hesabın var mı? giriş yap

  • ahahahaha immun sistem diye bi şey vardır arkadaşlar ama siz anlamazsın haa. immun bu yaa öyle kolay mı. mesela bağışklık sistemi deseydim hemen bilirdiniz ama şimdi bilemezsiniz, neden, immun dedim çünkü!

  • japon balığıyla birlikte, ona sarılarak uyumak isteyen salak bi kızım var benim.
    ben doğurdum onu, ehe ehe..

  • hic itiraf etmeseler de aptal insanların mutluluguna ozenirler.bir turlu tatmin olamazlar hicbirseyden,bu yuzden kendilerinden baska herkese faydaları dokunur.genelde anlashılmadıklarından anlayabilene hemen baglanma egilimindedirler.

  • semavi dinlerin anlattığı hikayelere göre iblis, allah'ın ademi herhangi bir açıklama yapmadan yaratmasına içerleyip, ona secde etmeyerek dik duruş sergilediği için makamdan kovulmuş. makamdaki diğer melekler:

    ''aman iblisciğim, ne yapıyorsun? kendine gel'' diyerek arabuluculuk etmeye çalışsa da iblis geri dönmemiş yolundan:

    ''kardeşim, biz zaten gerekli donanıma sahip değil miyiz? bir de bizden alt kapasitede yeni bir mahluk çıkarıp ona biat etmemiz niye isteniyor?'' diye çıkışınca melekler de: ''doğru lan'' deyip allah'a ufaktan itiraz sesi yükseltirler: ''yeryüzünde kan döküp, bozgunculuk yapacak birilerini mi yaratıyorsun?'' (bakara 30.)

    allah yine açıklama yapmaz: ''siz bilmezsiniz, ben bilirim.''

    melekler sus pus...ama bu sayede ödüllerini alırlar, konumlarını korurlar.

    iblis ise bu durumu kabullenmeyen tek varlık olarak pılısını pırtısını toplayıp kendi yoluna gider. dik duruşunun bedelini, allah makamındaki ayrıcalıklı konumunu bırakarak öder. kimse de ''helal olsun be, adamın bir duruşu var. sorguluyor en azından'' deyip tebrik etmez, tam üstüne ''lanet olsun iblise, o şerefsizin önde gidenidir'' diye arkasından konuşulur.

    sorgulamanın, onurlu olup dik durmanın bedeli şeytan olmakmış meğer. dinler de bunu marifet gibi anlatıp durmuş binlerce yıldır.

  • philadelphia'da zenci mahallesinde tutulan evde, mahallede herkesin zenci-musluman olmasi. siyah siyah kadinlarin turbanla tesetturle simsiyah gezmesi, 5 yasinda kizlarin bile bas ortusu takiyor olmasi. asil dumur olaya geleyim, banyo havalandirmasindan yan evdeki banyoda yasananlarin isitilebilmesi. bir gun dus alirken komsu bay zencinin de o esnada dus aliyor olusu, adamin dus alirken ezan okumasi. ezan okurken allahu ackbar yeaaah diye bagirmasi, ezana rnb cover cekmesi. ezani duyan musluman kulturlen yetismis bunyenin elindekini birakip, lan herif rnb de olsa ezan okuyor ben burda neler yapiyorum diyip vicdana gelmesi, ve mevzu tamamlanmadigi icin akabinde yumurtaliklarda olusan feci agri.

    edit: mla

  • genelde tasavvuf, özelde ise onun artık bir nevi aforoz edilmiş bir kolu olan hurufilik ile postmodern edebiyat anlatısını harmanlamak gibi dahiyane bir fikirle yola çıkan roman. kitabın karakterlerinden celal salik'in köşe yazıları eserin belkemiği konumunda.

    kitabın ilk bölümden önce esrar ile alakalı iki epigraf karşılıyor bizi. romanın gideceği yön hakkında bize ipucu veriyor yazar. zira sır kavramı tasavvufta önemli bir kavram. aynı zamanda romanın son kısmında bürüneceği polisiye ruh hali de esrar kavramı ile yakından ilişkili.

    romanla alakalı detaylı konuşmak için önce hurufilik neymiş ona bakalım. türk dil kurumu'na göre tanımı: "kur'an'ın harflerinden birtakım anlam ve yargılar çıkaran bir mezhep." fazlulluah esterabadi tarafından kurulduğu söyleniyor ki zaten kitapta da bu gizemli adamın bahsi geçiyor. kendisi idam edildiği için daha sonraları ünü giderek yayılıyor. orhan pamuk, bu adamın kurduğu esrarlı mezhebi her şeyin görünen anlamının arkasındaki ikinci anlam ile ya da başka bir deyişle batınî mana ile ilişkisi bağlamında mevzu bahis ediyor.

    hurufilik denilen akımın köklerinin çok eskilerde yattığını da eklemek lazım bu arada. harfler ve sayıların kutsal anlamlar ihtiva ettiği inancı eski çağlardan bu yana mevcut imiş. mesela hepimizce bilinen ünlü pisagor bu minvalde bir tarikat dahi kurmuş. aslında popüler birçok gizemli, dini yahut seküler topluluğun temelinde bu tür harf, sayı mistisizmi var diyebiliriz. geometri kavramının da bu noktada önemini unutmadan vurgulayalım.

    orhan pamuk, gnostik tandanslı tüm bu gizemciliği kullanarak memleketimizin belki iki yüz yıldır tartışageldiği taklit ve asıl kavramlarını ele alıyor. şizofrenik ruh halinin toplumsallaşmasını büyük bir ustalıkla ortaya koyuyor. yüzlerdeki gizli manalardan asırlık yaralarımızı teşhise çabalıyor. nihayetinde ortaya destansı bir postmodern başyapıt çıkıyor.

    kitapta orhan pamuk'un ısrarla üzerinde durduğu başka bir tasavvufî karakter daha var: mevlana celaleddin-i rumi. yazar onun hayatı üzerinden bazı çıkarsamalar yapıyor. rumi'nin en bilindik eseri mesnevi bağlamında hikayeyi gerçekle karşılaştırıyor. metinlerarasılık üzerine orhan pamuk'un görüşlerini öğreniyoruz. bu noktada kâh hayy bin yakzan'ın kâh robinson crusoe'nun bahsi geçiyor.

    aslında kara kitap içerik bakımından romanda söz edilen alaaddin'in dükkanını andırıyoruz diyebiliriz. dünya kadar karmaşık, anlam yüklü ve bir o kadar anlamsız.

    tüm bu bahsettiklerimiz haricinde kitabın esas hatlarını belirleyen şeyh galip'in hüsn ü aşk adlı eseri tabii ki. bunun dışında kitapta bahsi geçen meselelere dair şu başlıklar incelenebilir.

    (bkz: hikaye anlatmak)
    (bkz: tebdil-i kıyafet)
    (bkz: gerçek)
    (bkz: rüya)
    (bkz: 1001 gece masalları)
    (bkz: bektaşilik)
    (bkz: istanbul)
    (bkz: mevlevilik)
    (bkz: modernleşme)
    (bkz: batılılaşma)
    (bkz: edgar allen poe)
    (bkz: nostalji)
    (bkz: bundan evvelki tramvaylar ne kadar iyiydi)
    (bkz: ahmet rasim)
    (bkz: muhyiddin ibn arabi)

  • futbolcular yardim etmez.
    inşaat zenginleri ihale zenginleri etmez.
    milletvekilleri adaylar aday adayları siyasi partiler etmez.
    ulkenin sosyal kurumlari yardim etmez.
    yine biz sozlugun fakirleri ustuste para koyariz toplariz o parayi.
    tanim: zengin ve fakir kavramlarini tekrar sorgulatan kampanyadir