 gramlık paketler içinde satılır (ne de biliyormuşum be).

  • oynadıkları ve kaybettikleri 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçından sonra arda ile birlikte doping testine çağırılmış futbolcu.

    test sonrasında halen stattan ayrılmamış olan vatandaşı vederson ile sohbet etmiş, yanlarına gelen kazım'ın ailesi, lugano ve çocuğu ile de şakalaşmıştır.
    bunların üzerine karaktersiz olduğu yönünde bir saptama yapılmış.

    halbuki ne yapmalıydı ki elano fanatik türk futbol seyircisini mutlu edebilsin?

    -doping testi sonrasında vederson'la koridorda karşılaşan elano vatandaşının hayalarına tepik attı ve "sami yen'de görüşürüz lan marsıııık!" diye bağırdı.-

    -sesler üzerine olay yerine gelen kazım ve ailesinin üzerine un serpip "go back to africa!!" diye bağırdı.-

    -koridorda gördüğü lugano'ya tokat attı, ağlamaya başlayan çocuğunun ise önce saçını çekti, sonra "baban seni evlatlık almış" dedi.-

    aman yanlış anlaşılmasın, lafım tüm galatasaray taraftarına değil. genel olarak futbol seyircimizin profili böyle. bizde de çok aynı sığ anlayıştaki adam.

    elano şu an için doğru olanı yapmıştır. maç oynandı ve bitti. bir spor müsabakasıydı ve kaybedildi. ne yapsın adam assın mı kendisini? olay mı çıkarsın koridorlarda?

    bir laf da buradan milliyet'in spor servisine etmek istiyorum. açıkça futbolcuyu hedef göstermişsiniz. nasıl bir ifadedir o: "elano’nun umrunda mı?" başlığı? bu şekilde mi sporu ileriye taşıyacaksınız? hani fanatizmin karşısındaydık? yarın malın biri gidip antrenman çıkışı elano'yu dövmeye hatta yaralamaya kalksa, neden yaptın diye sorduklarında "maçın sonucuna yeterince üzülmemiş, milliyet'te okudum" dese yüzünüz kızarmayacak mı?

    bu kafada adamlar sadece galatasaray'da değil, fenerbahçe'de de, beşiktaş'ta da var. rüştü'yü döven hanzoları, mateja kezman'a "are you player?" diye hesap sormaya kalkan evrim yoksunu tipleri hatırlayın.

    bakın şöyle anlatayım, borussia dortmund'la bayern münchen münih'te karşılaşıyor. maçı bayern alıyor, sonrasında doping testi için nuri şahin statta kalıyor. bitiminde koridorda hamit altıntop'la karşılaşıyor ve sohbet ediyorlar. bu kadar. valla bu kadar. bunda bir gariplik görüyorsan sorun sende demektir. olur da die norddeutsche zeitung'da "nuri şahin'in umrunda mı?" diye haber bulursan ilk ben gidip elano'nun gözüne lazer sokmazsam terbiyesiz evladıyım.

  • " bu aralar hiç olay çkmyr. çok sklyrm. akşam planın var mı? cvbını bekliyorum. celalettin"

  • bizim millet kadar goygoycusu olmadığını göstermiştir.

    2 gündür gavi'nin annesi muhabbeti dönüyor.
    hiç bir ispanyol kaynakta gavi'nin annesi olayı geçmiyor.
    sadece shakira'nın başka eve taşındığı yazılıyor bunun da sebebinin pique'nin kendisini aldattığını düşündüğü için yaptığı tahmin ediliyor diyor.

    yıllar önce revivo ne güzel demişti:
    "türk gazetelerinde doğru olan tek şey gazetenin üstünde yazan tarihtir"

  • açılın otel işletmecisi geldi.

    öncelikle sevgili tatil severler gitmeyi planladığınız yerdeki otel yorumlarına baktınız ve aklınıza yatan bir kaç otel var.

    bir çok otel internet fiyatını yüksek koyar, bizim gibi. çünkü o tarihe gelene kadar hedeflediği bedeli ödeyecek misafir muhakkak bulur. şöyle bir örnek vermek gerekirse; son dakika alınan odalar dip fiyata verilebilir. eğer otelde müsait odalar varsa aynı gün kalmayı deneyip bu rezervasyonu 17.00’den sonra yapabilirsiniz. aynı tip oda için eskiden rezervasyon yapan kişiden %50’ye kadar daha az ödeme şansınız olur. yani otelimize 2 ay önce rezervasyon yapan biri 1000?’ye konaklarken son gün gelen kişi 600?’ye kalabilir. bu müşteri kaybedilmek istenmez. her işletme bu tarz müşteriyi sever ve genelde havada kapar.

    durumumuz uygunsa nakit ödemeyi teklif edebilirsiniz, işletmesine göre değişir ancak bu ödeme türü size %8’lik bir avantaj sağlayabilir.

    internet fiyatı ve telefondan arayarak aldığınız fiyatı karşılaştırın. karşı tarafa nazik olursanız pazarlık etmeyi muhakkak deneyebilirsiniz.

    ets, booking, otelz gibi aracı platformlar %18’e kadar kesinti uygular. bu oran genelde %15’tir.

    şimdi bir oteli internetten incelediniz diyelim. bir odaya baktınız fiyat olarak 1000? görünüyor. her halükarda otel aracı firmadan en fazla 850? alacaktır. eğer son günü beklemem, risk almak istemem derseniz oteli arayarak 800? teklif edebilirsiniz. eğer teklif reddedilirse nakit ödeme teklif edebilirsiniz, yüksek ihtimal kabul edilecektir.
    eğer ben son günü beklerim derseniz bu oda için yerine ve müsaitliğe göre 550? teklif edebilirsiniz. buradaki en önemli nokta karşı tarafa nazik olmaktır. tatlı dilin gücünün bir çoğumuz farkında değiliz.

    herkese iyi tatiller.

  • cehalet başka birşeydir, herkes her şeyi bilecek veya anlayacak diye bir şey yok, bunda kınanacak bir şey de yok, ama hayatta kalabilmek için her insana bahşedilmiş bir muhakeme kabiliyeti herkeste vardır.

    gelin sokrates usulü bir tartışma yapalım

    ortada 3 tane taraf var
    - devlet
    - emeklilik şirketi
    - birey

    bunların üçünün birden kazandığı bir sistem olabilir mi ya da sürdürülebilir mi?

    olamaz diyorsanız bu yukarıda yazdığım 3 tarafı kazanması muhtemel olanlar ve kaybetmesi muhtemel olanlar diye ayırın, cevabı bulacaksınız.

  • okuldan cikarken iyi geceler diledigimde guvenlige, alis-veris'in ardindan tesekkur ettigim kasiyere, minibusten inerken iyi gunler diledigim sofore suratima sadece bon bon baktiklarinda soylemek istedigim soz.

  • yıllardır özel gün ve haftalara mesafeli duruşumuz gün itibariyle değişime uğradı. 22 yıllık sevgilim ve dahi 16 yıllık kocam, bu sabah şaşırttı beni.

    canım benim, sabahın altısında kalkmış, kahvaltı için çayı demlemiş, masayı hazırlamış ve bize kaşarlı sucuklu tost yapmış. masada bir gül eksik. sabah karga bokunu yemeden nerden bulsun adam gülü değil mi ama? laf.

    neyse tost yapmış. yapmış ama; çıkarmış bir kangal sucuk, bir paket kaşar. doldurmuş içine doldurmuş malzemeyi elinin ayarını sevdiğim. basmış tereyağını. yarısını yakmış, yarısını söndürmüş. böyle yıvış yıvış mı desem, çiğ mi desem, yanık mı desem? mutfak desen savaş alanı gibi. bir tost için 20 ayrı mutfak eşyası yağa banıp çıkar mı? çıkmış anacım, çıkmııış. mutfağın ağzına sıçmış mı seninki, afedersin sıçmış bırakmış. yani bi kıçı kırık sucuklu kaşarlı tost için sabah sabah...

    öhöm. evet ne diyordum; bu sevgililer gününde kocam sürpriz yapmış sabahın körü, kedi canını onun. kedi canını da, sanırım 22 yıl çok uzun bir zaman.

    oha 10 yıl geçmiş editi : az önce aradı "turna balığı aldım üf süper, kızartırız akşama ha ne dersin?" diyor. sevgililer günü içinmiş. dev seviyorum ;)