ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
minareden ali babanın çiftliği okuyan hoca
-
kahramanmaraş abdülhamidhan camii'nin eski imamı ömer faruk hoca, depremzede çocukların yaşadığı travma biraz olsun hafifleyebilsin diye böyle bir şey düşünmüş. özlediğimiz, pek rastlamadığımız hareketler. kendisini tebrik ederim
link
oysa yoğurtlu sosun içimi ferahlatması gerekiyordu
eskişehirli minibüsçülerden anlamlı mesaj
-
aracımıza binen kadın namusumuzdur vakasından sonra sanırım çok daha anlamlı bir mesajdır. en azından duyarlılığını kendilerince ifade etme çabasıdır.
özgecan aslan için gösterilen duyarlığın yansımasıdır.
link
link
link
yeni neslin irite eden söz kalıpları
-
"buna düşmeyen de ne bileyim."
ekşi sözlük antik yunan klonundan başlıklar
-
(bkz: sokrates'e hapis şoku)
kerem aktürkoğlu'nu dövmenin 150 bin euro olması
-
150 bin euro'yu bana vereceklerse marcao'dan bir araba dayak yiyebilirim.
kolay gibi görünen ama çok zor olan şeyler
-
yandaş olmamak..
özellikle sanat camiasındaki tiyatrocu, şarkıcı, sinemacı isimlerin para amacı güden işleri söz konusu olduğu için 13 yıldır nasıl direndiklerine hayret ediyorum. helal olsun, hakikaten zor iş. gencebay gibi, inanır gibi işin kolayına kaçmak paraya para katmak varken direnen levent üzümcü gibi sanatçılara hayret ediyorum. omurga böyle bir şey..
11 ağustos 1999 güneş tutulmasını görmüş nesil
-
evde bulunan röntgen filmini aileye bölüştürerek tutulmayı izlemiştir.
tesbih dar gömlek bilek üstü dar pantolon modası
-
bu modaya uyanın galerici ve nargile kafe işletmeci tanıdığı olma ihtimali %90 falandır. bir başka özellikleri passat meraklısı olmalarıdır. genellikle ses tonları stabildir. mesela 'kardeşim' sözünü hep aynı tonda söylerler. karadeniz müziklerinden hoşlananı da boldur. iyi tespihten anlarlar. günde minimum 12 bardak çay içebilirler.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
bence bikini izi önemli yerleri fosforlu kalemle işaretlemek gibi bişey...
akılda kalan reklam replikleri
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
babamın işsiz oldugu sıralar veresiye ile alışveriş yaptıran tek bakkaldan ekmek almaya giderdim. kabaran veresiye nedeniyle sert bakışlar altında yaptıgım küçük açıklama (parasını babam sonra verecekmiş) sonrasında dükkandan dışarıya kendimi zor atardım. ancak evin en küçüğü olmam nedeniyle ve herhalde en az tepkiyi benim alacagım düşünüldüğünden her seferinde bu zorlu görevi yine ben üstlenirdim.
aynı zamanlar kentkart dolumuna verecek paramın olmaması nedeniyle birkaç defa eshot şoförlerine yaklaşık 1200 metre ve çok dik bir yokuş olan okuldan dönüş yolunu yürüyerek çıkmamak için beni otobüse bedava almaları konusunda ricada bulunmuştum. otobüse binebildiğim zaman bedava binmenin mahcubiyetiyle oturamaz ve ayakta inecegim duragı beklerken gözyaşlarıma hakim olamazdım. şoför tarafından azarlanıp reddedildiğim durumlarda ise sırtımda agır bir çanta ile o yokuşu çıkarken epey ter dökerdim.
o günler çok sıkıntı çekmiş olsam da şu an bunları tecrübe etmenin de faydalı oldugunu düşünüyorum. hayatın maddi ve manevi açıdan birçok sıkıntı ile dolu oldugu gerçeğini gözönüne alırsak, küçük yaşta bunları yaşamak hayata atılmaya hazırlanmak gibiydi.
not: yaklaşık 12 yıl önceki bir zamandan bahsettim. çok şükür ki o günler geride kaldı. artık site'ye gidip peşin para ile 2 ekmek alabiliyor ve kentkart'ıma bir defada 5 liralık dolum yaptırabiliyorum.
bıçaklı saldırganı etkisiz hale getiren polis
-
olması gereken olmuş. polise bıçakla saldırmak ne lan