hesabın var mı? giriş yap

  • prim için euro 2016'da takım satanlar, şimdi asker selamı verdi diye vatansever oldu ya, ben de buna tutuluyorum.

    o kişi daha mı çok vatanını seviyor şimdi?

  • yasalara göre scotch viski en az üç yıl fıçıda bekletilmelidir. kalitesi düşük viskiler üç yıl geçer geçmez hemen şişelenir. ancak kaliteli viskiler dört, beş, hatta on yıl bekletildikten sonra şişelenir. ayrıca kaliteli scotch viskiler, diğerlerinin aksine bourbon fıçılarında değil, çeşni katması bakımından, içinde daha önce kıymetli ispanyol şarabı sherry bekletilmiş olan fıçılarda dinlendirilerek hazırlanır.

    ana maddesi: tahıl, nişasta ve arpa maltı.

    viski dünyanın pek çok ülkesinde, değişik metod ve isimlerle üretilir ve viski üretimi çok eski yıllara dayanır. viski konusunda iskoçya, irlanda ve amerika dünyanın üç büyük üreticisidir. iskoçlar yüzyıllardır viski üretiyor. iskoç viskilerine ait ilk yazılı belge, 1494 tarihlidir. irlanda viskisi ikinci sırayı takip ediyor ve iskoç viskisiyle aralarında bir rekabet var. irlandalılar 1608 tarihli dünyanın ruhsatlı en eski damıtımevine sahipler öncesinde ise viskilerini kaçak damıtıyorlardı. uzun zaman aristokratların himayesinde üretilmiş, ancak 1900'lü yılların başlarından itibaren yavaş yavaş el değiştirmeye başlayarak, küçük esnafların da üretimi öğrenmesiyle geniş bir alana yayılmıştır yani zamanla viski üretimi aile imalatı olmaktan çıkıp bir sanayi haline gelmiştir. irlanda'nın dünya piyasalarına çıkan viskilerinden sadece üçü single malt. amerikan viskileri ise her yönüyle irlanda ve iskoç viskilerinden farklı. amerikan viskilerinin en önemli kategorisi ise bourbonlar. iskoçya, irlanda ve amerika'dan sonra dünyanın dördüncü büyük viski üreticisi kanada'dır ancak kanada viskileri iddiasizdır.

    viski çok yönlü bir içkidir. yani nasıl içileceği tamamen tercihlere göre şekil kazanır. genelde sek ve az bir miktar su ile sunulur. irlandalılar'ın güzel bir lafı vardır "bir erkeğe iki şeyi asla yapmayacaksın. birincisi karısına sarkıntılık, ikincisi viskisine su koymak". viskiyi çoğunlukla markasıyla söylerler. viski geldiği zaman bardağın yanında küçük bir sürahide su bulunur ve herkes isteğine göre su koyar. ancak buz ya da farklı içiceklerle karıştırılarak ferahlatıcı bir "long drink" de olabilir. soda, limonata, ginger ale ile birlikte içilebilir. son zamanlarda "harmanlanmış scotch", yemeklerde şarap yerine içilen bir içki olarak tercih edilirken, "sek maltlı scotch", aperatif ya da yemek sonrası içkisidir. viskinin hangi sıcaklıkta içilmesi gerektiği ile ilgili bir zorunluluk yoktur, tamamen tercihe kalmıştır.

    bir yudum alıp ağızda hafif dolaştırıldıktan sonra viskinin tadına varılır. iyi bir malt viski o kadar yoğun olur ki, kokladığınızda bile sanki bir yudum almuş kadar tatmin olup, bir yudum daha almak için biraz daha beklemeyi tercih edebilirsiniz. çünkü doymuş olursunuz. viskilerin nerede üretildiğini ve özelliklerini bilerek içmek gerekir. viskiyi türüne ve bölgesine göre farklı yerlerde ve farklı zamanlarda içmek gerekiyor.
    iskoçya'da viski daha çok suyla ya da birayla tercih edilir, yanında ise peynir de çikolata da yenir ve viski içimi iskoçlar'dan öğrenilir.

  • neden okuduğumuzu düzgün anlamıyoruz? neden sorgulamıyoruz anlamıyorum. esp'yi her markada aynı adla adlandırılmasını gerektiğini sanmak nedir? mazdanın bütün donanımlarında esp vardır. ama mazda buna dinamik stabilite kontrolü (dsc) demektedir.

    esp harflerini göremeyince vurun abalıya.

  • rahmetli dedemin cüzdanından çıkan, annemin kesilen ilk saçı, beyaz kağıdın içinde bi bukle.

    45 sene taşımış cüzdanında.

    huzur içinde uyu güzel dedem.

    edit: güzel anneciğim 6 aydır kanser tedavisi görüyor, ameliyatını oldu; son iki kemoterapisini alacak. dularınızı bekliyoruz.

  • 20 yıl sonra bir gençlik dizisinde idealist bir basketbol koçunu canlandıracak oyuncu kişi.

  • ana sınıfındaki veletlerle kumda oynarken..

    aynur(5) : çok güzel kumdan çorba yaptım yemelisin
    ben(-15) : ımmmh nefis olmuş bu ya harika ki bu hepsini yerim
    samet(6) : ben de koyun kestim kumdan çiğ köfte yaptım size hadi yiyin
    ben : e ben kırmızı et yiyemiyorum nasıl olacak ?
    samet : yaa dert ettiğin şeye bak yeşil koyundan yaptım ben onu..

    ulan.. hala gülüyorum.. bayağı yoğurdu birde oturup..

  • çocukluğumdan beri önüme dünya haritası alıp da ezberlemeye çalışan bir garip mahluk olarak, o günlerden bu yana ne zaman görsem üzüldüğüm ülkelerdir bunlar.. haritanın ölçeği küçüldükçe daha çok ülke bu gruba dahil olurken bazı ülkeler vardır ki 1/12903129037019247019247 ölçekli haritada bile isimleri sapasağlam durur..

    özellikle avrupa ve batı afrika'da göze çarpar bu durum.. akla gelen ilk örneği liechtenstein olacaktır, nasıl olmasın? bizim mahalle kadar bir alanda kurduğun ülkeye 13 harfli isim vermeye kalkarsan haritada ismini "liec" diye yazarlar onun da yarısı avusturya'nın üstünde olur.. san marino diye iki kelimelik isim verilir mi lan küçücük ülkeye.. italya'da bir şehir sanar haritaya bakan..

    bu ülkenin vatandaşları rusya'ya bakıp, çin'e bakıp nasıl içlenmesin? kossskocaman alanda çin yazıyor.. ç i n.. yay yayabildiğin kadar.. ç i n.. en fazla china yazar.. o alana ergenekon destanı yazılır ki zaten o taraflarda yazılması tesadüf mü sanıyorsunuz bu destanın.. hıh..

  • üst edit: çok sayıda destek mesajı, benim için endişelenen insanların mesajları, konuyu haber yapanlar, öneriler, benzer durumda kalan insanların durumuyla ilgili mesajlar aldım. herkese çok teşekkür ederim bunun için... ev sahibi konuyla yakından ilgilendi, ve benim haklı olduğumu kendisine gerekli uyarının yapılacağını belirtmişti sabah... sanıyorum onun konuşması etkili oldu ve normalde akşam 7-8 gibi başlayan kaos şu anda yerini sakinliğe bırakmış durumda

    üst edit 2: benim için endişelenenlere tekrar tekrar teşekkür ediyorum. "uğraşma" sonuç alamazsın" diyenler de çok olmuş yine benim can sağlığımı düşünerek. haklı olabilirler. ancak bu olayda ben hem hukuki, hem insani hem de etik olarak yüzde yüz haklı olduğum için, tacizci ve rahatsız edici tavır son bulana kadar "mücadele" edeceğim... ve sanırım sonuç alıyorum...

    üst edit 3: apartman şişli harbiye'de

    türkiye'deki "ortadoğulu" sorununu şahsen tecrübe etmemi sağlayan olaydır.

    saldırı1
    saldırı2saldırı3

    olayı kısaca anlatmaya çalışayım:

    istanbul şişli'deki dairemde, 22 mart sabaha karşı saat 1.'de evin içinde yoğun bir duman ve yüksek gürültülerle uyandım. dumanın alt kattan geldiğini, mangal yaptıklarını fark ettim. gürültüler de aynı yerden, türlü böğürtüler-haykırmalar şeklinde geliyor.

    uyumak istediğim için gidip uyarmayı düşündüm ancak saat nedeniyle bundan vazgeçip polisi aradım.

    yaklaşık yarım saat sonra bir bekçi gelip şahsın zilini çaldı. ben de konuşmaları dinlemek için kapıyı açtım.- alt katta kapı açılınca daha fazla duman ve gürültüyü apartmana yayıldı- ancak buna rağmen mangal yapmadığını ve gürültü de çıkarmadığını evinde misafir olduğu için normal şekilde konuştuklarını söyledi. bekçinin "dumanı ben de alıyorum ve bu saatte yüksek sesle konuşamazsınız" demesi üzerine de "tencerede yemek yaptık" dedi...
    bekçi, kadına "ben sizi uyarmakla görevliyim bu yasak" deyince kadın iyice gemi azıya aldı ve sesini daha da yükselterek vergi verdiğini, oturma izni olduğunu söyledi; benim sorunlu olduğumu da bağıra bağıra söyledi. bekçiye benden şikayetçi olduğunu söyledi "hadi birlikte onun kapısına gidelim" dedi. bekçi de "böyle bir şey yapamazsınız bir şikayetiniz varsa karakola gidin" dedi.

    bütün konuşmaların sonunda bekçi tekrar "ben sizi uyarmakla görevliyim" diyerek gitti. bekçinin gitmesiyle birlikte kadın hışımla üst kata, yanında bir erkekle kapıma geldi ve bana hakaretler yağdırmaya başlaması bir oldu.

    beni rezil edeceğini, benim alçak olduğumu ve kendisinin bana göstereceğini arada sürekli olarak "sen kimsin" diye bağırarak tekrarladı. üzerime yürüdü ancak yanındaki erkek (ve daha sonra gelen iki kişi) onu tutup uzaklaştırdı.

    bağırmalarından apartmandaki başka insanlara da uyandı.

    ben de hakaretlerinin ve üzerime yürümesinin bir kısmını çektim. ve tekrar polisi arayıp olayı anlattım. onlar da ilgileneceklerini söylediler. (olayı takip edeceğim)

    sonuç olarak önce gürültü ve ızgara dumanına sonra da hakaretlere ve üzerime saldıran bir kadına maruz kaldım.

    bu kadını tanımadığım için tehditlerinin ne anlama geldiğini, bana zarar verip vermeyeceğini bilemiyorum tabii...

    sadece kendi adıma değil ülkem adına da endişeleniyorum.

    rahatsız ettiği için özür dileyeceğine "neden polisi aradın" diye üzerinize saldıran bir anlayışın şehirlerimizde yayılması maalesef bu tip olayları sıradan hale getiriyor, getirecek.

    edit:imla