hesabın var mı? giriş yap

  • silahlanmasınlar demiyorum, hobi olarak yine silahlansınlar ama...

    bu adamların süper güç olduğu dünyada çok kan akar. kapalı, içe dönük ve "uzak" bir toplum oldukları için mevzu anlaşılamıyor ancak, hitler, stalin falan bunların kafa yapısı yanında amatör eğlendirir. batı her ne kadar bi sürü insani suç işlemiş olsa da, çin'in yanında gerçekten insan hakları aktivisti bir melek gibi kalır. çin yeterince güçlenirse, hepimizin boynuna zincir vurup madenlerde çalıştırır ben söyleyeyim. uncle sam'i falan çok aratır yani. insanlık için en büyük tehdit bu olabilir şu anda.

    kendi vatandaşlarına ne vaat ediyorlar ki, dünyaya ne sunabilirler? 2019 yılında bildiğin toplama kamplarında aileleri parçalayan, insanlara zulmeden, her türlü bireysel özgürlük alanını sonuna kadar daraltan, vatandaşın bakkala giriş çıkışını bile takip eden, 1984 tarzı yönetilen bir ülke. yok ulusalcılıkmış, avrasyacılıkmış, otmuş bokmuş gibi uyduruk fikirlerin arkasına saklanıp, bütün mesaisini dünyayı bu yamyamlara teslim etmeye harcayan dingiller var. ülkemizde de var bunlardan. inanılmaz bi şey gerçekten.

  • "ahahahh ne super hayatimiz var bence herkes gormeli" seklinde hala poz poz internet maymunlugu yaptiklarina gore, pek de o kadar hidayete erememislerdir. kendi iclerinde oksimoron bir durum yasayan, sekil olmak icin can veren bir ailedir.

  • işçiler sendika değiştirdi diye işten at, bebek mamasına çaktırmadan gdo'lu tahıl kat, farkedilince de "biz zaten toplattık o iki parti malı" diye kırk takla at! sonra da "mutlu et, mutlu ol" diye kampanya yap, oldu aq.

    şu mutluluk işini bu kadar saplantı haline getirdiniz ya, olacaklardan korkuyorum: (bkz: ülker bebek mamasında kokain çıkması)

  • amerikan filmlerinde ve dizilerinde buzdolabını açınca sucuk, salam, sosis, yaş pasta, üç çeşit sos, tuhaf meyveler ve 6'lı içecekler görünür lakin biz buzdolabını açtığımızda sararmış peynir, sofraya getirilip bir kere bile yenmemiş çilek reçeli ve buruşmaktan manevi hayata yönelmiş zeytinler görürüz. artık ben de dolabı açtığımda supangleler pudingler avakadolar görmek istiyorum. dünden kalan içi çorba dolu tasın yanında tek başına hayatı sorgulayan mandalina değil!

  • japonum demez belki ama eline silah alıp da fuji dağında da tsubakuro dagında da konaklamaz.

    debe editi : soklardayim sayin sozluk. su entrynin debe'ye girmesi beni gercekten sasirtti. yazarken bile ulan ne klise laf ettim falan demistim.
    ne bileyim cok daha tatlisko cok daha bilgi iceren entrylerim vardi. hatta iclerinde ulan ne komik yazmisim dediklerim bile vardi.

    neyse kisfmet bunaymis. ehehe sukela veren elleriniz bal tutsun, bal tutan parmaklarinizi yalayanlariniz da cok olsun ^^

  • 15 temmuz darbe surecinde önemli bir katkısı olan evlilik programlarının, hükümetin ohal kapsamındaki yetkilerinden biri olan khk ile yasaklanmasıdır. çıkan bu khk, fetönün ohal' de aldığı en büyük darbedir.

  • başkalarının başarısızlığından zevk alma deneyimi olan schadenfreude çok yaygın bir duygudur. kötü ruhlu, hatta kindar bir tutum gibi görünebilir ancak bir başkası başarısız olduğunda yaşadığınız tatmin konusunda suçluluk duyduysanız, kendinize fazla yüklenmemelisiniz. schadenfreude, insan beyninin evrim geçirmek için milyonlarca yıl harcadığı, derinlere kök salmış birkaç sürecin sonucudur.

    her şeyden önce, insanlar inanılmaz derecede sosyal hayvanlardır. hatta bazı bilim adamları insanları 'ultra sosyal' olarak tanımlar. diğer insanların, onlarla olan ilişkilerimizin ve en önemlisi bu bağlamda sosyal statümüzün sürekli farkında oluruz.

    statümüz buradaki anahtar noktadır; biz insanlar içgüdüsel olarak genel hiyerarşinin ve içerisindeki konumumuzun farkındayız. bilinçaltımızda sevilmek, saygı duyulmak, beğenilmek istiyoruz. toplumdaki konumumuz davranışlarımızın ve motivasyonumuzun çoğunun sebebidir.

    sosyal statüyü iyileştirmenin birçok yolu vardır. atletizmde harika başarılar elde edebilir, mesleğimizde başarılı olabilir, en büyük ve en iyi eve sahip olabilir, en yeni teknolojik ürünlere sahip olabilir, bilgisayar oyunlarında en yüksek puanlara sahip olabiliriz. bunu nasıl sağlarsak sağlayalım sosyal statümüzü yükseltmek iyi hissettirir. çünkü sosyal statümüz yükseldiğinde beynimizdeki ödül mekanizmamız tetiklenir ve zevk alırız. bunun tam tersi de doğrudur; araştırmalar çok düşük sosyal statüye sahip olmanın aşırı stresli olduğunu ve refahımız için kötü olduğunu göstermiştir.

    ancak yukarıdakilerin hepsi öznel ve göreceli olduğu için sosyal statünüzü iyileştirmenin en kolay yolu bir başkasının sosyal statüsünün düşmesidir. birinin itibarını kaybetmesine ve dolayısıyla sosyal statüsünü kaybetmesine neden olacak şekilde berbat olduğunu gördüğümüzde hiçbir zahmet göstermeden kendi sosyal statümüzün yükselmesine şahit olur ve zevk patlaması hissedebiliriz. bu duygunun adı schadenfreude’dir.

    bu duyguyu her çuvallayan insana rastladığımızda hissetmeyiz. çuvallama orantılı olmalıdır. kurban bir şekilde bunu “hak etmiş” olmalıdır. (araba kazası geçiren kişinin sizinkinden daha güzel bir bahçesi olduğu için hak ettiğini düşünüp zevk almazsınız.) çuvallayan kişi tatlı, sevilebilen bir kişi ise bizden daha yüksek sosyal statüde olsa bile zevk almayız.

    tüm bunlar, insan beyninin derinlerine kök salmış olan “adil dünya” önyargısından kaynaklanmaktadır. beynimiz adil bir dünya için gerçek kanıtlar bulamasa da dünyanın adil bir yer olduğunu varsaymak üzere gelişmiştir. beynimiz algılanan hakkaniyete ve adalete, yükselen sosyal statüye verdiği gibi bir tepki verir ve durumdan keyif almamızı sağlar.

    bu nedenle beynimiz, bizden daha yüksek sosyal statüye sahip olan ya da statüsünü haksız yollarla elde ettiğini bildiğimiz kişiler çuvallayıp kendi sosyal statülerini düşürüp bizimkini yükselttiklerinde bize baş döndürücü bir zevk kokteyli üretir. herhangi bir bedel ödemeden, zahmet etmeden elde edilmiş bir adalet ve sosyal statü artışından hoşlanmamız, chadenfreude'dan hoşlanmamamızdan daha şaşırtıcı olurdu.

    kaynak: bbc science focus

  • kamp yaparken yanınıza 750 tane şey almanıza gerek yoktur. öncelikle hayati malzemeleri saymak gerekirse:

    -testere
    -balta
    -uyku tulumu (4 mevsim kamp yapacaksanız -10luklar işinizi görür.)
    -mat
    -termofor(kış kampları için hayat kurtarır.)
    -kamp bıçağı
    -yün çorap
    -polar kıyafetler
    -su geçirmez bot
    -nemlenme yapmayan çadır (husky ve marmot önerilir.)

    bunlar hayatta kalmak için önemlidir. tabi bu saydıklarımın çoğu plaj kampı yada festival kampı yapacaklar için gerekli değildir. kış kamplarında özellikle bu ekipmana sahip değilseniz işiniz oldukça zor olacaktır.

    öncelikle kamp için olmazsa olmaz kamp ateşidir. ateş, hem yabani hayvanları kamp alanınızdan uzak tutar hem de size keyifli anlar yaşatır. tabi bir de üşümezsiniz. güzel bir ateş için size kuru odunlar gerek tabi. öncelikle kamp yapacağınız yerin üç-dört gün boyunca yağış almadığından emin olun. çıkış noktanız ile varış noktanız arasında müthiş bir hava farkı olabilir. bir defasında şehir merkezinde 17 derece olan hava kamp alanına ulaştığımızda -1 dereceye düşmüştü. iki saat içinde. ne diyorduk kamp alanının yağış alıp almadığını kontrol ediyoruz. aksi halde odunlar oldukça su çekmiş olacaktır. gözü kararttınız illa kamp yapacağım hem de kış kampı dediniz. o zaman güzel bir testere ve yarma baltasına ihtiyacınız var. odunları mümkün olduğunca en küçük parçalara bölmeniz gerekiyor. zira büyük kütükleri kurutmak oldukça zordur. yanınızda mutlaka ateş oluşturmayı kolaylaştıran parçalar getirmeniz gerekiyor. ayrıca ne olur ne olmaz mutlaka yanınızda magnezyum çubuğu taşıyın. kendinizce canlı bir ateş oluşturduğunuzda ıslak odunları, oluşturduğunuz ateşin etrafına dizerek kurumalarını sağlayabilirsiniz.

    kamp kurarken diğer önemli bir nokta ise kış kampları özelinde bahsediyorum tarp kurmaktır. decathlon'da satılan tente işinizi görür. kamp ateşi eğer çok güçlü değilse sadece sizi ön kısmınızı ısıtacaktır. oturduğunuz yerin arkasında tarp kurarsanız eğer sıcak havanın bir kısmı orada kalacak ve sırtınızı da ısıtacaktır. ayırca uyumadan önce kafeini yüksek olan ve uyku kaçıran içeçeklerden uzak durunuz. çadırınıza girmeden önce mutlaka çişinizi yapınız. boyun ve ayak bölgenizi soğuğa karşı koruyunuz. bu bölgeler vücut ısısını oldukça düşürmektedir.

    yaban hayvanlarını uzak tutmak adına yapılacaklar:

    yediğiniz şeylerin çöpünü ya ateşte imha edin ya da kamp alanınızdan oldukça uzağa koyun. kamp alanınızın yakınına koyarsanız eğer tilki, kurt ve domuz gibi hayvanlarla muhatap olabilirsiniz. yakmak en iyi çözümdür. ayrıca yemek yaptığınız kaplarda koku yayacaktır. onları da güzelce yıkayınız ve aracınızda ya da uzak bir alanda saklayınız.
    uyumanızı engellemeyecekse alanda açık tutacağınız bir hoparlör yada telefon yine hayvanları uzak tutacaktır. ses tabancanız varsa eğer bir kaç el ateş edebilirsiniz.(tasvip etmiyor olsam da önerimdir.)
    ancak unutmayın ateş mutlaka yanmalı.

    türkiye'de bugüne kadar kampçılara saldırmış ayı vakasına rastlanmadı bildiğim kadarıyla. ayılar iki sebeple saldırır:
    1)çok açtır.
    2) yanında yavrusu vardır.
    umarım karşılaşmazsınız.*

    iyi kamplar.

    sorusu olanlar yeşillendirebilir.