hesabın var mı? giriş yap

  • mahayana budizminin bu isimle adlandırılan yoludur.

    zen olarak bilinen aydınlanmanın özü olan satori'yi aktarmayı hedefler.

    bu öğretide kutsal metin incelemek, ayinler düzenlemek ya da iyilik yapmak gibi klasik yöntemler yerine, meditasyondan, fiziksel "şok" tedavisine kadar değişen teknikler kullanılır. fakat tüm zen okulları öğrenci ile usta arasındaki kişisel bağa değer verir.

    zen (çince chan) sanskritçe'de meditasyon anlamına gelen dhyana'dan gelir. 10. yy'da çin'de doğdu fakat 12. yy'da japonya'da gelişti.

    ayrıntılı mantığa yüz vermez, kendini kontrol ve içtenliği birbirine uydurmaya çalışır, hatta "tek elle alkış sesini hayal edin" gibi cümlelerle ifade bulan o ünlü sıradışı mizah anlayışı japonya'nın samuray savaşçılarına çok çekici gelmiştir.

    zen'in göze batmama ve zerafet idealleri japon kaligrafi sanatının, no tiyatrosunun, kılıç kullanma tekniklerinin, bahçe tasarımının ve çay sunma törenin gelişmesinde etkili olmuş.

  • birbirlerine ilk kez açılma kısmı merak uyandıran görüntülerdir.

    - gıyas iyi adamsın sen.
    - sende öyle.
    - gerçekten iyi duygular besliyorum sana.
    - yüksünme.de hele.
    - bilemedim, sarılasım öpesim geldi, döşüme basasım..

  • işini düzgün ve onurlu yapan taksi emekçilerini tenzih ederek söylüyorum, bu taksicilerin dağdaki teröristten bir farkı yok. bunlarla ilgili çok ciddi yaptırımlar gelmediği ve uygulanmadığı sürece daha çok rezilliklerini görürüz.

  • en büyük bug'larımdan biri sanırım. ayağıma giydim miydi bir çift bot, birden şu sanıyorum kendimi. sanki köpek sürüsü saldırsa lapslaps çiğneyeceğim hepsini. göktaşı düşse, gelişine patlatacağım bir tane. tanrı yüksek tabanlıları korusun.

  • haberi okurken insanın yüzüne küçük bir tebessüm yerleştiren bu ülke için hala umut var duygusu taşıyan 17 yaşındaki lise öğrencisi hüseyin ege kök'tür. hüseyin, rahmetli annesinin bıraktığı ahırı köydeki çocuklar kitap okuyabilsinler diye kütüphaneye çevirmiş. başlarda annesinden kalan 150 kitap varmış sadece fakat iyi insanların yardımıyla bu sayı binleri bulmuş ve ortaya harika bir sonuç çıkmış. hüseyin kardeşimiz kurduğu kütüphane için de şöyle bir açıklama yapmış: "okuma alışkanlığının artması amacıyla bu yola çıktım. öncelikle bir traktörün römorkunda yakın köyler dahil gezerek kitap dağıtmaya başladık. ilk olarak annemden kalan 150 kitapla başladık ve geldiğimiz süreçte ise yaklaşık 3 bin 500 kitabımız oldu. kütüphanemizin ilk kitaplarını annemden aldığım için biz de onun adını kütüphanemize verdik. bundan sonra gelecek olan kitapları da ihtiyaç sahibi okullara vermeyi düşünüyoruz. amacımız türkiye'yi aydınlığa kavuşturmak."

    umarım türkiye senin de dilediğin gibi aydınlığa kavuşur canım kardeşim. seni böyle güzel yetiştiren annen ışıklar içinde uyusun.

  • türk futbol tarihinin kaderini değiştiren maç. bir çocuk için en unutulmaz anlardan birinin sahibi.

    üçüncü sınıftayım. sabahçıyım ve 5.50 gibi bir saatte kalkıyorum okula gitmek için. annem disiplin sahibi, derslerimi galatasaray'dan bile daha çok önemseyen bir fanatik. sarı kırmızıya olan sevdam, anamdan bana geçme. ertesi sabah önemli bir sınav var ve saat 20.45'e doğru zorla yatağıma itiliyorum. tabi ki ağlayarak. elimde saatim, benim için büyük bir klasik olan uyuma numarasıyla uzanıyorum. dakikaları sayıyorum. 21.44 gibi kalkıp ''anne ben geldim, bu maçı izlemezsem ölürüm. lütfen anneciğim'' diyeceğim. kalbi yumuşayacak ve izin verecek. o da galatasaray'a sevdalı, bu aşkımın anlamını herkesten daha çok biliyor. plan bu. son hatırladığım saatte 21.39'u gördüğüm. kalkamıyorum yataktan, imkansız, olmaması gereken bir şeyi yaşıyor ve uyuyakalıyorum.

    büyük bir sarsıntıyla uyanıyorum. gözlerimi açtığımda annem beni yataktan kaldırmaya çalışıyor. derin uykumdan hızla ayılıyorum, ''ben uyumayacaktım'' diyorum. gözlerim dolu dolu. ''çabuk kalk, penaltı atıyoruz'' diyor annem. gözlüğümü bile takmadan yarı uykulu çok heyecanlı koşuyorum salona. babam da orada. skoru görüyorum, 2-2. bir golün uefa kupası'na katılma hakkı kazanacağımıza yettiğini adım gibi biliyorum. bozuk gözlerimle normal mesafeden televizyonu rahat rahat görmemin imkanı yok. yapışıyorum ekrana.

    ümit geliyor...

    sonrasını biliyorsunuz.

  • -yer balıkesir ayvalık karayolu ; radara giren modelli yedi sekiz araç arka arkaya dizilmiş,yüz km üzerinde bir süratle radara yakalanıp bu araçların arkasına ekleniyoruz evrak kontrolu yapan trafik polisinin başında üç dört kişi meramını anlatmaya çalışıyorlar.belliki acil işleri var,memurun ceza yazamıyacağı kadar önemli şahsiyetler.

    polis sinirli yorgun ortalığa yüksek bir sesle ;
    -mazereti olmayan devletin yüksek yerlerinde tanıdığı olmayan kim var.
    sürücümüz aslan abi ;
    -memur bey biz bu duruma uyuyoruz.
    polis bizi işaret ederek ;
    -siyah doğan gidebilir diğer araçların mazeretleri kabul edilmemiştir.vekillerinize saygılarımı iletin hepinize ceza kesecem...

    .